sevginin zor olduğu zamanlarda büyüdük biz

kadınlar çok zekidir panpalar.. yaş önemli değildir.. bakışlarınızdan hatta göz bebeklerinizden anlarlar sizi.. neyin peşinde olduğunuzu.. sınıftaki kızlar da artık anlamaya başlamıştı.. hafif hafif sırıtanlar hatta eskinin vermiş olduğu arkadaşlıkla 'oo ne iş anlayalım, ağzını kapat lan, yavaş avını ürkütecen' gibi cümlelerde dönmeye başlıyordu artık.. eğer dışarıdan birileri bunları görebiliyorsa, o'nun bunları görmemesi imkansızdı...

hani, orta okulda, lisede hatta üniversite de kopya çekersiniz de, arkadaşınızın kağıdına bakarsınız da, sıranın altında kitap açarsınız da hoca bunları görmüyor sanırsınız..tak görmüyor hocalar bu angutsal hareketlerinizi.. kabak gibi parlıyorsunuz.. üniversite de öğrendim bende bunu.. oturan fakat rahat durmayan bir öğrenci, tahtanın önünde kabak gibi parlıyorsa eğer, benim o montlara dayanmış halim rahatlıkla okulun bahçesinden bile görülebiliyordu şimdi düşündüğüm zaman...

vay amk duygulandım.. ortaokul 1. sınıfa geçtiğimde giydiğim beyaz gömlek, siyah gravat, gri pantolon, ve üzerine giydiğim meşhur siyah okul ceketi geldi aklıma.. çok garip bir duygu. hatta durumumuz biraz iyiydi ve ben o gün okula jantlarından plastik süs takılı bigibletimle gitmiştim..

sınıfa ilk giren ben oluyordum genellikle. hemen arkadaki yerime geçip, kapıdan girenleri gözetliyordum tek tek dikkatlice..ne zaman o girse içeri, ilk günkü gibi oluyordum.. nefesim kesiliyor, dizlerimin bağı çözülüyordu.. ama tecrübeliydim artık.. beyaz - pembe sandalyemi çekiyordum hemen yanıma, olur da dengemi kaybedip tak çuvalı gibi kapaklanmamak için yere..

artık okul ve özellikle sınıf dah güzel geliyordu gözüme.. diyordum ki geceleri, hemen uyuyayım hemen sabah olsun okula gideyim.. kahvaltı bile yapmıyordum doğru dürüst denize karşı olan balkonumda..bi iki lokma atıp ağzıma, sabah sigarası için erkenden inip servisi bekliyordum..her sabah daha erken iniyordum artık.. sanki ben ne kadar erken inersem, servis o kadar erken gelecek zannediyordum.. servisten inince, okulun karşısındaki günaydın sigarası faslına bile katılmıyordum artık.. sırtımda çanta, koşarak okulun o kocaman bahcesine gidiyordum belki o'nun servisi erken gelmiştir, hemen görürüm diye.. evet aşktı bu, sevgiydi bu..alkol artık yoktu hayatımda, cigara yoktu.. sigara bile artık çok az içiyordum kokmayım diye.. daha önceden kendine dikkat etmeyen ben, babamın parfümlerini sıkıyordum artık.. çantamda taşıyordum rus pazarından aldığım, o zaman doldurma parfümün piyasada olmadığı dönemlerdeki çakma parfümü..

ilk miydi acaba bu aşk denilen tanımlanamayacak duyguya düşmem? ışık derya var dı birde.. konservatuardan arkadaşım, renkli gözlüm.. ama ona karşı farklıydı duygularım.. ferhan'a duyduğum duyguları daha önce duymamıştım hiç.. ergenliğin vermiş olduğu duygular mıydı ? ilk mastırbasyonda olduğu gibi hayır ilk defa hissettiğim bir duygu idi bu..aşk tı..

hani hep şairler derler, onu görünce zaman durur, nefes alamazsın, kalbin yerinden çıkacakmış gibi çarpar gibi cümlelerle betimlerler o anı.. satırlara, mısralara sığmayacak şekilde idi o anki duygularım... ilk defa hissediyordum bunları..ben o öküz gibi cüssemle, zor tutuyordum vücudumu.. duramııyordum ayakta çünkü dizlerim tutmuyordu.. konuşamıyordum çünkü nefes alamıyordum..ilk defa hissediyordum bu duyguları.. aynı ilk defa milli olmam gibi, ilk defa bıçaklanmam gibi, ilk defa aşk yüzünden göz yaşı dökeceğim gibi , ilk defa aşık oluyordum belkide...

http://vocaroo.com/i/s0lUpHtZ5ZEH

arkada sırtımı duvara yaslamış, kapıdan tek tek sıra halinde yeni gelen tipleri izliyordum.. o sene artık nası denk geldiyse, 6 tane yeni gelen arkadaş katılmıştı bizim sınıfa..ilk önce imamhatip lisesinden gelen erkekler girdi içeri, ürkek ama başları dik şekilde.. tembihlemişti onlara abileri belli.. ezdirmeyin kendinizi ama sivri de olmayın diye.. kesiyordum tek tek hepsini, montların arasındaki duvara dayadığım sırtımı kaşıyordum bir yandan da..sonra o girdi..o... çok kısa değildi, çok uzun da değil.. çirkin değildi, güzel hiç değil.. özel okuldan gelen 2 kızdan biriydi.. esmer, hafif kilolu... bilmiyorum neden ama aklım gitmiş, sendelemiştim..tam hatırlamıyorum ama ya bin fahri ya da alakuş tutmuştu beni... okul takımından arkadaşlarım.. lise bir'i birlikte okuduğum okuldaki has adamlardan sadece bir kaç tanesi... sanırım görmüştü beni ferhan'ım..o tipsiz suratımın aldığı ifade mi hoşuna gitmişti yoksa sendeleyip düşüyor olmam mı komik gelmişti bilemiyorum... ama sadece gülüşüne bile canımı verebileceğim kadın, ilk defa orda gülümsemişti bana...

yeni gelenlere takılmayı sevenlerden biriydim bende.. tanıdıkça sevecektik yenileri.. aralarında vardı tabi yavşaklar ama çoğu iyi çocuklardı..

her sene, yeni sınıflarla birlikte, diğer okullardan gelen yaşıtlarımız olurdu. her sene klagib yeni gelen esprileri ve ' lan sen burda teksin, aklını alırlar akıllı ol ' tenkitleriyle makara yapılırdı gariban yenilerle... gerçi bi sene bunlardan bi tanesi baya daşşaklı çıkıp, eski okulunu yığmıştı bizim okula, temiz bi 300 spartalı sahneleri çıkacak kadar aksiyon olmuştu ama orası ayrı bir geyik tabi..

gene her lanet sene olduğu gibi, açılmıştı okullar. artık orta dereceli rütbeliydik, büyükler karışmaz, küçükler saygı duyardı. tabi bunda birazda ergenliğin vermiş olduğu amaçsız hareketlerimizin yarattığı ortamda etkiliydi tabi.

sigaranı tüttürüyor, kağıt oyunlarının dibine vuruyordun.. artık deniz yoruyordu seni.. artık kumda futbol oynayacağına, kahvede harcıyordun vaktini.. atari artık çocuk işi oluyordu senin için, batak varken, king oynamak varken.. harcıyordun yaz tatillerini ve özellikte sahura kadar vaktini..

yeni bir dönem daha başlıyordu artık.. yıllardır olduğu gibi geçmişti yaz tatilin..ama artık farklı idin.. kumsalda içki içiyor, banklarda çekirdek çitleyip sigara içiyordun... her sabah saatlerce yapılan kumdaki maçların yerini mahallenin amatör takımı ve halı saha maçları alıyordu.. arada şehre anadolu lisesindeki arkadaşlarının yanına iniyor, arada onlar senin yanında belediye otobüsüne terlik havlu ve şortla binip geliyorlardı... kaynaşıyordu mahalle arkadaşların ve okul arkadaşların.. artık atari yerine kahveye gidiyor, akşamları 2 çay için kavga dövüş içerisinde oyun oynuyordun...

yaz pnapa

büyüyordun artık.. ergenliğe giriyordun.. cebinde sigara ile okula gidiyor, daha dün boynunda asılı olan mataraya inat ceketin iç cebinde ufak ufak alkol sokuyordun okula..ama bilmiyordun ki hayatını bunlar gibmicek.. hayatının bunlar dıbına koymıcak..her ergen gibi aşık olacaktın sende.. yıllarca sevecektin, acı çekecek ve alkola sigaraya daha çok vuracaktın kendini.. bunlar normaldi, ergendin, hayatın değişiyordu, hepiniz hepimiz yaşıyorduk, yaşayacaktık bunları..

artık okuldan sonra kalan kalan vaktini de mahalle arkadaşlarının yerine, okul arkadaşlarınla harcıyordun vaktini.. büyüyordun ve artık o atari oynayan çocuğun yerini, elinde joistick olan, jeton yerine metal kablo ile jeton kasıp dayak yiyen çocuğun yerini, o elinde joistik olan cocuğun eline başka şeyler geçiyordu ( daşşak yapmayın binler ). sigaraya alışıyordun, ufaktan içkinin tadına bakıyordun..ama kenarda köşede yapıyordun bunları.. saklanıyordun çünkü okul takımının yedek kalecisiydin ve bilinmemesi lazımdı sigara içtiğin, alkol aldığın.. artık geceleri de okul arkadaşlarınla kalıyor, daha rahat içiyordun bu zıkkımları... rahat olmanın verdiği güvenle cigara giriyordu hayatına.. kova yapıyor , kapak atıyordun..hem daha ucuza geliyor hemde dahagüzel kafa yapıyordu sende.. bunlardan önemlisi de arkadaşların yapıyordu bunları sen nasıl yapmazdın.. dışlanamazdın ki anandan babandan çok gördüğün insanların arasından..

yaz panpa

panpalar okuyormusunuz bişeyler yazında insana şevk gelsin lo..

büyüyordun artık.. zamanla inatlaşamıyordun.. ananla, babanla hatta uzakta üniversitede olan abinle bile inatlaşabiliyordun ama zamanla inatlaşamıyordun.. büyüyordun... artık başka şeyler, başka türler gözüne çarpıyordu... karşı cins sadece senin için teyzelerden ablalardan ibaret değildi artık.. çocukluğun verdiği koridorlarda koşma faslı bitiyordu artık senin için.. büyüyordun çünkü, kızları tanıyor ve ilgi duyuyordun artık..