+5
-2
ben penye bölümünde çalışıyordum. Sibel de karde bölümünde laboratuar görevlisiydi. Tecrübeli olduğu için tek vardiya çalışıyordu ben de bir hafta gündüz, bir hafta ikindi, bir hafta gece vardiyasında çalışıyor adeta oradan oraya sürükleniyordum.
Aşağı mahallemizde yaşıyor olmasından mütelevellit fabrikaya aynı servis güzergahından gidiyor, hatta aynı duraktan biniyorduk. Vardiyalarımız örtüştüğünde Sibelle sohbet etme imkanı bulurdum. Çok utangaç kızdı. Evden bi kremrengi mantonun üzerine bir bordo eşarp bağlayıp çıkardı. Mahçup bir yapısı vardı. Yürürken anneannesinin umreden getirip hediye ettiği hacı çantasına sımsıkı sarılır başını yerden hiç kaldırmazdı. Yüzünde hep gülümseyen bir doğal ifade mevcuttu. Durakta karşılaştığımızda bana utanarak selam verir kısa kısa cümleler kurardı. inşallah maşallahı dilinden hiç ekgib etmezdi. Bayılırdım bu namuslu hallerine.
Servise bindiğimizde erkeklerin yanına hiç oturmazdı. Otobüsün sağ cdıbını parsellemiş yannan delisi dul bayanların yanına oturmayı bir erkekle yanyana oturmaya tercih ederdi.
Neyse gel zaman git zaman beni gece vardiyasına sabitlediler. Sibel de o ara yıllık izne çıkmış. Uzunca bi süre göremedim kendisini. Çok özlediğimi farkettim. Daha önceden takip etmek suretiyle tespit ettiğim müstakil evlerinin önünden geçerken kafamı kaldırdım. Sarı ışık vuran perdelerinin hafif aralı olan kısmından içeri baktım. Televizyon açıktı ama sibeli göremedim. Zillerine bassam, çağırsam gelir miydi yoksa ailesine karşı mahçup mu olurdu. Ah hiçbir fikrim yoktu. Çığ gibi büyüyen hislerime hakim olamıyor bütün süperegomu bir kenara bırakıp her şeyi tak tak tak söylemek istiyordum. Ama yapmadım Sustum yumruğumu sıkıp koşarak uzaklaştım.
Neyse birkaç hafta sonra Kardeden tanımadığım bi çocuğa Sibeli sordum. "Haa bizim motor sibelden bahsediyorsun" diyince kan beynime sıçradı. Bütün kontrolumü kaybettim. Evire çevire dövdüm bunu. Kardenin kısım şefi ikimizi zor ayırdı. Olayı anlattım böyle böyle. Özür dile dedi dilemedim. Sonra şef tuttu bizi personel müdürüne zütürdü. Sibeli orda görünce gözümden iki damla yaş süzüldü. Müdür sibele Abraj odasında ilişki yaşadığı söylentileri hakkında ne düşündüğünü sordu. Sibel ağlama krizlerine girdi. Yumruğumu sıktım. Bir damla göz yaşına bin personel müdürünü öldürebilirdim ama işler daha da taka sarmasın diye yapmadım. Neyse sorgudan sonra üçümüzün de çıkışını verdiler. Sibelin o son bakışını unutamıyorum. ananı gibeyim beğendin mi yaptığını der gibi bakıyordu.
O günden sonra bir daha hiç görüşmedik. Bi ara salak marangoz çocuğun tekiyle nişan attığını duydum. Sonra da almanyaya taşındılar bağlantımız tamamen koptu. Ama içimdeki o his hala ilk günkü gibi taptaze. Ara sıra people directry den ismini aratıyorum ama bulamıyorum. Evlendiyse zaar soyadı değişmiş olmalı. Sibel var ama Kekilli soyadında hiç sibel çıkmıyor. umarım bir gün buluşup bir yerde iki çay içer laflarız. Umarım bu böyle yarım kalmaz. çok doluyum çok yüklüyüm.
Bu da böyle bir yaşanmışlığımdır.
Tümünü Göster