+1
Çanakkale Deniz Zaferi'nin Kahramanlarından Seyit Onbaşı'nın hayatını ve Atatürk'le geçen bir anısını iHA'ya anlatan torunu muhafazid Yıkar; "Koca Seyit’in Kızı benim Babaannem. Koca Seyit öleli 75 yıl olmuş. Ben 44 yaşındayım. Koca Seyit harpten sonra kimseye dememiş “harp anında ben top kaldırdım da savaşın seyrini değiştirdim.” Dememiş. Yıllarca saklamış. 11 yıl sonra Atatürk Havran’a geliyor. Atatürk Havran Nahiye Müdürü’ne demiş ki Seyit Onbaşı olacaktı benin onu görmem lazım. Görecek ama Seyit Onbaşı’nın hangi köyde olduğunu bilmediği için, ne biliyorum diyebilmiş, ne bilmiyorum diyebilmiş. Karşısında tedirgin kalmış. Ertesi gün şubeden ismi öğreniliyor. Şube’den iki jandarma salınıyor. Sabah Edremit’te yola çıkan jandarmalar atla ancak akşam üstü buraya gelebiliyor. Geliyorlar ama Koca Seyit köyde yine değil. Dağa kömüre gitmiş. Akşama beklemişler. Koca Seyit akşam geç saatte evine yaklaşıyor bakıyor evin önünde iki jandarma. “Ah demiş. Bu gün dağdan kaçıra kaçıra iki çuval kömür getirdim ama burada da zabıt tutulacak. Kaçak ya. Asker demiş ki “Seyit. Kaçma”. “Kaçmıyorum ki asker ağa, suçum ne? Neden burada bekliyorsunuz?”. “Hayır. Suçun yok. Biz seni bekliyoruz” demişler. Askerler diyor ki “Seni Paşa çağırıyor” Koca Seyit o zaman demiş ki “hemen gidelim. Paşa nerede?” Koca Seyit sanıyor ki Ankara’da. Demiş ki o “Paşanın yanına ben Ankara’ya nasıl giderim? Ayağımdaki çarık yırtık. Üstüm başım da Ankara’ya layık değil. Ankara’ya kadar tren param da yok ki. Gidemem.” “Hayır” demişler. “Paşa şu anda Havran’da seni bekliyor”. “O zaman hemen gidelim” diyor ve buradan devam edip Havran’a iniyor. Gece varıyor. Nahiye Müdürü görüyor.
Bir bakıyor hal perişan. Seyit Onbaşı’yı paşanın yanına nasıl zütürürüm. Hal perişan. Gece bir berber buluyor. Bir tıraş yaptırıyor. Sabah giderken kendi ceketini giydiriyor. Onun da kolları kısa geliyor. iki yakası bir araya gelmiyor. Ve öyle zütürmüş. Varmış ve “Paşam hoş geldin” demiş. Paşa “Asıl Seyit sen hoş geldin. iki gündür seni bekliyorum. Neredeydin?”. Koca Seyit'in “Paşam dağda keçilerin yanındaydım. Haberini alınca hemen geldim.”demiş. Paşa “Ne işle meşgulsün” Koca Seyit “Çobancılık ile meşgulüm Paşam” demiş. Paşa “Seyit sen savaşın seyrini değiştirdin. O anda ne istiyorsun dedik. Çift tayin istiyorum dedin.” iki gün yemiş üçüncü gün geri iade etmiş. Paşa demiş “Sana maaş bağlayalım”. Koca Seyit “Hayır paşam. Biz o an görevimizi yaptık. Maaş için değil” demiş istememiş. Çay, kahve içmişler, ondan sonra kalkarken demiş.
“Paşam senden bir tek ricam olacak. Acaba nasıl görürsün.” Paşa; “Söyle Seyit” diyor. Koca Seyit “Ben keçinin ardında meşe odunu topluyorum. Ondan kömür imal ediyorum. Havran ve Edremit’te aşçılara gece kaçak satıyorum. Senin emrin ile o ormanda ormancılar önüme geçip baltamı almasa haydi haydi geçinirim.” Atatürk, bunun üzerine bu vatandaş bu işi serbest olarak yapsın. Yardımcı olun. Serbest olarak satsın. Bir müddet hem yapmış, hem satmış. ikinci gelen nahiye müdürü kaderine terk ediyor. Arayıp sormuyor. Yine eski usul kaçak yapıyor. Ondan sonra bir zeytin yağı fabrikasında da hamallık yapıyor. Hamallık yaptığı yıl üşütmeden dolayı zatüre olup 50 yaşında vefat ediyor. 21 yıl öyle bir hayatı geçmiş." şeklinde konuştu.
not: alıntıdır az önce okudum hoşuma gitti
Tümünü Göster