1. 1.
    +4
    Sevgileri yarınlara bıraktınız
    Çekingen, tutuk, saygılı.
    Bütün yakınlarınız
    Sizi yanlış tanıdı.

    Bitmeyen işler yüzünden
    (siz böyle olsun istemezdiniz)
    Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
    Kalbinizi dolduran duygular
    Kalbinizde kaldı.

    Siz geniş zamanlar umuyordunuz
    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
    Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
    Geçeceği aklımıza gelmezdi.

    Gizli bahçenizde
    Açan çiçekler vardı;
    Gecelerde ve yalnız.

    Vermeye az buldunuz
    Yahut vaktiniz olmadı.
    ···
  2. 2.
    +3
    en değerli vakitlerinizi bana ayırdınız
    sağolunuz efendim
    gökyüzünün sonsuz olduğunu bana öğrettiniz
    öğrendim
    yeryüzünün sonsuz olduğunu öğrettiniz
    öğrendim
    hayatın sonsuz olduğunu öğrettiniz
    öğrendim
    zamanın boyutlarının sonsuzluğunu
    ve havanın bazan kuşa döndüğünü öğrettiniz
    öğrendim efendim

    ama sonsuz olmayan şeyleri öğretmediniz
    efendim
    baskının zulmun kıyımın açlığın
    bir yerlere kıstırılıp kalmanın susturulmanın
    aşk mutluluğunun ve eski hesapların
    aritmetiğin bile

    bunları bulmayı bana bıraktınız
    size teşekkür ederim.
    ···
  3. 3.
    +3
    *Beni mi Seviyorsun

    Kadın adamı çok seviyordu...
    Yemyeşil ovalarını verdi adama
    Yaşam fışkıran.
    Beni seviyor musun?
    Evet, dedi adam...
    Güneşini, ayını verdi kadın
    Yıldızları taktı bir bir adamın omuzlarına...
    Beni seviyor musun?
    Tabii, dedi adam...
    Kadın çağladı
    Gürül gürül akan pınarını verdi adama.
    Beni seviyor musun?
    Elbette, dedi adam...
    Kadın bağlandı
    Yaşam ipini adama verdi,
    Bir oldular tek oldular adamla.
    Beni seviyor musun?
    Biliyorsun, dedi adam...
    Kadın dağlarını verdi adama
    Tırmandılar doruklara.
    Beni seviyor musun?
    Aşağılara baktı adam zirveden
    Başkalarını gördü
    Sustu adam...
    Ağladı kadın...
    Gözyaşını verdi adama
    Almadı adam...
    Kadın onurunu verdi adama
    Şaşırdı adam...
    Sordu yine usulca kadın
    Beni mi seviyorsun?
    Onu da seviyorum seni de, dedi adam...
    Sustu kadın, sustu
    Verecek bir şeyi kalmadığında...
    Senin yüreğine ihtiyacım var, dedi adam
    Başkasını sevebilmek için...
    Çıkarıp yüreğini verdi kadın.
    Korktu adam...
    Beni sevmiyor musun, dedi adam.
    Sesi yoktu kadının söyleyemezdi.
    Gözleri yoktu kadının ağlayamazdı.
    Kalbi yoktu kadının sevemezdi.
    Onuru yoktu kadının yaşayamazdı...
    ···
  4. 4.
    +2
    Ne hasta bekler sabahı,
    Ne taze ölüyü mezar.
    Ne de şeytan, bir günahı,
    Seni beklediğim kadar.

    Geçti istemem gelmeni,
    Yokluğunda buldum seni;
    Bırak vehmimde gölgeni
    Gelme, artık neye yarar?
    ···
  5. 5.
    +2
    Ha bugün gelmişsin,
    Ha yarın.
    Ne fark eder ki..
    Ben senin yokluğunu,
    Bir gün olsun hissetmedim ki?

    Ellerini tutmadan sıcaklığını hissettim
    Gözlerine bakmadan, ihanetini seyrettim
    Şimdi gelsen de, gelmesen de
    Ne fark ederki...

    Bedenimdeki küçücük yüreğim,
    Ayrılığı yalnız yaşasa da,
    Her gün
    Ümitsizce yollarına baksada
    Gözlerimi kapadığım zaman,
    Koşarak yine sen gelirsin maziden
    Yalnız bıraktığın yüreğim
    Heyacanla çıkar yerinden..

    Şimdi gelmesen de,
    Üzülür müyüm sanıyorsun?
    Ayrılık koyar mı bana
    Yine dönerim eski günlerime
    Eski yaşantıma
    Eski hayallerime
    Gelsen de, gelmesen de
    Ne fark ederki...

    Sana yüzüm yok ki,
    Diyemem, söyleyemem gel diye,
    Hayalerimde bir tek seninle yaşarım
    Ölsem de, kalsam da aşkı seninle,
    Şansın, bahtın açık olsun,
    Gelmezsen bile..
    Ben seni sen olmadan da sevdim,
    Ben seni sensiz sevdim...
    ···
  6. 6.
    +2
    Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
    Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

    Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
    Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.

    Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru.
    Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.

    Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için...
    Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.

    Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi,
    Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

    Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
    Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

    Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan.
    Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.

    Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer;
    Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.

    Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi,
    Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.

    Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize,
    O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.

    Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle.
    Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.

    Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı.
    Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.

    isyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil.
    Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme
    ···
  7. 7.
    +2
    Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
    Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
    Sevmek için güzele mi bakmalı?
    Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
    Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
    Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
    Solması için gülü dalından mı koparmalı?
    Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
    Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
    ···
  8. 8.
    +2
    Kaldırımlar 1

    Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
    Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
    Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
    Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.

    Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
    Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
    in cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
    Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

    içimde damla damla bir korku birikiyor;
    Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
    Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
    Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

    Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
    Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
    Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
    Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

    Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
    Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
    Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
    Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

    Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
    iki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
    Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
    Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

    Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
    Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
    Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
    Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
    ···
  9. 9.
    +1
    oç duygulandrdın utanmasam senle tepkimeye girmek istyorum sana karbon bağlamak istyorum dicem
    ···
  10. 10.
    +1
    Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
    En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
    Lâleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
    Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
    Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
    Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun ekgib olma
    Yatakta yatmayı bildiğin kadar
    Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
    Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
    Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
    Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
    Bütün kara parçaları için
    Afrika dahil

    Senin bir havan var beni asıl saran o
    Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
    Sabahları acıktığı için haklı
    Gününü kurtardı diye güzel
    Birçok çiçek adları gibi güzel
    En tanınmış kırmızılarla açan
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
    Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
    Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
    iki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
    Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
    Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
    Bütün kara parçalarında
    Afrika dahil

    Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
    Kalanalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
    Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
    Aklıma kadeh tutuşların geliyor
    Çiçek Pasajında akşamüstleri
    Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
    Bütün kara parçalarında
    Afrika hariç değil.
    ···
  11. 11.
    +1
    Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
    “O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
    Demeyeceksin işte.
    Yaşarsın çünkü.
    Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
    Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

    Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
    Senin onu sevdiğinden.
    Çok sevmezsen, çok acımazsın.
    Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
    Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
    Senin değillermiş gibi davranacaksın.
    Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
    korkmazsın.
    Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
    Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
    Paldır küldür yürüyebileceksin.
    ille de bir şeyleri sahipleneceksen,
    Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
    Gökyüzünü sahipleneceksin,
    Güneşi, ayı, yıldızları…
    Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
    “O benim.” diyeceksin.
    Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
    Mesela gökkuşağı senin olacak.
    ille de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
    olacaksın.
    Mesela turuncuya, yada pembeye.
    Ya da cennete ait olacaksın.
    Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
    Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
    de hep senin kalacakmış gibi hayat.
    ilişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak…
    ···
  12. 12.
    +1
    (bkz: sevgileri yarınlara bıraktınız)

    bu şiiri sol taşakta görünce heyecanlandım amk. Bu şiirin bende özel bi yeri var.
    ···
  13. 13.
    +1
    seviye düşmüş amk
    ···
  14. 14.
    +1
    beni koyup gitme n’olursun
    durduğun yerde dur
    kendini martılarla bir tutma
    senin kanatların yok

    düşersin yorulursun
    beni koyup gitme n’olursun

    bir deniz kıyısında otur
    gemiler sensiz gitsin bırak
    herkes gibi yaşasana sen
    işine gücüne baksana

    evlenirsin, çocuğun olur
    beni koyup gitme n’olursun…
    ···
  15. 15.
    +1
    Ne Sevdan Biter Ne Kavgan

    Cananım;
    Maziye daldım bu gece.
    Şöyle bir baktım,
    Acılarla yoğrulmuş,
    Geçmişimi hatırladım düşününce.
    Neler, neler yaşanmış,
    Ne hain pusular kurulmuş,
    Ne oyunlar oynanmış sinsice...
    insan nelere katlanıyor,
    Cananını yürekten sevince...

    Nice vurgunlar yendi,
    Nice bedeller ödendi,
    Ne zindanlar yol eylendi,
    Bazen;
    Faili belli cinayetler işlendi,
    Sonradan da,
    Adına failli meçhul denildi...
    Bazen;
    Yolumuza tuzaklar döşendi.
    Bazen de;
    Aramıza parmaklıklar,
    Tel örgüler çekildi.
    Ama kar etmedi hiç birisi...

    Yine de,
    Dilden dile şarkılar,
    Dilden dile türküler söylendi...
    Yasaklı kalemlerden,
    Şiirler, destanlar yazıldı,
    Ve
    ismin bir daha silinmemek üzere,
    Kalbimin derinliklerine kazıldı...

    Ben sende bir can,
    Sen bende olmuşsun,
    Gönlüme taht kuran bir canan.
    Sanma ki,
    Yaralar sarılmaz,
    Bulunmaz derdimize derman.
    Böyle gelmiş,
    Böyle gitmez bu devran.
    Olsalarda Sultan Süleyman.
    Verilse de katlime ferman...
    inan, inan ki;
    Ne sevdan biter ne kavgan...
    Böylesine tutkunum sana,
    Ey sevgili canan.
    Cananın kendisi sanki bir parça vatan...
    ···
  16. 16.
    +1
    Uçun kuşlar uçun, doğduğum yere
    Şimdi dağlarında mor sümbül vardır
    Ormanlar koynunda bir serin dere
    Dikenler içinde sarı gül vardır

    O çay ağır akar, yorgun mu bilmem
    Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem
    Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem
    Yüce dağ başında siyah tül vardır

    Orda geçti benim güzel günlerim
    O demleri anıp bugün inlerim
    Destan-ı ömrümü okur dinlerim
    içimde oralı bir bülbül vardır

    Uçun kuşlar uçun, burda vefa yok
    Öyle akarsular, öyle hava yok
    Feryadıma karşı aks-i sada yok
    Bu yangın yerinde soğuk kül vardır

    Hey Rıza kederin başından aşkın
    Bitip tükenmiyor elem-i aşkın
    Sende derya gibi daima taşkın
    Daima çalkanır bir gönül vardır
    ···
  17. 17.
    0
    gidişini öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı..
    fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım..
    kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya..
    manzaraysa ayrılığa sıfır..
    işte her şey hazır..
    acılarımla iki lafın belini kırdık..
    yokluğunda bir kuş sütü ekgib..
    yalnızlığım ve ben..
    seni çok bekledik..
    ···
  18. 18.
    0
    Ağlamıyorum Artık…

    Akan her damla gözyaşımda
    Tükenip giden benmişim
    Yolcusu olmayan yollarda
    Kaybolan yolcu benmişim

    Hesap sorunca yıllar
    Cevap veremeyen ben
    Her gün biraz daha beyazlaşan saçlar
    Ve her dem sevilen sen….

    Şimdi...
    Sevgini de al git!
    Bundan sora yıllarım bana ait
    Sevgiyi öğrendiğim gibi,
    Sana inat!
    Sensizliği de öğreneceğim elbet…

    Yinede kalırsa senden bana bir şeyler
    Pasıdır onlar geçmişin,
    Saklayacağım...
    Başımda esince hınzırca yeller
    Bak nasıl sensiz de yaşayacağım…
    ···
  19. 19.
    0
    biliyorum sana giden yollar kapali
    ustelik sen de hic bir zaman sevmedin beni

    ne kadar yakindan ve arada ucurum;
    insanlar, evler, aramizda duvarlar gibi

    uyandim uyandim, hep seni dusundum
    yalniz seni, yanliz senin gozlerini

    sen bayan nihayet, sen olumum kalimim
    ben artik adam olmam bu derde duseli

    simdilerde bir kopek gibi kosuyorum ordan oraya
    yoksa gururlu bir kisiyim aslinda, inan ki

    animsamiyorum yari dolu bir bardaktan su ictigimi
    ve icim goturmez kenarindan kesilmis ekmegi

    kac kez sana uzaktan baktim 5.45 vapurunda;
    hangi sarkiyi duysam, bizimcin soylenmis sanki

    tek yanli ask kisiyi nasil aptallastiriyor
    nasil unutmusum senin bir baskasini sevdigini

    cocukca ve seni uzen girisimlerim oldu;
    bagisla bir daha tekrarlanmaz hicbiri

    raslasmamak icin elimden geleni yaparim
    bu boyle pek de kolay degil gerci...

    alisirim seni yalniz duslerde oksamaya;
    bunun verdigi mutluluk da az degil ki

    cikar giderim bu kentten daha olmazsa,
    sensizligin bir adi olur, bir anlami olur belki

    inan belli etmem, seni hic rahatsiz etmem,
    son istegimi de soyleyebilirim simdi

    bir geceyarisi yaziyorum bu mektubu
    yalvaririm onu okuma carsamba gunleri
    ···
  20. 20.
    0
    gözlerin gözlerime değince
    felaketim olurdu, ağlardım
    beni sevmiyordun, bilirdim
    bir sevdiğin vardı, duyardım
    çöp gibi bir oğlan, ipince
    hayırsızın biriydi fikrimce
    ne vakit karşımda görsem
    öldüreceğimden korkardım
    felaketim olurdu, ağlardım
    ne vakit maçka'dan geçsem
    limanda hep gemiler olurdu
    ağaçlar kuş gibi gülerdi
    sessizce bir cigara yakardın
    parmaklarımın ucunu yakardın
    kirpiklerini eğerdin, bakardın
    üşürdüm, içim ürperirdi
    felaketim olurdu, ağlardım
    akşamlar bir roman gibi biterdi
    jezabel kan içinde yatardı
    limandan bir gemi giderdi
    sen kalkıp ona giderdin
    benzin mum gibi giderdin
    sabaha kadar kalırdın
    hayırsızın biriydi fikrimce
    güldü mü cenazeye benzerdi
    hele seni kollarına aldı mı
    felaketim olurdu, ağlardım
    ···