/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 102.
    0
    Yazsana panpa
    ···
  2. 101.
    +1
    altı üstü sigara bıraktın bin bu ne
    ···
  3. 100.
    0
    reserv. alalım bakalım
    ···
  4. 99.
    0
    sallamıyon dimi lan
    ···
  5. 98.
    0
    Kardeşim gibiş hikayesimi anlatıyosun sigarayı nasıl bıraktığınımı anlamadım
    ···
  6. 97.
    0
    RESERVE
    ···
  7. 96.
    0
    Rezzzzz
    ···
  8. 95.
    0
    Otobüs beklediğimden de erken geldi. Otobüse bindim ve kent kartımı bastım. “Dıt dıt” “Oh çok şükür bakiye varmış.” Geçtim, arkalara bir yere oturdum. Zaman hızlı geçsin diye; telefonumu çıkardım ve oyun oynamaya başladım. Oyun o kadar iyi geldi ki her başımı kaldırdığımda umduğumdan daha ilerdeki bir durakta oluyordum. Yirmi dakika kadar sonra Alsancak’a en yakın durakta indim. Apar topar otobüsten indim ve koşarak dediği adresteki yere ilerlemeye başladım. Koşarken cebimden telefonu çıkardım.
    “Son arayanlar - Tuğçe Şen – Arama yap”
    Telefonu kulağıma koydum. 7-8 çalışından sonra telefon açıldı. Daha iyi konuşabilmek ve onu anlayabilmek için durdum.
    +Tuğçe napiyon? Nerdesin? Ben beş dakika sonra dediğin yerde olurum.
    -Sakın tek başına girmeye çalışma! Ben kapıdan seni alıcam!
    +Tamam 5 dk sonra kapının önünde olacağım!
    Mekan’a damsız almadıklarını düşündüm tabiki de. Beş dakika bile geçmeden yazdığı adreste olmuştum. Ara sokakların birinde, kırmızı ışıkla aydınlatılmış tabelasında siyah yağlı boya ile “Meze” yazan ahşaptan yapılmış 2 katlı bir bina gözüme çarptı. Girip de bir şeyler içmeye tenezzül etmeyeceğiniz bir yerdi. Girişinin önünde 4-5 kişi sigara içiyordu. Kapının arkasındaki fotoselli lamba yandı. Ardından merdivenlerden inen bir çift bacak gördüm. Bacaklardan sonra çok kısa deri bir etek, ardından göbeği açık dantel işlemeli siyah bir bluz. Yüzünü görmeme gerek bile yoktu bu vücut Tuğçeye aitti. Yüzünü gördüğümde şaşırmadım bile, kapının önünde beni gördüğünde daha da hızlı yürümeye başladı. Yanıma geldi elimden tuttu.
    -Hadi gel benimle
    Dediğini yine ikiletmeden yaptım ve yürümeye başladım. Elleri sıcacıktı. Ahşaptan ve her adım attığında gıcırdayan merdivenlerden üst kata çıkıyorduk. Merdivenleri çıktık. Kırmızı loş ışıkla aydınlatılmaya çalışılmış koridor benzeri bir yerden, kapısı olmayan bir girişe geldik. Girişin önünde yarma gibi iki kişi öylece bekliyordu. içeri girdik. Salon gibi genişçe bir alandı. Aşağı yukarı, içeride 50-60 kişi ve küçükçe bir sahne vardı. Sahne de ise siyah t-shirtler giymiş üç kişi vardı.
    ···
  9. 94.
    0
    Sigara kokusunun geçmesi için kıyafetlerimi kuru olmalarına rağmen pencerenin önündeki tel askıya astım. Ne kadar da sigara içmekten utanan biri olmaya başlamıştım. Akşam 9’a kadar olan zamanı bekleyerek tüketemezdim, hem heyecanlı hem sabırsız hem de korkak hissediyordum. Akşam olsa da gitsem derken, gitmekten korkuyordum. “Nedir bu utangaçlığım, nedir senden çektiğim?” ama korkuyordum işte. Yapmamam gereken bir şey yapmaktan, söylememem gerek bir şey söylemekten, küçük düşmekten, insanlar birbiriyle konuşurken yine üçüncü tekil şahıs olmaktan, bu kim sorusundaki işaret sıfatı olmaktan korkuyordum. Televizyondaki sıkıcı kadın programlarını izlerken uyuya kaldım. Rüyamda ne gördüğümü tahmin etmeniz o kadar zor değil tabi ki.
    Tuğçeyi gördüm, o kadar şık giyinmişti ki yanında yürümekten gurur duyacağınız cinsten.
    “Hayatım boyunca bu kız, bu öküze nasıl baktı cümlesindeki öküz olmak istedim.”
    Öylesine yürüyorduk yağmurun altında, o kadar gerçekti saçlarımdan yüzüme akan su damlalarını bile siliyordum. Boş sonsuz caddede turuncu sokak lambaları altında yürüyor ıslanıyor ama üşümüyorduk. Caddenin karanlık kısmına geldiğimizde öyle sıkı sarıldım ki bırakmayacakmış gibi; o ise yağmurun ortasında kayboldu gitti, ağlamaya başladığımdan eminim. Öyle hıçkıra hıçkıra ağladım ki.
    Samsung’un o klagib arama sesi ile uyandım…
    -Gelen Arama Tuğçe Şen-
    Panik ile telefonu açtım.
    -Hadi oğlum! Nerdesin? Geliyorsun dimi?
    +Evet evet geliyorum yoldayım.
    Telefonu kapattığı anda sağ üst köşede yazan saate baktım. “21.18” “Of oğlum nasıl uyuya kaldın?” Öyle apar topar giyinip çıktım ki, sanırım toplam harcadığım zaman dört dakika bile değildir. Ceplerimi kontrol ettim. “Anahar?, sigara?, cüzdan?, telefon?” Mükemmel dörtlü yine yerinde. (Çakmak nerede diye sorduğunuzu duyar gibiyim, her çıkışta marketten kibrit alırım. Sigarayı çakmakla yakmayı sevmem.)
    Koşarak otobüs durağına ilerlemeye başladım. Nedendir bilmem gideceğim yolu kafamda sürekli parçalara bölerim. “ilk marketi geçeceğim, sonra ileride fırın var orayı geçeceğim, ondan sonra okulu geçicem, sonra durağa varacağım.” Belki de bana gideceğim yere daha çabuk ulaşıyormuş hissi yarattığındandır. Beş dakika sonra durağa ulaştım. Durağın üst kısmındaki gelecek otobüslerin nerede olduğunu gösteren ışıklı tabelaya baktım “63’ün gelmesine 2 durak var, Tanrının sevdiği kuluyum.”
    Tümünü Göster
    ···
  10. 93.
    0
    Rezervetuaring...
    ···
  11. 92.
    0
    Tekrar tekrar elimdeki yazıyı okuyordum. “Saat 9’da Meze 542. Sokak Alsancak.” 6 kelimelik bir cümleyi, aslında cümle bile olmayan satırı unutmamak, yazdığı adresi karıştırmamak için ezberlemeye çalışıyordum. Aklıma kazındığından emin olduktan sonra okumayı bıraktım. Saat öğlen 3’e geliyordu, az önce yaptığım harika ötesi ciksten olsa gerek midemin boş olduğunu daha da fazla hissetmeye başlamıştım. Ne yemek yapacağıma ben değil dolaptaki yiyecek malzemeler karar verirdi, o sebeple yine dolaba doğru yürümeye başladım. 4-5 tane farklı yerlere duran yumurta, dolap kokmasın diye poşetin içine koyduğum bim’den aldığım sucuk, ve sole margarin… Yumurta yapmak için harika üç’lü dolabımdan hazır bekliyordu. Hemen yumurta kızartmaya başlamalıydım.
    Karnımı öyle güzel doyurmuştum ki en az iki sigara içmeliydim. Kabul ediyorum bazen sigara içmek için yemek yiyordum. Arka, arkaya iki sigara içtim ve ansızın öksürmeye başladım. Bardakta kalan musluktan doldurduğum, suyun kensinden klor tadının daha ağır bastı klor kokteylini hemen kafama diktim. Bir iki tekrardan sonra öksürmem geçti. Sıradaki en büyük soru tabiki de, akşam ne giyeceğimdi… Ellerimi bulaşık yıkama deterjanı ile yıkadım. Hole’den geçerken giysi dolabında ne olduğunu düşünüyordum. Aklıma bişey gelmedi. Dolabı açtım 3-5 gömlek arasından siyah olanın akşam gideceğim mekan için en uygun tercih olduğunu düşündüm. Kapının arkasında askıda duran koyu lacivert renk, taşlama yapılmamış klagib olarak adlandırabileceğim bir kot pantolonum vardı mükemmel kombinasyon bu işte.
    ···
  12. 91.
    0
    Anlat panpa
    ···
  13. 90.
    +1
    -Saat kaç okula geç kalmak istemiyorum.
    Saat sanırım 2.00’a geliyordu ama kaç kaldığını hatırlamıyorum. Az önce baktığım telefonumu referans olarak söylemiştim saati. Kafasını sallayıp bir şey söylemeden az önce kanepeye fırlatığı iç çamaşırlarını ve kıyafetlerini giymeye başladı. Beş dakika sonra tamamiyle giyinmişti. Çantasından çıkardığı saç fırçası ile saçlarını taradı ve düzeltti. Çantasından makyaj malzemeleri için taşıdığı koyu yeşil çantası çıkardı ve içinden çıkan küçük istiridye tipi aynasıyla makyaj yapmaya başladı işin anlaşılamayan kısmı iki haliyle de çok güzeldi. Bütün işleri bitince, evden çıkmak için izin istedi. Onu bırakmak istediğimi söylesem de, tek gitmek istediğini ve acelesi olduğunu söyledi çıkmadan önce çantasının bir tükenmez kalem çıkardı. Elime bir birşeyler karaladı.
    +Hey Allahım kağıda yazsana…
    -Akşam buraya gelmeyi sakın unutma
    -Bu arada daha önce hiç söylemedim ama ben ateistim. Böyle Allah, kitap cümlelerini çok duymak istemiyorum umarım senin için bir sıkıntı yaratmaz.
    +Hayır proble…
    Dememe izin vermeden kapıyı açıp dışarı çıkmış, kapıyı hemen kapatmıştı. Daha önce okulda ateist arkadaşlarım olmuştu aslına bakarsanız iyi insanlardı herhangi bir kötülüklerini görmemiştim hatta ortalamanın üzerinde iyi insanlardı. Elimdeki yazıya baktım ve bir adres olduğunu hemen farkettim. izmir’de Alsancak olarak bilenen çok popüler club, disko ve içkili mekanların bulunduğu muhitin ara sokaklarındaydı, istanbuldaki istiklal benzeri bir yerdeydi. Elimdeki yazı silinmeden bir kağıda not ettim.
    ···
  14. 89.
    +1
    ikiletmesine müsade etmeden üzerimde pamuktan imal edilmiş hiçbirşey bırakmadım. Sadece hücrelerimle onun karşısındaydım. Koltuğun üzerinde poposu bana dönük olacak şekilde eğildi. Öyle güzel seviştik ki hayatım boyunca bir daha eşi benzerinin olacağını umut etmiyorum. inlemelerin ardından sadece üzerime yığıldı. Darmadağın olmuş saçlarıyla kucağımda yatıyor, tatmin olduğunu alamama yetecek bir şekilde alt dudağını ısırıyordu. Yüzünde öyle bir gülümseme vardı ki dünyanın en mutlu insanı olduğunu falan sanırdınız, sanki dünyada olma amacına hizmet etmiş gibi sadece…
    -Evet oldu işte.
    Fısıltılarını duyabiliyordum. Kucağımda öyle en az yirmi dakika boyunca yattı. Hiçbirşey yapmadığım halde hayatımda en hızlı akan yirmi dakikamdı. Birden doğruldu...
    -Sıcak su var mı?
    +Evet banyoda elektrikli ısıtcı var.
    Boşaldıktan sonra üzerine sardığı battaniyeyi üzerinden attı ve ayağa kalktı. Tansiyonu düşmüş olacak ki bir on saniye kadar öylece bekledi. Hole doğru yürümeye başladı. Banyonun yerini biliyor mu diye düşünüyordum;
    -Banyo hole’un sonundaki kapı dimi?
    +Evet
    Masanın üzerindeki camel ve çakmağa uzandım. Hayatımın en güzel ciksini tabiki de, hayatımın en güzel sigarasını içmek ile taçlandırabilirdim. Her nefeste sigara içtiğim için kendimi yeniden ödüllendiriyormuş gibi hissediyordum. Sigaramı daha yeni söndürdüm ki o pürüzsüz vücuduyla kapıda göründü. Saçlarını yıkamamıştı sadece üzerine gelen spermleri temizlemişti.
    -Hani bana sigara?
    Sanki acelesi varmış gibi kanepeye oturdu.
    -Kanepe örtünü ve battaniyeni havlu olarak kullanıcam!
    Onlar az, ruhumla kurula kendini demek istedim. Sadece “Tabiki hayatım” dedim. Hayatım kelimesini duyduğunu an üzüleceğine ve sevineceğine karar verememiş gibi sahte bir gülümseme attı. Boynuma sarıldı.
    -Bana bunu yapman yasak dedi! Bunu yapamam ölürüm. Öldürürler.
    Tabiki de anlam veremedim, korkarak…
    +Nasıl yani öldürürler, Kim? Öyle şey mi olur? Dağ başı mı burası?
    Bu tarz şeyler söylediğimi hatırlıyorum sırası aynı olmayabilir ama şaşırdığımı ve korktuğumu rahatlıkla anlayabilirdi.
    ···
  15. 88.
    +1
    Kollarını kavuşturduğu göğsünün üstünden ellerini çözdü. Benim göğsümün üzerine attı sanki bir sarmaşıkmış gibi elini daha da koltuğum altına zütürüyordu. Ben ise bütün arsızlığımla saçlarını okşamaya başlamıştım. Bir süre sonra koltuğumun altında olan eli yavaşça aşağı inmeye başladı. Kasıklarımın arasına geldiğinde durdu. Yüzüme bakarak gülümsedi tüm sempatikliğiyle;
    -Kolum çok yoruldu.
    Ben ise tahrik olup, ereksiyon olmayayım diye kendini zorluyordum. Anlamaması için bacaklarımı üst üste attım.
    -Neden böyle yaptın? Öyle çok güzeldi!
    Yüzüme baktı sanki izin istermiş gibi anlaşılmaz bir tavırla gülümsedi. Ani bir hareketle elini pantolonumun içine daldırdı. Teslim ettim kendimi. Yine onundum. istediğini yapabilirdi bana izin veriyordum. Daha rahat hareket etmesi için pantolunumun düğmesini söküp, fermuarımı indirdim. Bulutlara dokunmak, yüreğinin küçülmesi, titremek ama üşümemekti hissettiğim. Ani bir hareketle olduğu yerden doğruldu, adil ışık’tan aldığını söylediği krem rengi dekolteli gömleğini çıkardı. Pamuk şekeri pembe renkli, krem dantel işlemeli oysho sütyeninin içinde göğüsleri ne kadar da güzel görünüyordu. Daha önce nasıl farketmemiştim. Kör olmam gerekirdi. Elleri sırtına doğru uzandı ve bir anda sütyen göğüslerinin üzerinde aşağıya doğru aktı. Sütyenin çıkarıldığı o ilk an, her seferinde yüzünün gülümsemesi, heyecan ve kalp atışları… güzel göğüsleri… tarif edilemeyecek kadar dolgun, dik ve güzel. Göğüs ucu ve çevresi hiç bu kadar orantılı ve pembe olan başka göğüs görmemiştim. Nasıl bu kadar heyecan verebilirdi bir erkeğe…
    -Durma dokun hadi, sadece seninler.
    Eğildim ve emmeye başladım. Saçlarımı okşuyordu… Nefes nefese kalmıştım. “Ah aşk nelere kadirsin!” dedim tekrar, bir kızla sadece onu sevdiğin için sevişmelisin. Cehennemde yanılacaksa buna değer olabilirdi. içki, sigara… tüm günahların toplamı bile bunun kadar güzel olamazdı. “Neyse! Tanrı bir yasa koyduysa vardır bir bildiği.” Üstünde battaniye tamamen çekti ve pantolununu çıkarmaya başladı. Bende biliyordum, hissediyordum, soyunmam gerektiğini. Kıyafetlerimin hepsini çıkardım ve comfort family boxer’ım ile kaldım. Gözlerini aşağıya indirerek
    -Hadi onu çıkar dedi.
    ···
  16. 87.
    0
    rezerved
    la gibiş isteyenler gibtir olup gitsenize gidin ferre izleyin mk
    ···
  17. 86.
    0
    reserved
    ···
  18. 85.
    0
    olum sen niye gibiş yerlerini atlıyon la önemli olan orası gibtirme ufonu şimdi ayrıca hikaye çalıntı
    ···
  19. 84.
    0
    ben 1 sene icmedim simdi 3 haftadir iciyorum, sorular gelsin?
    ···
  20. 83.
    0
    yaz la yaz bitir nugun hikayeyi
    ···