+2
bir ömrün ilk başlangıcıdır.
tesadüf eseri tanışmıştık bir hastane bahçesinde. elinde 2 çay dizlerine kadar gelen beyaz önlük, esmer, kısa saçlı masum yüzlü bir melek bana doğru ilerliyordu aa ne zahmet ettiniz teşekkür ederim diyerek kaptım elinden çayı o da ne hikmetse gülümsedi ne demek afiyet olsun diyerek yeni bir ilişkinin tohumlarını o an atığının hiç farkında olmadan. böyle bir tesadüfü aklından bile geçirmeyen ben basit bir harekete tav mı oldum yoksa mutluluğa bu kadar hasret miydim anlayamadım. kız ister istemez şaşırdı tabii ama o masumluğu bir ay ışığı gibi yüzüne vuruyordu. konuştuk biraz hangi bölümde çalıştığını söyledi. o yuvarlak kelimeler kuruyordu ben ise muhabbeti uzattıkça uzatmaya çalışan bir satış temsilcisiydim sabahtan akşama kadar tek bir ürün bile satamayan. 1 saatlik öğlen arasının tamdıbını benimle geçirmişti neredeyse. hadi ben gidiyorum hatta geç bile kaldım diyerek çalıştığı bölüme yol aldı.
damarlarımda akan kanın hızlılığı ve yüreğimdeki kıpırtıların sesini dinleyerek 1 gün sonra çalıştığı bölüme güzel sözler eşliğinde bir çiçek yolladım ardından mesai bitiminde kapısının önünde bitiverdim. tabii kız yine çok şaşırdı. allem edip kullem edip bir kahve içmeye ikna çabalarım sonuç verdi. sanki bir nezaket abidesiydi mübarek yine nezaket gösterip kabul etti. oturduk bir mekana birer kahve söyledik. yaklaşık 10 dakika hiç konuşmadan deniz mavisi gözlerinde mavi tura çıktım adeta bu ne güzellikti yarabbim sanki bir rüyadayım garsonun boru gibi sesiyle irkildim ve öykümüz böyle başladı.