-
15.
0Resim guzel
-
14.
0Ajdjajjdaj
-
13.
0Geçmiş olsun kanka
-
12.
0Anana sor bu soruyu evlat
-
11.
0Orta halli derdi
-
10.
0Fotoya geldim gidiyorum
-
9.
+1Eğer buna üzüldüysen fakir derdi ama çok sorun etmediysen zengin binin tekisin
-
8.
0Kızın adı: renka bloom
-
-
1.
0Razzzaea
-
1.
-
7.
0derdini gibim
-
6.
0O çorap ne amk babannemin çorapları gibi
-
5.
0Galaxy s8 iyimi la alayıyım note 8 pro mu iyi s8 mi
-
-
1.
0Note 8 pro ne
-
2.
0Note 8 pro diye bir gibim yok!!! Sadece note 8 ve yeni çıkan note 9 var
-
1.
-
4.
+2bu bir aptal derdi
-
3.
0Oturup ağla bence
-
-
1.
0Agliyorum şu an
-
2.
0Birinci Mektup
Seni ne huzuru arayanlara, ne huzuru bulanlara, ne de huzurdan kaçanlara sordum. Güneşin sıcaklığını en iyi kim anlatabilir? Sıcaktan düşüp bayılan mı? Hayır, onun aşkı zayıftır. Güneşe yolculuk yapan mı? O da değil, gitse gitse nereye kadar gidebilir ki? Gölgeye sığınanlara ise güneşi hiç sormamalı. Aşk mabedim, Efendim, söyler misin, nedir bu çektiğim acıların manası? Bu ayrılığın esrarengizliği, yüreğime saldığın alevlerin lavlaşması içinse, yeterince erimedim mi ateş toplarında? Öyle yandım ki; Sen yandıkça, ben yanayım! Sen dondukça, ben de donayım!
Yine kehkeşânlara kaçarak mı özleteceksin kendini. Özlemlerim, boşluğa atılan kuru karanfiller gibi sere serpe dağılıyor harayellerin, acının koynunda içime güneş doğmaz oldu artık sen gittin gideli. Göklere seninle buruç edecektim halbuki. Saçlarıma aklar düşmeye başlamış, sırf bu aşkın ceremesinden, serencame gökkubbeye niyaz edecek ve merhamet isteyecek kapılar dahi yüzüme kapanıyor. Sendedir bu boz bulanık sellere kapılan ömrümün mihrap ve minberi. Selâlar benim için okunuyor artık. Her seher vakti gözyaşım seccademde buğulanıyor, ama ne sesin geliyor uzaklardan, ne de nefesin.
Ezanlar okunur günbegün ve içli içli, ama alnımı, alnına değdirmedikçe huzura ermeyecek bir çağıldama örseliyor şakaklarımı. Alnımda sanki Dağıstanlı atlılar ve ellerim titriyor zaman zaman bu divaneliğin ağır tütsüsüne. Ve omuzlarım çökeliyor seni düşündükçe. Unutma, şaheserin olan ben, gün geçtikçe artık viraneye dönüyorum, ama sen halâ bana dönmüyorsun! Muradım; Rabbü’l Alemin; bu sevdanın kadrini ve kıymetini kimseye muhtaç etmesin.
Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana, keşke yanımda olsaydın. Kelimelerim şelâleleşiyor ne zaman sana dair bir şeyler yazmaya kalksam. Yanan alnım, müşfik avuçlarına ne kadar da muhtaç bilemezsin. Beni ne kadar ateşe versen de, hiçbir hatıramız küllenemez, bunu bilesin. Zümrüd-ü Anka gibi kendi külümden doğar -
3.
0Birinci Mektup
Seni ne huzuru arayanlara, ne huzuru bulanlara, ne de huzurdan kaçanlara sordum. Güneşin sıcaklığını en iyi kim anlatabilir? Sıcaktan düşüp bayılan mı? Hayır, onun aşkı zayıftır. Güneşe yolculuk yapan mı? O da değil, gitse gitse nereye kadar gidebilir ki? Gölgeye sığınanlara ise güneşi hiç sormamalı. Aşk mabedim, Efendim, söyler misin, nedir bu çektiğim acıların manası? Bu ayrılığın esrarengizliği, yüreğime saldığın alevlerin lavlaşması içinse, yeterince erimedim mi ateş toplarında? Öyle yandım ki; Sen yandıkça, ben yanayım! Sen dondukça, ben de donayım!
Yine kehkeşânlara kaçarak mı özleteceksin kendini. Özlemlerim, boşluğa atılan kuru karanfiller gibi sere serpe dağılıyor harayellerin, acının koynunda içime güneş doğmaz oldu artık sen gittin gideli. Göklere seninle buruç edecektim halbuki. Saçlarıma aklar düşmeye başlamış, sırf bu aşkın ceremesinden, serencame gökkubbeye niyaz edecek ve merhamet isteyecek kapılar dahi yüzüme kapanıyor. Sendedir bu boz bulanık sellere kapılan ömrümün mihrap ve minberi. Selâlar benim için okunuyor artık. Her seher vakti gözyaşım seccademde buğulanıyor, ama ne sesin geliyor uzaklardan, ne de nefesin.
Ezanlar okunur günbegün ve içli içli, ama alnımı, alnına değdirmedikçe huzura ermeyecek bir çağıldama örseliyor şakaklarımı. Alnımda sanki Dağıstanlı atlılar ve ellerim titriyor zaman zaman bu divaneliğin ağır tütsüsüne. Ve omuzlarım çökeliyor seni düşündükçe. Unutma, şaheserin olan ben, gün geçtikçe artık viraneye dönüyorum, ama sen halâ bana dönmüyorsun! Muradım; Rabbü’l Alemin; bu sevdanın kadrini ve kıymetini kimseye muhtaç etmesin.
Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana, keşke yanımda olsaydın. Kelimelerim şelâleleşiyor ne zaman sana dair bir şeyler yazmaya kalksam. Yanan alnım, müşfik avuçlarına ne kadar da muhtaç bilemezsin. Beni ne kadar ateşe versen de, hiçbir hatıramız küllenemez, bunu bilesin. Zümrüd-ü Anka gibi kendi külümden doğar -
4.
0Birinci Mektup
Seni ne huzuru arayanlara, ne huzuru bulanlara, ne de huzurdan kaçanlara sordum. Güneşin sıcaklığını en iyi kim anlatabilir? Sıcaktan düşüp bayılan mı? Hayır, onun aşkı zayıftır. Güneşe yolculuk yapan mı? O da değil, gitse gitse nereye kadar gidebilir ki? Gölgeye sığınanlara ise güneşi hiç sormamalı. Aşk mabedim, Efendim, söyler misin, nedir bu çektiğim acıların manası? Bu ayrılığın esrarengizliği, yüreğime saldığın alevlerin lavlaşması içinse, yeterince erimedim mi ateş toplarında? Öyle yandım ki; Sen yandıkça, ben yanayım! Sen dondukça, ben de donayım!
Yine kehkeşânlara kaçarak mı özleteceksin kendini. Özlemlerim, boşluğa atılan kuru karanfiller gibi sere serpe dağılıyor harayellerin, acının koynunda içime güneş doğmaz oldu artık sen gittin gideli. Göklere seninle buruç edecektim halbuki. Saçlarıma aklar düşmeye başlamış, sırf bu aşkın ceremesinden, serencame gökkubbeye niyaz edecek ve merhamet isteyecek kapılar dahi yüzüme kapanıyor. Sendedir bu boz bulanık sellere kapılan ömrümün mihrap ve minberi. Selâlar benim için okunuyor artık. Her seher vakti gözyaşım seccademde buğulanıyor, ama ne sesin geliyor uzaklardan, ne de nefesin.
Ezanlar okunur günbegün ve içli içli, ama alnımı, alnına değdirmedikçe huzura ermeyecek bir çağıldama örseliyor şakaklarımı. Alnımda sanki Dağıstanlı atlılar ve ellerim titriyor zaman zaman bu divaneliğin ağır tütsüsüne. Ve omuzlarım çökeliyor seni düşündükçe. Unutma, şaheserin olan ben, gün geçtikçe artık viraneye dönüyorum, ama sen halâ bana dönmüyorsun! Muradım; Rabbü’l Alemin; bu sevdanın kadrini ve kıymetini kimseye muhtaç etmesin.
Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana, keşke yanımda olsaydın. Kelimelerim şelâleleşiyor ne zaman sana dair bir şeyler yazmaya kalksam. Yanan alnım, müşfik avuçlarına ne kadar da muhtaç bilemezsin. Beni ne kadar ateşe versen de, hiçbir hatıramız küllenemez, bunu bilesin. Zümrüd-ü Anka gibi kendi külümden doğar
diğerleri 2 -
1.
-
2.
-5Birinci Mektup
Seni ne huzuru arayanlara, ne huzuru bulanlara, ne de huzurdan kaçanlara sordum. Güneşin sıcaklığını en iyi kim anlatabilir? Sıcaktan düşüp bayılan mı? Hayır, onun aşkı zayıftır. Güneşe yolculuk yapan mı? O da değil, gitse gitse nereye kadar gidebilir ki? Gölgeye sığınanlara ise güneşi hiç sormamalı. Aşk mabedim, Efendim, söyler misin, nedir bu çektiğim acıların manası? Bu ayrılığın esrarengizliği, yüreğime saldığın alevlerin lavlaşması içinse, yeterince erimedim mi ateş toplarında? Öyle yandım ki; Sen yandıkça, ben yanayım! Sen dondukça, ben de donayım!
Yine kehkeşânlara kaçarak mı özleteceksin kendini. Özlemlerim, boşluğa atılan kuru karanfiller gibi sere serpe dağılıyor harayellerin, acının koynunda içime güneş doğmaz oldu artık sen gittin gideli. Göklere seninle buruç edecektim halbuki. Saçlarıma aklar düşmeye başlamış, sırf bu aşkın ceremesinden, serencame gökkubbeye niyaz edecek ve merhamet isteyecek kapılar dahi yüzüme kapanıyor. Sendedir bu boz bulanık sellere kapılan ömrümün mihrap ve minberi. Selâlar benim için okunuyor artık. Her seher vakti gözyaşım seccademde buğulanıyor, ama ne sesin geliyor uzaklardan, ne de nefesin.
Ezanlar okunur günbegün ve içli içli, ama alnımı, alnına değdirmedikçe huzura ermeyecek bir çağıldama örseliyor şakaklarımı. Alnımda sanki Dağıstanlı atlılar ve ellerim titriyor zaman zaman bu divaneliğin ağır tütsüsüne. Ve omuzlarım çökeliyor seni düşündükçe. Unutma, şaheserin olan ben, gün geçtikçe artık viraneye dönüyorum, ama sen halâ bana dönmüyorsun! Muradım; Rabbü’l Alemin; bu sevdanın kadrini ve kıymetini kimseye muhtaç etmesin.
Düşüncelerim, ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz. Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana, keşke yanımda olsaydın. Kelimelerim şelâleleşiyor ne zaman sana dair bir şeyler yazmaya kalksam. Yanan alnım, müşfik avuçlarına ne kadar da muhtaç bilemezsin. Beni ne kadar ateşe versen de, hiçbir hatıramız küllenemez, bunu bilesin. Zümrüd-ü Anka gibi kendi külümden doğar -
1.
+11 -4simdi benim galaxy s8 telefonum var, ekranı kırıldı, şimdi bu zengin derdi mi yoksa fakir derdi mi?
Zengin derdi olmayabilir çunku zengin olsaydim uzulmezdim ama telefon pahalı arada kaldım sizce ne bu,ona göre tavir alacam zengin gibi mi davranayim yoksa fakir gibi mi?