sikko hayat nedir nasıl idare edilir

bu arada babam evi terketti beyler annem ben ve kardeşim kaldık. ben artık sadece müzik yapıyordum. elayı düşnmekten de kendimi alıkoyamıyordum.

sonra efeye elayı sordum. hangi ela abi dilsiz olan mı diye bişey geveledi. bu sefer cırcır böceği yoktu. rüzgarın uğultusu vardı sadece. ben olduğum yere çömeldim. şimdi daha iyi anlıyordum. ela bana tek kelime dahi etmemişti. ve bu tek kelime edemeyen kız benim bu hikaye boyunca anlattığım herşeye sebep olmuştu. bu nasıl mümkün olabilirdi. yıkılmıştım. ela beni gammazlamamıştı. bizim efe benim binliklerimi çocuk aklıyla elanın ailesine anlatmıştı. ela hiç konuşmadı. ulan ela ah ulan ela..

ha bu arada merve huursu da elaya top oynayalım mı diyen çocukla çıkıyomuş.

çüksüz efeyi buldum. ona yıllardır kapalı olan muallak caferin dükkanının anahtarlarını ve tapusunu verdim.

hadi panpa seni bekliyorum başka sayfalara bakamıyorum senin yüzünden

finale yaklaştık beyler

bizim çüksüz efeyi buldum. bende ona ait bişey vardı.

ve beyler insanın hayatını en beklemediği gibermiş.

aklımdaki tek soru neden olmaz sorusuydu. o günü unutamıyordum. kardeşim artık okul çağına gelmişti.

ben gitar çalmaya başladım o ara. bi meşgaleye ihtiyacım vardı. mehmet amca ceylan huursunu çatır çutur gibiyordu. gülay huursu da kendi kendini tatmin ediyordu. arada babama yazıyordu. babam artık raydan çıkmıştı. ailevi sorunlar patlak vermeye başlamıştı. liseye geçtim. elayı sadece 1 kere gördüm. tamamen müziğe yöneldim ama aklım fikrim hep ela.

elasızlıktan geberecektim. lise sınavı vardı önümüzde. elanın yüzünü göstermiyodu babası. artık okuluna da gidemiyordum. cartellik bitmişti. artık torpil yoktu.

zaman su gibi akıp gidiyordu arık 8. sınıftaydım bursum takır takır yatıyordu. babama harçlık veriyordum. market alışverişini yapıyordum vs. bizim küçük kevaşe yürümeye başlamıştı. ekgib olan tek bişey vardı beyler. ela. caferin dükkana kilidi vurdum. yaverlerimin hepsiyle helalleşip yollarımı ayırdım. ulan ela. ah ulan.

elanın ağlaması içimi delmişti amk. ama yapacak bişey yoktu. bu sefer tak olmuştu herşey. ben de cafer pekekentinin kuyusunu kazma işine geri döndüm. yaverlerimi çağırdım işlem tamamdı ama caferin daha haberi yoktu. elimde senetlerle caferin markete damladım. dükkanın kapısını kapatıp senetleri masaya koydum. yıkılmıştı pekekent. bikaç gün içinde dükkanı terk etmesini yoksa başka yollarla onu gibtiredeceğimi söyledim. cırcırböceklerinin gücü adına! senetleri sakladım. sahibi belliydi.

reserved

hadi panpa

elayı çekip konuşmaya başladım. artık karanlık işler yok ela. dün eltin doğdu gözün aydın dedim. kız yine güldü. hah dedim senin dıbınakoyim başımıza iş açıcan yine. sitenin yanındaki parktan babası belirdi. kaçacak yerim de yoktu beyler. belliydi böyle olacağı. ELAA diye bağırdı huur çocuğu. izbandut gibi bişey zaten. topladı yakamı. bi daha bu kızın yanında görmiycem seni felan. ela ağlamaya başladı. ama içine içine ağlıyo kız dayanamadım seviyorum dedim. olmaz deyip yere fırlattı beni. elayı da alıp gitti. neden olmuyodu ki amk. neden.

adını da ben koydum kevaşenin iyice yumuşamıştım. pamuk gibi olmuştum amk. sonra eve geldik ben bunu severken bu ağzıma kustu benim. bi daha tiksindim işte. içimdeki serseri viagra içmiş dede yannanı gibi küllerinden doğuyordu ve bu sefer daha ateşliydi. yaverlerimi çağırıp son haberleri aldım plan tıkır tıkır işliyordu cafer zokayı yutmuştu. artık tek iş cafere içki masasında imza attırmaktaydı. yaverlerimi sıkı sıkı tembihledim. alkol masasında züt olup kalmasınlar diye. bu işler devam ederken ben de elayı göreyim dedim. ulan ela. ah be ela.

rezervuar ... yardımı dokuna blir

yaz ulan okuyoz

ahahah panpa kendini yormadan guzelce yaz süper gidiyosun

sonraki gün okula gittim. merve huursu geldi yine yılışık yılışık hareketler. kızım git diyorum bumerang gibi amk kevaşesi sonra pat diye lafa girdi ben senden hoşlanıyorum falan filan yaptı. vay dedim senin dıbını gibiyim. (içimden) cırcır böcekleri bu sefer dıbına koydu ortalığın. hemen toparlanıp elayı hatırladım. elaya bunu yapamazdım. ela duyarsa yedi ceddini giber diyip ordan uzaklaştım. aynı gün kardeşimin doğduğunu öğrendim peder geldi okuldan aldı beni. içimden hala sövüyorum pedere tabi. taşşak istedik kevaşe çıktı. kanıma dokunmuştu. ah ulan taşşak olacaktı ki ben o carteli ihracat işine sokmaz mıydım. neyse gittik hastaneye. annemin amı folloş olmuş tabi. 4.5 kilo doğmuş ayı yavrusu. mehmet amcadan şüphelendim o an. bizim peder zayıf amk. ama yapacak bişey yoktu. bu iş mehmet amcanın işiyse onun da ta feriştahını gibyim diye geçirdim içimden sessiz sedasız bebeği izliyodum. içimdeki serseri sanki zincire vurulmuştu. tepkisizdim.

bu işin detaylarını konuşmak için son bir cartel toplantısı yaptım ve bütün yaverlerime planı anlattım. plan şuydu. yaverlerim 1 hafta boyunca caferin marketten alışveriş yapacaklardı sonra onunla samimiyeti bağlayıp ahbap olacaklardı. cafer deli gibi içen ayyaş huur çocuğunun teki. yaverlerim marketi süpermarket yapmak için cafere sermaye bağlayıp markete ortak olacaklardı sonra donuna kadar alacaktık pekekentin. plan meşakkatli fakat temzidi pürüz kalmamasına dikkat ettim. ve yavaş yavaş planı yürütmeye başladık.