sevilla da başıma gelen ibretlik olay

ismail Y.K. amk! o günden sonra ben artık şaşırmıyorum. neyse ben hatunu nasıl gönderirim diye düşünüyorum hala. sorular soruyo ben ilgisiz, kısa cevaplar veriyorum. dedi nasıl fantezilerin vardır, en çok neyi seversin. dedim anal severim ben. eğildi kulağıma:

"you can fuck me in the ass baby" dedi! Ben gayrı ihtiyari "Ananı gibim! essah mı?" dedim. Anayı karıştırma o.ç. dedi hatun, sesi kalınlaşmıştı. meğerse hatun değilmiş! adı Bahattinmiş, cezayir üzerinden ispanya ya mülteci olarak gelmiş..

biri parazit yapmadan ben yapayım dedim * neyse hikayeye dönelim, hatun hakkaten o cümleyi sarfetti ve beni can evimden vurdu. bu arada ben taburede oturuyorum hatun ayakta ve bana yavşar vaziyette. binlik yapıp dön bakalım dedim görelim mal varlığını. çok kısa bi minisi vardı panpalar, züt yanaklarının bittiği yere kadardı eteği. hatun döndü ve ben de eteği kaldırdım züte bakmak için. taş gibiydi amk, gram yağ-selülit yok ve şekli on numaraydı. etkilendim dedim hatuna, hatun inan bana iyiyimdir dedi. vay amk dedim gibmişim babydoll luyu, ortalıkta yok zaten. peşinden mi koşacaz amk..

Jesus dayıynan konuşmuştuk 50-60 € ya iyi hatun bulursun dediydi. Sordum Valentino ya dedim ne kadar istiyosun 80 € 45 dk iki defa yaparız dedi. önce zütüme sonra ağzıma boşalırsın dedi. vay amk dedim normalde anala razı olanı bulmak zordur, bulunca da extra para isterler. en azından benim tecrübelerim böyleydi. dedim çok ya, bana 50-60 € dediler. o zaman 60 € yarım saat bir defa olur ama bence sen 45 dk almalısın dedi. yok dedim o kadar para yok yanımda yarın dönüyorum. aklımca soğuk müşteri gibi davranıyorum satıcı almayacağıma inanıp indirim yapsın diye ama nafileymiş çünkü fiyatlar fixmiş. zaten hatuna ödemiyosun parayı içeride resepsiyona veriyosun. baktım hakkaten yapacak bişey yok, hatun da "baby i'm really good" diyip duruyo. tamam dedim hadi gidelim. son fırtı aldım biradan hatun tuttu elimi ve içerideki odalara açılan kapıdan geçtik..

kapıdan geçince resepsiyon gibi bi yerde durduk, iki tane sap vardı resepsiyonda. ödemeyi yaptık, bi çanta ve bi anahtar verdi hatuna. hatun elimden tuttu ve odaya doğru yürümeye başladık. ben etrafı kesiyorum bu arada. dar bi koridordan geçiyoruz, duvarlarda tablolar, şamdanlar var mumlar yanıyo filan. içimden dedim sıfatını gibiyim senin, burda bişey olsa sana ne telefon var ne pasaport, tek başına gurbet ellerde, tanıdık bi kişi yok. ters bi durum olsa ertesi gün gastelere düşsek: "bir türk mühendisin dramı" çalıştığım şirkette duyulsa, hatun duysa..

la dedim gibiş sen nası bişiysin, la anjuk asıl sen nelere kadirsin. bu arada merdivenlerden çıktık ve üst katta 8 nolu odanın önüne geldik. hatun açtı kapıyı ve girdik içeri. oda normal büyüklükte, ekiz yatak var doğal olarak ve duvarda yine tablo. dedim sanatınızı da gibicem sizin birazdan. hatun çantayı açtı içinden havlu neyin çıkardı. gel dedi duş alıcaz önce. başladı soyunmaya, o soyunurken ben geçtim arkasına eteği kaldırdım yeniden bu sefer donu yana sıyırıp arka deliğe baktım. hımm dedim, it's a tiny little asshole. hatun, yeah baby you'll not forget it didi. ben de soyundum, hatun elimi tutup banyoya soktu..

hatun köpükledi ikimizi ben de vücudunu incelemeye koyuldum. hatları baya düzgündü, karnı düz, beli çukur, göğüsler ne küçük ne de büyük ve taş gibi. hatunda gram yağ yok ve en önemlisi kıl tüy yok amk. burdan zütü kaf dağına kadar kalkmış kezbanlara selam olsun..

ben hatunu gözlerimle giberken tabi oğlan şahlandı. hatun durulamak için suyu açtı ve oğlanı görünce bu ne dedi. panpalar boy 1.86 kilo 90 ve son 6 ay fitness yaptığım için hafif şekilli bi vücut var bende. oğlanın boyutuna girmeyim spekülasyon olmasın sizin hayal gücünüze bırakıyorum, hatunun anjuk-züt dururken neden benim oğlanı hayal edesiniz gerçi ipneler..

neyse ben hatunun omuzlarından aşağı bastırdım ve küvette diz çökmesini söyledim. burda mı dedi, burda dedim. su üstümüzden akarken verdim oğlanı ağzına. hatuna
"now, show me how good you are" dedim. hatun ufak dil darbeleriyle kafasını yaladı, daha sonra yukarı kaldırıp alttaki damarı yalamaya başladı. ben ayaktayım bu arada. hatun dalgayı iyice yukarı kaldırdı ve taşaklara yöneldi. topları tek tek somurmaya başladı. aynı anda da bana bakyodu. dalga hatunun burnunun üstünden alnına değiyo ve hatun aşağıda topları ağzına çekiyo, manzara manyaktı beyler. daha fazla dayanamazdım "stop it" dedim. boşalmak istemiyodum amk, sizi bilmem ama benimki hemen kalkmıyo ikinciye, belli bi zaman geçmesi lazım, zaten zaman kısıtlı amk. rikse atmayım dedim amk, bu sefer riks bu değildir. aldım hatunu içeriye yatağa geçtik..

hatun çantadan beyaz bi çarşaf serdi yatak örtüsünün üzerine, kirlenecekse çarşaf kirlensin deyi. ben geçtim yatağa sırt üstü oturdum, dalga hafif inmişti hatuna devam etmesini söyledim. hatun geldi bacaklarımın arasına ve bu sefer direk ağzına aldı. bi eliyle sıvazlayıp ağzıyla da vakumluyodu. biraz geçtikten sonra geç dedim hatuna sen aşağı ve ben bu sefer yukarı çıkıp ağzını gibmeye başladım. saçlarından tutarak gibime bastırıyodum ve ağzında gidip geliyodum. bu kadar mı alabiliyosun dedim, başını salladı. dalganın yarısı ağzındaydı amk. yeter dedim patlayacaz yoksa. çantadan kondom çıkardı ve dalgaya kondomu ağzıyla oğlana geçirdi. panpalar kardeşiniz çok maharetli ellere düşmüştü..

yine çantadan (çanta da tam teçhizatlı kameraman cevat kelle nin çantası amk) kayganlaştırıcı kremi çıkardı ve deliğine sürmeye başladı. ben ilk başta domaltıp acıtmayım diye yatağa uzandım ve gelip onun oturmasını söyledim. kontrol onda olacaktı yani, istediği kadarını alacaktı. geldi panpalar, bi eliyle dalgayı tutarak deliğini buldu ve oturdu. önce kafası girdi ve çok derine gitmeden hemen yukarı kalkarak alıştırmaya çalışıyodu. deliği acayip dardı dersem yalan söylemiş olurum panpalar zaten delik alışkındı ama yine de züt züttür her zaman nasıl olursa olsun. yüzü bana dönük biraz gidip gelince ben arkasını dönerek oturmasını söyledim. arkasını döndü ve tekrar oturdu. bense belindeki çukurluğu ve dalganın züte giriş çıkışını izliyodum. ama hatun değme ferre yıldızlarına taş çıkarır cinsten panpalar, başını yana çevirip bana bakışlar atıyodu..

aldım hatunu sonra domalttım milli pozisyonumuza getirdim. elleriyle züt yanaklarını ayırmasını söyledim, ki en sevdiğim manzara budur. oğlanı dayadım züte ve gidip gelmeye başladım. her soktuğumda biraz daha derine giriyodum. artık oğlan tamamen içinde kayboluyodu, karnım züt yanaklarına çarparak ses çıkarıyodu. daha sonra saçlarını çekerek gidip gelmeye devam ettim. o ise altımda kıvranıyodu, çarşafı avuçlarıyla sıktığını gördüm. daha fazla dayanamadım ve dalga içindeyken sarsılarak boşaldım. boşalınca hatunun kurduğu köprü çöktü ve hatun yüzükoyun yattı, ben de onun üzerinde yüzüm ensesinde, vücudum üzerinde nefes nefese kaldım..

vay amk o neydi la dedim içimden, hatun başarılı. takdir ettim. biraz soluklandıktan sonra kalktık ve banyoya gittik. bu sefer ikimiz de kendi uzuvlarımızı yıkadık, herhangi bişey olmadı. zati belli bi süre hiçbişey olamazdı. yılmaz erdoğanın demet akbağla bi sahnesinden hatırlıyorum ciks sonrasında senle bu süre zarfında hamur açabiliriz, sarma sarabiliriz o derece diyodu. ben de o hesap beyler. yıkandıktan sonra giyinmeye başladık, hatun benden sigara parası istedi verdim. bi öpücük kondurdu, ben de söylediğin kadar iyiymişsin dedim ve toparlanıp odadan çıkmak üzere kapıya yöneldik. tam da bu arada zil çaldı. hatuna hanım kim geldi dedim, oysa ki o gibişin bittiğini belirtir zildi. ben yine cepleri kontrol ediyom bi yandan paranın geri kalanı duruyo mu, otelin kartı cebimde mi diye. baktım herşey tamam, çıktık odadan. yine merdivenlerden indik, dar koridordan geçtik ve resepsiyona geldik. ben taksi çağırmam gerektiğini söyledim resepsiyondaki sap telefonu kaldırdı ve taksi çağırmak üzere numara çevirecekken ben cebimdeki Jesus dayının numarasını uzattım ve bunu çağırıver dedim. eleman aradı ve Jesus dayı 15-20 dk. sonra kapıda olacağını söylemiş. ben de ok dedim ve kapıdan çıkıp barın olduğu bölgeye geçtim..

ortam biraz daha kalabalıktı ama ben kalmayım daha fazla dışarda beklerim dedim, zaten yüzüm hala yanıyo dışarda hava alırım dedim ve dışarı çıktım. hayvan eti yemiş bodyguard la selamlaştık ve ben mekanın dışına çıktım. sevilla da hava gündüz 33-35 derece geceyse 28 derece civarıydı yani benim tam izmirde alıştığım havalar o yüzden dışarda rahatça bekleyebilirdim. tabii tam da mekanın giriş kapısında beklemek olmazdı 100 m kadar yürüdüm ve yolun başında bekleyim dedim. zati Jesus dayı da burdan gelirdi. etrafa bakınıyorum bi yandan, civarda binalar var ama yerleşim yeri ev filan yok. bikaç tane otomobil parçaları satan dükkanlar var, sanayi sitesi desem o kadar büyük değil amk. neyse bi 10 dk bekledim baktım gelen yok dedim bi su alam benzinlikten..

benzinliğe girdim, baktım tükkan kapalı amk, saat gece yarısını geçmişti. napacaz la dedim, yanaştım baktım içeride hatun var. camı tıkladım hatun yanaştı ama kapı filan açmak yok. ne istemiştiniz dedi diafon gibi bişeyden. dedim su lütfen. çekmeceyi sürdü bana doğru parayı koydum, çekmeceyi çekti, parayı aldı ve yine çekmecenin içine su ve para üstünü koydu ve çekmeceyi bana doğru sürdü. bu ne üst düzey güvenlik önlemi amk dedim içimden alt tarafı bi su alacaz. baktım sonra herkese böyle amk, self servis. benzin almaya gelen önce para ödüyo, sonra pompayı kendisi arabaya takıyo ve hatun içerden komut veriyo parası kadar benzin aktıktan sonra pompa duruyo. vay amk dedim burda demek alayı haydut adamlar nası tedbir almışlar. dedim bi an önce topuk bu civardan amk..

aldım suyu tekrar bekleme noktama gittim. arada bi arabalar geçiyo ben sap sap yol kenarında bekliyom. ya dedim bi at hırsızı dursa nası anlatcaz derdimizi. çoğu ingilizce bilmiyo zati bende de çat pat ispanyolca. hadi gel artık Jesus dayı. biraz daha bekledim baktım bi güvenlik arabası devriye atıyo adam tip tip baktı bana bu kim amk diye, ben saatime filan bakıyorum sorsa Jesus dayımgil alacak beni abi dicem. neyse saate baktım saat 01:30 olmuş. nerden baksan 40 dk dan fazla bekliyorum. ben beklerken mekana 10 dk arayla iki taksi geldi müşteri bıraktı, dönüşte taksiciler bana yaklaştılar ama ben oralı olmadım ne de olsa Jesus dayıyla hukuğumuz var, satmayalım adamı. hem sabah beni havaalanına zütürecek pazarlık yapmıştık geldiğim fiyattan daha düşüğüne zütürecekti..

zaman geçti sıkılmaya başladım amk, dedim Jesus dayı 01:45 e kadar geldin geldin, daha fazla bekleyeni gibsinler. bu ne amk, tamam söz verdik ama uykumdan çalıyosun sabah 04:30 da uyanmam lazım benim. derken saat 01:50 oldu saat 02:00 oldu gelen giden yok amk. Jesus dayı gelmişini, geçmişini, atını, kısrağını, dalağını, böbreğini gibim nerdesin amk. artık tamamen umudum kesildi Jesus dayıdan, da goduğmun yerine hiç vasıta gelmiyo ki artık. baktım olmucak çevre yolunun oraya çıkam dedim belki taksi denk gelir, amk arabalar en az 100-120 ile geçiyo. boş taksinin çevre yolunda işi ne? bi beş dk orda bekledim ama nafile amk. tekrar beklediğim alana dönerken benzinliğe uğradım hatunu çağırdım dedim telefon yok cebimde taksi çağırmam lazım yardımcı olur musun? hatun kafasını sağa sola salladı, omua goyim senin de dedim. amk boncuk boncuk terlemeye başladım, ağlıcam ya ne gibimi yiyecem şimdi ben? baştan la uçağı kaçırmayak diye gülüyodum şimdi iş ciddiye bindi amk..

baktım güvenlik aracı yine devriye atıyo, yine tip tip bakıyo bana bu napıyo burda bu kadar saat diye. ayar oldum amk az kalsın ben durdurcaktım onu ne var tarraam diye..

baktım olacak gibi değil, mekana geri döndüm. hayvan eti yemiş bodyguard a dedim resepsiyondan taksi çağırmışlardı ama çok bekledim gelmedi. içeri girip tekrar arayın dedi. dedim tamam ama giriş parası vermem, içerden çıktım zati dedim. ben anlamam hocu didi içeri girceksen 20 € vermen lazım dedi. ırkınızı gibim sizin alayınızın dedim verdim parayı girdim içeri. hemen resepsiyona yöneldim dedim taksi gelmedi, eleman nasıl olur dedi. gelmedi işte amk. siz oturun bara biz tekrar çağıralım dedi. çok da panik havası vermek istemiyorum, bi yandan da diyorum bu ipne aramadı mı Jesus dayıyı kolpa mı amk bütün bunlar..

geçtim bara oturdum giriş biletiyle bi Heineken daha söyledim. saate baktım 02:30. çok geçmeden Valentino damladı, ooo dedi ass fuck again? bsg amk dedim şimdi hırsımı senden çıkarmayım. taksi gelmedi dedim. bu kadar saat ha dedi. evet dedim ama inanmadı hatun. hani sabah dönüyodun dedi, yanında para yoktu. la yok işte dedim dönecem dönmesine de şu bataktan bi kurtulsam, nereye düştük amk ya. etrafa baktım amk herkeste kafa bi dünya, insanlığımdan tiksindim amk dedim senin ne işin var burda imkan olsa suratıma tükürecem. la diyom uçağı kaçırırsam bunu nası açıklarım? bastırdığım sosyal fobi hiç olmadığı kadar azdı amk, kendimden nefret ediyorum. risk budur ha, al amk noldu şimdi diyorum. kalıbını gibiyim senin ben. hayır yolu bilsem 2 saat te olsa yürümeye razıyım ama yolu da bilmiyom amk, hem çevre yolunun neresinden yürürsün? bi yandan da cebe baktım 14 € kalmış, taksi fazla isterse nolur la diyorum içimden sonra yeter ki gelsin otelden veririz diyorum. tek derdim böbrek.avi olmadan şu bataktan kurtulmak..