-
1.
-3Postmodernizm, modernizmin sonrası ya da ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir.Tümünü Göster
Teori alanında modernist sanat biçimleri ve uygulamalarından koptuğu iddia edilen bir dizi kültürel yapıntıyı tanımlayan mimarlık, felsefe, edebiyat, güzel sanatlar gibi alanlarda yeni kültür biçimlerin işaretleri olarak başlamıştır. Bu tartışmalar zamanla diğer birçok alanlara ve disiplinlere de yansımıştır ve sonuçta bir bütün olarak modernitenin sorgulanmasına ve aşılması arayışına dönüşmüştür. Bununla birlikte postmodernizmi yeni bir tarihsel evre olarak anlamaktansa modernizmin kendi içinde bir aşama ya da özgül bir dönem olarak anlama çabaları da sözkonusudur. Postmodernizm, bu anlamda kendine yönelik itiraz ve eleştirileri de içine alacak şekilde süregiden bir modernizm/modernite/modernlik soruşturması ve tartışması olarak görülmektedir.
Konu başlıkları
[gizle]
* 1 Postmodernizmin tarihsel ve düşünsel çerçevesi
o 1.1 Kökeni
o 1.2 Postmodernizm, Postmodern durum, Postmodern felsefe
* 2 Postmodernizm - Modernizm karşılaştırması
* 3 Postmodernizmin siyasal yönelimleri
* 4 Postmodernizmin tarihçesi ve modernite eleştirisi
o 4.1 Modernizm ve hedefleri
o 4.2 Marx, Freud, Nietzsche
* 5 Postmodernizme yönelik itirazlar
* 6 Güzel sanatlarda postmodern isimler
o 6.1 Postmodern düşüncenin çıkış noktaları olmuş isimler
o 6.2 Postmodern düşünürler
o 6.3 Postmodern düşünceye eleştiri getiren isimler
* 7 Çalışmaları postmodernizmin işaretleri olarak görülen yazarlar
* 8 Postmodern mimari
* 9 ilgili maddeler
* 10 Dış bağlantılar
* 11 Kaynakça
Postmodernizmin tarihsel ve düşünsel çerçevesi [değiştir]
Çoklu yapısı ve karmaşık değerlendirilmeleriyle, "Postmodernizm tam olarak nedir?" sorusuna birden fazla yanıt vermek mümkün görünmektedir. Postmodernizm kimilerine göre, bir dönemin adıdır. Buna göre, sözkonusu dönem "Postmodern durum" (Lyotard) olarak adlandırılır. Aynı zamanda yeni bir felsefi konseptin, yeni bir düşüncenin, üslubun, yeni bir usçuluğun (modern usçuluğu aşan farklı bir usçuluğun), yeni bir söylemin de adıdır postmodernizm. Bu, hem kültürel hem düşünsel hem de maddi nitelikler açısından bir dönemin sona ermesi ve kendi içinden ötesine geçilmesi anlamında ileri sürülen bir kavramlaştırmadır.
Bazı yazarlara göre 1943 yılı modernitenin bittiği varsayılan tarihtir. Nitekim temel olarak, Postmodernizm olarak anılan düşünce ve pratiklerin tamdıbının II.Dünya savaşı sonrasında ortaya çıktığı görülür. Kesin bir dönemleştirme yapmak ve tarihsel sınırları saptamak olanaklı görünmemekle birlikte ve hatta öncülleri bizzat modernizm icinde yer almakla birlikte, Postmodernizm olarak ifade edilen süreci ve düşünceleri, tarihsel zaman dilimi açısından II.Dünya savaşı sonrasından itibaren ele almak yerinde olacaktır.
Daha sonra, özellikle 1960'lı yıllardan itibaren, Fransa'da görülen teorik çalışmaların ve felsefi tartışmaların sonucunda, Postmodernizm, felsefi olarak da kendini ifade etmeye başlar. Postyapısalcı felsefe, Postmodernizmin düşünsel felsefi arkaplanını doldurmaktadır. Bu dönemde modernitenin ülküleri ihlal edilmiş ve bu ülkülere kaynaklık eden düşünce biçimleri ya da temel kuramsal kavram ve kategoriler açıktan sorgulanmaya başlanmıştır; bilim, teknoloji, sanat, siyasal özgürlükler adına yapılan her şeyin ortak amacı ilerleme ve insanın özgürleşmesidir, oysa varılan sonuçların böyle olmadığı açıklık kazanmıştır.
Bu sürecin sonucunda varılan noktayı Lyotard, Meta-anlatılar'ın (ya da Büyük Anlatılar'ın) sonu olarak adlandırır. Bunları Aydınlanma, idealizm ve Tarihselcilik olarak belirtebiliriz. Modernitenin projelerinin ( Rasyonellik, Özgürlük, Evrensellik vb. gibi) başarısızlıklarını değerlendirmek değil, bu başarısızlığın teorik temellerini anlamak ve aşmak postmodern düşüncenin temel hedefidir. Dolayısıyla yalnızca modern projelerin eleştirisi ve yeniden kullanıma sunulmasını sağlamak degil, bizzat modernitenin kendisini tanımlamakta kullandığı temel argümantasyon yapısının yapıbozum'a (daha doğru bir degişle yapısöküm'e )uğratılması gerçekleştirilmiştir.
Kökeni [değiştir]
Postmodernizmdeki post eki sonra anldıbına gelmekle birlikte modernizmden devam eden, ondan kaynaklanan ve onun sorunsallaştırılması ve aşılmaya çalışılması anlamlarına gelir. Postmodernizm, söylemlerinde görülen aşırılıklara rağmen bir çağın kapanıp başka bir çağın açılması anlamında bir kopuşu ifade etmez. Burada modernizmle paradoksal bir ilişki sözkonusudur. Modernizmin kendi içinde varılan sınırların sonrası, o sınırlardan itibaren geriye dönük bir kökten sorunsallaştırma girişimi ve yeniden değerlendirme çabası olarak belirtilebilir.
Arnold Toynbee Bir Tarih incelemesi (1939) adlı eserinde modern dönemin I. Dünya Savaşı'yla sona erdiğini, bundan sonraki dönemin postmodern dönem olduğunu ileri sürerek ilk kez postmodern terimini kullanmıştır. Yine 1934 yılında Amerika'da yayınlanan bir şiir antolojisinde postmodern sözcüğü yer almıştır. 1950'lerde modernizmdeki hemen tüm olgulara bir tepki olarak ortaya çıkıp mimarlık, sanat, politika, eğitim, toplum gibi çok farklı alanda kendinden iyice söz ettirmeye başlayan postmodernizm 1980'lerin başlarında yaygın olarak kullanılan bir kavram olmuştur.
Post-modernizm; belli bir anlamda belli bir ideolojiyi ya da öğretiyi hedeflemez. Bazı postmodern teorisyenlerin özellikle belli başlı ideolojilerle polemik halinde olması bunu yadsımaz. Post öneki burada, bir sonralık anldıbına geldiği kadar, ötesi anldıbına da gelir ve bu bağlamda tartışmalar belli bir ideoloji hakkında değil de daha çok ve asıl olarak, ideolojinin ideoloji olmaklığı hakkında yürütülür. Belli bir öğreti ya da felsefi fikir değil asıl olarak bütün öğretilerin ve felsefi sistemlerin üzerinde durdugu kuramsal zemin sorunsallaştırılır. Bu anlamda modernleşme projesinin ve hatta Batı felsefesi ya da Batı düşüncesi denilen düşünce yapısının başlangıcından itibaren genel geçerliliğe sahip olan Hümanizm, özgürlük, kurtuluş, evrensellik, bilim ve akıl gibi nosyonlar da sorunsallaştırılır ve yerlerinden edilir.
Postmodernizmin, ekonomik ve toplumsal koşullar anlamında başlangıcı ve kaynakları II. Dünya Savaşı sonrasında bulunabilir. Düşünsel temelleri ise karmaşık bir şekilde çok daha öncelere uzanmaktadır, ama yine de bir belirleme yapmak gerekirse Nietzsche ve sonrasında postmodernizmin düşünsel kavram ve kategorilerinin ipuçlarını bulabiliriz.
Postmodernizm, Postmodern durum, Postmodern felsefe [değiştir]
Postmodernizm, Postmodern durum, Postmodern felsefe, daha da özgül bir anlamda olan Postyapısalcı felsefe farklı anlamlarda ve içeriklerde ele alınıp değerlendirilmelidir.
Postmodernizm, belirli bir durum icinde ve olumlu ya da olumsuz anlamda modernizmden farklılaşan, tüm siyasal ve maddi/toplumsal değişimleri, öte yandan düşünsel ve kuramsal ürünleri ve kültürel pratikleri kapsayan bir formülasyondur.
Postmodern durum, II. Dünya Savaşı sonrasında belirginleşen, sosyal, ekonomik ve siyasal düzenlenişlerle bağlantılı olarak ortaya çıkan genel durumu işaret ederken, postmodern felsefe postmodernizmdeki tutum ve eğilimlerin felsefi/ teorik arkaplanını göstermektedir.
Postmodern felsefe, genel olarak belirgin bir şekilde Platon'dan günümüze uzanan felsefe geleneğinin ("metafiziksel felsefe" olarak adlandırılan) yadsınması girişimidir. "Özcülük", "temelcilik", "gerçekçilik", "nesnellik", "özne" ya da "ben" gibi modern felsefeye içkin kavramların genel geçerlilikleri sorgulanmakta ve büyük ölcüde yadsınmaktadır. Postyapısalcı felsefe ise, farklı düşünürlerce farklı şekillerde ortaya konulmuş yapısalcılık-sonrası belli bir felsefe -
2.
0irlanda tarihi bugünkü irlanda Cumhuriyeti topraklarının tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar uzanan tarihini kapsar.Tümünü Göster
Konu başlıkları
[gizle]
* 1 ilk ve Orta Çağlar
* 2 Protestanlığın irlanda üzerindeki etkisi
* 3 Birleşik Krallık dönemi
* 4 Bağımsız irlanda Cumhuriyeti
* 5 Kaynaklar
ilk ve Orta Çağlar [değiştir]
800 yılı civarından kalma el yazması Kells Kitabı
irlandalıların ataları olan Keltlerin irlanda Adasına Demir Çağı sırasında M.Ö. 8. - 1. yüzyıllar arasında yerleştikleri düşünülmektedir. Günümüzde daha çok Britanya ve irlanda ile sınırlı olan Kelt kültürüne o dönemde iber yarımadasından Anadolu'ya kadar Avrupa'nın her bölgesinde rastlanmaktaydı. Ancak Roma imparatorluğu döneminde Roma kültürü Kelt kültürünü zayıflatmış, ancak irlanda ve Britanya gibi Roma imparatorluğu'nun sınırları dışında kalan ya da sınır uçlarında bulunan bölgelerde etkisini sürdürebilmiştir. Romalılar irlanda'ya Hiberniya adını veriyorlardı. Yunan coğrafyacı Batlamyus M.S. 100 yıllarında yazdığı yazılarında irlanda'nın coğrafyasından ve orada yaşayan kavimlerden söz etmiştir.
Hristiyanlık irlanda'ya 5. yüzyıl'da ulaştı. Romalı Palladius ve Saint Patrick adaya 430'lu yıllarda gelerek Hristiyanlığı yaymaya başladılar. Ayrıca Latin alfabesini adaya getirdiler. Günümüzde Saint Patrick irlanda'nın koruyucu evliyası (Patron Saint) olarak kabul edilmektedir ve her yıl 17 Mart günü irlandalılar tarafından Saint Patrick Günü olarak kutlanır.
irlanda ilk defa 800 yılı civarında Vikingler'in akınlarına uğradı. 840 yılı civarında Vikingler irlanda kıyılarında Dublin dahil birçok yerleşim yerleri kurdular. Vikingler hiç bir zaman adayı tamamen ellerine geçirmediler ve etkileri 11. yüzyıl civarında ortadan kalktı. 1167 yılından başlayarak irlanda Normanların istilalarına sahne oldu. Bu dönemde ingiltere de zaten Normanlar tarafından yönetilmekteydi. ingiltere^'nin Norman kökenli kralı II. Henry irlanda'yı ele geçirerek oğlu John'a verdi. II. Henry ölünce John hem ingiltere kralı oldu, hem de irlanda kralı olarak kaldı. 14. yüzyılda ingiltere'nin etkisi azaldı ve Kelt kültürü ve irlandaca dili tekrar ön plana çıktı. 15. yüzyılda ingiltere'de çıkan Güller Savaşı ingilizlerin irlanda'yı gözden çıkarmalarına neden oldu.
Protestanlığın irlanda üzerindeki etkisi [değiştir]
irlanda Krallığı'nı kuran ingiltere kralı VIII. Henry
1532 yılında ingiltere kralı VIII. Henry'nin Protestanlığı kabul etmesi irlanda'nın kaderine kökünden değiştirmiştir. ingilizler, Galliler ve iskoçlar birer birer Protestan olmalarına rağmen irlandalıların çoğu Katolik kilisesine bağlı kaldılar. Bu durum günümüze kadar devam etmekte ve Kuzey irlanda'daki mezhep kavgasının temelini oluşturmaktadır. VII. Henry 1536 tarihinden itibaren gözlerini tekrar irlanda'ya çevirdi. ingiltere'nin sonra gelen hükümdarları olan I. Elizabeth ve I. James zamanında irlanda tamamen ingiltere'nin egemenliği altına girdi. ingiltere hükümdarları irlanda halkını Protestan yapmak için büyük bir çaba gösterdiler. Adaya ingiliz ve iskoç Protestanlar yerleştirek koloniler kurdular. Bu Protestanlar irlanda'nın aristokrasisini oluşturdular. Adadaki Katolik çoğunluk arasında bu Protestanlara karşı günümüze kadar süren bir hoşnutsuzluk ortamı oluştu.
1641 yılında irlandalı Katolikler ayaklandılar. Binlerce Protestan göçmeni öldürdürerek yönetimi ele geçirdiler. Ancak 1649-1653 yılları arasında ingiliz komutan Oliver Cromwell acımasız yöntemler kullanarak tekrar ingiltere'nin irlanda üzerindeki egemenliğini kurdu. Ayaklanmanın bastırılması sırasında irlanda nüfusunun üçte biri öldü veya sürgüne gönderildi. Katoliklerin elindeki bütün mallar ve topraklara el konarak Protestanlara verildi.
Gulliver'in Seyahatleri kitabını yazan irlandalı yazar Jonathan Swift (1667-1745)
1688 yılında irlanda bu sefer ingiltere'deki Katolik-Protestan kavgalarına sahne oldu. irlandalı Katolikler ingiltere'nin Katolik kralı II. James'i destekliyorlardı. ingiltere'deki Protestanlar II. James'i tahttan indirerek yerine Protestan yeğeni II. William'i geçirdiler. Bu durum irlanda'daki Katolikler ve Protestanlar arasında bir savaşa neden oldu. 1 Temmuz 1690 tarihinde yapılan Boyne Savaşı'nı kaybeden Katolikler tekrar büyük eziyetlere maruz kaldılar. 1707 yılında ingiltere ve iskoçya birleşerek Büyük Britanya Krallığı'nı kurdular. irlanda bu krallığın sömürgesi haline geldi.
18. yüzyılda Büyük Britanya Krallığı gücünü arttırarak imparatorluk haline gelirken irlanda daha ziyade bir tarım ülkesi olarak kaldı. 1740-1741 yılları arasında irlanda'da büyük bir açlık ve kıtlık dönemi yaşandı. 400.000 civarında irlandalı açlıktan yaşdıbını yitirdi. 1798 yılında Fransız Devriminden esinlenen irlandalılar tekrar ayaklandılar. Bu ayaklanmanın kanlı bir şekilde bastırılmasından sonra ingiltere irlandalıları hoşnut etmek için Büyük Britanya ve irlanda Birleşik Krallığı adı altında yeni bir düzen getirdi. Günümüze kadar gelen Birleşik Krallık adı bu kökene dayanmaktadır.
Birleşik Krallık dönemi [değiştir]
Daniel O'Connell
irlandalı yazar Oscar Wilde (1854-1900)
Birleşik Krallığın kurulmasındaki bir amaç irlandalı Katoliklerin dinsel özgürlüklerinin tanınmasıydı. Ancak Britanya kralı III. George buna izin vermedi. 1823 yılında Daniel O'Connell adında bir Katolik avukat Britanya ile kurulan birliğin yürürlükten kaldırılması için uğraştı ama başarılı olamadı.
1845-1849 yılları arasında irlanda tarihinin en kötü açlık dönemlerinden biri olan irlanda Patates Kıtlığı krizini yaşadı. Açlık yüzünden milyonlarca irlandalı yerlerini yurtlarını bırakarak ABD ve diğer ülkelere göç ettiler. irlanda'nın nüfusu 8 milyondan 4,5 milyona indi. Bu dönemde irlandaca dilinin kullanımı azaldı ve çoğunluk ingilizce konuşmaya başladı. 1886 ve 1893 yılları arasında Britanya başbakanı William Ewart Gladstone irlanda'nın kendi kendisini yönetmesini sağlayacak yasal değişiklikleri yapmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Ülke Britanya'ya bağlı kalmayı savunan Birlikçiler (Unionists) ve bağımsızlığı savunan Ulusalcılar (Nationalists) olarak iki gruba ayrıldı.
Bağımsız irlanda Cumhuriyeti [değiştir]
Birleşik Krallık başbakanı David Lloyd George
1916 Nisan'ındaki Paskalya Ayaklanması'nın ardından gelen baskı döneminde, irlandalı gönüllüler IRA (Irish Republician Army, irlanda Cumhuriyetçi Ordusu) çatısı altında örgütlenerek Britanyalılar'a karşı bir gerilla savaşına giriştiler. ingiliz başbakanı David Lloyd George biri Kuzey irlanda, diğeri Güney irlanda için olmak üzere iki parlamento kurarak kontrolü elinde tutmaya çalıştı. Gerçekten, protestan Kuzey irlanda'da (Ulster) parlamento toplandı. Ancak Katolik Güney irlanda, ingilizlere ödün vermeyi reddetti. Bunun üzerine ingiliz başbakanı Lloyd George irlandalı yurtseverlerle görüşme masasında barış yaptı. Anlaşma sonucunda Güney irlanda uygulamada irlanda Bağımsız Devleti adıyla bağımsızlığını kazandı (6 Aralık 1921, ingiltere-irlanda Anlaşması). Kuzey irlanda ise Birleşik Krallık'a bağlı kaldı.
Fakat IRA'nın aşırı kanadı, Eamon de Valera'nın öncülüğünde, irlanda'nın bir bölümünü bağımsız, bir bölümünü de yeniden ingiltere'ye bağlı kılan anlaşmayı kabul etmedi. Bunu, bu anlaşmayı destekleyenlerin ve anlaşmaya karşı olanların savaştıkları bir iç savaş izledi. Sonunda IRA, irlanda'nın bölünmesine razı oldu. 1925'te gerçekleşen Bağımsız irlanda ile Kuzey irlanda arasındaki sınır belirleme görüşmelerinden sonuç çıkmadı. De Valera'nın Fianna Fáil partisi, 1927'de başbakan William Cosgrave'in hükümetine katıldı. 1932'de De Valera başbakan oldu ve Birleşik Krallık karşıtı bir takım ekonomik önlemler aldı.
II. Dünya Savaşı'nda irlanda tarafsız kaldı. 1948'de De Valera seçimleri kaybetti ve 1949'da irlanda Cumhuriyeti ilan edildi. 1951'de De Valera yeniden başbakan,1959'da ise başkan oldu. 1972'de bir referandum ile Roma Katolik Kilisesi'nin devlet üzerindeki etkisi ortadan kaldırıldı. 1973'te protestan Erskine Childers başkan oldu. Onu Cearbhall Ó Dálaigh (1974-1976), Patrick Hillary (1976-1990), Mary Robinson (1990-1997) izledi. -
3.
0Genel görelilik kuramı, ivmeli devinim ile kütleçekimi açıklamasını özel göreliliğe birleştiren, genelleyen kuramdır. 1916'da Einstein tarafından ortaya konmuştur. Genel görelilikten önce, Newton'un kütleçekim kuramı geçerli kabul ediliyordu. Newton'un formülleri (yatay atış, dikey atış vb) bugun de duyarlılık gerektirmeyen uygulamalarda geçerlidir. Ancak aya roket göndermek gibi duyarlı işlerde Einstein formülleri kullanılmaktadır. Genel olarak Newton mekaniğinde Kuvvet (F), Görelilik kuramında ise Kütle (M) önemli ve önceliklidir. Genel görelilik ile Einstein şunları ortaya çıkartmıştır:Tümünü Göster
* Yerçekimi (kütleçekimi) ve ivmeli devinim birbirinden ayırt edilemez (Eşitlik ilkesi)
* Kütle, içinde bulunduğumuz uzay-zaman'ı eğip bükmektedir.
* Yerçekimi bir kuvvet değildir, uzay-zaman'ın geometrik eğriliğinden ortaya çıkar.
Genel görelilik, kendi zamanı için inanılması güç pek çok öngörülerde bulunmuştur; bunlardan en önemlileri:
* Eğer kütle uzay-zamanı geometrik olarak eğiyorsa, Güneşin çok yakınından geçip gelen uzak yıldızların ışıkları eğrilmiş olmalıdır. Bu eğrilik güneş çektiği için dış bükey değil de uzay-zamanın eğriliğine uygun iç bükey olmalıdır.
* Çok çok yoğun kütleler uzay-zamanı öylesine bükebilir ki, uzay-zaman kendi üstüne katlanır ve içine çöker, böylesine yoğun bir kütle görülemez çünkü ışık dahi bu uzay-zaman eğriliğinden, çökmesinden kurtulamaz.
* Kütle uzay-zamanı eğiyorsa bu eğilmeden zaman da etkileniyor(göreceli) olmalıdır. Eğilmiş zaman yavaş akmalıdır.
* Hareketli büyük kütleler etraflarındaki bir kısım uzay-zamanı da sürükleyebiliyor olmalıdır.
* Kütle uzay-zamanı eğiyorsa, kütle yakınındaki eğrilikten ilerleyen ışık, uzağındaki düzgün uzay-zamanda ilerleyenden daha uzun yol almalıdır.
* Yüksek kütleli oluşumların ani hareketleri uzay-zamanda ani değişimlere, eğrilik dalgaları oluşmasına neden olabilir.
Bu öngörülerin hemen hepsi 1916'dan günümüze dek gözlenebilmiş, defalarca kez denenmiş ve doğru çıkmıştır:
* 1919'da ilk kez ingiliz bilimciler güneş yakınından gelen ışığın eğri çizdiğini gözlemlediler. Daha sonraları yapılan bütün gözlemler eğriliğin GG'nin hesapladığı ile oldukça yakın olduğunu gösterdi.
* Evrende hiç ışık vermeyen ve etrafındaki her şeyi içine çekecek kadar yoğun kütle gösteren oluşumların varlığı tespit edildi. Karadelik adı verildi.
* Kütle yakınında ve uzağında çok hassas atom saatleri ile yapılan deneylerin hepsi kütle yakınında zamanın GG'nin hesaplarına uygun olarak yavaşladığını gösterdi.
* Geçen yıl açıklandığı üzere çok hassas jiroskoplarla donatılmış LEGOS1 ve LEGOS2 uydularının 11 yıl süren ölçümleri dünyanın etrafındaki uzay-zamanı sürüklediğini ortaya koydu.
* Güneşin ardına geçen Viking uzay araçlarından dünyaya gönderilen sinyallerin olması gerekenden daha uzun sürede dünyaya ulaştığı, yani uzay-zamanın güneş tarafından eğilmesinden etkilendikleri ortaya çıktı.
* 1993'te Hulse ve Taylor, ikiz yıldızların spiral hareketinden uzay-zaman eğrilik dalgalarının oluşumunu gözleyerek nobel kazandılar.
Kütle, uzayı olduğu kadar zamanı da bükmektedir. Zamanın bükülmesi kütlenin merkezinde geleceği işaret eder şekildedir. Eğer cisme etkiyen bir kuvvet yoksa, cisim kendi geleceğine doğru ilerlemektedir (düşmektedir). -
4.
0Penis, canlılar aleminde, erkek bireylerde, görünür kısımda yer alan eşey ve üreme organı yapısıdır. Penis kelimesi Latince'de "kuyruk" anldıbına gelmektedir.Tümünü Göster
idrar ve üreme salgısı kanalıyla, bunun çevresini saran süngerimsi bir yapıda kan damarlarınca zengin bir üreme organıdır. Penisin ucunda yer alan açıklıktan hem idrar hem de meni ayrı zamanlarda dışarıya atılır. Penis uyarıldığında damarların kanla dolmasıyla büyür ve sertleşir. Buna sertleşme (ereksiyon) denir. Sertleşen penis içindeki meninin dışarı atılmasına boşalma (ejekülasyon) denir.
Konu başlıkları
[gizle]
* 1 Anatomisi
o 1.1 Bölümleri
* 2 Tipleri
* 3 Gelişimi
* 4 Sertleşme (Ereksiyon)
* 5 Boşalma (Ejekülasyon)
* 6 Sperm üretimi
* 7 Boyutları
* 8 Sünnet
* 9 Kaynakça
Anatomisi
Penisin bölümleri
Kavernöz ve spongiöz maddelerden oluşur:
* Kavernöz maddeler; dayanıklı kollajen ve elastik liflerden oluşan bir kılıfla sarılmışlardır. Kılıfın içinde "kavern" denilen küçük odacıklar bulunur. Bu odacıklar atardamarlarla beslenir ve uyarılma sırasında kanla dolarak penisin sertleşmesini sağlarlar. Kavernöz cisimler de iki adet kılıf ile tunika albuginea ve buck fasiasi sarılıdırlar. Bu kılıfların fonksiyonları sertleşmede önemlidir. Kavernöz cisimler, içi odacıklar ve kan damarları ile dolu uzun iki boruya benzer yapıdadır, penisin kök kısmında bu cisimler kemiğe yapışırlar.
* Spongiöz maddeler; kavernöz maddenin alt kısmında bulunur ve içinden idrar kanalı geçen odacıklarla dolu bir tüp şeklindedir. Sert bir kılıfla sarılı olarak bulunmaz ve sertleşmede daha yumuşak olarak kalır. Spongiöz cismin uç kısmı genişleyerek penisin Glans penis de denilen baş kısmını oluşturur.
Penis kökünün altında yer alan erbezleri, deri ile kaplı torba şeklinde bir yapının (skrotum) içinde korunurlar. Organı kaplayan deri ergenliğin başlamasıyla koyulaşıp kalınlaşır. Bu torba içindeki erbezleri ergenlik öncesinde küçük, erişkinde ise 20-30 gr. ağırlığında, 4-5 cm uzunluğunda, 2,5 cm. genişliğinde yumurtaya benzer şekildedir. Testisler erkek üreme hücrelerini yani spermleri üretirler ve erkeklik hormonu olan testosteronu salgılarlar. Bunun yanında erbezinde üretilen er sıvısı testis yollarını kayganlaştırarak spermlerin geçişini kolaylaştırır.
Bölümleri
[göster]
Penisin bölümleri
* Erbezleri
* Yantestisler (Epididymis)
* Süngerimsi doku (Corpus cavernosa)
* Sünnet derisi
* Frenulum
* Üretal açıklık
* Anti özgün
* Baş kısmı (Glans penis)
* Corpus spongiosum
* Penis
* Skrotum
Tipleri
Penisler, içine daha çok veya daha az kan alanlar olarak sınıflandırılabilir:
Et penisi: Et penisine sahip kişilerin penisleri en inik halinde dahi ~10cm civarındadır. Et penisinin sertleşmiş hali, inik (sönük) halinin 1,2-1,4 katı kadar büyüyebilir. insanların ortalama %19 u et penisine sahiptir.
Kan penisi: Kan penisine sahip kişilerin penisleri en inik hali 4-6cm dir. Kan penisi, en inik halinde olan penisin 2-4 katına kadar büyürler. insanların yaşlaşık %81 i kan penisine sahiptir.[1]
Gelişimi
Penis, erkek 13 yaşlarındayken büyümeye başlar ve yaklaşık iki yıl içinde olgun erkek penisi büyüklüğüne erişir. Büyümeye başlama yaşı 10 ila 15 yaş aralığında değişebilir. Bu dönemde genital bölge kılları da ortaya çıkar. Tam büyüme 18 yaşına kadar olsa da, çok nadiren 20-24 yaşlarına kadar da devam edebilir.[kaynak belirtilmeli]
Sertleşme (Ereksiyon)
Ana madde: Sertleşme
[göster]
Bir penisin sertleşme evreleri
Video filmini oynat
Parasempatik sistemin uyarılması sonucu, penisin Corpus cavernosum ve Corpus spongiosum parçalarına kan dolması nedeniyle oluşan fizyolojik olaydır.
Fizyolojik olarak, uyarılma sırasında atardamarlarla kan hızlıca penise pompalanır, penisin kavern odacıklarının duvarları gevşeyerek genişler ve içlerine daha fazla kan alarak şişer ve büyürler. Böylece penis kanla dolarak büyür ve sertleşir. En dıştaki sert kılıf ve zarlar gerilir, toplardamarlar kapanır ve kan tekrar dolaşıma çıkmaz, bir süre orda kalır. Penis sertliğini kaybederken, bu toplardamarlar açılır, kan penisi terk eder ve kavern sistemlerin duvarları kasılıp büzüşerek küçülürler. Penis eski konumuna gelir.
Mekanizma olarak basit; ama hormonal, kimyasal, elektriksel, mekanik ve pgibolojik açıdan karmaşık bir süreçtir.
Boşalma (Ejekülasyon)
Ana madde: Boşalma
Penisten meninin sperm kanalları yoluyla üretal açıklıktan dışarı çıkması olayıdır.
Sperm kanallarıyla vücuttan dışarı çıkan menide sperm hücreleri bulunur. Testislerden çıkarak idrar yoluna doğru uzanan iki sperm kanalı, idrar kesesinin altından geçer ve dış idrar açıklığına kadar uzanır. idrar kesesinin altında prostat bezi yer alır. Prostat, boşalma öncesi bir sıvı salgılayarak sperm kanalını temizler. Bu sıvı dişilerin üreme kanalı olan vajinanın kimyasal ortdıbını sperm hareketine uygun hale getirir. Spermlerin dışarı atılmadan önce biriktikleri iki küçük kesecik de (seminal kese) mesanenin iki yanında bulunur.
Sperm üretimi
Ana madde: Sperm
Her testis içinde çok ince ve birbiri üzerine katlanmış çok sayıda kılcal boru vardır. Sperm hücreleri bu borular içerisinde oluşur ve olgunlaşırlar. Sperm hücrelerinin üretimi ve olgunlaşması yaklaşık 74 gün kadar sürer. Yaklaşık 4 ml. hacmindeki meninin hacmen %60'ı seminal vezikül tarafından, %20'si prostat tarafından oluşturulur. Prostat en dış kısımda yer alan organ olduğundan boşalma ilk boşalan sıvı prostat sıvısıdır ve en canlı spermler bu sıvı içinde yer alırlar. Sperm üretimi devamlıdır, üretilen sperm depolanır ve boşaltılmaya hazır bekler.
Bir boşalmada erkek ortalama 150 milyon sperm hücresi boşaltır. Yumurta hücresinin döllenmesinde sperm sayısı kadar spermlerin kalitesi de önemlidir. Meninin çeşitli özelliklerinin laboratuar koşullarında incelenmesine spermiyogram adı verilir.
Boyutları
[göster]
Gevşek ve sertleşmiş penis
Sertleşmiş bir penisin ortalama uzunluğu 10-16cm olmakla birlikte, uzunluk aralığının genellikle 9,5-16 cm aralığında değiştiği gözlenmiştir. Normal penis boyu 9,5-14 cm arasındadır. Normalden büyük penis boyu ise 14-16 cm arasındadır.[2][3]
Sünnet
Ana madde: Erkeklerde sünnet
Sünnet, erkeklerde penis başını örten ve koruyan üstderinin (prepus) bir kısmının veya tamdıbının kesilip atılmasıdır. Yahudi ve Müslüman gibi bazı toplumlarda dini bir gereklilik olarak, bazen de tıbbi bir gereklilik olarak dünyada yaygın olarak uygulanır.
Özellikle hijyenik olmayan erkeklerde sünnetin AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar ile penis kanseri riskini azalttığı tespit edilmiştir.[4] Sünnetin, penisin ısı hassasiyetini artırarak erken boşalma sorununu tetiklediği yönünde veriler bulunmakla beraber[5] tam aksine haz barajını yükselterek erken boşalma sorununu tedavide etkili olduğu yönünde veriler de vardır.[6][7]
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 22 12 2024
-
bakıp bakıp gülersiniz diye
-
painful anal izleyen efendi erkek
-
faizden para kazananların parası dağıtılsın
-
clint eastwood öl artik huur cocugu
-
beyler aylık 45 bin maaş alıyorum ama
-
mahkeme kararıyla gibişleri iptal ettiricem
-
memati kim şımartı sözlüktekilere sövüyor
-
150 kez ciks yalanı
-
suriye hükümeti ypgyi dehleyecek
-
doğru buluyor ve onaylıyorum
-
memati seni sevmiyorum ama abin olarak uyarı
-
micheal caine öl artik huur cocugu
-
webcam taklu anal ferresi izledim
-
bi domuz milleti olduğunuz halde
-
acaba sözlükteki herkes
-
gran torino gel hele gel
-
20 yaşındayım elimlen beraber olmaktan sıkıldım
-
gelecekteki kariniz banyoda agliyor
-
damacananın ağzı neden sivri değil
-
pek bi tadı tuzu yok sözlüğün
-
kayranın femboylarla ne alıp veremediği var
-
rammstein in sözlük reisi olduğunu
-
beyler 31 çekmekten penisim yara oldu
-
kadın okuryazarlığında arabistandan gerideyiz
-
kafkas man sende güvenlik olsana
-
atatürk kimdi abey
-
hayat kime zor
-
35lik viskiyi kafaya diktim
-
gran torino domuz bedenine masaj yapan
- / 1