/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 176.
    0
    reserv. alalım bakalım
    ···
  2. 177.
    0
    anlat geliyom
    ···
  3. 178.
    0
    yaz panpa okuyorum gibiş varmı gibiş
    ···
  4. 179.
    0
    -Soğukla ne alakası var üşümüyorum. Beğenmedin mi yani?
    Beğenmiştim tabi ki ama sadece ben yanındayken veya en güzeli sadece benim yanımdayken böyle giyinmesi daha hoş olurdu. “ne yani bir de kıskançlık mı yapıcaksın?” diye sordum kendi kendime. “Tanışalı kaç gün olmuştu” yani evet 2 gün oldu. “Sahi kaç diyince aklıma geldi.” “Kaç yaşında bu kız?”
    +Tuğçe bu arada kaç yaşındasın?
    -Anladığın üzere reşitim.
    +Farkettiysen bunu sormadım.
    -93 doğumluyum.
    Nasıl bir doğum tarihi bu ya? Ne gün verdi ne de ay, burcunu bile öğrenemezdim burdan.
    -Üşüdüm çok!
    Az önce üşümüyorum dediğini hatırlatıp, onu kırmaya gerek yok diye düşündüm.
    +Napalım? kapalı bir alana geçelim istersen?
    -Yok ya sizde ufo vardı. Size geçsek hem biraz ısınırız zaten sonra okula gidicem.
    Bendeki ufo’yu ne zaman görmüştü? Nasıl bu kadar dikkatli olabilirdi? Tuğçe bildiğiniz bana gelmek istiyordu. Gelmesini istiyordum. Neden adam akıllı tanımadığın birinin evine gitmek istiyorsun diye de kızmak istiyordum. Sadece “Olur.” dedim. Kalktık ve yanyana yürümeye başladık, ben eve yaklaştıkça heyecanlanıyor. O yanımda yürürken, dünyanın adil olmadığını, kimsenin onu anlamadığını falan anlatıyordu. Hayata isyan eden ergenvari şeyler… Ben işte bu kıza bu cümleler yakışmıyor diye düşünüyordum.
    -Eee sustun!
    +Yok ya. Dedim ya dalgınım bugün biraz.
    +Neyse geldik zaten.
    Kahverengi kapıyı yine binbir zorlukla açtım içeri girdik. Marka uzun botlarını çıkardı. Hemen önümden yürüyerek hole’den beyaz pembe puantiyeli çoraplarıyla salona geçti. Oturdu.
    -Brrrrrr, çok soğuk açsana hadi ufoyu…
    +Tamam bir saniye prize takıyorum.
    Kablosu prize takılı şekilde ufoyu ona en yakın mesafeye getirip üzerine sıcaklığı gelecek şekilde koydum. Salonda bir tane ikili koltuk, bir tane tekli koltuk, bir tane de çekyat vardı. Çekyatın üstü o kadar karmaşık ve doluydu ki oraya oturamazdım. Tekli koltuk ise ufoya uzak ve çok alakasız bir konumdaydı. Yanına mı otursam acaba diye düşünürken;
    -Ayakta beklemesene otur yanıma.
    Beni ne kadar zor bir seçimden kurtarmıştı bilemezsiniz. Yanına oturmak için hareketlendiğimde
    -Çekyatın üstündeki battaniyeyi de alır mısın?
    Battaniyeyi de kucakladım. Sigara kokuyor mu diye belli etmeden burnuma yaklaştırdım. Kokmuyordu kokuyorsa bile ben anlamıyordum o da anlamazdı. Yanına oturdum o ise battaniyenin uçlarını çekiştirerek ikimizin de üstüne serdi. inanmayacaksınız omzuma uzandı. Ufonun verdiği sıcaklık güneş misali yüzümüzü ve boynumuzu yakıyor. Battaniyenin altında vücudumuz ısınırken onun saçları burnumu kaşındırıyor, kaşındırmakla kalmıyor krema kokulu o harika saç kremi burnumun hatta hücrelerimin her birine işliyor, nefes alıp verdikçe göğsü, yükselip alçalıyor her an ona biraz daha kapılıyordum. Bu kadar varoş ve bu kadar güzel bir anın var olabileceğini daha önce hiç hayal etmemiştim. Beş veya on dakika geçti, belki bir ömürdür veya saniyelerdir bilmiyorum! Vücudumun o kasılmış hali o sıcak ortamın verdiği ısıdan çözülmeye başlamış rahatlamıştı, istemsiz bir şekilde başımı onun başına koymuştum. iki gece önce pervasızca seviştiğim kızın, saçlarını elimle okşamaya bile çekinir olmuştum.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 180.
    0
    yaz la yaz bitir nugun hikayeyi
    ···
  6. 181.
    0
    ben 1 sene icmedim simdi 3 haftadir iciyorum, sorular gelsin?
    ···
  7. 182.
    0
    olum sen niye gibiş yerlerini atlıyon la önemli olan orası gibtirme ufonu şimdi ayrıca hikaye çalıntı
    ···
  8. 183.
    0
    reserved
    ···
  9. 184.
    0
    rezerved
    la gibiş isteyenler gibtir olup gitsenize gidin ferre izleyin mk
    ···
  10. 185.
    0
    Anlat panpa
    ···
  11. 186.
    0
    Tekrar tekrar elimdeki yazıyı okuyordum. “Saat 9’da Meze 542. Sokak Alsancak.” 6 kelimelik bir cümleyi, aslında cümle bile olmayan satırı unutmamak, yazdığı adresi karıştırmamak için ezberlemeye çalışıyordum. Aklıma kazındığından emin olduktan sonra okumayı bıraktım. Saat öğlen 3’e geliyordu, az önce yaptığım harika ötesi ciksten olsa gerek midemin boş olduğunu daha da fazla hissetmeye başlamıştım. Ne yemek yapacağıma ben değil dolaptaki yiyecek malzemeler karar verirdi, o sebeple yine dolaba doğru yürümeye başladım. 4-5 tane farklı yerlere duran yumurta, dolap kokmasın diye poşetin içine koyduğum bim’den aldığım sucuk, ve sole margarin… Yumurta yapmak için harika üç’lü dolabımdan hazır bekliyordu. Hemen yumurta kızartmaya başlamalıydım.
    Karnımı öyle güzel doyurmuştum ki en az iki sigara içmeliydim. Kabul ediyorum bazen sigara içmek için yemek yiyordum. Arka, arkaya iki sigara içtim ve ansızın öksürmeye başladım. Bardakta kalan musluktan doldurduğum, suyun kensinden klor tadının daha ağır bastı klor kokteylini hemen kafama diktim. Bir iki tekrardan sonra öksürmem geçti. Sıradaki en büyük soru tabiki de, akşam ne giyeceğimdi… Ellerimi bulaşık yıkama deterjanı ile yıkadım. Hole’den geçerken giysi dolabında ne olduğunu düşünüyordum. Aklıma bişey gelmedi. Dolabı açtım 3-5 gömlek arasından siyah olanın akşam gideceğim mekan için en uygun tercih olduğunu düşündüm. Kapının arkasında askıda duran koyu lacivert renk, taşlama yapılmamış klagib olarak adlandırabileceğim bir kot pantolonum vardı mükemmel kombinasyon bu işte.
    ···
  12. 187.
    0
    Rezervetuaring...
    ···
  13. 188.
    0
    Sigara kokusunun geçmesi için kıyafetlerimi kuru olmalarına rağmen pencerenin önündeki tel askıya astım. Ne kadar da sigara içmekten utanan biri olmaya başlamıştım. Akşam 9’a kadar olan zamanı bekleyerek tüketemezdim, hem heyecanlı hem sabırsız hem de korkak hissediyordum. Akşam olsa da gitsem derken, gitmekten korkuyordum. “Nedir bu utangaçlığım, nedir senden çektiğim?” ama korkuyordum işte. Yapmamam gereken bir şey yapmaktan, söylememem gerek bir şey söylemekten, küçük düşmekten, insanlar birbiriyle konuşurken yine üçüncü tekil şahıs olmaktan, bu kim sorusundaki işaret sıfatı olmaktan korkuyordum. Televizyondaki sıkıcı kadın programlarını izlerken uyuya kaldım. Rüyamda ne gördüğümü tahmin etmeniz o kadar zor değil tabi ki.
    Tuğçeyi gördüm, o kadar şık giyinmişti ki yanında yürümekten gurur duyacağınız cinsten.
    “Hayatım boyunca bu kız, bu öküze nasıl baktı cümlesindeki öküz olmak istedim.”
    Öylesine yürüyorduk yağmurun altında, o kadar gerçekti saçlarımdan yüzüme akan su damlalarını bile siliyordum. Boş sonsuz caddede turuncu sokak lambaları altında yürüyor ıslanıyor ama üşümüyorduk. Caddenin karanlık kısmına geldiğimizde öyle sıkı sarıldım ki bırakmayacakmış gibi; o ise yağmurun ortasında kayboldu gitti, ağlamaya başladığımdan eminim. Öyle hıçkıra hıçkıra ağladım ki.
    Samsung’un o klagib arama sesi ile uyandım…
    -Gelen Arama Tuğçe Şen-
    Panik ile telefonu açtım.
    -Hadi oğlum! Nerdesin? Geliyorsun dimi?
    +Evet evet geliyorum yoldayım.
    Telefonu kapattığı anda sağ üst köşede yazan saate baktım. “21.18” “Of oğlum nasıl uyuya kaldın?” Öyle apar topar giyinip çıktım ki, sanırım toplam harcadığım zaman dört dakika bile değildir. Ceplerimi kontrol ettim. “Anahar?, sigara?, cüzdan?, telefon?” Mükemmel dörtlü yine yerinde. (Çakmak nerede diye sorduğunuzu duyar gibiyim, her çıkışta marketten kibrit alırım. Sigarayı çakmakla yakmayı sevmem.)
    Koşarak otobüs durağına ilerlemeye başladım. Nedendir bilmem gideceğim yolu kafamda sürekli parçalara bölerim. “ilk marketi geçeceğim, sonra ileride fırın var orayı geçeceğim, ondan sonra okulu geçicem, sonra durağa varacağım.” Belki de bana gideceğim yere daha çabuk ulaşıyormuş hissi yarattığındandır. Beş dakika sonra durağa ulaştım. Durağın üst kısmındaki gelecek otobüslerin nerede olduğunu gösteren ışıklı tabelaya baktım “63’ün gelmesine 2 durak var, Tanrının sevdiği kuluyum.”
    Tümünü Göster
    ···
  14. 189.
    0
    Otobüs beklediğimden de erken geldi. Otobüse bindim ve kent kartımı bastım. “Dıt dıt” “Oh çok şükür bakiye varmış.” Geçtim, arkalara bir yere oturdum. Zaman hızlı geçsin diye; telefonumu çıkardım ve oyun oynamaya başladım. Oyun o kadar iyi geldi ki her başımı kaldırdığımda umduğumdan daha ilerdeki bir durakta oluyordum. Yirmi dakika kadar sonra Alsancak’a en yakın durakta indim. Apar topar otobüsten indim ve koşarak dediği adresteki yere ilerlemeye başladım. Koşarken cebimden telefonu çıkardım.
    “Son arayanlar - Tuğçe Şen – Arama yap”
    Telefonu kulağıma koydum. 7-8 çalışından sonra telefon açıldı. Daha iyi konuşabilmek ve onu anlayabilmek için durdum.
    +Tuğçe napiyon? Nerdesin? Ben beş dakika sonra dediğin yerde olurum.
    -Sakın tek başına girmeye çalışma! Ben kapıdan seni alıcam!
    +Tamam 5 dk sonra kapının önünde olacağım!
    Mekan’a damsız almadıklarını düşündüm tabiki de. Beş dakika bile geçmeden yazdığı adreste olmuştum. Ara sokakların birinde, kırmızı ışıkla aydınlatılmış tabelasında siyah yağlı boya ile “Meze” yazan ahşaptan yapılmış 2 katlı bir bina gözüme çarptı. Girip de bir şeyler içmeye tenezzül etmeyeceğiniz bir yerdi. Girişinin önünde 4-5 kişi sigara içiyordu. Kapının arkasındaki fotoselli lamba yandı. Ardından merdivenlerden inen bir çift bacak gördüm. Bacaklardan sonra çok kısa deri bir etek, ardından göbeği açık dantel işlemeli siyah bir bluz. Yüzünü görmeme gerek bile yoktu bu vücut Tuğçeye aitti. Yüzünü gördüğümde şaşırmadım bile, kapının önünde beni gördüğünde daha da hızlı yürümeye başladı. Yanıma geldi elimden tuttu.
    -Hadi gel benimle
    Dediğini yine ikiletmeden yaptım ve yürümeye başladım. Elleri sıcacıktı. Ahşaptan ve her adım attığında gıcırdayan merdivenlerden üst kata çıkıyorduk. Merdivenleri çıktık. Kırmızı loş ışıkla aydınlatılmaya çalışılmış koridor benzeri bir yerden, kapısı olmayan bir girişe geldik. Girişin önünde yarma gibi iki kişi öylece bekliyordu. içeri girdik. Salon gibi genişçe bir alandı. Aşağı yukarı, içeride 50-60 kişi ve küçükçe bir sahne vardı. Sahne de ise siyah t-shirtler giymiş üç kişi vardı.
    ···
  15. 190.
    0
    Rezzzzz
    ···
  16. 191.
    0
    RESERVE
    ···
  17. 192.
    0
    Kardeşim gibiş hikayesimi anlatıyosun sigarayı nasıl bıraktığınımı anlamadım
    ···
  18. 193.
    0
    sallamıyon dimi lan
    ···
  19. 194.
    0
    rizörv panpa sen yazana kadar kaç paket bitti aq
    ···
  20. 195.
    0
    reserved
    ···