-1
serpil'le üç aydır birlikteyiz ve çok iyi gidiyor. yoksa gidiyordu mu demeliyim bilemiyorum. serpil 47 kilo 1.68 boyunda esmer, yeşil gözlü bir hatun. geçen gün sevişirken biraz da şehvetin verdiği itici güçle ona "aşkım senin gibi kız gibmedim. domalırken o kalçalarını kaldırışın, o zütünü ayırışın beni deli ediyor... " gibi cümleler kurdum. böylelikle ilişikimizi bir ileri aşamaya taşıdık. önceki gibişlerimizi birbirimize anlatıp yatağımızı daha baştan çıkartıcı kılmaya karar verdik. ilk zamanlarda bu çok hoşumuza gitti. marifet gibi ona daha önce gibtiğim kızları ballandıra ballandıra anlatmaya başladım. yok işte "hülya şöyle zütten alırdı, elif şöyle sakso çekerdi" falan diye anlatırken o da başladı.
bir gün istanbul'dan ankara'ya giderken otobüste hiç tanımadığı bir herifle samimileşmiş. mola yerinde biraz sohbet etmişler. moladan sonra herif geçip bunun yanındaki koltuğa oturmuş. önce ufak dokunuşlar derken azmışlar. herkesin uyuduğu bir anda herif malı çıkarıp bunun eline vermiş. imkansızlıktan fazla ileri gidememişler ama bir an için o arkasını herife dönmüş ve herif kilodunun arasından hafifçe sokmuş. ama sonra panikleyip kısa kesmişlier. bir diğerinde ise seramik sergisinde at kuyruklu kır saçlı bir herif bunun eserlerine hayran olmuş. sohbet ilerlemiş ve on dakika içerisinde tuvalette hızlıca birlikte olmuşlar.
şimdi problem şu ki kızın etrafında gördüğüm herkese şüpheyle yaklaşıyorum. arkamdan bir haltlar çevirdiği fikri hiç aklımdan çıkmıyor. ama o "kutman sen benim tek aşkımsın. inan istanbul'a döndüğünde bir an önce gelip yine beni mutfakta becermeni hayal ediyorum, sıcak yuvamızı hiç bir şeye değişmem" diyor. ama kız bir dalış kulübünde muhasebeci. etrafında bir sürü dalgıç çocuk var. bizimki iş ortamındaki herkesi kardeşi gibi bellediğini söyledi. ama bilemiyorum. dalış kulübünün sahibi reşat bey geçen gün hepimizi yemeğe davet etti. bizim masadan da ayrılmak bilmedi. ingilz karısı türkiye'ye bir türlü uyum sağlayamamış. sülün gibi kız geldiğinden beri 20 kilo almış ve bunalımdaymış. "şeytan diyor vur kıçına tekmeyi" dedi. bizimki de çok üstüne vazifeymiş gibi "zaten marianne'yi geçen gün tek başına içerken gördüm. biraz sonra atladı bigibletine limana doğru gitti" diye fişekledi.
beyler neler dönüyor. ne yapim ne edeyim bilemedim en iyisi sizlere anlatayım istedim. sizce ne yapmalıyım..?