-
26.
+15 -1Leyla aramız hiç olmadığı kadar iyi gidiyordu o sıralar, ve zaman geçtikçe onun da benden hoşlandığını anlıyordum. Ben ona değerini hissetirdikce oda bana değer veriyordu. Artık tenefüsler de bile sadece onunla geziyorum, ama yine de ona açılamıyordum, eğer açılırsam beni ret ederse yüzüme bakmayacağını düşünüyordum. Bana güveni o kadar artmıştı ki evine kadar bile bırakmama izin vermişti, tabi mahallelerine girmemem şartıyla.
Neyse bir tenefüs onunla takılmıyorum ve gidiyorum arkadaşlarımla tuvalette sigara içiyorum, bi sigarayı 50 kişi döndükten sonra, sınıfa doğru çıkıyorum. Leyla sınıfta yok malum tenefüsdeyiz, bende o sırada çantasını defterlerini kurcalamaya başladım, ne var ne yok acaba diye. Sıranın altında elimi attığım da bir mektup geliyor elime, kokulu mokulu, bende diyorum teknoloji çağındayız hala mektup mu yazıyorsunuz amk diye içimden. Açıp okumaya başlıyorum, Leyla'ya bir yazılmış bir aşk mektubu olduğunu anladım okudukca, önce giblemedim ama mektubu ilk başta platonik bir mektup sansam da, bir yavşağın yazmış olduğu bazı şeyler beni kudurtmaya yetti de arttı. Yazan şey sınıfa girerken, elime dokunmanı hiç bir zaman unutamıyorumdu. Ve benim için de yanında ki çocuk kim bilmiyorum ama o sana layık değil, umarım yanlış anlamıyorsundur, Seni seven H.D yazmış..
Bu yazılanları okuduğum da çıldırmıştım ve
Bunu yazan oruspu çocuğunu dövmeden içimin rahatlamayacağını biliyordum, Leyla'nın sınıfa gelmesini bekledim. -
27.
+12Zil çalıp Leyla geldiğin de mektubu ona verdim, al oku diye. Okulun son ders zilinin çalmasına son 1 ders vardı, bende oda hiçbirşey konuşmadık. Derste de konuşamyacağımız için malum, son ders zilinin çalması ile, hemen konuşmaya başladım.
Bu kim lan, eline dokunmuşsun? Kim bu oruspu çocuğu diye, kızmaya başladım..
Leyla: Yahu aptalın biri, eline dokunduğum bile yok. Sadece kapının önün de öküz gibi durduğu için çarpmıştım, o abartmış.
-
Ben: Orada öyle yazmıyor ama?
-
Leyla: ona mı inanıyorsun bana mı? Hem Sana ne oluyor da bana özel yazılmış birşeyi okuyabiliyorsun. Ne cesaret?
-
Ben: Ne cesaret mi? Sanane lan istediğimi okurum, sen o binin adını ve sınıfını söyle?
-
Leyla: Hayır.
-
Ben: Söyle yoksa gitmene izin vermem!
-
Leyla: iyice aptallaştın sen
-
Ben: Ciddiyim ben.
-
Çocuğun adını onunla kavga etmemem şartıyla aldım, kimseyle kavga etmemi istemiyordu. Eğer kavga edersem, bir daha yüzüme dahi bakmayacağını söyledi. Bende o an sırf kim olduğunu öğrenmek için söz vermiştim.
Kim olduğunu öğrenmiştim, daha önceden 2-3 kere görmüşüm ya da görmemişimdir. Onunla kavga etmemek için kendimi zor tutsam da, ulu orta dövmemek zorundaydım yoksa, Leyla'nın benimle küsceğini biliyordum. Çocuğunun giriş çıkış saatlerine kadar ezberlemiştim, ilk önce okul çıkışı dövmeyi düşünsemde, o muallak eve servisle gidiyordu. Bu yüzden okul çıkışı kavga işi yatmıştı. -
28.
+13 -1Kendi kendime ergence bir plan yapmıştım. Bu arada Leyla ile aramız iyi konuşuyoruz hala daha. 20 dakikalık tenefüste çocuğu okul tuvaletin de sokturmayı başarttım, arkaşmları da plana dahil etmiştim ama sadece, kapıyı tutsunlar diye. Tuvalet çok kalabalık ve sigara içenden geçilmediği için fazla tutamayacağımı biliyordum. Önce hayırdır lan benim kıza mektup yazmışsın dedim? Kime yazmışım sen kimsin? diye cevap verdi.
Bende bak oğlum Leyla benim sevgilim, sırf bunu bilmediğin için sana birşey yapmıcam. Direk bana bağırmaya başladı, gibtir git lan kızın dibine yapmışsın sülük gibi ayrılmıyorsun, bana maval okuma, o bin bağırınca tuvallete ki herkes etrafımıza dolandı o sırada. Kimse ayırmadan bu bini haşat etmeyi düşündüm, direk bir yumruğu yüzüne doğru salladım, ikinci yumruğu neresine salladım bilmiyorum, üçüncü yurmuğu zaten kimse bırakmadı, direk araya 10 kişi ayırdılar hemen. Baktım binin dudağı kanıyor, anırarak sen göreceksin olum aannanı gibecem diye hönkürüüyor eşşek, tekrar üstüne atlayacaktım bu sefer onu dışarı çıkardılar. Sinirimden duvarı yumrukladım, zil çaldı direk sınıfa doğru çıktım. Leyla hoca gelesiye kadar bana bağırıp durdu. Kavga ettiğim çocuk her bi taku anlatmış.
Bana kızıp bağırıyordu yine, ben senin sevgilin bile değilim niye böyle kavga ediyorsun, bıktım senden ve bir sürü daha tak püsür saydırdı da saydırdı. Hiç birşey demedim, sözümü tutmadığım için. Tabi kendisi her zaman olduğu gibi yine küsmüştü, ama bu sefer sırasını değiştirmemişti. -
-
1.
-1Gerçekse sen suçlusun amk. Ne dövüyon da çocuğu picligine yavşasa anlarım da oda değil
-
-
1.
0Seviyorum napayım? Çocuğa anlatıyorum, anlamıyor.
-
1.
-
2.
+2Ne suçlusu aq en doğrusunu yapmiş
-
1.
-
29.
+1pREZervatif panpa devamm
-
30.
+13 -13 gün benimle konuşmamıştı. Tabi yine onsuz takılıyorum, kavga ettiğim çocuğa dikkat etmeye çalışıyordum. Her'an saldırabilir diye, hazırlıklı bekliyordum. Ki beklediğim oldu, okulun koridorundan aşşağı doğru tam inecekken bin üzerime atlayıp yere düşürdü, karnına tekme atıp bende onu düşürdüm. Burada karizmayı çizdirmemek için yalan söylediğimi düşenebilirsin ama gerçekten olanları anlatıyorum, zaten inanıp inanmak size kalmış. Onu yere düşürdükten sonra ayağa kaldırmadım gerisi allah ne verdiyse daldım. Bunun arkadaşlarından biri gelip, kollarımdan tuttunca sağlam bir yumruk yedim burnuma, yumruğu yiyince başım döndü burnum kırıldı sanmıştım amk, kafamı kaldıramadım bi 30 saniye yere kapaklandım. Gözümü açtığım da o binte bende yerdeydim.Tümünü Göster
Sonrası zaten yine kuru kalabalık, sınıfa girdim gömleğim kan olmuş. Burnum hala kanıyordu. Beni o halde gören Leyla korkup ağlamaya başladı. Bu yediğim yumruk işime çok yaramıştı, hala allah razı olsun o yumruktan, hayatımın en iyi yumruğuydu hep derim. Çünkü Leyla'nın şefkatli kollarına sarılmıştım resmen. Kim yaptı sana bunu onu öldürecem diyip bana sarılıp ağlıyordu, bana aşık olduğunu orada anladım. Fakat bu duygu dolu dakikalar müdür yardımcısının gelmesiyle bitti. Yavşak müdür yardımcısı bir de o halimle kulağımdan tutup, odasına kadar zütürdü.
Bu arada resmen kan yutuyormuş gibi hissediyordum. Müdür yardımcısı Velimi aradı, benide kavga ettiğim çocuğuda ingilizce öğretmenim acile zütürdü. Burnum kırıldı sanıyordum, direk bi kafa röntgeni çekip. Kanamayı durdurdular, burnumun kırılmadığını öğrenince bi ohh çekmiştim.
işin içine poliste girmişti. Acile girdiğimiz için, neredeyse tutanak tutacaklardı. Bizim yalvarmamız sonucun da vazgeçirdik, kavga ettiğim çocuklada polisler zorla barıştırdı. Bir de babamın acile gelmesi işin tuzu biberi oldu. Beni görür görmez sağlam bir tokat yapıştırdı ki hala kulağım da çınlamasını hissederim. Babam ingilizce hocama çok teşekkür ederek gönderdi. Babam benide kavga ettiğim çocuğu da yemeğe zütürdü. Sonradan Hasan'ın annesinin olmadığını öğrenince içim parçalanmıştı ve babamın bir kez daha kötü bakışlarına maruz kalmama sebep oldu. Ama kavganın neyden çıktığını biliyordum ve kimin de suçlu olduğunu bildiğim için vicdanımı rahatlattım sonradan. Ama yine de arada kaynayan ben olmuştum. Hasan yavşağını da bir iki kez dışın da okulda görmedim bir daha da.
Müdür disiplin kurulunu toplayıp beni başka okula göndermekte niyetliydi, babamın araya girip dil dökmesi ile bu sorunu halletmiş olmuştuk. Fakat bu olanlar gözleri benden başkayı kimseyi görmemelerine sebep olacaktı. Eve geldiğim de zaten ne azar işittiğimi buraya yazmama gerek yok, az çok tahmin etmişsinizdir. -
31.
+1Devaaaaaam
-
32.
+1REZa zarrap pREZervatif
-
33.
+7Ertesi günde bilerek okula gitmemiştim, az dinlenmekte benim de hakkım diyip vurup kafayı yatmıştım.
-
34.
+11Bir günlük tatilimin ardından okula vardığımda savaş gazisi gibi karşılandım, Leyla beni gördüğün de gözlerinin içi gülüyordu. Hala o çocuğu öldürecem diyip duruyordu. Ona karışmamasını biz meseleyi halletiğimizi söyledim. Leyla bu kavgadan sonra bana çok daha iyi ve merhametli davranıyordu ki, bu benim cesaretimi daha çok arttırmışdı. Neyse bazı yerleri atlıyorum, günler geçtikce Leyla ile sevgili gibi olmuştuk resmen. Ona bir kere bile onu sevdiğimi söylememiştim, oda bana hiç dememişti. Onunla arkadaş olmak dahi çok güzelken, onu öpememek elini tutamamak da bana koyuyordu.
Okulun kapanmasına 1 haftada kala öğrenci nufusu hızla düşmeye başlamıştı okulda. Yoklama alınma kesildiğinden dolayı, sınıfta hergün 5-6 kişiden fazla öğrenci olmuyordu. Sırf okula Leyla için geliyordum, oda benim için. Dersler boş sürekli onunla baş başa bahçe de dışarda sahilde geziyordum. Çok güzel vakitler geçiriyorduk. Onunla ilk kez sinemaya gidip bowling dahi oynamıştım. Sabahım onla, gecem onla mesajlaşmakla geçiyordu. Ama artık bu arkadaşlık benim için dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı. -
35.
+12Kıza açılamama konusunda tecrübeli bir abimin tavsiyesine kulak açtım. Verdiği tavsiye ise, bir tane extra iç, alkol özgüvenini yerine getirir demişti. Birde mentollü sakız çiğne ağzın kokmasın demişti. Evet bu tecrübeli olarak gördüğüm abimin dedikleri bir gibe yaramadı. Tamam alkol belki özgüvenimi yerime getirdi, ama kızın dindar olduğunu unuttum. Oda benim alkol kokumu aldı, eve gitti. Tüm gün açılacağım bir günü düşünmüştüm, ama bir daha sakın yanıma böyle gelme diyip kızarak gitti. Bende mal gibi kalmıştım. Okulda olanlar için ona mesaj atarak özür diledim. Tabi mesaj gelmedi, aradım bakmadı. Bende o gün hiç üstelemedim çünkü yarın karne günüydü. Ve hatamı telafi ederim diye umuyordum.
-
36.
+12 -2Yarın son gün karne günü olduğundan ve artık Leyla'ya olan sevgimi itiraf edeceğimden, aşırı bir heyecan içindeydim. Sabah olduğunda güzelce giyinip kavhaltımı yapmıştım. Ve ardından direk okula doğru gittim. Okula vardığımda öğlene kadar boş boş bizi bekletmişlerdi. dıbına koduklarım güneş beynimizi yakıyordu ama kimsenin gibinde değildi bu tabi. Leyla'yı saatlerce görememiştim, gözüm sürekli okulun kapısındaydı. Ama ne gelen vardı ne giden. Karneler dağıltılmaya başladı ve hala Leyla ortalıkta yoktu. Benim karne direk gibtirname olduğundan, rulo yapıp kıç cebime koydum. Sağda solda Leyla'yı arayıp sormaya başladım. Kime sorsam görmedim diyordu.
Geçtim okul bahçesine oturdum, belki gelir diye 1 saate yakın bekledim. En sonunda mesaj attım, nerelerdesin diye. Aradan bi 3-5 dakka geçti arayan oydu. -
-
1.
0ayraç rezz
-
1.
-
37.
+11Telefonu açtım, sınıfa doğru gel dedi. Ve pencereden el sallamaya başladı. Hemen sınıfa doğru çıktım, napıyorsun burada dedim, gülümseyerek bu sıcakta birde o güneşin altında mı bekleseydim dedi. Bende kızarak, bizde biliyoruz güneşin altında beklememeyi, seni aradım durdum hanımefendi.
Leyla: Özür dilerim ama seni sağa sola dolanarak beni araman hoşuma gitti, kusura bakma lütfen
-
Ben: Bugünün hatrına birşey demiyorum hadi öyle olsun
-
Leyla: Hadi gel gidelim.
Sınıftan çıktık ve bir lunapark'a gittik. O gün aşırı güzeldi, kırmızı bir elbise giymiş , beyaz teniyle. Kırmızı-Beyaz en büyük Türkiye demek geliyordu içimden resmen:( -
38.
+14Lunaparkta geçirdiğimiz günü hiç unutmuyorum. Korku tüneline girdik, dönme dolap makas dene şey vs. Ama hala ne elinden tutabiliyorum nede ona hala aşkımı itiraf edebiliyorum. Korku tünelin de bana korkup sarılmasını bekledim, ama aksine içerde gülmekten çatlamıştı ruh hastası. Ama en son Gondol'a binmiştik. Gondol nedir hemen hemen hepimiz biliyoruzdur. Gondol demişken, Venedik'de olan aşk gondollarından bahsetmiyorum.
Bilmiyenler için Lunaparkda ki Gondollar:
http://www.guneslunapark.com/images/gondol/8a.jpg
Neyse hiç birinde korkmayan hatun, en sonunda gondol'da korkup bana sıkı sıkıya sarılmasına vesile oldu. Ama keşke ona binmeseydik hala derim, yüzü sap sarı kesilmişti. Kulağıma dayanarak lütfen durdursunlar demişti. Bende hemen bağırarak hocam durdurun dedim tabi ilkin de duymadılar 2-3 bağırışımın sonunda sesimi duyurmayı başardım. indiğimizde başı dönüyordu, bir banka varana kadar tutarak zütürdüm onu düşmesin diye. Oturduk banka, ben ona bakıyorum renki iyice değişmişti. Bi 5-10 saniye eğildi ve kusmaya başladı. Kusması bitince tekrar doğrultup oturttum onu, ağzını silmesi ve çalkalaması için peçeteyle su aldım geldim hemen. Kusuktan bi 3-5 dakka sonra renki düzelmeye başlamıştı. Omzuma kafasını yaslayarak çok özür dilerim Kutsal dedi.
Bende espirisine çek kafanı şimdi benim üstüme de kusarsın dedim. Öyle diyince iyice utandı, kafasını kaldırarak istiyerek olmadı yaa ama dedi, bende gülmeye başladım hadi yat yat dedim. Bacaklarıma kafasını yaslayıp uzandı orada, resmen kalbim gümleyecek heyecandan amk. istemsizce de olsa malafat kalkıyor o anda, beynimi başka yerlere adepte ettim ki o halimi görmesin diye.
Neyse yarım saat bi öyle kaldık. Tam kendine gelmişti, istersen eve gidelim, halin yoksa dedim. Oda hayır gitmek istemiyorum dedi. -
39.
+11Kaldırdım ayağa onu, ve biraz sahilde dolaşmaya başladık. Oradan kumsala inip ayaklarımızı suya soktuk, keşke sokmasaydım sonra heryerimiz kum olmuştu amk, Neyse sahilde biraz daha yürümeye devam ettik, pamuk şeker satan bir amca gördüm, hadi gel pamuk şeker alayım sana dedim. Oda istemiyorum dedi, ısrarım sonucu gittik amcanın yanına pamuklu şeker verir misin abi 2 tane dedim, çıkardı ve tam elimi arka cebten cüzdanıma attım, hiç para kalmamış, o an yerin dibinde girdim. Amca bekliyor, kızda bakıyor bana. Hasgibtir dedim sessizce, Leyla gülmeye başladı, tamam ben veririm. Ben sana ısrar etme demiştim dedi gülerek.
Ulan yüzüm kıpkırmızı kesildi, o an yerin dibine de giremedim haliyle, yüzüne bakamadım. O hala gülüyor, sinirlenip artık gülme yeter dedim sana ödeyecem borcumu dedim. Oda aptal aptal konuşma konu para değil, yüzünün aldığı şekile güldüm sadece.. Ee ben sana dedim istemiyorum diye, hadi gel sana yemek ısmarlayayım. Hayır dedim. Oda açlıktan ölüyoruum hadi gel birşeyler yiyelim dedi. Ne kadar kabul etmesem de çok ısrarcı oldu, zaten pamuklu şekerleri yemedik bile yolda gördüğümüz bir çocuğa vermiştik. Onun ısmarladığı yemeği yemedim, başkasının ısmarladığı veya parasıyla birşey yapmayı yediremem. Çocukluğumdan beridir huyum böyledir. Kaldıramıyorum böyle şeyleri, takıntı yapıyorum. Oda ısmarladığı yemeği yemedim diye kızdıydı.
Akşam olmaya başlamıştı bizde kalkıp yavaş yavaş, otobüse doğru ilerliyoruz. Yazın neler yapacağımızı anlatıyoruz birbirimize. Onu yazın göremeyeceğimi biliyordum. Artık son fırsatım buydu, onu otobüse bindirmeden önce herşeyi söylemeliydim.. -
40.
+11 -2Durağa doğru yüremeye devam ediyoruz. Leyla sana söylemek istediğim birşey var dedim, Neymiş? dedi, Seni çok seviyorum dedim. Bende seni seviyorum dedi. Ama ben öyle bir sevgiden bahsetmiyorum Leyla, ben sana aşığım dedim. Kafasını çevirdi ve yürümeye devam etti, durağa kadar hiç birşey demedi. Durakta bekliyoruz, ikimizde birşey demedik birbirmize.
Otobüs binmeden önce, sadece yanağımdan öptü. Görüşürüz dedi.
O'an beni öptüğün de çok mutlu olmuştum, havalara uçucaktım belki.. Sonra olanlar hevesimi kursağımda bıracaktı orası ayrı tabi. -
41.
+1Rez panpa okuyacam sonra
-
42.
+13Eve geldim. Rulo yaparak züt cebime koyduğum karneyi eve gururla gösterdim, öpücüğün vermiş olduğu hisle hiç birşeyi umursamıyordum amk. Birde neredeydin bu saate kadar diye fırça yedim, karneden dolayı fırça atmadılar çünkü nasıl bir karneyle geleceğimi biliyorlardı. Babam zaten beni gibmeye niyetliydi, ama onun gibme metodu daha farklıydı. Dövmedi sağolsun dövmekten beter etmişti. Yazın beni fabrikaya soktu, fabrikanın ameleliği, ne tak varsa herşeyi bana taşıttırdıkları cinsten.
Bir pazar günü tatil yapıyorum, geri hep çalışmakla geçiyor vaktim. Bu arada Leyla'nın telefonu ne zaman arasam kapalı, facebook'u, twitterı zaten hak getire, ki yok. 2 haftadır ne telefonuma bakıyor nede bir mesaj yazıyor. Bekliyorum bir mesaj, iş yerinde bile fırsat buldukca telefona bakıyorum sırf o aradı mı mesaj attı mı diye. Ama bir tak yok. Kederimden geberecem.. -
43.
+11 -1Tam tdıbına 2 ay geçti, yaz tatilinin bitmesine 1 ay var yok belki, Bana hiç bir şekilde ne bir mesaj atıyor ne arıyor. Anlayacağınız aşkımdan Leyla gibiyim, evlerine gidip kapılarını çalmayı dahi düşündüm ama, iş namus davasına dönerse beni giber vurarlardı açıkcası yemedi. Onun yerine artık pazar tatilim de mahallelerine gittim. Evlerinin karşısın da bi süpermarket vardı, orada sigaramı yakıp şapkamı taktım, sağı solu kesiyorum.
Öğlenden akşam saat 6'ya kadar oralarda dolandım, Leyla'nın L'si yok. Görsem sadece konuşacam, içim çok dolmuştu, beklediğim yerde gözlerim doluyor. Bir yandan aşırı özlemişim onu, bir yandan da aşırı sinirliyim. Ama bekledim, ne gelen vardı ne giden. Evlerinin balkon kapısı kapalı perdeler çekili, akşam olduğun da ışıkları bile yanmıyordu. Belki misafirleğere gitmişlerdir diye yine beklemeye devam ettim, hiç gelen giden olmadı. Artık öğlenden beridir beni oralar da görenler, tip tip bakmaya başlamışlardı. -
44.
+13 -1Okulun açılmasına son 2 hafta kala, bana yabancı bir numaradan biri mesaj attı. Seni çok özledim diye. Aklıma direk Leyla geldi, direk aradım ama telefon hiç açılmadı. Hem okulun kapanmasına 2 hafta kalmıştı hemde Leyla'yı artık görmek istiyordum. Babamın karşısına geçip, baba o kadar çalıştım, şurada 2 hafta tatilim kaldı. Artık bırakmak istiyorum işi dedim. Önce kabul etmese de, anneme biraz acıtasyon yaptım o ikna etmişti babamı. Sonra fabrika da ki amelelik işimden kurtuldum.
işe alışmıştım zevkli de geçiyordu aslında, tatil falan gibimde değildi. Sadece Leyla için bırakmıştım. Artık her gün Leyla'nın mahallesine gidip oralar da geziyordum. Sırf onu görmek için, fazla dikkat çekmemeye özen gösteriyordum en fazla öğle ve akşam 1'er saat mahalleyi turluyordum. Ama nafile hiç Leyla'yı görmedim. Nede evlerin de bir ışık gördüm hiç birşey. Boş geçirdiğim süre boyunca okulun açılmasına az kalmıştı, artık mahallesine gitmemeye başladım. Nede olsa okula gelecek diyip. Bu sefer de okulun açılmasını iple çekiyordum. -
45.
+7Yaz tatili artık bitmişti, ve artık tüm öğrenciler okula haliyle. Okula içim param parça gittim. Leyla'yı okul da görmeyi bile ummuyordum. Ders zili çaldı hiç giblemedim bile, okulun tuvaletine geçip pöfür pöfür sigara içiyorum. Leyla'nın sınıfta olup olmadığını bile bilmiyorum, tuvalatte arkadaşla dertleşiyoruz, 2-3 kişi. Tenefüs zili çaldığın da tuvaletten çıkıp sınıfa doğru gittim. Amk benim hala aklımda eski sınıf var, sınıfımızın yeri değişmiş bir üst kata taşımışlar sınıfı. Orada mal mal oturuyorum, bunlar kim amk diyorum içimden. Sonra sınıfın kapısına çıkıp tabelaya baktım, başka sınıf burası diyip, yeni sınıfımızı arıyorum. Neyse kendi sınıfımıın yerini buldum hemen. Sınıfa bir girdim, kızın biri kafayı sıraya koyup yatıyor. Leyla olduğunu saçlarından anladım hemen, yanına giderek Leyla dedim, kafasını kaldırdı. Beni görünce direk boynuma sarıldı, seni çok özledim diye.
Bende hemen kollarını çektirdim üzerinden. Okullar açılınca mı beni hatırlıyorsun lan? Sana diyecek birşey bulamıyorum, diyip tüm sinirimi ona saydırarak geçirdim. Tek kelime etmedi ilk başta. Ama Leyla'da değişiklikleri çok kolay farkettim. Çok zayıflamış neredeyse kemikleri gözükecek derece de, gözlerinin altı morarmış, gözlerini içi kıpkırmızı damarları yanmış sanki. Kendine bakan güzel ve tertipli kız saçı başı dağıtmış, kötü bir hal almış.