okuyan yok mu lan

dinlemeyin dıbına koyduklarım, neyse evlerine 15 dakikalık bir taksi yolculuğundan sonra vardık. gün doğuyordu ve ona dokunmak istiyordum. bari sarılayım dedim, taksiden uğurlamak için indik ve cristina'yla tokalaştık memnun olduk faslı oldu, victoria'ya yaklaşıp sarıldım, geri çekildim yanaklarımdan öpmek için hamle yaptı onu öpmek istiyordum. herhangi bir yanağımdan öptü ben de elimle çenesini hafifçe tutup dudaklarına çok küçük bir öpücük kondurdum. bütün yorgunluğum kaybolmuştu, kalbimden ayak parmaklarıma kadar kan pompalandığını hissettim o an. yüzünde kocaman bir gülümseme ve şaşırma ifadesini aynı anda gördüm. görüşürüz fasılları falan eve doğru yürümeye başladılar, ha bu arada facebook profilini almıştım, bana yaz diye bağırdım arkasından.

moldova kişinev'de okuyorum. gece hayatını abartıp, parasız kalıp yanında kaldığım çocuklar vardı, onlardan biri bir akşam dışarı çıkma teklifinde bulundu, adına mehmet diyelim. bende para yoktu. onda olduğunu söyledi, çıktık ve iki kızla yaşadığımız yerin lüks sayılabilecek bir mekanında buluştuk. önce sessiz kaldım. mehmet bir süre moldovancadan yürümeye başladı. iki hatun vardı. mehmet'in ilgilendiği bir klüpte striptizciydi ve kendini rus zanneden moldovan bir sevgilisi vardı onun adı cristina olsun. diğer hatunsa victoria olsun o da yanımda oturuyordu, burnu biraz büyük ve biraz da çirkin gelmişti ama çok cana yakındı. ilgimi çekti, pert olduğu her halinden belliydi sabaha kadar barda çalışmış. bütün yorgunluğuyla bir çorba söyledi. biraz rusça konuştum pek iyi değildim, ben de iyi bildiğim şeyi yaptım. ingilizce konuşmaya başladım. sanırım 3-4 saat oturduk, hatırladığım şeyler pesimist ve çok yorgun olduğuydu. ha bir de erotik iç giyimden çok hoşlanıyordu. belki ordan yürürüm diye bir çamaşır ithalatçısı olduğumu söyleyip google görseller'den fantezi iç giyim fotoğrafları göstermeye başladım. biraz muhabbet ettik. bi ara jöle gibi soğuk bir tatlı geldi masaya, büyük bir zevkle yemeğe başladı. ingilizce taşak yalamaya benzediğini söyledi. içimden kustum resmen. gözümde ucuzlamıştı ve bu onu çekici yapmıştı. sabahın ilk ışıklarıyla taksi çağırdık. saatin uygun olmadığını düşünüp onlara evlerine kadar eşlik etmeyi teklif ettik. yorgun olduğunu bildiğim için...

ve bana çok uykum var diyip durduğu için takside ona başını omzuma koymasını söyleyip biraz uyuyabileceğini söyledim. uyumaya başladı, ben yürümeye devam etmek için saçlarının üstünden başına öpücükler kondurmaya başladım. ilk öpücükte kafasını kaldırıp gülümseyerek bana baktı. çok sıcak bir gülümsemesi vardı..

binler hikaye biraz acıklı ama içimi dökmeye bunu birilerine anlatma ihtiyacım var. okuyan varsa bi ses versin. kimseye anlatamazsam bir yorum alamazsam çok ağırıma gidicek.

devam et devammmm

akşam devam edicem.

buluştuk bu sefer mekanın restoran kısmında oturduk yer olmadığı için, ikimiz de ikişer kokteyl içtik sonra bu burası çok kalabalık bize gidelim dedi. ben de hiç bozuntuya vermedim hadi falan, taksi çağırıldı gene bindik eve gittik. aman Allah'ım o nasıl bişey öyle...

bunu bilmeme rağmen içimde kalmıştı çünkü hatun iyiden iyiye hoşuma gitmeye başlamıştı. biz arada konuşuyoruz, ha bu arada bizdeki konuşmalar gibi napıyosun * iyiyim sen * tarzı yok hatunda, işe gidiyorum işten dönüyorum. bu kadar yani. 3 gün sonra aynı yerde buluştuk. bu sefer gerçekten param azdı ve bişeyler içirip onu eve zütürmek istiyordum artık.

neden dedim bişeyler söyleyecek oldu, ama sonra sustu ben de ellemedim. nasıl olsa döküleceğini biliyordum. daha sonra 2 dakika sonra burdayım diyip kalktı lavaboya doğru gitmeye başladı. ben de arkasından bunun kalçalarına bakayım dedim gayet sıkı ve düzgündü. evdeyken bunun facebook profiline bakmıştım ve geçen yazdan kalma antalya'dan fotoğraflarını görmüştüm. çok da ilgimi çekmişti ama bunu o anı bozabilirim düşüncesiyle sormadım. belki bi dostu falan vardır diye. çünkü kendi başına antalya'ya gitmesinin imkanı yok. geri döndü, sen barda ne iş yapıyorsun dedim, garson-temizlik dedi. oranın ekonomisini iyi bildiğim için ses etmedim çünkü orada garson-temizlik ücretiyle kimse geçinemez. bu arada hatunun ana babanın biri italya'da diğeri rusya'da çalışıyorlar ama kıza hayırları pek dokunmamış. neyse ben bunun elini gelince tekrar tuttum, ayağı kalktı yanıma geldi oturdu. başını omzuma koyup sustu ben biraz kendimden bahsettim falan ama arada yalan söylüyorum etkilemek için. neyse gene sabaha karşı hesabı istedim, taksi çağırdık evine gidiyoruz, bu arabada gene uyudu ben bunun başını gene öpüyorum ince ince. indik, bana bi kahve ikram etmek istemez misin diye sordum. başka zaman dedi, bi öpücük kondurdu dudaklarıma evine yürümeye başladı. bu arada orda bi adet var genelde hatunların çok büyük kısmı 3. buluşmaya kadar o işe girmiyorlar.

biri dinlediğini özelden söyledi başka dinleyen var mı lan?

masada yoktu, oturup bi enerji içeceği söyledim. buz da ister misin gibi bir soru sormuştu garson. buz da getirdi. neyse bunu niye anlattım bilmiyorum. 1 saat geçti hatun ortalarda yok. aslında keyfim de yerindeydi sigarayla enerji içeceği güzel oluyormuş. neyse en son bu bi geldi, düne göre 100 kat daha pert bi halde. dikkatimi çeken şey asla makyaj yapmıyordu. bana sımsıcak sarıldı ve karşıma geçti oturdu. sürekli konuşuyordu gözlerimin içine bakarak ve gülümsüyordu. bana gerçekten bir erkek gibi hissettiriyordu. neden makyaj yapmadığını sordum, bütün gece makyajlı dolaşıyorum ve bana kirliymişim gibi hissettiriyor dedi. fazla üstüne düşmedim. üstünde aynı büyük hırka ve içinde her iki bel kısmında oval bir dekolte olan çok ciksi bir şey vardı. ama işin ilginç tarafı kendi yaptığı her halinden belliydi. sen yaptın bunu değil mi dedim? ellerini cebinden çıkardı, bluzun kollarından baş parmağının gireceği kadar bir delik açmıştı, parmağını da oraya sokmuştu. ilgincime gitti. ne okuyorsun sen dedim? moda tasarım dedi, gerçekten de öyle bir havası vardı. ayakkabıları falan o biçimdi. bu arada hesaplar paso bize giriyor, ekonomi kötü olduğu ve mekanlar lüks olduğu için kızların o hesapları verme imkanları yok. neyse bakabilir miyim gibisinden yaklaşıp elimi uzattım, elini uzatında biraz inceleyip kavradım. şimdi daha güzel oldu diyip gülümsedim, bana bunu yapma dedi...

saat 3.58 gibi bana mesaj attı çalışmaya başlamam lazım diye, tamam dedim peki gece görüşecek miyiz dedim? bana seni özledim yazdı sadece, ne demekti lan bu diye bi etrafıma baktım. sonra ayıldım buluşmak istiyorum demenin başka bir yolu olmalıydı. bilmeme rağmen saat kaçta çıkıyorsun diye sordum gece 1 dedi ben de peki, gece benimsin diye yazıp mesajı kestim. geceye kadar evde yabancı dizi izledim, makarna yapıp yedim falan. gibik öğrenci hayatı işte, neyse saat gece 12 gibi bir daha mesaj attım unutmuşsa falan diye. cevap vermedi. saat bir buçuk oldu hala görülmedi mesaj. iki buçuk olduğunda ben uyumak üzereyken facebook bildirimiyle irkildim. baktım, yarım saat sonra buluştuğumuz yerde aynı masada ol dedi. noluyor lan dedim kendi kendime. tabi ona bir şey diyemedim okay yazıp geçtim. normalde çok diş fırçalayan bir insan değilim, aslında sadece öpüşeceğimden eminsem dişlerimi fırçalarım öyle de bi değişiğim. neyse giyindim jilet gibi traş falan oldum çıktım taksiye bindim. bu arada taksiye 3-4 lira falan para veriyoruz ondan bu kadar yani. mekana gittim, masaya yaklaştım ama...

moldova'da evler çok eski falan, sovyetlerden sonra çivi çakılmamış ülkeye. neyse, eve taksiyle döndük, uyuyamıyorum aq, okula falan zaten gitmiyorum doğru düzgün. sabah saat 8 gibi uyudum. 5-6 saat sonra kalkıp hemen facebook'tan yazdım. saat öğlen 4 gibi işe gidiyordu ve 1 de çıkıyordu. cebimde çok para yoktu ama hatundan çok etkilenmiştim. buna merhaba gibisinden bir mesaj atıp beklemeye başladım.

devam ediyim mi lan burda mısınız