/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +5
    Edit : okuyan varsa rez alsın boşa yazmıyım beyler.

    Başlıyorum bitirmeden bırakmam merak etmeyin.1-2 rez olsun devam ederim.

    Edit -2: Beyler hikayeyi okuyanlar kendini belli etsin biraz.

    Bir keresinde Leyla isminde bir kız vardı mahallede, çok hoşlandığım, okuldan çıkıp da bizim bakkalın önünden geçeceği saati ezbere bildiğim ve her o saatte orada olduğum. Yüzünü bir kere göreyim, bana baksın diye oynadığım topu bile bırakıp yollarına revan olduğum. Tabi kıza 2 ay boyunca sadece bakarsan bir Ferit, bir Cafer, Bir Yasin gelip kapıyor kızı haliyle. Benim Leyla'nı Sadi kapmıştı. Günlerce kankalarla elemanın adı üzerinden eğlenmiş, kıyasıya dalga geçmiştik. Oysa benim dedemin adıydı lan Sadi. Sıf aşkımı elimden kapan iblisin yüzünden çok sevdiğim dedemin ismiyle hoyratça dalga geçmiştim.
    ···
  1. 2.
    +2
    Kaç yıl geçti üzerinden bilmiyorum, ama aynı durum gelip beni üniversitede de buldu. Birkaç gündür görüyordum bu güzelliği buralarda. Eğitim fakültesinde okuduğunu tahmin ediyordum, çünkü her defasında takibim o binanın önünde son buluyordu. Artık mahalledeki o ufak çocuk değilsin diyordum kendime. Git konuş, burası üniversite, merhaba de, sınıfının kapısında bekle selam de, kantinde bul oturabilir miyim de. Ama hiç bir cesaret verme girişimi kendi üzerimde etkili değildi. Kimi kandırıyordum ki, ben oldum olası kızlarla konuşmaktan çekinen, ürkek, ağzı laf yapmayan aptalın tekiydim. Halbuki ayna karşısında ne güzel konuşuyordum, böyle tok bir sesle "sana mı gidelim bana mı" falan diyordum. Oysa muhafazakar bir ev arkadaşım vardı ve aynadaki ben gıcığına "sana gidelim" diyordu da o zaman bile ne tak yiyeceğimi şaşırıyordum. Hayal kurarken bile kendi kendimi züt etmekten çekinmiyordum. "Bana gidelim" derse bu seferde evde böbreğimi çalıyorlardı falan.
    ···
  2. 3.
    0
    He yarram he
    ···
  3. 4.
    +1
    Şu kız kimi lan tanıyor musunuz? dedim kantinin önündeki masalarda oturan bizim elemanlara. Hemen, ne oldu hoşlandın mı? diye girdiler lafa. Olm size de bir şey sorulmuyor, he hoşlandım, evlenme teklif edeceğim gibisinden kendimce enfes bir çıkış yaptım. Niye soruyorsun olm o zaman sorusu çok yerinde ve güzel bir soruydu. Benim, yok ya öylesine, bugün 3-4 defa gördüm de acaba birinizin arkadaşı mı falan diye merak ettim cevabım tatmin edici olmaktan çok uzaktı, ama bozmadılar beni. Artık arkadaşlarıma bu kızdan hoşlandığımı söylediğim gün "yalancı, sinsi pekekent" olarak anılmayı garantilemiştim. Yo tanımıyoruz dediler ki Sezgin kafasını bile kaldırma zahmetinde bulunmamıştı. Olm bari bak da söyle, kızı görmedin bile dedim. Bu üniversitede tanıdığım bir kız yok cevabı içimde ona karşı derin bir sempati ve merhamet beslememe sebep oldu. Hiç mi diyebildim, hiç dedi. Olsun dedim, gibtir dedi. Sempatim bir anda kayboldu, sen gibtir züt dedim. Gel başını ört gibi bir şey söyledi... Benim nasıl arkadaşlarım vardı ki acaba?
    ···
  4. 5.
    +1
    Kızı ilk gördüğüm günden bu yana 1 haftadan biraz uzun bir zaman geçmişti ve daha adını bile öğrenmeyi başaramayarak yeni bir rekora doğru koşuyordum. Mal gibi gidip eğitim fakültesi öğrenci listesini falan inceliyordum, sanki orada Fatma yazsa, aa işte bu diyebileceğim bir özelliğim varmış gibi. Sonunda aklıma Emre geldi. Okuldaki tüm kızları tanıyor olmalıydı. Kantinde otururken kız kalabalığından görünmediği olurdu. Bir ara hakkında x ycı söylentisi çıkmış, ancak ne hikmetse yayılmamıştı. Yanına gittim, 4 kızla masada oturuyordu, abi bi gelsene bir şey danışacağım dedim. Söyle abi dedi, gel şurada konuşalım dedim, abi gizlim saklım yoktur benim kızlardan diyerek olayı bir Amerikan aksiyon filmi tadına getirdi. Olm gel s.kicem ha deyince masayı devirip, suratıma bir yumruk atsa ve yere düşünce de üzerime tükürüp, kolunun altına aldığı kızlarla ortamı terk etseydi harika bir kurgu olabilirdi ama tamam abi geldim diyerek yanıma seğirtti.
    ···
  5. 6.
    0
    Devam etsene reiz hani birakmicaktin
    ···
    1. 1.
      0
      1-2 part daha aticam dostum devami yarina
      ···
  6. 7.
    +2
    Sana bir işim düştü dedim.Abi bende not olmaz ama kızlara sorayım dedi. Okulda nasıl tanındığıma dair bir fikir vermişti bu durum bana.Ne notu olm kız işi dedim. Ayarlarız dedi, kim olduğunu bilmeden neyi ayarlıyosun dedim, abi bu okulun öğrencisi olsun yeter dedi. Acaba o kıza hallenmiş midir bu pekekent diye geçirdim içimden. Eğer hallendiyse kızı murdar etmiştir diye içimden kederlendim, omuzlarım düştü. Ee abi dedi, ne ee si dedim, kız işi diyordun dedi. Tekrar ortama döndüm, eğitim fakültesinde okuyan bir kız var dedim, cümlem bitmeden Sema mı dedi ? Sadece eğitim fakültesi ipucundan Sema'ya ulaşması beni Sema hakkında endişelendirdi, öyle ya okulun en fırlama tipinin, eğitim fakültesi ile özdeşleştirdiği bir isimden hayır gelmesini beklemek olmazdı.
    ···
  7. 8.
    +1
    Tariflerimden yaptığı çıkarım kızın Eylül olduğuydu. ismini çok beğendiğim için hiç itiraz etmedim ve kabullendim. Eylül ha ismi de güzelmiş dedim. Abi emin değilim ama Eylül sanki anlattığın kız dedi. Eylül'dür ya, ismi harika dedim. Kızın adı Feride'ymiş. Notların açıklandığı bir gün fakültede dolaşırken arkadaşının seslenmesiyle öğrendim. Kendimi Eylül'e o kadar hazırlamıştım ki Feride ismi beni üzdü, lanet ettim. Oysa anneannemin ismiydi Feride. Karı kız uğruna aile büyüklerini bu ikinci rencide edişimdi. Tam bir zütoğlanına dönüştüğümü hissediyordum. Senin anlayışına sıçayım demek için aradığım Emre'yi kantinde buldum, oturduğu masanın hemen yakınında Feride oturuyordu. işte kız bu dedim, Nalan mı dedi, yok şu masadaki dedim, Şenay mı dedi, olm kime bakıyorsun sen, şu beyaz gömlekli dedim, haa Hilal dedi...

    Kızın çıktığı yokmuş, Feride'yi parmağımla işaret ettikten sonra aldığım bilgi bu yönde oldu.
    ···
  8. 9.
    +1
    Bu kadar sorup soruşturduktan sonra artık Feride'ye olan ilgi ve alakamı saklamamın imkanı yoktu. Hoşlanıyorum galiba dedim. Ağız birliği etmişçesine tüm arkadaşlarım gidip konuşsana abi, dövecek değil ya gibisinden laflar etti. Sanki San Francisco'da yaşıyorduk da benim haberim yoktu. Ne ara hislerini bu kadar kolay açabilen, modern, özgüveni yüksek bir toplum olmuştuk gerçekten haberim yoktu. Tanımıyorum, etmiyorum gidip ne diyeyim ki gibisinden saçma bir soru ile "git tanış" önerilerini savuşturduğumu düşündüm.
    ···
  9. 10.
    +1
    O günden sonra zorla peşime taktığım bir iki arkadaşla sürekli eğitim fakültesinin kantinine gidiyor, kızın ders progrdıbını ezber ediyor, kantinde olabileceği vakitleri kestirmeye çalışıyordum. Boş boş saatlerce masada oturuyor, 8-10 bardak çay içiyor, öğle yemeklerini patso ile geçiştiriyordum. Bütün bu uğraşların sonucunda elime geçen 5-6 masa ilerimde 10-15 dakika oturup arkadaşları ile sohbet eden Feride'yi görmek oluyordu. Bir kere gözleri gözlerime değse yetecek lan dedim. Murat, olm kızın 200 metre uzağında oturuyoruz, kızın yüzünü bile seçmesi imkansız ne gözü amk deyince sanki hak verir gibi oldum.
    ···
  10. 11.
    +1
    Israrla her gün düzenlediğim kantin turları ortamda rahatsızlık yaratmaya başlamıştı. Her ne kadar elemanları çaya poğaçaya boğuyor olsam da hiçbir amaçları yokken, kimseyi tanımadıkları, sürekli pedagojik formasyonun konuşulduğu, okul bitince atanabilecek miyiz kaygılarının elle tutulur hale geldiği, gerilim yüklü bu kantine gelmek istemiyorlardı. Resmen kız için harcamam gereken paraları erkeklere yediriyordum. Sanırım konuşmam lazım bu kızla dedim. Öehh amk, tabi ya diye ortamda bir destek fırtınası yükseldi.
    ···