sikmek

her kelime gibi gibmek kelimesi de bir olguyu tanımlama ihtiyacından doğmuştur.

kitabi bir giriş yaptım zira bu kelimeyle ilgili genel hata, kelime ve olgu bağlantısının bilinç düzeyinde kurulduğunu bilmeyen embesiller tarafından yapılıyor. yine biraz seviye yüksek kaldı farkındayım o yüzden biraz daha basitleştireceğim izninizle. aslında bana kalsa engels gibi saf, katıksız, sadece zeki insanlara hitap eden yazılar da yazarım lakin ciddi bir çoğunluk aptal ve ben bu aptal insanlarla aynı toplumu paylaşıyorum. içinde olduğum bu gerçeği yok sayıp fildişi kulemde yüce sanata ve edebiyata methiyeler düzerek yaşamak pratik olmadığı için bana çekici gelmiyor. yani amaç bir ilerleme kaydetmekse bir fikri olan insan bu fikrini aptal insanların da anlayacağı düzeyde anlatmaya çabalamalıdır. yazdıklarımın kolay anlaşıldığı yönündeki genel olumlu eleştirinin sebebi de sanırım bu konudaki titizliğimin ürünüdür. ancak bana sorarsanız her okur okuduğu kişiden onu zorlayacak yeni fikirler üretmesini talep etmelidir. bebek maması gibi yarı hazmedilmiş "ürün fikirler" kimsenin ufkunu genişletmez. ben şahsen bir metin okurken yazarının benden zeki olmasını ve beni fikirleriyle tokatlamasını isterim. aynı sayfayı kırk kere okumam dahi gerekse bunu isterim.

neyse konumuza dönersek gibmek kendi başına sadece kelimedir. her kelime gibi içi kişinin kendi tecrübeleri ve toplumsal yargılar ile doldurulur. elbette sadece sizin o kelime ile ilgili bilincinizde yankılanan izdüşüm de bir kelimeyi anlamlı kılmaya yetmez. o kelimeyi söylediğiniz kişinin de o kelime ile ilgili kendi fikri vardır. her kelime bilincimizde sessizce biriken ufak göletler gibi. o gölete hangi pınarlar akıyorsa sonunda o pınarın karakteristik özelliklerini gösteriyor.

geçen gün bir sitede eski bir escinsel askerin mezar taşı yazısını gördüm. şöyle yazıyordu "bana iki adamı öldürdüğüm için madalya verdiler ve birini sevdiğim için ordudan kovdular" bunu buraya yazmamın sebebi elbette yazılış amacından başka. kötü olduğu düşünülen şeyin başka bir açıdan bakıldığında aslında öyle olmayabileceğini anlatıyor. yani biz gibmek derken aslında kendi gibmek göletimizden bahsediyoruz. ama sen bunu duyduğunda kendi göletine bakıyorsun.

böylesi bir metafor bu kelime handikapını anlatmaya yetmiyor aslında. ama anlatmayı başaracağımı düşünüyorum.
gibmek kelimesi kulağına kötü geliyorsa gibmek kelimesine yüklediğin anlamları gözden geçirmelisin. bilincinde olguları raflara dizen sensin. yan yana durmaması gereken malzemeleri sen yan yana getiriyorsun. gibmek, eğer ben arzuladığım kadına söylüyorsam güzeldir. içinde hiç bir evrensel erdemi ihlal eden kir barındırmaz. gibmek, rızası dışında bir insanla ilişkiye girmek için kullanılıyorsa kötüdür. ama bu hastalıklı eylemi gibmek fiili ile tanımlamak ve bu kavramı da gibmek kelimesi göletinin içine akıtmak kişinin kendi tercihidir. kişi isterse bu zararlı kavramı başka bir kelime ile tanımlayarak gibmek kelimesini zarif kılmaya devam edebilir.

anlatmaya çalıştığım şey özetle şudur.
hiç bir aptalın bir başkasını kaba, argo, ahlaksızca kelimeler kullandığı gerekçesiyle aşağılamaya hakkı yoktur. zira tüm bu bahsettiklerim kelimelerin içinin tercihlerle doldurulduğunun izahıdır. hangi kelimenin kaba bir olguyu tanımladığı bilinemez. toplumun genelinin bir kelimeyi olumsuz bir kavramı tanımlamak için kullanıyor olması o kelimeyi kaba yapamaz. kelime insandan daha canlı, insandan daha devinimlidir.

bir başka entryimde daha değindiğim üzere zaten yetersiz bir iletişim şekli olan konuşma ve yazma eylemlerini daha da yetersizleştirerek başaracağınız tek şey güdükleşmektir.

hepinize aşk ile gibişeceğiniz günler diliyorum.