-
1.
+2 -1Ç(alıntıdır)
Bundan 20-30 yıl kadar önce, güzel Anadolu’muzun Bursa ilinde bir kız çocuğu dünyaya gelir. Anne babasının çok istediği fakat geç kavuştuğu kız evladı.
Kız bebek öyle güzeldi ki, anne ve babası ancak meleklerin bu kadar güzel olabileceğini düşündüler ve güzel kızlarına Melek ismini verdiler. Melek, anne babasının göz bebeğiydi, başka kardeşi olmadı, o yüzden ailesi O’nu hem erkek, hem kız gibi yetiştirdi. Melek akıllı, başarılı, çalışkan ve yürekli, her işin hakkından gelebilen bir kızdı. Anne ve babası Melek için her şeyin en iyisini düşünüyorlardı. Çok ileri yaşta çocuk sahibi oldukları için Meleğin hayatta yalnız kalmasından korkuyorlardı, bu yüzden Meleğin okuyup meslek sahibi olması gerekiyordu. Böyle de oldu, güzel kızı okutup yetiştirdiler ve bir meslek sahibi olduğunu gördüler. Çok yaşlanmışlardı. Melek Sivas’ın köylerinden birine öğretmen olarak atanmıştı. 2 yıl mecburi görevi vardı. Anne hastaydı, baba ise yolculuğa dayanamayacak kadar yaşlı. Melek ise bu görevi icra etmenin heyecanı içinde idi. Fakat ailesinden ayrı kalacaktı, aklı hep onlardaydı. “Sayılı gün çabuk geçer, arada tatiller var, onları görmeye gelirim, mektup yazarım,” diye kendini teselli etti. Anne ve babasının ısrarlarıyla Sivas’ a gitmeye karar verdi.
devamı geliyor dostlar -
2.
0Tutmaz pnpa
-
3.
0#rez devam et
-
4.
0gibeyim gelin bunu ablatıcam sadece (bkz: cinnia v2)
-
5.
0eee devamı nerde dıbına koyyum
-
6.
0ve tam ellerini güzel kızın boğazına geçirecekken Melek öğretmen “var”. Der. “Sana yapacak iş çok” der.
Melek öğretmen çok korkmuştur. Hemen kendini toparlar ve aklını kullanır.
“Hemen evi temizle, tozları al, örümcek ağlarını temizle, sonra da badana yap” der.
O ilginç varlık şaşkınlıkla durur. Karşısına çıktığı kimse böyle davranmadığı için onları öldürmüştür ve hızla Melek öğretmenin dediklerini yapmaya başlar. Melek öğretmen çok korkmuştur. Heyecanla o şeyi izlemektedir. Olduğu yerde kalakalmıştır.
2 saat içinde her yer pırıl pırıl olmuştur. Yaratık Melek öğretmenin söylediği işleri bitirmiş ve tekrar zıplayarak “yok mu? bana bir iş” demeye başlamıştır. Melek öğretmen bunu tahmin ettiğinden işleri sırasıyla ona söylemiş sabaha kadar onu oyalamıştır. Sabah ezanlarından sonra yaratık yine işleri bitirmiş, başlamış zıplamaya ve “yok mu bana bir iş” diye söylenmeye. Hiç yorulmuyormuş. Sürekli hareket halindeymiş.
Melek öğretmen bütün gece, sabaha kadar ondan nasıl kurtulacağını düşünmüş. Sonra yaratığa “git, yerde bir tek yaprak kalmayana kadar avluyu temizle ve daha sonra avlunun en ortasını bul orayı kazmaya başla, öyle derin kaz ki oraya çok büyük bir kökü olan ağaç dikeceğiz, ben dur diyene kadar kaz, der” ve yaratık Melek öğretmenin söylediğini yapmaya başlar.
Yaratık avluyu temizleyip, kazıya başlamıştır. Aradan 3-4 saat kadar geçtikten sonra Melek öğretmen eline küreği alır, yaratığın dışarı attığı toprağı tekrar onun üstüne doğru atmaya başlar. Hiç toprak kalmayana kadar o çukuru doldurur. Sonra etraftan taş, kaya gibi şeyler bulup oraya koyar. Yaratığı toprağın karanlığına gömmüştür. Eve gider, biraz dinlenmek için oturur ve gözlerini kapatır. O an kapı hızla vurur. Melek öğretmen korkarak ayağa kalkar yavaşça kapıya bakar karşısında muhtarı görünce rahatlar. Küçük bir tebessümle “hoş geldiniz” der.
Muhtar;
“Seni merak ettim, bir sıkıntı var mı?” diye sorar.
Melek öğretmen;
“yok bir sıkıntı, ben iyiyim,” der.
Muhtar şöyle etrafa bakar “her yer -
7.
0Üstünü değişir tam işlere başlamak üzereyken kapı yavaşça açılır ve içeri garip bir şey girer. Kısa boylu, yemyeşil, maymuna benzeyen, ama maymun değil, zıplayarak yürüyen aynı zamanda ellerini birbirine vuran, pörtlek ve kırmızı gözlü, kepçe kulaklı, boynuzları kafasına yapışık olan garip bir şey. Melek öğretmen şaşkın ve endişelidir. Ömründe böyle bir şey görmemiştir ve muhtarın anlattıkları aklına gelir. Geriye doğru yürür. O varlık ayakları üstünde zıplayarak, ellerini birbirine vurur ve “Yok mu bana bir iş, yok mu bana bir iş,” diye söylenerek kızın üstüne yürümeye başlar
-
8.
0Hemen bakkaldan temizlik malzemesi alır. Muhtar da önce Melek öğretmenin karnını doyurur sonra da yatacak yatak, yorgan, kap kacak yardımında bulunur. Melek Öğretmen acele acele eve gider, çok heyecanlıdır. Hemen temizliğe başlamak ister.
Ev uzun zamandır kullanılmadığı için her yer toz ve örümcek ağlarıyla kaplıydı.
Melek öğretmen;
“Temizlense, bir de badana boya yapılsa, aslında ev çok güzel, büyük bir köşk, kocaman da avlusu var,” der kendi kendine.
Beyler devamında işler gariplesiyor korkan gitsin aq -
9.
0Kendi kendine düşünür;
“Herhalde köyde yabancı istemiyorlar, bu yüzden böyle söylüyorlar”
“Burada başka evde yok bu evi tutmalıyım ”der.
“Ben buraya öğretmen olarak geldim ve burada kalacak yere ihtiyacım var” diye köylülerden rica eder.
Köylüler Melek öğretmeni muhtarla görüştürürler.
Muhtar;
“Köyde boş ev yok, sadece bu ahşap ev var. Orası da 10 senedir boş, sahibi vefat etti. Kimi kimsesi olmadığı için ev öyle kaldı. iki kere kiraya verdik, köye katkı olsun diye, iki kiracının da girdiğinden 2 gün sonra ölüsünü bulduk o yüzden kiraya da vermiyoruz” der.
“Melek öğretmen bana verin bir şey olmaz üstünden 10 yıl geçmiş der”. Ne yapar ne eder, muhtarı ikna eder. Muhtar evi verir vermesine de çok endişelenir. “Melek öğretmene her sabah gelip sana bakmak şartıyla veririm der.”
Ve Melek öğretmen evi kiralar. Anlatılanlara pek inanmaz köylerinde yabancı istemediklerinden korkutup uzaklaştırmak için söylediklerini düşünür. -
10.
0Anne ve babası çok mutluydular, kızlarına güveniyorlar onunla gurur duyuyorlardı, geriye bir tek arzuları kaldı ki o da güzel yavrularının mutlu bir yuva kurduğunu görebilmek.
Melek öğretmen görevini icra etmek için Sivas’a doğru yola çıktı. Öğretmen olmayı çok istediği için, bu emelinin gerçekleşmesiyle mutluydu fakat biricik anne ve babasını bırakıp gitmek O’na acı veriyordu bu yüzden üzgün ve karışık duygular içindeydi.
Sivas’a geldikten sonra ancak birkaç arabayla gideceği köye ulaşabilmişti. Yolu çok engebeli, dağların arasında, küçük sevimli bir köydü. Geldiğini bildirmek için önce okulunu buldu. Okul çok küçüktü. Aynı sınıfta hem1. Sınıflar hem de 2. Sınıfların eğitimi yapılmaktaydı. Eğitimde zordu, oradaki yaşam da. Okula başvurusunu yaptıktan sonra, sıra gelmişti kalacak bir yer bakmaya. Okul yakınlarında bir tek lojman vardı orada da okulun müdürü kalıyordu.
Üstelik ona yardımcı olan, yol gösteren kimse de yoktu. Köy meydanına doğru indi ve orada ahşap, çok eski görünümlü, 2 katlı bir ev vardı. Önce etraftakilere “Buralarda kiralık ev var mı?” diye sordu. insanlar burada boş ev bulunmaz. Sadece şu ahşap ev var. Orada da 10 senedir kimse oturmuyor. “Ev hakkında pek iyi şeyler söylenmiyor, tavsiye etmeyiz hiç buraya bakma, sağ giren ölü çıkıyor, bu yüzden de kimse burada durmaz.” Derler. -
11.
0Rez al sen :D
-
12.
0Alırım bi dal
-
13.
0Oc yarida niye kestin maymuna osbir cekcektim daha cugu
başlık yok! burası bom boş!