-
276.
+9Okula gittiğim de yine olağan birgün idi. Bir Atakan hariç doğum günümü bilen yoktu zaten, oda bana sigara verdi. Doğum günün kutlu olsun kanka diyerekten. Ben de sağol kanka gibtir git amk cepte paket var, sigara mı veriyon bin ahahahhaha dedim.
-
Atakan: Defterinin arasına saklarsın kanka, içdikce hatırlarsın beni diyip güldü.
-
Tüm gün yine aynı geçmişti, sıradan. Bir değişiklik yoktu. -
277.
+3 -2Yarına bitiririm, telefondan yazmak zor
-
-
1.
+2Basladigin zamanda 3 4 gune biter diyordun zaten
-
1.
-
278.
+6Son derse girmiştik, ve dersin bitmesine 10 dakka kala hoca herkesi rahat bırakıyordu. Herkes birbiriyle konuşuyor, bende Halil'le sohbet ediyorum. Halil, bana okulda karışanların olduğunu söyleyip yardımımı istiyordu. Halil'le bi sıra arkadaşlığımız dışın da pek sohbetimiz yoktur. Ama Halil'e anlattım, bir daha kavga edersem okuldan atılacağımı. Ama Halil'in durumuna da kayıtsız kalamadım, onunla sırada sohbet etmemek dışın da başka hiç bir şeyimiz yoktu ama yine de onun durumuna üzüldüm. En azından ona okulda karışanlarla konuşacaktım. Hiç birşeyi riske atmak istemiyorum da bir yandan, bir kavga da kesin biterim. Neyse son ders zili çaldı, tam Halil'le birlikte o çocuklarla konuşmaya gidecekken, Leyla, bana ismimle seslendi, 3-5 metre arkamızdaydı Halil'le benim.
Arkamı dönüp, efedim Leyla dedim.
-
Leyla: Gelir misin?
-
Yanına doğru yürüdüm,
-
Leyla: Seninle sahil de hava almaya gidelim mi?
-
Ben: Nerden çıktı bu?
-
Leyla: Hiç öyle, bunaldım.
-
Resmen orta da kalmıştım, tamam Halil benim en yakın arkadaşlarımdan biri olmasa da yine de tanıdığım biriydi. Onun dayak yemesini kaldıramazdım. Leyla'ya söyledim, bir kaç işim var, bi 5-10 dakka bekliyebilir misin? (Halil'i gösterdim.)
Leyla: Ne işin var?
-
Ben de hemen Halil'in anlattıklarını anlattım,
-
Leyla: Gidip yine kavga mı edeceksin?
-
Ben: Hayır sadece konuşacağım.
-
Leyla: Emin misin?
-
Ben: Evet.
-
Leyla: Hayır, gitmiyorsun.
-
Ben: Sadece konuşacam yemin ederim. Sende benimle gel.
-
Leyla: Başkasının mevzusundan sanane, burnunu taktan çıkarmıyacak mısın?
-
Leyla'yı yine kaybetmek istemiyordum, zaten onunla hiç konuşamıyordum. Onu hergün görsem de yine de özlüyordum. Yanımdayken bile, ben de tamam sen ne dersen o olsun Leyla ama Halil'e birşey söyleyiyim o zaman.
-
Leyla: Tamam.
-
Halil yanına doğru yürüdüm,
Ben: Halil kardeşim, bugün gibtir et söz yarın konuşacam. Sen şimdi direk otobüse bin git.
-
Halil: Ne oldu?
-
Ben: Sen git kardeşim, hızlı hızlı. Yarın halledecez.
-
Ben, Leyla, Halil. Üçümüz birlikte okuldan çıktık, benle Leyla, sahile doğru aşağa doğru inecektik, Halil'de yukarı caddeye doğru gidecek. Halil'e hadi çabuk git dedim. Ben de Leyla'yla birlikte sahile doğru indim. Ama yine de aklım Halil'in mevzusuna takılmıştı. -
279.
+5Leyla'yla birlikte sahile doğru indik.
-
Leyla: Gel şuraya oturalım dedi.
-
Ben de tamam diyip oturdum. Halil'in mevzusuna ister istemez kafam yine takılmıştı. Dalıp gidiyordum, Leyla bana seslendi.
-
Leyla: Hooopp
-
Ben: (gülerek) efendim.
-
Leyla: Neyin var?
-
Ben: Birşeyim yok ya öyle dalmışım.
-
Leyla: Var var, Halil'e mi takıldı kafan yoksa?
-
Ben: Evet biraz.
-
Leyla: Boşver kim naparsa yapsın.
-
Ben: Duyarsız olamıyorum.
-
Leyla: Olmalısın.
-
Biraz sessizlik oldu Leyla'yla aramızda. -
280.
+6Leyla: Hadi takma kafana, uzun süredir görüşemiyorduk. Bu mu?
-
Ben: Tamam Leyla
-
Leyla: Derslerin nasıl?
-
Ben de anlatırken, Leyla çantasından bir hediye paketi çıkardı. Ve birde bir dilim kap içeresinde pasta. Çok mutlu olup heyecanlanıp sordum, bunlar ne için?
-
Leyla yanıma geçip oturdu, doğum günün kutlu olsun.
-
Ben: Leyla, ne diyeceğimi bilmiyorum, beni çok mahçup ettin..
Leyla gülümseyerek, aç hadi hediyeni. Beğenecek misin?
-
Ben de daha açmadan, senin aldığın şeyi beğenmemek ne haddime dedim gülerek.
-
Leyla: Aç hadi aç.
-
Ben de paketi yırttım. Bir kutu vardı, fazla büyük değil, onuda açtım. Şok oldum, Leyla bune dedim?
-
Leyla: Hançer.
-
Ben: Evet görebiliyorum, böyle birşeyi senden hiç beklemezdim.. Çok teşekkür ederim, bu çok güzel, diyip Leyla'ya sarıldım.
-
Leyla: Önemli değil Kutsalcım.
-
Hançeri elime alıp bakıyorum, çok keskin ve dışı da bir o kadar güzeldi. Resmen hayran kalmıştım, özel bir işlemesi vardı.
Ben: Ne kadar verdin buna?
-
Leyla: sanane.
-
Ben: Lütfen söyle, bu çok güzel. Bunu sana ödemeliyim Leyla.
-
Leyla: Abartma artık Kutsal..!
-
Ben: Gerçekten çok mahçup oldum Leyla.. -
-
1.
+1Panpa paranormalleri nere gitti bunun bildiğin dimdirek aşk hikayesi dıbına koyim
-
-
1.
0dur be oğlum
-
1.
-
1.
-
281.
+6Leyla, pastayı açıp hadi yiyelim dedi. Ama pasta taku yemiş, tüm gün çantanın için de, bir kabın içinde pasta erimiş.
-
Leyla: Kusura bakma ya, Kutsal pasta gitmiş..
-
Ben: Yahu pastanın ne önemi var, dedim. Kalktım ayağa pastayı çöpe attım. Leyla'bana kabı da atma dedi gülerek.
-
Ben: Alırız bir kab sanada.
Hala Leyla'nın verdiği, hançeri inceliyorum. Gerçekten çok güzeldi, hayran kalmıştım diyebilirim. Leyla, benimle konuşur musun yahu, diyip hançeri elimden aldı.
-
Leyla: Giderken veririm.
-
Ben: Tamam
-
Leyla: Ağlama bak küçük çocuklar gibi (gülerek)
-
Ben de güldüm.
-
Leyla'yla ayağa kalkıp, çantalarımızı sırtladık. Sahil de dolaşırken,
Ben: Leyla, nereden biliyorsun sen benim doğum günümü?
-
Leyla: Not ettim.
-
Ben: Ne zaman söyledim ki sana?
-
Leyla: Kimliğin de diyip gülümsedi.
-
Onunla önceleri sürekli gezdiğimiz zamanlar da karıştırırdı herşeyimi. Ben de birşey demezdim.
-
Ben: Keşke bana hediye almasaydın, çok utandım.
-
Leyla: Utanacak birşey yok.
-
Ben: Senin daha doğum gününü bile bilmiyorum Leyla..
-
Leyla: Çokta önemli değil, zaten geçti. Artık seneye.
-
Ben: Söyler misin bana doğum gününü?
-
Leyla: Kendin bulursun, söylemem.
-
Biraz ısrar ettim ama söylemedi. Leyla'yla evde ki durumları anlattık birbirimize. Biraz daha konuşup, Leyla ben eve geç kalmıyim dedi. Leyla'yı otobüse kadar bıraktım.
Durakta,
Ben: Leyla çok teşekkür ederim, yerin dibine girdim bugün sayende. ilk kez biri doğum günümü kutladı bu şekilde.
-
Leyla, duygulandı.
-
Leyla: Sen benim canımın içisin..
-
Hiç birşey diyemedim Leyla'ya..Otobüse bindirirken bir kez daha sarıldık. Yarın görüşürüz diyip hançeri bana verip gitti. Yine çok duygusallaşmıştım. -
282.
+7Akşam eve geldiğim de, hala hançerden gözümü alamıyordum. Sürekli elim de odam da oynuyordum hançerle amk. Gece yatmadan önce yastığımın altına koydum hançeri. O kadar sevmiştim, Leyla'nın bana onu vermesi çok daha değerli kıldı benim için. Bizimkilerle konuşup, yatmaya doğru geçtim odama.
Yarı uyku halindeyim, birden kalbim tekler gibi oldu. Hemen yatakdan doğruldum, kalbimi tuttum. kalbim roket gibi çarpıyordu. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordum, orada ölecem diye acayip korkmuştum. Babamın yanına gittim, salonun hala ışığı yanık,
Ben: Babaaaaaaaaaaaaaaaa, kalbim ağızım da sanki babaaaaaa!
-
Babam heyecanlanarak geldi,
Babam: Neyin var oğlum?
-
Kafamı yere doğrultup kalbimi tutuyorum, hızlı hızlı nefes almaya çalışıyorum.
Ben: Baba kalbim çok kötü çarpıyor, zor nefes alıyorum!
-
Babam, Yüzümü kaldırıp bana baktı, rengim atmıştı, soğuk terler dökmeye başlıyordum.
-
Babam, anneme seslendi, hemen acile gidiyoruz dedi. Annemin eli ayağına dolaşmıştı resmen. -
283.
+10Merdivenlerden yavaş yavaş iniyorum, annem acele etmeye çalışıyor. Babam bana acele ettirmiyor. Kalbim çok hızlı çarpıyordu hala. Arabaya bindirdi babam beni.
-
Ben: Baba pencereyi aç.
-
Babam pencereyi açtı, sakin ol oğlum. Sakın heyecanlanma.
-
Ben: Anne kendimi çok kötü hissediyorum, başımın arka tarafına doğru bir ağrı saplandı.
-
Annem: Oğlum birşeyin yok, şimdi acile gidecez.
-
Bu sefer bir yandan kafamın arkasını tutuyorum, bir yandan da kalbimi. Artık daha hızlı nefes alıp veriyordum.
-
Ben: Anne birşey olacak mı bana? Anne korkuyorum.
-
Annem ağlamaya başladı, babam da arabayı çok hızlı sürmeye başladı.
-
Acile doğru hızlı hızlı girdik, kapı da hemşire olması büyük ihtimal. Neyi var diye sordu. Bizimkiler de kalbi hızlı hızlı çarpıyor dedi. Oturttu beni hemşire tansiyonumu ölçtü, Tansiyonun çok yüksek değil, biraz bekleyebilir misin? dedi.
Ben de beklerim dedim ilk başta. Ama kalp çarpıntım daha da şiddetlenmeye başladı, artık göğüsüme bir ağrı girdi. Gözlerim kararmaya başlıyordu, hemşireye söyledim. Ben bekleyemiyeceğim galiba, çok kötüyüm.
Hemşire hemen güvenliği çekti, içeri soktu beni. Annem de sinirlendi artık, çok yavaşsınız diye kızdı. -
284.
+10Hemen doktor geldi, neyin var dedi.
Ben: Hocam kalbim çok hızlı çarpıyor, nefes alamıyorum. Kalbimi ağzımda hissediyorum resmen. Başımın arka tarafı çok ağrıyor, kusacam dedim.
-
Doktor yatırdı beni, steteskopla kalbimi dinliyordu. Hemen ateşimi ölçdürdü, anneme dönerek ateşi uçmuş dedi. Hemen bir personel EKG (ELEKTROKARDiYOGRAFi) alıp, aparatlarını bana taktı. göğsüme, bileklerime, bacaklarıma. Nabızımı grafiğini çıkaran bir cihaz. Doktor onu bekledi, grafiği görür görmez, beni az ileri bir hemşirenin yanına gönderdi. Bana sakın heyecan yapma dedi.
-
Artık dayanamıyordum, bayılacak gibi hissediyordum kendimi. Gözlerim kararıyor, önümden sürekli siyah şeyler geçiyordu. Hemşire mi artık bilmiyorum, ama kadın bir personel. Bana kolumdan damar yolu açtı, kan aldı hemen benden. Doktor bana iğne yapılmasını istedi. Hemşire diazem isimli bir iğneyi vurdu bana.
Sonra beni sedyeye yatırdı. Acilin 2. katına bir personel çıkardı beni. Acil hastalarının müşahede'de tutulduğu yer. Yani gözlem, eğer birşey olursa yine müdahale edilecek. Yukarı çıkarken, personel, anneme ağlama, çocuğu hasta pgibolojisine sokma. dedi. Bana da yukarı asonsörden çıkarırken, hızlı hızlı nefes almayı bırak. Heyecanlanıyorsun, sakinleş dedi.
Bana vurdukları iğne beni resmen uyuşturmuştu, haraket edemiyordum doğru düzgün. Tüm yüzüm vucudum karıncalanıyordu sanki. Kendimi hiç öylesine, aciz hissetmemiştim. Konuşamıyordum bile, ama kalp çarpıntılarım azalmıştı. Yine de normal atışlarına göre hızlıydı, beni de makineye kalp ritmini gösteren bir makineye bağladılar. Ekrandan kendi kalp atış hızımı görüyordum.
Artık uykum geliyordu, kendimi iğrenç hissediyordum. Midem iyice bulanmıştı, ve acayip susamıştım. Doğrulamadığım için, annem bana kapakla su vermişti. -
285.
+4 -2Geliyorum yemek yiyim.
-
-
1.
+3Bi doymadın bin kurusu
-
1.
-
286.
+8 -1bende insanım lan, açıkamaz mıyım amk
-
-
1.
0Bunu yazana kadar 1 part daha atsaydın amk acıkma lan
-
1.
-
287.
+9 -12 saat kadar acil de müşahede altında tutuldum. Yanım da yaşlı bir amca vardı, o da benim gibi yatışdaydı ailesi falan yanında. O da böbreklerle ilgili bir sıkıntı çekiyordu. Bizimkiler onlarla konuşuyordu. Hemşire geldi, kendini nasıl hissediyorsun diye sordu. Bende biraz daha iyiydim. Ama çok fena uykum vardı, hala vucudum uyuşuyordu iğneden dolayı. Artık sıkılmıştım yatmakdan, bana takılan şeyleri göğsümden çıkardım. Hemşire de gitmeden önce doktorla bir daha görüşün dedi. Bizimkilerle aşağıya doğru indim. Ağır ağır yürüyorum, hala uyuşuk vucudum.
Aşağı indik doktor, oturuyordu. Yanına gittim,
Babam: Hocam gidebilir miyiz?
-
Hoca elinde ki kağıtlara baktı benimle ilgiliydi, EKG'den çıkan grafiğe bir daha baktı. Bana sordu,
Doktor: Hiç şu aralar ağır bir işte çalıştın mı?
-
Ben: Hayır hocam
-
Doktor: Peki, kötü birşey yaşadın mı? Birşeyden falan korktun mu? Ve ya çok mu heyecanladın?
-
Ben: Hayır hocam
-
Babam: Önemli birşeyi var mı? diye sordu doktara.
-
Doktor: Yok dedi, herşeyi normal genç adam, ama yarın bir kardiyoloğa kesin gitsin, garantiye alsın.
-
Ben: Hocam ben kalp krizi mi geçirdim yoksa?
-
Doktor güldü, birşeyin yok sadece aşırı heyecanlanmışsın, pgibolojik de olur böyle şeyler. Yine de git yarın kardiyoloğa.
-
Babamla annemin uykuusu kaçmıştı zaten, acilden çıkıp civarın da bir yere gittik. Kafe de, çay falan içtik. Bende eve gidelim çok uykum var dedim. Neyse eve gitiğim de tekrar yatağıma geçtim uyudum hemen zaten. Ama yatarken korkuyordum yine aynı şey olacak mı diye, uykusuzluktan hemen uyudum. Sabah annemle kardiyoloğa gidecektim birde. -
288.
+6Sabah annem beni erkenden kaldırdı, babam hasteneye bıraktı bizi. Kordiyolog'dan randevu aldık. Randevu aldıktan sonra doktorun yanına girmeden önce bir daha EKG çekileceğimi söylediler, girdim orada stajyer bir kız EKG'mi çekti. Grafiği alıp sırayı bekledik, hastane yine kalabalıktı. Sıra geldiğin de girdik içeriye, doktora kalp grafiklerini verdim. Bir bugün ki birde dün ki acil de çektirlen grafiği ikisine de baktı.
Dün olanları sordu, acilde ki doktorla aynı şeyi. Heyecanlanmışsın, bir sorunun yok sadece çarpıntı dedi. Hocam nefes dahi alamadım, bayılacaktım dedim. Oda çarpıntı bunları yapar, kafeinli şeyler tüketme. Birşeyin yok sağlıklısın, ama yine de beni kalbime bir cihazdan baktı. Ekrandan kalbimi gördüm, çok şaşırdım amk. Doktor dedi yine birşey yok, dediklerimi yap dedi. Ulan halbu ki kalbim çarpmadan önce ne bir ağır iş yaptım, ne de korkmuştum.
Ben: Hocam ilaç falan yazmıyacak mısınız?
-
Doktor: Hayır gerek yok diyip beni gönderdi.
Çok şakındım, dün sanki kalp krizi geçiriyordum. Ama hiç birşeyim yoktu. Gün boyunca evde yattım dinledim. Ertesi gün annem okula göndermek istemse de ben gitmek istedim. Çünkü evde sıkılıyordum, kendimdeydim de. Babam akşama doğru doktorun ne dediğini sordum ona anlattım. Çok korkuttun bizi oğlum, dikkat et kendine diyip öptü beni. Babamın şevkatli ender durumlarından biriydi. Neyse sabaha biraz geç uynadım, annem beni uyandırmamıştı. Okula gitme diye, bir gün daha dinlen diyordu. O gün de okula gitmedim, yine evde geçtim yattım. Anne bir takum yok sağlamım diyorum, yine de endişe ediyordu. evhamlı kadındı. -
-
1.
0Bira cabuk ol
-
2.
-1Bira cabuk ol
-
3.
0La hadi lan
diğerleri 1 -
1.
-
289.
+8 -1Tüm günüm yine evde geçti, Atakan ile Mustafa beni aradı, benimle hoparlör'den konuşuyorlardı.
-
Atakan: Kutsal neredesin kanka? Niye gelmedin?
-
Ben: Hastaydım kanka,
-
Atakan: Akşam müsaitsen gelecem.
-
Ben: Gel kanka.
-
Mustafa: Geberseydin helvanı yemeye gelirdim
-
Ben: Sen gelme dıbına kodummmm
-
Mustafa: Geçmiş olsun yarram
-
Anlattım dün olanları, Leyla'yı sordum. Aynı dediler. Akşama doğru Atakan geldi yanıma, oturduk konuştuk. Neler oldu falan. Ertesi güne okula gittim. -
290.
+9Yine aynı sabah teranesi, okulun tuvaletin de sigara içtim. Bizimkilerle konuştum, Erdoğan, Atakan, Mustafa falan. Sınıf beni 2 gün görmeyince sevinmişti amk, herkes niye gelmedin diye soruyordu. Hepsine hastaydım dedim. Leyla'da gelip, niye okula gelmedin? diye sordu.
Ben: Ölmekle meşguldum
-
Leyla: Ne ölmesi? (gülerek)
-
Ben: Bende bilmiyorum Leyla'cım, diyip herşeyi anlattım. Leyla çok üzülmüştü.
-
Leyla: Başka bir hasteneye daha gidelim, iyi baktıralım.
-
Ben: Gerek yok, pgibolojik dedi zaten doktor.
-
Leyla: Eminsin dimi?
-
Ben: Doktorun dediği kadar.
-
Leyla: Olsun yine de kendine çok dikkat et. Birşey olursa bana söyle, lütfen.
-
Ben: Tamam Leyla sağol, beni düşündüğün için.
-
Leyla, sırasına geçti. Gün boyu da sadece ayak üstü selamlaştık o kadar. -
291.
+9Aradan günler geçti, Leyla'yla gün geçtikce eski günlerimize geri dönüyorduk. Yani yakınlaşıyorduk yine. Ama benim bir sorunum daha vardı, bu kalp çarpıntılarım ara sıra yine oluyordu. Olur olmadık yerde bir süre çarpıyordu. Dinlenince daha da artıyordu niyeyse, ne zaman kalbim çarpsa sakince bir yürüyüş yapıyordum. Eğer ders de değilsem yürüyemiyordum da zaten.
Futbol falan oynamayı kesmiştim, kalp çarpıntılarımdan dolayı. Üstüne hergün iğrenç rüyalar görüyordum. Ne zaman uyusam mutlaka rüya görüyordum, rüyalarım bile beni yoruyordu. Genç ve sağlamlığım gitmiş, sanki yerine yaşlı bir adam gelmiş gibiydi. Eski atikliği yoktu, yemek de zar zor günde 2 öğün az birşey yiyordum. iyice çöküp zayıflamaya başlamıştım, Ailem de Leyla'da bu halimi görüyordu. -
292.
+8Ailem çöktüğümü anlamıştı, nedense kalp çarpıntıları yüzünden gözlerim sürekli kanlanıyordu. Kırmızı oluyordu, cidden beyler hayatımın en iğrenç dönemlerinden biri. Sağlığımı yitirmek üzereydim artık, kafam da sürekli bir paranoya hali almıştı. Biraz fazla yemek yesem, mideme ağrılar giriyordu. Onu da kusuyordum. Okula sürekli gidip gelmeye de devam ediyorum. Sigarayı daha da arttırmıştım. Agnostik olduğum için, el açaçak dua edecek birşeyim de yoktu. Pgibolojim o derece bozuk, sadece tek dediğim ölüm benim için en iyisiydi. Çünkü acı çekiyorum, yapmadığım şeyleri yapıyordum artık. Hiç bir sosyal aktivitem de kalmamıştı. Sadece okul ve ev arasına sıkışmıştım. En yakın arkadaşlarımı bile yeri geldiğin de tersliyordum, sürekli bir sinir halindeydim. Leyla'ya da hiç birşey anlatmıyordum, bana zayıfladığımı söylüyordu oda.
Evde ise yatmakdan başka birşey yapmıyordum, bilgisayara girip bir müzik bile dinlemiyordum. Herşeyden bezmişdim. -
293.
+8Bacaklarımı sürekli titretip duruyordum farkında olmadan, annem veya babam uyarıyordu bacağımı titrettiğimi görünce. Sürekli gergindim, ister istemez insan bir yandan ölmek istiyor. Bir yandan da ölüm korkusunu yaşıyorsun.
Akşama doğru karnım açıkmıştı, evde makarna vardı. Az biraz makarnadan yiyip, içeri geçtim. Televizyonu izliyordum, o sırada yine aynı şeyler oluyordu. Kalp çarpıntım yine artmıştı, evde bilekten ölçülen bir tansiyon aleti vardı. Onu alıp koluma taktım, tansiyonuma baktım. Tansiyonum yükselmiş, 16'ya 10. Ki bu yüksek bir rakam, başıma yine ağrılar saplanmaya başladı. Anneme birşey söylemeden çıktım evden, Atakan'ı aradım, kanka çık kapının önüne acile gidelim dedim. Ben yine kötü hissediyorum. Oda benimle çıktı, dolmuşa binip acile gittik.
Acile vardığımız da, yine kapıda ki hemşireye olanları anlattım. Geçen sefer ki aynı doktora denk gelmiştim. Beni görünce gülümsedi, anlattım şikayetimi. Kalp çarpıntım var yine, tansiyonum falan ölçüldü ve tansiyonum acilde normal halindeydi, doktor EKG'ye aldı beni. Grafik de normal çıktı.
-
Doktor: Oğlum senin birşeyin yok, yine de kan tahlilini aldıracam. Bir saate tekrar gelin, öyle gidersin.
-
Ben: Hocam nasıl yok? Ben hergün böyleyim kendimi çok kötü hissediyorum.
-
Doktor: Sen geçen kardiyoloğa gitmedin mi?
-
Ben: Gittim hocam.
-
Doktor: Ne dedi?
-
Ben: O da sizin gibi, birşeyiniz yok dedi.
-
Doktor: Bir doktor ismi verdi, Feyza hanıma git birde dedi. Eğer yine birşeyin çıkmassa pgibiyatri'ye git. Kesin git.
-
Ben: Tamam hocam sağolun.
-
1 saat Atakan'la hastane'nin orada takıldıktan sonra, kan tahlillerimi almak için gittim. Birşey çıkmadı yine. Artık delirecektim. Hasta falan değilim, ama bunları yaşıyorum. Hastalığım varsa, adı konsun istiyordum. Eve geldiğim de annem bana kızdı. Niye söylemiyorsun gittiğini diye çekişmişti. Birşeyim yokmuş zaten anne diyip, konuyu kapattım.
Ertesi güne hastaneye gitmedim, -
294.
+7Sabah okula gittiğim de, yanımda Atakan'la Meryem vardı. Atakan benimle konuşuyordu, kanka sana neler oluyor diye?
-
Ben: Bende bilmiyorum kanka, sürekli böyleyim. Evde de okulda da.
-
Atakan: Doktorun dediğini yap, git yine hastaneye.
-
Ben: Bakarız kanka bilmiyorum
-
Atakan: Kardeşim git, gerçekten üzülüyorum.
-
Meryem: Kutsal bence kafana çok takıyorsun, sitres yapma.
-
Ben: Sağolun, ben sınıfa çıkıyorum diyip gittim yanlarından.
-
Leyla'yı gördüm, selam bile vermeden geçtim yerime. Aramız iyiydi ve düzelmişti, benim selam vermeden geçtiğimi görünce, direk yanıma geldi. Hoca sınıfa girdi, mecburen yerine geçti. Tenefüs'de konuşacaz senle diyip yerine geçti. -
295.
+6Ders bittiğin de Leyla hemen yanıma geldi;
Leyla: iyi misin?
-
Ben: iyyim.
-
Leyla: Niye öyle geçip gittin?
-
Ben: Dalmışım, sadece.
-
Leyla: Neye daldın?
-
Ben: Bilmiyorum ki kafamdan bir ton şey geçiyor.
-
Leyla: Anlat o zaman.
-
Ben: Boşver gitsin.
-
Leyla: Kutsal bilmiyorum ne yaşıyorsun ama, bende çok kötü şeyler yaşıyorum. Anlat bana için açılsın.
-
Ben: Sonra Leyla, sonra.
-
Leyla: Ama anlat bak.
-
Tüm gün her tenefüs tuvalette sigara içiyordum, tek Leyla değil, kimseyle konuşasım gelmiyordu.