1. 1.
    +4
    zor bir nesilde doğduk biz.. teknolojinin hayatımıza girmesiyle sokaklardan sıyrılarak evlere hapis olmaya başlamıştık. halbuki ne güzel bir çocuklukla başlamıştık hayata. sabahın köründe evden çıkıp, sadece yemek için ev hatırlanan o da çoğu zaman ' anneaaaaa sepetle ekmek uzatsanaaaaa ' denip, tuvaletin bile bi yolu bulunarak yapıldığı dönemlerdi..bir plastik top ile ( eğer şanslı isen mikasa - taş kıran - eğer çok şanslı isen alamancı bir bebenin getirdiği adidas topla ) bütün gün geçirilirdi. bende böyle bir çocuklukla başlayan hikayemi anlatıcam eğer ilginizi çekerse...
    ···
  1. 2.
    +3
    hayat bizim dönemin çocukları için zevkliydi. hele ki sahilde ise eviniz, kumsal ve deniz 6 7 ayınızı her şekilde karşılıyordu. sabah o kuma yatar, öğlen o kumda top oynar, akşam o kumda mangal yapar ve gece de o kuma işerdik.. kumda olmadığımız zamanlarda ise kamptan erik çalar, toprak sahada top oynar, bigibletle sahilde turlar ve akşama çekirdek çitlerdik..
    ···
  2. 3.
    +1
    güzel girdin be reyiz,

    tam 12-13 yaşında yakaladı bu enformasyon illeti bizi, bir dahada bırakmadı.

    al işte, artık belki binlerce kilometre ötede senle aynı şekilde zütünü ofis chair'ına dayamış biriyle muhabbet içine giriyorsun.

    sıçayım bu işe ama ne yapalım there is no other way out.
    ···
  3. 4.
    +1
    ama hayatın acı fakat zorunlu kurallarından biri herşeye, herkese inat işlemeye devam ediyordu. zaman ilerliyordu ve bizde büyüyorduk. artık karayolları kampından erik çalmanın yerine, hocanın atari salonunda amiga 500'ler veya jetonlu atarilerle vakit harcamak gerekiyordu. gerekiyordu çünkü herşeyde olduğu gibi zorunluluklar bu yönde etkiliyordu bizi.
    ···
  4. 5.
    +1
    @3 sabret panpa, kafamdakileri yazıya dökebilirsem zaten ortalama hikayelerimizin aynı olduğunu göreceksin
    ···
  5. 6.
    +1
    eğer o gün aileden para alınıp atariye gidilmediyse ya ortaklaşa oynardık hep birlikte, ( ver amk ryu'yu ben geçeyim, ver kanka mustafada bu bölümü ben geçeyim ) ya da hiçbirimizde para yoksa, bigibletler çıkardı bu sefer bodrum katlarından. bigiblet o zaman pahallı idi. vitessiz, pompasının ortasında olduğu dönemden sonraki devirdik biz. BMX'ten biraz maddi durumun iyi ise bianchi'ye geçilen devir. fakat her zaman olduğu gibi ' paylaşmak' en güzel şeydi. arada vardı muallakler ama şimdi düşününce, zor alınan birşeyi koruma çabasına hak vermek, saygı duymak ve o zamanı daha iyi anlamaktan başka birşey gelmiyor elimden. o zamanlar en favori lafların arasında idi duyduğun eğer bigibletin yoksa : ' tamam al ama kampın kapısından dön gel ' ...
    ···
  6. 7.
    +1
    çin malı ne alırsan bi liracılar da yoktu o zaman. varsa istanbul'a ankara'ya giden birileri, o herşeyden değerli bigibletin için süsleme ister, şambiyel için tamir paketi ister sonra onların gelmesini beklerdin. beklediğin arkadaşların da gelince, 25 kuruşluk plastik süsler sevindirdi seni. nasıl sevindirmesin ki ? amiga 500 veya comodore 64 alacak paran yoksa, bigibletti en değerli şeyin.
    ···
  7. 8.
    0
    sonraları bilgisayarlar girmeye başladı hayatımıza..o zamanlar bir slogan vardı ' her ve bir bilgisayar' diye. heyecanlanıyorduk çünkü cocuktuk, saftık. uzaktan kumandalı olmayan televizyona dokunmak bile çok değerli iken, bilgisayar alabilirdin artık şanslı ise. eğer daha az gelirli isen, kasetli ateriler girerdi hayatına..
    ···
  8. 9.
    0
    artık, sabah güneşi ile inilip, dayak korkusu ile akşam ezanında girilen evlerde daha bir fazla kalınır olunmuştu. önceleri top oynarken sahanın veya kumsalın bir kenarında maçları izleyenler, artık her maçta oynar oldular. bigibletler kömürlüklerden çıkmaz ve paslanır olmuştu artık.. sokaklar ve kumsal daha az kalabalık olmaya başlamıştı bahar ve yaz aylarında..
    ···
  9. 10.
    0
    ailelerin de işlerine geliyordu gerçi bu bilgisayar veya kasetli atari durumları. nasıl gelmesin ki... bütün gün dışarıda evladını düşünen aileler için 'ev hapsine' gönüllü sebep olmuşlardı. artık dizin yaralı gelmiyordun eve. artık komşunun eli kulağını çekerken çalmıyorlardı kapını. çocuklarının sadece bir kapı uzağında olması da ailelerin işine geliyordu.
    ···
  10. 11.
    0
    atari salonları artık can çekişmeye başlıyordu. nasıl para kazanabilsinler ki ? artık müşterileri yoktu. bunun sonucunda da o zamanların gözde fakat sonradan korkulan furyası başlıyordu.. bilardo salonları..
    ···
  11. 12.
    0
    boşalıyordu sokaklar.. artık her gün 18 saat gördüğün arkadaşlarını 2-3 saatten fazla göremez oluyordun. aduket için kavga ettiğin arkadaşınla, dağ tepe bigiblet süremiyordun artık. onun annesinin yaptığı peynir ekmek ve domatesi yiyemiyordun. çıkmıyordun çünkü evden. 15 inc ekranın başından kalkmıyordun, kalkamıyordun.
    ···
  12. 13.
    0
    artık yazlar bitiyor, ilk baharlar hızlı geçiyordu ve okullar daha hızlı açılıyordu senin için. şanslı isen mahalledeki ve çevredeki okullardan birinde okuyor ve mahalle arkadaşlarınla gidiyordun okula. eğer çalışkan (!) isen, anadolu lisesine gidiyordun benim gibi... çocukken kopuyordun mahallenden ve arkadaşlarından. sabahtan biniyordun servise ve şehrin öbür ucuna gidiyordun daha iyi bir eğitim için. hiç tanımadığın yüzlerce yeşil ceketli, siyah yeşil gravatlı çocukların içinde buluyordun kendini... alışman zor oluyordu bu tanımadığın insanlara.. düşünüyordun kum sahaya bakan demirlerin üstünde, sırtını meydana vermişken..7 yıl boyunca ben ne yapacağım bu okulda..hem korkmuştun okul içinde cami mi olur lan diye.. korkmuştun ta ki ilk beden dersinde içine girip, oranın kapalı spor salonu olduğunu öğrenene kadar...
    ···
  13. 14.
    +1
    90lımısın panpa
    ···
  14. 15.
    0
    tanışıyordun yeni arkadaşlarınla, tanımadığın insanlarla.. yeniydin, çocuktun... sen kenarda oturuyor etrafa aptal aptal bakıyordun ama abilerin, ablaların birbirine sarılıyor koca yazın hasretini çıkarıyorlardı birbirlerinin kafasına vura vura.. sense bakıyordun, senin gibi yeni çocuklara, gülümsüyordun aptal aptal etrafa bakanlara..
    ···
  15. 16.
    +1
    aynı panpa ezandan önce eve gelince de az mı kayış yedik
    ···
  16. 17.
    0
    anadolu lisesi.. türkiyenin en büyük maarif okullarından biri.. yüzlerce öğrenci.. alışık değildin..sen kumsalın denizin çocuğuydun.. bu kadar kalabalık sadece pazar günleri olurdu senin çevrende şambiyelle denize girenler nedeniyle.. koca meydan bir ordu gibi öğrenci doluydu.. sende sırada beklerken bakınıyordun etrafa.. taki ' günaydın çocuklar' diye megafondan gelen sese kadar... 7 yıl boyunca duyacaktın bunu her sabah her akşam.. istiklal marşını okuyacaktın her pazartesi sabahı ve her cuma akşamı gururla..nah okuyacaktın ilerleyen yıllarda servise binmeden bi sigara içeyim diye 5 dk önce tüymen nedeniyle...
    ···
  17. 18.
    0
    @14 84 panpa,
    @16 terlik ve takunya faslını unutma..
    ···
  18. 19.
    +1
    hahah terlik allahın emri zaten
    ···
  19. 20.
    0
    okul zordu.. sabahın 8'de başlar, akşam 4.5'da çıkar 5'te evde olurdun.. baban gelmeden yemeğini yiyip inerdin dışarıya.. artık bilgisayar veya atari daha az önemli olmuştu gözünde... vaktin kısıtlıydı çünkü, artık yabancı çocukların arasında kalmaktan, arkadaşların daha önemli olmuştu senin için.. akşamları kalan 3 4 saatin daha kıymetliydi artık..ama okuldaki arkadaşlarını da tanıyordun, onları da seviyordun.. çünkü onlar da senin gibiydi.. anadolu lisesi onların da çoğunun evine uzaktı..o yüzden daha hızlı kaynaşıyordun artık.. anlıyordun kafanız denk.. bilmiyordun hayatındaki çoğu ilk ve çoğu değişiklikleri onlarla yaşıyacaktın..ilk içkin, ilk sigaran, ilk cigaran...
    ···