/i/Dertleşme

Derdini anlatmayan derman bulamaz..
  1. 26.
    +1
    insanın aslında rasyonel bir tür olmadığının başka bir belirtisi gibiydi, yani mantığımız hiç bir zaman motivasyonları bulandıran parlak bir yüzeyden başka bir şey değildi -geometri aksiyomunda tutkuyu örtme, gizleme çabasıydı
    john verdon-şeytanı uyandırma
    ···
  2. 27.
    0
    yutan, sıçan, düzüşen sonsuz sayıda ağız ve kıç deliği. yutan, sıçan, düzüşen ağız ve kıç deliklerinden ibaretti dünya.
    ···
  3. 28.
    0
    mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur.
    en hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
    yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
    kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
    ···
  4. 29.
    0
    jim su sıçratıyordu kızlara. su tanrısı'ydı o. müthişti. nasıl yapılacağını biliyordu. yanında saçları uçuşan yosması ile yeşil spor arabalı o şişman huur çocuğuna yapamadığım gibi, ona da bir şey yapamazdım. ikisi de hak ettiklerini elde etmişlerdi. bense yaşamın yeşil okyanusunda yüzen elli sentlik bir tak parçasıydım.
    ···
  5. 30.
    0
    insan yaşarken bilmez yaşadığını.
    ···
  6. 31.
    0
    sesinde ne var biliyor musun
    ev incinlığı var, ikide bir elini başına zütürüp
    rüzgarda dağılan yalnızlığını
    düzeltiyorsun..
    ···
  7. 32.
    0
    kimsenin öldüğü yok, yaşadığı da
    herkes biraz var, o kadar.
    ···
  8. 33.
    0
    bu satırlar beni derinden etkilemiştir, sanki beni anlatan, ne hissettiğimi anlayan satırlardı bunlar.

    ilgi duymuyordum. hiçbir şeye ilgi duymuyordum. nasıl kaçabileceğime dair hiç fikrim yoktu. diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. bende bir ekgiblik vardı belki de. mümkündü. sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. onlardan uzak olmak istiyordum. gidecek yerim yoktu ama intihar? tanrım, çaba gerektiriyordu. beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi.
    ···
  9. 34.
    0
    mutlu olmayı asla beceremeyecek, asla evlenemeyecek, çocuk sahibi olamayacaktım. allah kahretsin, bulaşıkçı bile olamıyordum.
    ···
  10. 35.
    0
    sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
    ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek..
    ···
  11. 36.
    0
    her akşam seninle
    yeşil bir zeytin tanesi
    bir parça mavi deniz
    ···
  12. 37.
    0
    odama ayak bastın,
    40 yıllık beton çayır çimen şimdi.
    ···
  13. 38.
    0
    kuşlar toplanmış uçuyorlar
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    ···
  14. 39.
    0
    gün biter gülüşün kalır bende
    anılar gibi sürüklenir bulutlar
    ömrümüz ayrılıklar toplamıdır
    yarım kalan bir şiir belki de
    ···
  15. 40.
    0
    Sen benim 17 yaşımsın
    Deli çağımsın
    Sen benim ayakkabımın arkasına ilk basışımsın
    ilk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
    Sen benim ilk ütülü gömleğim
    ilk şiirim,ilk kavgam, yaşamı ilk fark edişimsin.
    Sen benim 17 yaşımsın…
    Yazlık sinemanın kapısında, saçları taralı bir oğlan
    Cebimde iki gazoz parası,
    Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolar
    iki film bu akşam
    Birinde Yılmaz Güney oynuyor
    Birinde Fikret Hakan
    Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plaktan
    ‘Rüyadır gördüğüm bütün ümitler,
    Gözlerin beni perişan eyler,
    Aşk masalında şarkılar söyler,
    Beni hülyalara salan gözlerin.’
    Yazlık sinemanın kapısında, saçları taralı bir oğlan;
    Bir külah çekirdeği
    Mangal gibi yüreği var bilesin!..
    Sen benim 17 yaşımsın
    Deli çağımsın, aynaya ilk bakışımsın
    Babamla ilk kavgam, evden ilk kaçışımsın.
    Serçeleri sevdimse senden
    Minibüslerde muavinlik ettiysem,
    ‘Bir teselli veri’ dinlediysem Orhan babadan
    Emirgan`da çay içtiysem
    Tophane’de sabahçı kahvelerini öğrendiysem
    Nerden bildiysem şiirlerini Ümit Yaşar’ın
    Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem
    içimde kıpır kıpır bu soğuk meltem
    Sen benim 17 yaşımsın
    Okulu ilk asışım, ilk kez birine gümüş kolye alışım
    Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım
    ilk yakalanışımsın…
    Sen benim 17 yaşımsın
    Mahallenin delikanlısı, elleri ceplerinde,
    Dudağında ıslığı, başında kavak yelleri,
    Şarkılar mırıldanıyor;
    ‘Zalimin zulmü varsa, sevenin Allah’ı var’ yeni çalıyor
    Kırk beşlik plaklarda
    Hayri Şahin ortalığı kavuruyor.
    Mahallenin delikanlısı, cebinde iki gazoz parası
    Yüreğinde bir pıtırtı
    Alışmaya çalışıyor, sana alışmaya…
    Akşamları işportaya çıkıyor
    Bir defter, bir kalem, bir çakı alana
    Aynayı bedava veriyor
    Yani günler geçiyor 17 yaşının bütün tadıyla
    Sen benim 17 yaşımsın; deli çağımsın
    ilk maça gidişim, Cemil Turan’ı ilk seyredişim
    ilk sevincimsin
    Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme,
    Öyle güvendiğimsin…
    Sabahları eskici geçiyor kapıdan
    Karşı komşu Nazile teyze ekmek istiyor bakkaldan
    Çocuklar top oynuyor mahallenin arsasında
    Bir bakıyorum cama da iki güvercin konuyor,iyi mi
    Her şey güzel oluyor,
    Bu hengame nasıl yakışıyorsa istanbul’a
    Bana da aşk öyle yakışıyor…
    Anam:’Koş kapa’ diyor muslukları
    Üç gündür akmayan sular geliyor
    Ben 17 yaşındayım
    Hayat benden yana duruyor…
    Sen benim 17 yaşımsın
    Deli çağımsın, ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın
    ilk cigaram, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın,
    Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim,
    ilk şiirim, ilk kavgam, yaşamı ilk fark edişimsin
    Sen benim 17 yaşımsın!
    Sen benim, sen benim, sen benimsin
    Sen benim, her şeyimsin…
    Hiçbir şeyimsin, hiçbir şeyimsin
    Tümünü Göster
    ···