-
251.
0Yaz hadi amk
-
252.
0Rez amk
-
253.
0Rez amk merak ediyorum p
-
254.
0Mağaranın en dibi beyler ikinci nesil binler hatırlar
not: ikinci nesildim silik yedim ; (bkz: yarnali) -
255.
0Rez bubaağ
-
256.
0Rez yaz bakalim
-
257.
0Rez alalım
-
258.
+5Yaziyorum beyler pcye geceyim
-
259.
0#rezzers
-
260.
0Hızlı yaz bin
-
261.
0Hikaye demek rez
-
262.
0Anasının dıbına tekme tokat girdiğim okuyoz işte atsana bin
-
263.
0şuaraya park edeyim
-
264.
0fast amkkkkkk
-
265.
0Hızlı yaz panpam bekliyoruz seri seri #rez8
-
266.
+25sürekli bana ders çalışmam gerektiği hakkında telkinlerde bulunuyordu. hayaller kuruyorduk, aynı üniversitede okuyacaktık. farklı bi şehir yazacak ve birlikte yaşayacaktık. çok güzel yemek yaparım ben, sen sadece derslerine çalışırsın, benim gibi ev arkadaşı bulamazsın der dururdu. hep hayal ettim bende, hiç çalışmadım ders mers.Tümünü Göster
günler monoton bi şekilde geçiyordu artık. hafta içi okul, haftasonu eda. dersaneyi bırakmıştım ama bizimkilerin haberi yoktu. parayı peşin verdiğimiz içinde dersane pek s*** takmıyordu beni zaten. rahattım o konuda yani.
neyse girdik öss denen illete. benim kötü geçti ama çaktırmıyorum tabi. bunun iyi geçmiş mutlu. edanın babası tekstil işi ile uğraşıyor ve en az 2 haftada bir bursaya mal almaya, mal anlaşması yapmaya yani bişeyler için muhakkak giderdi. o gittiği zaman eda da annesinde kalırdı istemese de. yaz tatilindeydik ve annesi ile yeni kocası tatile gitmişler bi yerlere. babasının yine bursaya gitmesi gerekmiş ve 2 gün sürecek bir işmiş.
bu arada şunu da söyleyim kız aslen denizlili ve burada bir tane akrabaları yok. ankaraya eda 13 yaşındayken göçmüşler zaten. burada çok fazla kimsesi yok kızın en azından aile yakını olarak yani.
babası edaya seni de zütüreyim demiş bu da kabul etmiş. ben üzülmüştüm tabi haliyle, ama yapacak bir şey yok. iyi dedim ama moralim bozuldu ister istemez. bu yapma nolursun böyle falan dedi. korkuyorum işte napıyım dedi. haklısın dedim, git. benim bu kadar üzülmeme dayanamamış olacakki. babamla bi konuşuyum da, izin verirse kalırım dedi. korkacaksan kalma dedim. ben sadece seni özleyeceğim için gitmeni istemiyorum ama senin korkmanı da istemem dedim.
akşama doğru aradı beni. ben gitmiyorum aşkım dedi. babasına gitmek istemediğini söylemiş. yalnız kalmaya da alışmam lazım falan filan demiş. babasının da canına minnet zaten, adam bir sürü işle mi uğraşacak, kızıylamı. babasıda sen bilirsin demiş.
gitti babası edanın. bu beni aradı, akşam bize gelsene. sana yemek yapayım dedi. tabi kabul ettim hemen. ilk defa evine gidecektim. çok merak ediyordum evini, odasını. resimlerin görmüştüm tabi ama yine de çok heyecanlanmıştım. önce gittim bi avm’ye bi hediye aldım ev eşyası. sanki yeni eve taşınmışlar gibi a*k (: bir de çiçek yaptırdım. evlerine doğru gidiyorum. yolda bi tanıdık görecek diye baya tırsmıştım. bizimkilere arkadaşa gidiyorum dedim ama yine de elimde çiçek ve hediye, sanki kız istemeye gidiyormuş gibi bi halde görünmek istemiyordum kimseye -
267.
+24 -1gören olmadı allahtan ve çaldım zili. açtı kapıyı eda tüm güler yüzüyle girdim içeri. ilk defa evindeydim. önce oturduk, öpüştük falan işte biraz. sonra hadi yemeğe geçelim dedi. bana yaptığı ilk yemekti. bi çorba getirdi önce. gındıra mı ne deniyormuş daha önce hiç duymadım adını. allahım bu nasıl bir çorba. öyle böyle ekşi değil. iğrenç resmen. bu soruyor tabi nasıl aşkım beğendinmi. kızın evine gitmişiz, özenmiş bezenmiş yemek yapmış. b*k gibi de olsa yiyecez mecbur. çok güzel olmuş eline sağlık deyip bi an önce bitirdim çorbayı. sonra tavuk pilav falan koydu işte. onların tadı yerindeydi ama. sonuçta kız babasına bakıyor. illa ki güzel yemek yapıyordur yani. yemeklerimizi yedik, bunun odasına geçtik. bilgisayarını açtı, müzik falan dinliyoruz. ben bunun odasını karıştırıyom işte, şu ne bu ne falan. kız bi ara odadan çıktı ve elinde votka geldi bu. ben fazla içen birisi değildim. öyle ortam olunca bira içerdim bi tek işte. içmeyelim falan dedim. sarhoş olup yanlış şeyler yapmayalım dedim. bu nasıl alındı ama. suratı düştü bi anda. iyi getir dedim. bu redbull falan döktü işte, karıştırdı koydu önüme, içiyoruz. b*k gibi bi kokusu vardı ama eda için tak yemeye razıydım . bu bilgisayardan müzik açıyo falan, biraz içiyoruz sonra dans ediyoruz.Tümünü Göster
ben daha fazla dayanamadım. içki de cesaret verdi zaten, yapıştım bunun dudaklarına dans ederken. 1 dakka nefes almadık sanki aralıksız öptüm. bıraktığımda ikimizinde nefes alma ritmimiz bozulmuştu adeta. ne yapıyorsun dedi gülerek. çok seviyorum kızım seni dedim. çoook. bu oturdu yatağına sonra ben tabi. bunu iterek yatağa uzandırdım ve başladık öpşmeye. ilk başlarda temkinli olduğu her halinden belliydi ama sonra o da rahatladı.
ertesi gün tekrar evine çağırdı beni. gittim yine. bu başladı konuşmaya. beni gerçekten seviyorsun de mi falan. kız bana güvenmek istiyordu belli. ona onu ne kadar çok sevdiğimden bahsettim. dün yaptığım hayvanlıktan dolayı çok pişman olduğumu söyledim. bu yine güldü, ben öyle deyince. iyice yaklaştı bana. ben sana güveniyorum dedi, seninle bir ömür paylaşmak istiyorum ben. seninle hiçbir şeyden pişmanlık duymam ben dedi. yine başladık öpüşmeye. bu sefer o benden daha istekliydi. senin olmak istiyorum dedi bana. ne yapacağımı şaşırdım. korkuyordum bi kere. ama çokta seviyordum. kafaya koymuştum bi kere, ondan başka biri olamazdı artık hayatımda. eminmisin eda dedim. pişman olma sonra dedim. sürekli ben sana güveniyorum diyordu. bende çok istiyordum zaten. önce evden çıktım bi eczaneye gidip geldim. o gün ilk defa birlikte olduk edayla. daha önce bi kaç kez cinsel ilişkiye girmiştim ama bu farklıydı. ilk defa sevdiğim bir kızla, ve beni seven birisi ile birlikte olmuştum. bana kocacım demişti. çok hoşuma gitmişti ama ilk defa işin ciddiyetini algılamıştım bu sözden sonra. -
-
1.
0pozisyonlari soylemedikten sonra ne anlami var hikayenin
-
2.
+1hayatın ciksten ibaretmi ?
-
1.
-
268.
+25artık ilişkimiz yeni bir boyut kazanmıştı. işin içine ilişki girince ister istemez daha bir bağlanıyor insan birbirine. neyse efendim, öss sonuçları açıklandı, bu kazandı ben kazanamadım haliyle. o da çok üzülmüştü ama ben ilk defa bu kadar pişmandım çalışmadığıma. seneye hazırlanacaktım tekrar kafaya koymuştum ama artık benden bir yıl üstteydi eda.o üniversiteliydi artık ve böyle düşünmek beni huzursuz ediyordu. ankarada bi üniversite kazanmıştı. hem ben istememiştim zaten başka şehri yazmasını hem de babası istememişti ki bu daha önemliydi tabi onun için. babası zaten kızından başka kimsesi olmayan biriydi.Tümünü Göster
benim kafa dank etmişti artık. ne yapıp edip kazanacaktım üniversiteyi. okullar açıldı. ben dershaneye eda okula. hiçbir zaman değişmedi eda. ne bana karşı değişti ne de kendisinde en ufak bir kendini beğenmişlik vardı. benim ailem onu, onun babası ve annesi de beni biliyordu artık. sık sık bize gelir, bana ders çalıştırırdı. bizimkilerde çok seviyordu onu çünkü beni adam etmişti resmen. sürekli ders çalışıyordum. derslerim daima kötüydü ve hiçbir temel olmadığı için baya zorlanıyordum. artık edayla olan muhabbetlerimiz tamamiyle derslerle alakalı olmuştu. o da anlıyordu tabi, onun üniversiteli olup benim olamamamı hazmedemediğimi ama yine de benden daha çok istiyordu üniversite okuyabilmemi. kız vize-final haftalarında bile bana ders çalıştırmaya gelirdi sık sık.
bunun üniversiteden arkadaşları ile de tanışmıştım tabi. erkeklerle arkadaşlık yapmasına kızıyordum ama yine de iyi arkadaşları vardı gerçekten ve ilk başlardaki huzursuzluğum yoktu. ne zaman boş vaktim olsa, edanın okuluna giderdim. güvenlikle bile ahbap olmuştum artık ve okula girmem de rahat oluyordu baya. herkes biliyordu edanın sevgilisi olduğumu ve işin aslı da, zaten bunun için boş bırakmıyordum okulunda edayı açıkçası
günler geldi geçti, birbirimize olan sevgimiz hiç değişmeden, onun desteği ve morali ile girdim bir kez daha sınava. puanlar açıklandı ve orta halli bi puan almıştım. ankarada devlet üniversitesi tutmuyordu ve ben özel yazmak istemiyordum. durumumuz iyi sayılır ama şimdi anlatsam baya uzun sürecek bir takım sebeplerden dolayı paralı bir okulda okumak istemiyordum. eda baya üzülmüştü bu duruma ama biliyor beni. kafaya koymuşum bi defa. düşündük nere yazalım nere yazalım. eskişehir ve kırıkkale yakın diye onlarda karar kıldık. son gün tercihlerde ne olduysa, dershanedeki hocam, bursalıdır kendisi, bursayı övdü övdü, bak belki gelir, yaz diye diye yazdırdı bursayı. edanın haberi bile yok. diyemedimde zaten. sonradan bi pişmanlık aldı beni ama iş işten geçti. artık bursa gelmesin diye dua etmekten başka yapacak bi şey yoktu.
sonuçlar bi açıklandı, ahanda bursa a**. eda arıyor açmıyorum. bahane düşünüyorum. demeyecekmi a** bursa nerden çıktı diye. git gel 12 saat yol. bu ben açmayınca telefonumu, bi yer kazanamadım sanmış, başlamış ağlamaya. neyse ilk şoku atlattıktan sonra aradım bunu. sesi kötü geliyor anladım. noldu dedim. kazanamadın değil mi dedi. yok ya kazandım dedim. nereyi kazandın dedi. bursa dedim. şokk… -
269.
+23nasıl yani dedi. ilk başta algılayamadı çok uzak olduğunu herhalde. biz yazdımıydık ya bursayı falan dedi. bende son gün dersane hocam yazdırdı dedim. güzel falan dedi. iyi dedi, sevindi yinede. sonradan bi arama, kaç saat canım bu bursa ankaraya. yakındır ya falan dedim. bu biliyor tabi. babası sürekli gidip geliyor. altı saat altıııı diye bağırıyor. sen niye yazıyorsunda, başına buyruk hareketler yapıyorsunda bir sürü azar işittim. haklıydı sonuna kadar.Tümünü Göster
ertesi gün buluştuk bu hiç pas vermiyor bana. surat bi karış. ne şebeklikler yapıyorum anlatamam. ama yok. o an aklıma nerden geldiyse, dedim ;eda senin baban sürekli geliyor buraya, e sende onla gelirsin işte sürekli, nolur yapma dedim. burayı kazanabildim işte. bende isterdim ankarada okumak ama olmadı işte. elimden bu geldi, bu kadar bastı kafam falan. iyice acındırdım kendimi. bu da biraz olsun yumuşadı ben böyle konuşunca, iyi tamam beee, dedi ve affetti beni.
artık bursa seferi başlıyordu benim için. ailem ve edayı geride bırakıyordum sonuçta. yeni bir şehiri yeni bir çevre, yeni bir yaşam. bizimkilerle gitmiştim ilk önce bursaya ve bana ev tutmuştuk. bursalıllar bilir, görükle diye bi yer var ama o zamanlar nerden bilelim a*k, biz şehir içinden tuttuk evi. neyse dayadık döşedik evi ve bizimkiler gittiiii…
ilk günler paso dışarıdan yiyorum. çevre desen yok. öğrencilerin hepsi görüklede a*k. ben s*k gibi kaldım yalnız başıma. eda arıyor, iyiyim diyorum sürekli. üzülmesini istemiyorum sonuçta. evdekilere dert yanıyorum ama başka yolu yok okuycaz işte. ilk haftalar her hafta sonu ankaradayım a*k. önce aile sonra eda ile görüşüyorum. sonra ağlaya ağlaya vedalaşıyoruz edayla ve bursaya dönüyoruz yine a*k.
bir gün evde televizyon seyrederken, karşı komşum kapıyı çaldı. ismi hülya olan bu teyze bana yemek yapmış. nasıl mutlu oldum nasıl. yemekten dolayı değil bu mutluluk. bu şehirde ilk defa biri benim için bişey yapıyordu. bu başladı kapıda ayak üstü konuşmaya, evladım işte nerelisin, kimsin, adın ne cart curt. kadını eve çağıracam nerdeyse hemen, muhabbet edelim diye, o derece yalnızım yani. ne zaman bi sıkıntın olursa, derdin olursa haber ver yavrum dedi. bende senin bi annen sayılırım dedi. kadın aslen göçmenmiş, bursanın yarısı göçmen zaten a*k. bu göçmenler çok sıcakkanlı insanlar oluyor gerçekten. muhabbetleri de zevkli. kocası öğretmenlikten emekli olmuş. bi evleri var işte, ele muhtaç olmadan yaşıyorlar. kadının bir tane de kızı var o aralar 22 yaşlarında olsa gerek. bir de oğulları var ama o da asker olmuş ankarada oturuyormuş. sonradan antepe gidiyordu gerçi -
270.
+26okulda dersleri fazla savsaklamamaya çalışıyordum, aklım başıma gelmişti bir kere ve ipin ucunu kaçırmayacaktım bu defa. az biraz ortam oluşturmuştum ama aklım hep edada ve ankarada olduğu için bursa sıcak gelmiyordu bana. bursadaki en güzel şey o karşı komşumdu. kadın bana öz evladı gibi davranıyor bana her gün yemek, börek, pasta getiriyor, halimi hatırımı soruyordu. kocası para falan sıkıntın olursa çekinme diyordu. hiç bi zaman paralarını almadım ama, sonuçta elin memleketindeyim ve bi an parasız kalsam ne tak yerim diye düşünmek gerçekten çok kötüdür ve bu adam beni öyle düşünmekten kurtardı. hep aklımda, bi yerde, g*t gibi kalsam ersin amca ( hülya teyzenin kocası ) anında yardım ederdi bana diye düşünürdüm. bir öğretmen maaşıyla geçinen bu aile, gördüğüm en zengin insanlardı ama bu zenginlik gönül zenginliğiydi.Tümünü Göster
kızları ile de tanışmıştım. benden 2 yaş büyüktü, ben buna abla diyordum haliyle ama abla deme ya, resmi oluyor, falan diye sonradan abla dememi istemeyecekti. kız üniversite okumak istememiş anladığım kadarıyla. annesi babası baya baskı yapsalar da kız kabul etmemiş. bunun sevdiği bir çocuk varmış, o da üniversite terk. bundan büyük biri. evleneceklermiş ama çocuğun işi yokmuş, iş arıyormuş falan o sıralar işte. kızın adı da sedef. o da tüm aile gibi bana karşı iyi davranan, halimi hatrımı soran, çok bi samimiyet olmasada bana arkadaş olan birisiydi. hani çok samimi olmasınız dahi yanında huzurlu hissedersiniz, muhabbeti mutluluk verirya insana, bu kız da öyleydi benim için.
bir gün eda aradı. sesi çok heyecanlıydı. müjde müjde diye bağırarak, hafta sonu bursadayım dedi. a*k öyle bi denk geldiki, bizimkilerde bir hafta öncesinden haber etmişti bursaya gelicez diye. ben kıza bişey demeden tamam aşkım falan diye sevinmiş halde kapattım telefonu. düşün düşün sonra eda her zaman gelemez, bizimkilere bi yalan söyleyim bir hafta sonra gelsinler dedim. aradım bizimkileri, hafta sonu istanbula gitmem gerektiğini, bi arkadaşımın hastalandığını falan söyledim. resmen sı**ım. belki anlamışlardı da ama tamam dediler ne desinler. sonra edayı aradım böyle böyle dedim. sonuçta eda annemle falan görüşüyordu. eda şimdi der, ben bursaya gidicem bişey istiyormusunuz ordan diye bizimkilere, benim yalan ortaya çıkar. eda ben daha sonra gelirim ya, annenler gelsin falan dedi. yok dedim onlar hep geliyor zaten. haftayada onlar gelir sen gel dedim. bunun içine sinmese de kabul etti.
başlık yok! burası bom boş!