+6
Ama ayrılan sen değilsin, yani o bir şekilde ayrılıyor, hiç bir manası olmayan bir sebepten.
Seni sevdiğini ama birlikte olamayacağını, yine de senle hala iletişim kurabileceğini söylüyor. O anda onu vazgeçirmek için yapmadığın şey kalmıyor. Ama başaramıyorsun.
Susuyorsun kısa bir süre. Sonra tekrar yazıyorsun. Yakın arkadaş olarak kalabileceğini söylüyorsun. O da onaylıyor, olur diyor. Kendini "ayrıldı ama beni hala seviyormuş" diye avutuyorsun.
Onu her gün görmeye devam ediyorsun. Sanki çok daha güzelleşmiş duruyor. Ona nasıl davranacağını, onla artık nasıl konuşacağını bilmiyorsun. Artık her şey sana onunla yaşadığın bir şeyi hatırlatıyor.
Bir iki kez daha vazgeçirmeyi deniyorsun. En ufak hataları gözden geçirerek tekrar tekrar deniyorsun. Ama o fikrinin değişmeyeceğini söylüyor. Moralin daha da gibiliyor.
Bazen o hala sana aitmiş gibi hissediyorsun. Ve bu konuşmana da yansıyor. Konuşmalarınız eski sizi andırmaya başlıyor. Başlarda kendisi de buna karşı değilken daha sonra böyle yapmamanı ima ediyor.
Soğuk davranıyor bazen. Sanki daha önce senle hiç konuşmamış gibi. Ve bazen de hiç umursamıyor. Sinirle üzüntüyü karışık yaşıyorsun.
Günün birinde çok tak hissediyorsun. Bunu farkediyor ve sana ne olduğunu soruyor. Söylüyorsun. Üzüldüğünü söylüyor, ama seni umursamadığını biliyorsun. Bu durumun içinden çıkmak için sana daha da yakınlaşmak yerine daha da uzak olsam iyi olmaz mı diye soruyor. Sonra nasıl oluyorsa bunun seni üzeceğini biliyor ve yakınlaşıyor. Ayıp olmasın diye belki de.
Ayrılırken seni hala sevdiğini söylemişken daha sonra ağzından seni sevip sevmediğimi bilmiyorum diyen cümleler çıkıyor. Hangi ara buraya geldik diyorsun içinden.
Sana sürekli kendisini bu kadar abartmamanı ve canını sıkmamanı söylüyor. Ama senin kendisi kadar kalpsiz biri olmadığını bilmiyor.
O unutabiliyor bir şekilde. Veya umursamıyor. Senin bunları yapabildiğin en uzun süre ise 10 dakika. Sen yapamıyorsun çünkü. Çünkü sen bu kadar duygusuz değilsin. Çünkü sen bir kere sevince çok fazla seviyorsun. Çünkü sen ileride ayrılacağın bir insanı sevmiyorsun. Ama o yapıyor.
Her gün ondan olumlu bir mesaj bekliyorsun. Onun yazdığı her şeyden kendine bir şeyler çıkarmaya çalışıyorsun.
Onda herhangi bir sebeple uyanan en ufak bir sevinç belirtisi bile seni mutlu etmeye yetiyor ve artıyor.
Bazen de çok nefret ediyorsun ondan. Çok büyük bir hataymış diyorsun. Geçirdiğin her ana lanet okuyorsun. Keşke tanımasaydım diyorsun. Küfür edip bağırıyorsun.
Ama çok kısa bir süre için. Çünkü o olmadan yapamadığını sen de biliyorsun. Ve eğer o dönmeyecekse bir daha asla kimseyi sevemeyeceğini, kimseye güvenemeyeceğini de biliyorsun. Kendine söylediğin her şey yalan olsa da bunun doğru olduğunu adın kadar biliyorsun. O yokken hiç kimse yok çünkü. Hayatın kara bulutlarla kaplı terk edilmiş bir yer.
Tüm bunları düşünüyorsun, birlikte geçirdiğiniz güzel zamanları, yalanları, hepsini düşünüyorsun. Bir müzik açıyorsun sonra. Ve eğer asla dönmeyecekse onu tamamen unutmayı istiyorsun. Yaptığı her şeye rağmen ona tekrar tekrar şans veriyorsun çünkü. Hala onun sana dönme umuduyla yaşıyorsun. Seni hayata bağlayan tek şey onun bir cümlesine bakıyor.
Çok iğrenç bir hisle yükleniyorsun. Gözlerin doluyor. için üşüyor. Boğazın düğümleniyor. Ağzından tek bir cümle çıkıyor sonra:
giberim böyle hayatı.
iyi geceler.
edit: Bu yazıyı yazarken bile ona mesaj atmak.
Tümünü Göster