+24
1-2 saat ardından kendime gelmiştim, serum bittikten sonra taburcu etmişlerdi hastahaneden, Caner öğrenmişti belliki her şeyi pek üstelemedim zira gibecekmiş gibi bakıyordu bana
yine de konuya pek giremiyordu kızgındı haliyle anlatmamıştım kimseye dertlerimi, kaç kişiye paylaşabilmiştim ki zaten...
Caner bizi evine zütürmüştü arabasıyla, herkes yorgundu ne ben nede karşı taraftan biri sohbetten ziyade geceyi sorunsuz bir şekilde geçirme derdindeydi evi çok büyük değildi ama o gün yalnız başıma bir odada kalmıştım. Müslüm ile Erdinç ise tıkış tıkış bir koltukta yatmıştı, ondan sonra neler olmuştu
bilemiyorum ikisinin arasında büyük bir sırdı..
Öğlene doğru kalkmıştık, Caner kahvaltıyı önceden hazırlamıştı sağolsun hepimizi teker teker uyandırmıştı;
beni kaldırırkende ;
Caner-Seninkiler sarmaş dolaş yatıyor
demişti, geçen günün ardından yüzüm biraz olsun gülmeye başlamıştı
Biliyordum anlık gülüşmeler de bunlar, eski halime yeniden dönecektim ama o kadar özlüyorduki insan bu duyguları bir an için bile kendimi huzur dolu hissetmek paha
biçilemezdi benim için.
SP-Tamam kanka geliyorum
Uyumaya seven bir adamdım ben, çocukluğumda da keza böyleydim uyuşuktum biraz Annemde öyle derdi. Dün geceki kareler teker teker saniye saniye gözümde canlanmıştı,ilk birkaç dakika
hatırlayınca mutlu olmuştum, sevdiğime kavuşmuştum daha ne isteyebilirdim ki ?
Sonra o mutluluk, gündüzün geceye bırakması gibi kararıp
üzüntülere dönüşmüştü.
Çok üzülmüştüm daha hiçbir şey konuşamamıştım ben Ayşegülümle..
Daha neler anlatacaktım sevdiğime
Onu dinleyecektim, ne diyecekti acaba canlanırdı belki gözlerimin önünde söylerdi belki de beni hala nice sevdiğini
Ama fırsat olmadı,
Olmadı ulan olmadı yaşayamazdık hiçbir şey
gitti lan sevdiğim gitti ellerimden kayıp gitti..
Yaşamıyor o sistemin patronu
duymuyor o seni
sana seni sevdiğini söyleyemez
o yok artık yok ...
Gerçekleri bilmek zordu elbet ama bir gerçek vardı ki gerçekleri kabullenmek daha zordu
ben o öğlen kahvaltıya kalkmaya hazırlandığım gün anlamıştım
ben hala kabullenememiştim, sadece mesafeler ayırmış gibi hissediyordum
Oysa aynı dünyada bile değildik..
Bu gerçekle yüzleşmek zor gelmişti çok zor
tutamamıştım yüreğimdeki acıyı, tutamamıştım gözlerimde biriken yaşları
başlamıştım hüngür hüngür ağlamaya ama bu sefer farklıydı
ağlarken ciğerim yanıyordu, bağırıyordum sadece Ayşegül diye
Ayşegül gel lütfen diye
gel bir kez göreyim seni
gel bir kez duyayım sesini
gel bir kez sarılayım sana
gel bir kez sevdiğim gel bir kez de
Sana sevdiğimi söyleyeyim
Ya birlikte olduğumuz zamanlarda, söylememiştim fazla belki
belki de içinden geçirmişti neden daha fazla 'Seni Seviyorum' demiyor diye
bu ihtimal bile canımı acıtıyordu, söylenecek o kadar fazla şey vardı ki
Çünkü sadece bir insanla bir ömür paylaşmak isterdin sadece ulan sadece birini gerçekten yüreğin sevebilirdi
Diğer gelecek olanlar inan sadece kendini ve karşındaki insanı kandırmaktan ibaretti.
Bu acıyla yaşama gerçeği;
Önce güzel anıları
mutlulukları belki biraz paylaşılanları
Sonrasında ise sadece;
Onun yokluğunu her gün hatta her dakika her saniye karşı karşıya gelmekti
Anlarım senin halinden demek kolaydı, unutursun yeniden seversin demek kolaydı
Belki de ayrılırdınız evlenmezdiniz demek de kolaydı
Ya bununla yaşamak, hatta devam etmek kolay mıydı ?
Kolay olan neydi biliyor musun ?
Bu duygunun varlığını bilmemek
Sevmenin,
Özlemenin,
Güvenmenin,
Hatta bir insanın gülüşünden mutlu olabilmenin
Ne olduğunu bilmemek kolay olandı...
Belki okuyunca gözlerinde canlanmaya başlar bir şeyler yada bu duygudan bir ömür boyu mahrup olarak devam edersin
Sonunda acı da olsa aşkı bilmek her şeye değerdi.
Zar zor olsa da ayağa kalkmıştım, içime içime ağlamıştım zira sesimi duymamıştı kimse
Ellerimle gözyaşlarımı silmiştim, -güçlü olmak gerekiyordu belkide kendim için değil,en azından öyleymişim gibi durmak zorundaydım-
Herkes masada yerini almıştı, Bakışları üstümde hissetmiştim peş peşe sorular gelecek gibiydi.
Aylardır yurtta arada sırada dışarda kahvaltı yapıyorduk, uzun süre aradan sonra bir evde kahvaltı yapmanın keyfini çıkarmak istemiştim o an.
Hatta sadece ben değil Müslüm ve Erdinç te keza öyleydi.
Yavaş ama keyifli bir kahvaltı yapmıştık dört kafadar olarak, gerek siyasetten gerek de üniversite hayatlarımızdan bahsetmiştik
Kısa süre bir arada olsak da bundan mutlu olmuştum zira küçük şeylerden mutlu olmayı iyi bilirdim.
Kahvaltımızın sonuna doğru;
SP- Siz nerden öğrendiniz oğlum ?
diye yarı sitemli yarı şaşkın bir şekilde sormuştum bizimkilere
Erdinç-Kanka seni merak etmiştik, öyle bir aramak gelmişti içimden dediklerinden bir endişe duymuştum çünkü o ara Caner açtı telefonunu, oda seni hastahaneye zütürmüş.
SP- Oğlum Caner sana ben gel demeden gelme dedim ya, Ne işin vardı orada ?
Caner-Kanka biraz takıldım sonra havada soğuktu sarjın vs bitmiştir diye bıraktığım yere geldim seni, battaniye ve sandalye ne ayak derken kendimi mezarlıkta buldum,
Ordaki Bekçiye seni sordum yanına zütürdü beni ikimiz bulduk onunla
Ucuz yırtmıştım belkide olması gereken o gece Canerin beni bulmamasıydı orada Ayşegülümün yanına temelli gitmemdi
Aylardır içimdeki bir taraf onun dünyasında olmamı söylüyordu çünkü...
Caner den helallik isteyip başka müsait bir günde her şeyi anlatacağıma dair söz verip, otogara doğru yola çıktık...
Tümünü Göster