/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 34.
    +11
    Kaldırdım ayağa onu, ve biraz sahilde dolaşmaya başladık. Oradan kumsala inip ayaklarımızı suya soktuk, keşke sokmasaydım sonra heryerimiz kum olmuştu amk, Neyse sahilde biraz daha yürümeye devam ettik, pamuk şeker satan bir amca gördüm, hadi gel pamuk şeker alayım sana dedim. Oda istemiyorum dedi, ısrarım sonucu gittik amcanın yanına pamuklu şeker verir misin abi 2 tane dedim, çıkardı ve tam elimi arka cebten cüzdanıma attım, hiç para kalmamış, o an yerin dibinde girdim. Amca bekliyor, kızda bakıyor bana. Hasgibtir dedim sessizce, Leyla gülmeye başladı, tamam ben veririm. Ben sana ısrar etme demiştim dedi gülerek.
    Ulan yüzüm kıpkırmızı kesildi, o an yerin dibine de giremedim haliyle, yüzüne bakamadım. O hala gülüyor, sinirlenip artık gülme yeter dedim sana ödeyecem borcumu dedim. Oda aptal aptal konuşma konu para değil, yüzünün aldığı şekile güldüm sadece.. Ee ben sana dedim istemiyorum diye, hadi gel sana yemek ısmarlayayım. Hayır dedim. Oda açlıktan ölüyoruum hadi gel birşeyler yiyelim dedi. Ne kadar kabul etmesem de çok ısrarcı oldu, zaten pamuklu şekerleri yemedik bile yolda gördüğümüz bir çocuğa vermiştik. Onun ısmarladığı yemeği yemedim, başkasının ısmarladığı veya parasıyla birşey yapmayı yediremem. Çocukluğumdan beridir huyum böyledir. Kaldıramıyorum böyle şeyleri, takıntı yapıyorum. Oda ısmarladığı yemeği yemedim diye kızdıydı.
    Akşam olmaya başlamıştı bizde kalkıp yavaş yavaş, otobüse doğru ilerliyoruz. Yazın neler yapacağımızı anlatıyoruz birbirimize. Onu yazın göremeyeceğimi biliyordum. Artık son fırsatım buydu, onu otobüse bindirmeden önce herşeyi söylemeliydim..
    ···
  2. 33.
    +14
    Lunaparkta geçirdiğimiz günü hiç unutmuyorum. Korku tüneline girdik, dönme dolap makas dene şey vs. Ama hala ne elinden tutabiliyorum nede ona hala aşkımı itiraf edebiliyorum. Korku tünelin de bana korkup sarılmasını bekledim, ama aksine içerde gülmekten çatlamıştı ruh hastası. Ama en son Gondol'a binmiştik. Gondol nedir hemen hemen hepimiz biliyoruzdur. Gondol demişken, Venedik'de olan aşk gondollarından bahsetmiyorum.
    Bilmiyenler için Lunaparkda ki Gondollar:
    http://www.guneslunapark.com/images/gondol/8a.jpg
    Neyse hiç birinde korkmayan hatun, en sonunda gondol'da korkup bana sıkı sıkıya sarılmasına vesile oldu. Ama keşke ona binmeseydik hala derim, yüzü sap sarı kesilmişti. Kulağıma dayanarak lütfen durdursunlar demişti. Bende hemen bağırarak hocam durdurun dedim tabi ilkin de duymadılar 2-3 bağırışımın sonunda sesimi duyurmayı başardım. indiğimizde başı dönüyordu, bir banka varana kadar tutarak zütürdüm onu düşmesin diye. Oturduk banka, ben ona bakıyorum renki iyice değişmişti. Bi 5-10 saniye eğildi ve kusmaya başladı. Kusması bitince tekrar doğrultup oturttum onu, ağzını silmesi ve çalkalaması için peçeteyle su aldım geldim hemen. Kusuktan bi 3-5 dakka sonra renki düzelmeye başlamıştı. Omzuma kafasını yaslayarak çok özür dilerim Kutsal dedi.
    Bende espirisine çek kafanı şimdi benim üstüme de kusarsın dedim. Öyle diyince iyice utandı, kafasını kaldırarak istiyerek olmadı yaa ama dedi, bende gülmeye başladım hadi yat yat dedim. Bacaklarıma kafasını yaslayıp uzandı orada, resmen kalbim gümleyecek heyecandan amk. istemsizce de olsa malafat kalkıyor o anda, beynimi başka yerlere adepte ettim ki o halimi görmesin diye.
    Neyse yarım saat bi öyle kaldık. Tam kendine gelmişti, istersen eve gidelim, halin yoksa dedim. Oda hayır gitmek istemiyorum dedi.
    ···
  3. 32.
    +11
    Telefonu açtım, sınıfa doğru gel dedi. Ve pencereden el sallamaya başladı. Hemen sınıfa doğru çıktım, napıyorsun burada dedim, gülümseyerek bu sıcakta birde o güneşin altında mı bekleseydim dedi. Bende kızarak, bizde biliyoruz güneşin altında beklememeyi, seni aradım durdum hanımefendi.
    Leyla: Özür dilerim ama seni sağa sola dolanarak beni araman hoşuma gitti, kusura bakma lütfen
    -
    Ben: Bugünün hatrına birşey demiyorum hadi öyle olsun
    -
    Leyla: Hadi gel gidelim.
    Sınıftan çıktık ve bir lunapark'a gittik. O gün aşırı güzeldi, kırmızı bir elbise giymiş , beyaz teniyle. Kırmızı-Beyaz en büyük Türkiye demek geliyordu içimden resmen:(
    ···
  4. 31.
    +12 -2
    Yarın son gün karne günü olduğundan ve artık Leyla'ya olan sevgimi itiraf edeceğimden, aşırı bir heyecan içindeydim. Sabah olduğunda güzelce giyinip kavhaltımı yapmıştım. Ve ardından direk okula doğru gittim. Okula vardığımda öğlene kadar boş boş bizi bekletmişlerdi. dıbına koduklarım güneş beynimizi yakıyordu ama kimsenin gibinde değildi bu tabi. Leyla'yı saatlerce görememiştim, gözüm sürekli okulun kapısındaydı. Ama ne gelen vardı ne giden. Karneler dağıltılmaya başladı ve hala Leyla ortalıkta yoktu. Benim karne direk gibtirname olduğundan, rulo yapıp kıç cebime koydum. Sağda solda Leyla'yı arayıp sormaya başladım. Kime sorsam görmedim diyordu.
    Geçtim okul bahçesine oturdum, belki gelir diye 1 saate yakın bekledim. En sonunda mesaj attım, nerelerdesin diye. Aradan bi 3-5 dakka geçti arayan oydu.
    ···
    1. 1.
      0
      ayraç rezz
      ···
  5. 30.
    +12
    Kıza açılamama konusunda tecrübeli bir abimin tavsiyesine kulak açtım. Verdiği tavsiye ise, bir tane extra iç, alkol özgüvenini yerine getirir demişti. Birde mentollü sakız çiğne ağzın kokmasın demişti. Evet bu tecrübeli olarak gördüğüm abimin dedikleri bir gibe yaramadı. Tamam alkol belki özgüvenimi yerime getirdi, ama kızın dindar olduğunu unuttum. Oda benim alkol kokumu aldı, eve gitti. Tüm gün açılacağım bir günü düşünmüştüm, ama bir daha sakın yanıma böyle gelme diyip kızarak gitti. Bende mal gibi kalmıştım. Okulda olanlar için ona mesaj atarak özür diledim. Tabi mesaj gelmedi, aradım bakmadı. Bende o gün hiç üstelemedim çünkü yarın karne günüydü. Ve hatamı telafi ederim diye umuyordum.
    ···
  6. 29.
    +11
    Bir günlük tatilimin ardından okula vardığımda savaş gazisi gibi karşılandım, Leyla beni gördüğün de gözlerinin içi gülüyordu. Hala o çocuğu öldürecem diyip duruyordu. Ona karışmamasını biz meseleyi halletiğimizi söyledim. Leyla bu kavgadan sonra bana çok daha iyi ve merhametli davranıyordu ki, bu benim cesaretimi daha çok arttırmışdı. Neyse bazı yerleri atlıyorum, günler geçtikce Leyla ile sevgili gibi olmuştuk resmen. Ona bir kere bile onu sevdiğimi söylememiştim, oda bana hiç dememişti. Onunla arkadaş olmak dahi çok güzelken, onu öpememek elini tutamamak da bana koyuyordu.
    Okulun kapanmasına 1 haftada kala öğrenci nufusu hızla düşmeye başlamıştı okulda. Yoklama alınma kesildiğinden dolayı, sınıfta hergün 5-6 kişiden fazla öğrenci olmuyordu. Sırf okula Leyla için geliyordum, oda benim için. Dersler boş sürekli onunla baş başa bahçe de dışarda sahilde geziyordum. Çok güzel vakitler geçiriyorduk. Onunla ilk kez sinemaya gidip bowling dahi oynamıştım. Sabahım onla, gecem onla mesajlaşmakla geçiyordu. Ama artık bu arkadaşlık benim için dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı.
    ···
  7. 28.
    +7
    Ertesi günde bilerek okula gitmemiştim, az dinlenmekte benim de hakkım diyip vurup kafayı yatmıştım.
    ···
  8. 27.
    +1
    REZa zarrap pREZervatif
    ···
  9. 26.
    +1
    Devaaaaaam
    ···
  10. 25.
    +13 -1
    3 gün benimle konuşmamıştı. Tabi yine onsuz takılıyorum, kavga ettiğim çocuğa dikkat etmeye çalışıyordum. Her'an saldırabilir diye, hazırlıklı bekliyordum. Ki beklediğim oldu, okulun koridorundan aşşağı doğru tam inecekken bin üzerime atlayıp yere düşürdü, karnına tekme atıp bende onu düşürdüm. Burada karizmayı çizdirmemek için yalan söylediğimi düşenebilirsin ama gerçekten olanları anlatıyorum, zaten inanıp inanmak size kalmış. Onu yere düşürdükten sonra ayağa kaldırmadım gerisi allah ne verdiyse daldım. Bunun arkadaşlarından biri gelip, kollarımdan tuttunca sağlam bir yumruk yedim burnuma, yumruğu yiyince başım döndü burnum kırıldı sanmıştım amk, kafamı kaldıramadım bi 30 saniye yere kapaklandım. Gözümü açtığım da o binte bende yerdeydim.
    Sonrası zaten yine kuru kalabalık, sınıfa girdim gömleğim kan olmuş. Burnum hala kanıyordu. Beni o halde gören Leyla korkup ağlamaya başladı. Bu yediğim yumruk işime çok yaramıştı, hala allah razı olsun o yumruktan, hayatımın en iyi yumruğuydu hep derim. Çünkü Leyla'nın şefkatli kollarına sarılmıştım resmen. Kim yaptı sana bunu onu öldürecem diyip bana sarılıp ağlıyordu, bana aşık olduğunu orada anladım. Fakat bu duygu dolu dakikalar müdür yardımcısının gelmesiyle bitti. Yavşak müdür yardımcısı bir de o halimle kulağımdan tutup, odasına kadar zütürdü.
    Bu arada resmen kan yutuyormuş gibi hissediyordum. Müdür yardımcısı Velimi aradı, benide kavga ettiğim çocuğuda ingilizce öğretmenim acile zütürdü. Burnum kırıldı sanıyordum, direk bi kafa röntgeni çekip. Kanamayı durdurdular, burnumun kırılmadığını öğrenince bi ohh çekmiştim.
    işin içine poliste girmişti. Acile girdiğimiz için, neredeyse tutanak tutacaklardı. Bizim yalvarmamız sonucun da vazgeçirdik, kavga ettiğim çocuklada polisler zorla barıştırdı. Bir de babamın acile gelmesi işin tuzu biberi oldu. Beni görür görmez sağlam bir tokat yapıştırdı ki hala kulağım da çınlamasını hissederim. Babam ingilizce hocama çok teşekkür ederek gönderdi. Babam benide kavga ettiğim çocuğu da yemeğe zütürdü. Sonradan Hasan'ın annesinin olmadığını öğrenince içim parçalanmıştı ve babamın bir kez daha kötü bakışlarına maruz kalmama sebep oldu. Ama kavganın neyden çıktığını biliyordum ve kimin de suçlu olduğunu bildiğim için vicdanımı rahatlattım sonradan. Ama yine de arada kaynayan ben olmuştum. Hasan yavşağını da bir iki kez dışın da okulda görmedim bir daha da.
    Müdür disiplin kurulunu toplayıp beni başka okula göndermekte niyetliydi, babamın araya girip dil dökmesi ile bu sorunu halletmiş olmuştuk. Fakat bu olanlar gözleri benden başkayı kimseyi görmemelerine sebep olacaktı. Eve geldiğim de zaten ne azar işittiğimi buraya yazmama gerek yok, az çok tahmin etmişsinizdir.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 24.
    +1
    pREZervatif panpa devamm
    ···
  12. 23.
    +13 -1
    Kendi kendime ergence bir plan yapmıştım. Bu arada Leyla ile aramız iyi konuşuyoruz hala daha. 20 dakikalık tenefüste çocuğu okul tuvaletin de sokturmayı başarttım, arkaşmları da plana dahil etmiştim ama sadece, kapıyı tutsunlar diye. Tuvalet çok kalabalık ve sigara içenden geçilmediği için fazla tutamayacağımı biliyordum. Önce hayırdır lan benim kıza mektup yazmışsın dedim? Kime yazmışım sen kimsin? diye cevap verdi.
    Bende bak oğlum Leyla benim sevgilim, sırf bunu bilmediğin için sana birşey yapmıcam. Direk bana bağırmaya başladı, gibtir git lan kızın dibine yapmışsın sülük gibi ayrılmıyorsun, bana maval okuma, o bin bağırınca tuvallete ki herkes etrafımıza dolandı o sırada. Kimse ayırmadan bu bini haşat etmeyi düşündüm, direk bir yumruğu yüzüne doğru salladım, ikinci yumruğu neresine salladım bilmiyorum, üçüncü yurmuğu zaten kimse bırakmadı, direk araya 10 kişi ayırdılar hemen. Baktım binin dudağı kanıyor, anırarak sen göreceksin olum aannanı gibecem diye hönkürüüyor eşşek, tekrar üstüne atlayacaktım bu sefer onu dışarı çıkardılar. Sinirimden duvarı yumrukladım, zil çaldı direk sınıfa doğru çıktım. Leyla hoca gelesiye kadar bana bağırıp durdu. Kavga ettiğim çocuk her bi taku anlatmış.
    Bana kızıp bağırıyordu yine, ben senin sevgilin bile değilim niye böyle kavga ediyorsun, bıktım senden ve bir sürü daha tak püsür saydırdı da saydırdı. Hiç birşey demedim, sözümü tutmadığım için. Tabi kendisi her zaman olduğu gibi yine küsmüştü, ama bu sefer sırasını değiştirmemişti.
    ···
    1. 1.
      -1
      Gerçekse sen suçlusun amk. Ne dövüyon da çocuğu picligine yavşasa anlarım da oda değil
      ···
      1. 1.
        0
        Seviyorum napayım? Çocuğa anlatıyorum, anlamıyor.
        ···
    2. 2.
      +2
      Ne suçlusu aq en doğrusunu yapmiş
      ···
  13. 22.
    +12
    Zil çalıp Leyla geldiğin de mektubu ona verdim, al oku diye. Okulun son ders zilinin çalmasına son 1 ders vardı, bende oda hiçbirşey konuşmadık. Derste de konuşamyacağımız için malum, son ders zilinin çalması ile, hemen konuşmaya başladım.
    Bu kim lan, eline dokunmuşsun? Kim bu oruspu çocuğu diye, kızmaya başladım..
    Leyla: Yahu aptalın biri, eline dokunduğum bile yok. Sadece kapının önün de öküz gibi durduğu için çarpmıştım, o abartmış.
    -
    Ben: Orada öyle yazmıyor ama?
    -
    Leyla: ona mı inanıyorsun bana mı? Hem Sana ne oluyor da bana özel yazılmış birşeyi okuyabiliyorsun. Ne cesaret?
    -
    Ben: Ne cesaret mi? Sanane lan istediğimi okurum, sen o binin adını ve sınıfını söyle?
    -
    Leyla: Hayır.
    -
    Ben: Söyle yoksa gitmene izin vermem!
    -
    Leyla: iyice aptallaştın sen
    -
    Ben: Ciddiyim ben.
    -
    Çocuğun adını onunla kavga etmemem şartıyla aldım, kimseyle kavga etmemi istemiyordu. Eğer kavga edersem, bir daha yüzüme dahi bakmayacağını söyledi. Bende o an sırf kim olduğunu öğrenmek için söz vermiştim.
    Kim olduğunu öğrenmiştim, daha önceden 2-3 kere görmüşüm ya da görmemişimdir. Onunla kavga etmemek için kendimi zor tutsam da, ulu orta dövmemek zorundaydım yoksa, Leyla'nın benimle küsceğini biliyordum. Çocuğunun giriş çıkış saatlerine kadar ezberlemiştim, ilk önce okul çıkışı dövmeyi düşünsemde, o muallak eve servisle gidiyordu. Bu yüzden okul çıkışı kavga işi yatmıştı.
    ···
  14. 21.
    +15 -1
    Leyla aramız hiç olmadığı kadar iyi gidiyordu o sıralar, ve zaman geçtikçe onun da benden hoşlandığını anlıyordum. Ben ona değerini hissetirdikce oda bana değer veriyordu. Artık tenefüsler de bile sadece onunla geziyorum, ama yine de ona açılamıyordum, eğer açılırsam beni ret ederse yüzüme bakmayacağını düşünüyordum. Bana güveni o kadar artmıştı ki evine kadar bile bırakmama izin vermişti, tabi mahallelerine girmemem şartıyla.
    Neyse bir tenefüs onunla takılmıyorum ve gidiyorum arkadaşlarımla tuvalette sigara içiyorum, bi sigarayı 50 kişi döndükten sonra, sınıfa doğru çıkıyorum. Leyla sınıfta yok malum tenefüsdeyiz, bende o sırada çantasını defterlerini kurcalamaya başladım, ne var ne yok acaba diye. Sıranın altında elimi attığım da bir mektup geliyor elime, kokulu mokulu, bende diyorum teknoloji çağındayız hala mektup mu yazıyorsunuz amk diye içimden. Açıp okumaya başlıyorum, Leyla'ya bir yazılmış bir aşk mektubu olduğunu anladım okudukca, önce giblemedim ama mektubu ilk başta platonik bir mektup sansam da, bir yavşağın yazmış olduğu bazı şeyler beni kudurtmaya yetti de arttı. Yazan şey sınıfa girerken, elime dokunmanı hiç bir zaman unutamıyorumdu. Ve benim için de yanında ki çocuk kim bilmiyorum ama o sana layık değil, umarım yanlış anlamıyorsundur, Seni seven H.D yazmış..

    Bu yazılanları okuduğum da çıldırmıştım ve
    Bunu yazan oruspu çocuğunu dövmeden içimin rahatlamayacağını biliyordum, Leyla'nın sınıfa gelmesini bekledim.
    ···
  15. 20.
    +10
    O resmi ona sen mi yaptın diye direk sormadım. Deftere kendi imzamı attım ders arasında, Leyla sende imza atsana, bakim imzan nasılmış dedim. Hemen gülmeye başladı, imzasını atıp. Keşke resmi bana gösterip seni mi çizdin deseydin, çünkü böyle sorunca daha çok belli ediyorsun dedi. Öyle diyince o an yüzüm kızardı, ne kadar malım amk dedim içimden.
    Günler geçtikçe Leyla, yavaş yavaş eski haline dönüyordu. Tabi benim ona olan aşkım körüklenmeye de devam ediyor.
    ···
  16. 19.
    +16 -2
    Akşam olmak üzereyken eve geldim, yemeğimi falan yedim yattım uzandım kalktım, televizyon izledim boş boş takılıyordum. Sonra masaya geçip o gün ne ders işlediysek bi tekrar yapayım dediydim. Neyse defterlere aldığım notları okuyorum, tekrarlıyorum. Hiç unutmam fizik defterimin içine katlanıp sıkıştırılmış bir Kâğıt vardı, açtım Kâğıtı kara kalem ile bir resim çizilmiş.
    Birde baktım benim karakalemim yapmılmış, çok şaşırmıştım. Çünkü çizilen şey; bir tabut, tabut'un içinde yatan kişi ben birde yanımda saksının içinde çiçek var. Birde altına imza atılmış. Hala o resim bende durmaktadır, ama buraya atmıyacağım ifşa olmamak adına. imzayı tanıyamadım, ama yine de büyük ihtimalle Leyla'dan şüphelendim, çünkü beni bir tabuta çizip, defterime sıkıştıracak başka bir ruh hastası yoktu. Hem gülmüştüm, hemde biraz ürpermiştim. Doğru düzgün uyku tutmamıştı, Leyla mı yaptı acaba diye, ki emindim onun yaptığına.
    Sabah olup okula vardığım da Leyla'nın yanına gittim hemen. Bu sefer dün ki gibi değildi, bana karşı çok daha sıcak ve güler yüzlüydü. Ben sormadan niye 1 hafta okula gemediğini anlatmıştı, beni iyice şaşırtıyordu. Okula gelmeyiş sebebini bana o zaman pek açmamıştı, kadınsal bir rahatsızlık yüzünden gelmediğini söyleyip geçiştirmişti. Burada yalan söylediğini sonradan öğreniyorum bu arada.
    ···
  17. 18.
    +14 -1
    Atakan'ın dediğine göre, tansiyonu düşmüş ondan bayılmış. Tansiyonu düşen insan bayılırda 1 haftada da dinlenmez, çünkü annem de tansiyon hastası, az çok bilgiliyim bu konularda. Cevabı beni tatmin etmemişti. Son ders zili çaldı, Leyla'nın sınıftan çıkmadığını, pencereden dışarıyı izlediğini gördüm. Herkes evine giderken, neyi bekliyor lan bu bende beklerim o zaman amk, diyip. Yüzünü çevirip bana baktı, gülümseyerek sen hala burada mısın Kutsal? dedi.
    Çok tuhaf olmuştum gülüşünü anlamsızdı, ve en anlamsızı herkes evine giderken, onun orada dışarıyı izlemesiydi.
    Ben: Neyi bekliyorsun?
    -
    Leyla: Hiiiçç, öyle gökyüzünü izliyorum.
    -
    Ben: Git evinde izlesene?
    -
    Leyla: sanane lan senin tapulu malın mı burası?
    -
    Ben: Ha?
    Ondan öyle bir tepki beklemiyordum afallamıştım.
    Ben: Cidden iyi misin sen?
    -
    Leyla: evet iyyim, sen nasılsın arkadaşım?
    -
    Ben: Hahahaha
    -
    Leyla: Beyinsiz espiri mi yaptım da gülüyorsun?
    Hiç konuşmadığı gibi konuşuyor, farklı haraketler yapıyordu, haklıydı gülünecek bir espiri yoktu. Ama Konuşması haraketleri çok tuhaftı. Çok ciddi konuşuyordu, sonrasında Leyla; ben gidiyorum, mümkün olduğunca benimle muhattap olma, diyip gitti sınıftan.
    Peşinden gitmedim bile, şaşırmıştım onun bu konuşmalarına. Ve alışkındım da benimle muhattap olmamasına. Çünkü sürekli aynı şeyi tekrarlayıp duruyorduk.
    ···
  18. 17.
    +16
    Pazartesi olduğun da okula geç kaldım, 1 haftadır Leyla, okula gelmeyince iyice ümidimi kesilmişti. Birde okula geç geldim diye güvenlikle tartıştım. Seni okula alamam geç kaldığın için diyip tartıştık onla da, almazsan alma amk diyip, okulun arka tarafından duvara tırmanıp okulun içine atladım.
    Hızlı hızlı sınıfa doğru çıkmaya başladım. Ders Geometriydi, Geometri hocam ile aram iyi olduğundan git geç geldiğine dair rapor al gibi saçma sapan şeylerle uğraştırmamıştı sağolsun.
    Bizim okulda geç kalınmaya karşı çok büyük bir tutum vardı, ondan abartılıyordu bu konular.
    En arka pencere tarafında oturuyorduk o zaman Leyla ile. Kafayı çevirince Leyla'yı gördüm, içimde sanki kelebekler gibişiyor o derece mutlu oldum. Salak gibi sırıta sırıta hemen sırama geçtim, Leyla gülümsemedi bile. Leyla nasılsın diyorum fısıldayarak, yüzünü bile bana çevirmiyordu. Neredesin çok merak ettim seni diyorum, duymamızlığa veriyor. Bana bir cevap verecek misin dedim en sonunda sesli bir şekilde, hoca sinirlenip, yerimi değiştirdi amk ama o cevap bile vermedi.
    Tenefüs olduğun da tüm sınıf Leyla'la konuşuyor herkese gülümsüyor, ne olduğunu anlatıyor.
    Bana gelince yüzünü asıp, uzaklaşıyor. Ne yapmaya çalışıyor acaba diyorum içimden, koymaya başlamıştı başkaları ile güleryüzüyle konuşup, beni giblememesi.
    Okul çıkışına kadar sesimi çıkarmadım, tenefüste Atakan'a sordum ne olmuş niye 1 hafta gelmemiş? Neden bayılmış? Birşeyi mi var yoksa? bu sorularla kafasını gibmiştim.
    ···
  19. 16.
    +16
    En sonun da müdür yardımcısının yanına çıktım. iyi günler hocam, birşeyi merak ediyorum Leyla kaç gündür yok ne olduğunu biliyor musunuz?
    Müdür Yardımcısı: Ne yapacaksın oğlum sanane?
    -
    Ben: Hocam o gün piknikte bayılınca merak ettim, birşey oldu mu diye endişe ediyorum.
    -
    Müdür Yardımcısı: Raporlu ondan gelmiyor.
    -
    Ben: Hocam ne olmuşta rapor aldı?
    -
    Müdür Yardımcısı: Hadi oğlum çık odadan fazla soru sorma
    diyip kovdu odasından beni. içimden ananı gibeyim desem de birşey diyemedim yinede.
    Acaba öldü mü? Hastanede mi yatıyor diye düşüne düşüne beynim yanmıştı artık. Mahalleden hastanede stajyer bir arkadaşım vardı, ona Leyla'nın adını soyadını vererek hastanede öyle yatan biri var mı diye rica etmiştim. Malasef bana öyle yatışta olan öyle bir hasta olmadığını söyledi. Cuma gününe kadar hep gelir diye bekledim, ama gelmemişti. Haftasonu bile mezarlığa gittim, yeni defnedilen var mı diye mezarlığın güvenliğine sordum, ad soyad vererek. Kafayı yemiştim salak gibi kısaca.
    ···
    1. 1.
      +10
      huur çocu müdür yar.
      ···
      1. 1.
        +1
        *
        ···
  20. 15.
    +15
    Bende Leyla'nın telefon numarası olmadığından ona ulaşamadım hafta sonu. Sınıftan bazı arkadaşlarımı aradım numarası var mı diye, onlarda da yoktu. Pazartesi oluncaya kadar 9 doğurdum diyebilirim amk, sabah uyandığım da direk elimi yüzümü yıkayıp, kavhaltımı yapmadan giyinip okula gittim. Tek düşüncem Leyla'nın nasıl olduğuydu.
    Okul zaten erkenden gittiğim için bomboş, okulun kapısı önünde 2 arkadaşla sohbet edip sigara içiyoruz. Neyse istiklal marşı okundu, zil çaldı içeri geçtik. Hala bekliyorum Leyla yok, 1 ders 2 ders 3 ders derken, Leyla'nın gelmeyeceğini anladım. Sıramın yanı buz gibi hissediyorum resmen. Neyse rapor almıştır yarın gelir düşüncesi içindeydim. Ertesi günde gelmedi, ondan sonra ki günde gelmedi.
    Sınıfta ki herkese soruyorum, hiç kimsede haber almamış. Betül ile kavgalı ve küs olmama rağmen ona bile sordum. Onda da yokmuş haber, okulda kimse de ne adresi var nede telefon numarası. Kafamın için de bir sürü şey dolaşıyor, üzüntümden yerin dibine girecem neredeyse.
    ···