beyler ben 19 yaşında bir kardeşinizim. geçen sene burslu okuduğum özel bir liseden mezun oldum.
babam ayakkabı boyacısı annem ise temizlikçi. babam gündüzleri kahve önlerinde falan ayakkabı boyuyor, gece de plastik kağıt falan topluyor. biz muğlalıyız aslen. ama istanbuldayız kendimizi bildik bileli. annem de bu zengin kişilerin evine gidiyor temizliğe. hani dizilerde falan görüyorsunuz ya; bir fark yok arkadaşlar.
ben de mezun oldum ama lise 4'te okula gelen bir kız vardı. çok güzeldi.
beyler inanın hayatımda o güne kadar hiç aşık olmamıştım. olmamıştım değil aslında. aşık olacak cesareti bulamamıştım kendimde. ama bir cesarettir ki vücudumda toplandı artık. aşık olmuştum istemsiz bir şekilde. lise 4 te benim yanım boştu beyler. ben burslu olduğum için yanıma kimse oturmadı zaten son bilmem kaç aydı okulun bitmesine. herkeste devamsızlık olduğu için okula geliyordu. kız da nakil falan nasıl olduysa almışlar buraya işte. adam akıllı tanışamadık bile. geldi direkt yanıma oturdu tek benim yanım boş olduğu için.
sonra gel zaman git zaman mezun olduk. tabi bu arada facebooktan falan ekleşiyoruz. ben de nokia'nın bu hem dokunmatik hem tuşlu java telefonları var ya onlardan kullanıyorum. ayda 250 mb internet paketi yapıyorum 10 liraya turkcell'den.
her neyse geçenlerde bununla ygs-lys için kitap satan bir kırtasiyede denk geldik. havadan sudan soğuk ve samimiyetsiz bir naberden sonra numaramı istedi. inanın çok sevindim ama sevinmemiş gibi yaparak tabi dedim verdim numaramı.
sonra ben bir lys edebiyat el kitabı aldım o da deneme falan aldı çıktık. akşam 9 gibi mesaj atmış napıyosun diye. beyler bir konuştuk gece 2 ye kadar. bütün günler böyle geçti.
tabi birbirimizi tanımaya başladık. beyler bana kızmayın ama babamın ve annemin mesleğinden utandım; kıza babam inşaat mühendisi, annem ise şu şu semtte şu okulda ilkokul öğretmeni dedim. aramızdaki mesajlaşmalar buluşmalara döndü. öyle cafede falan buluşmuyoruz kız beni bilgili, çalışkan biliyor ya parka falan zütürüyorum kızı açık hava muhabbetine.
sonra ben bu kıza aşık oldum beyler. aramızda bir şey var ama adını koyamıyoruz. kıza yalan da söyledim korkuyorum. babam ayakkabı boyacısı annem temizlikçi diyemedim abi hak verin bana.
işte bir akşam beni bir cafeye davet etti. 3 ayda bir aldığım parayı harcamamıştım. artık ben de cafelere gitmek istiyordum, kabul ettim.
lan bir gittim bütün sınıf arkadaşları toplanmış. hoş geldin hoş bulduk faslından sonra içecek falan geldi havadan sudan konuşmaya başladık. herkesin üstünde takım elbiseler ayaklarında siyah deri ayakkabılar falan. ben lc waikiki'den aldığım gömlek ve pantolon. toplasan babası mimar olan eray'ın ceketinin kol düğmesi kadar etmez. zaten eskimişlerdi de. geçen ramazanda aldığım şeylerdi.
az sonra cafe çalışanlarından biri bir takım kartonlar plastikler çöpler koydu kapının önüne. birkaç kez gidip geldi. şöyle boynumu kıkırdatayım derken arkama bir baktım babam. üstünde eski bir ceket, altında yırtık ayakkabı pantolon. boynunda ayakkabı boyama kutusu, yanında da çöp arabası işte. çuvallı falan. hem ayakkabı boyuyordu hem çöp topluyordu bugün. beyler babamdan utanıyordum lan saklanmaya başladım,.
dedim "ulan inşallah arkadaşlarım görmez." böyle söylememin sebebi ise benim velim babamdı. babam lise 2 terk olduğu için biliyordu bir şeyler. annem hiç okumamıştı. ve yine az sorna garson babama gel abi içeridekileri de al sana zahmet dedi ve cafenin iç kısmındaki arka bölüme çağırdı babamı. allah'a dua ediyordum nolur babamı görmesinler diye. boncuk boncuk ter akıyordu yüzümden. kızın da dikkatinden kaçmadı. "ne oldu ahmet" dedi. yok bir şey dedim sadece. az sonra babam elinde karton ve plastiklerle dışarıya doğru ilerlerken içlerinden gerçekten sevdiğim temiz kalpli, hiç zengin havalı tipler gibi olmayan, yardımsever olan kerem "aaa ahmet baban" dedi selam versene tarzında. içimden ne küfür ettim huur çocuğuna. ne kadar iyi de olsa o günlük huur çocuğuydu o benim için. babam da duydu tabi. ben bu arada kimse gibimde değil kıza bakıyorum. acaba tepkisi ne diye. suratı şaşkın şakın olanları izliyordu.
içlerinden en zengini ve en bini olan murat ayağa kalktı. pahalı ayakkabılarını göstererek "abi şu papuçları bi boyayalım be" dedi ukala ukala, ağzını yayarak.
babam yazık sevinçi sevinçli kartonları bırakıp hemen ayakkabıları aldı geldi. eğildi bunun ayakkabılarını boyuyor. nasıl zoruma gitti anlatamam. babam boyarken bu binte etrafına bakıp gülüyor. hadi onları geçtim aşık olduğum kız da tebessüm etmeye başladı. zoruma gidiyor zoruma ama bir şey yapamıyorum.
babam murat'a bitti kardeş dedi. murat da 50 lirayı aldı ayakkabı kutusunun üstüne fırlattı. "üstü kalsın" dedi etrafına baktı gülerek. babam dedi yok siz oğlumun arkadaşısınız para almam. canım babam ya. ama huur çocukları ne anlar gerçek sevgiden insanlıktan. baktım aşırı dalga geçmeye başladılar, babamı rencide ediyorlar babam da anlamıyor, gittim murat'a bir kafa asıldım. masada 5 erkek 4 kız var erkeklerin hepsi tekme tokat girişmeye başladı bana.
babam araya girdi babama da vurdular. kendimizi dışarı attık zar zor. bunlar durur mu? durmazlar. dışarıda da vurmaya başladılar. sağdan soldan tekme yiyordum. babam bir ayağından ameliyat oldu. dayanamadı yere düştü yerde babama vuruyorlar. etraftaki insanlar da izliyor. en sonunda aşık olduğum kız (ismini bile söylemek istemiyorum) yeter! diye bağırdı. baktım çocuklar duydu. "yeter bu kadar murat" dedi. murat da tamam birtanem dedi. sonra bize döndü "sen de mühendis babanı al da öğretmen annenin yanına git hadi" dedi hem sitemkar hem alaycı bir şekilde.
sonradan öğrendim ki bunlar çıkıyorlarmış. beni de oraya dalga geçmek için çağırmışlar. murat dövecekmiş zaten beni kızla konuşuyorum diye. babamın orda olması ise tamamen tesadüf.
baktım babama ayakkabı kutusu kırılmış, çöpler etrafa dağılmış. yardım ettim, topladım. bunlar içeride gülüyordu. ama bize hiç bakmıyorlardı. babamın yere düştüğü için dizi kanamıştı bir de dudağı patladı işte. ama o içlerinden iyi olan vurmadı diye biliyorum tek. o ayırmaya çalıştı hatta. delikanlı çocukmuş.
o değil ben anladım ki o kadar insan izledi, aslında insan değil hayvan izledi. hayvanlara hakaret gibi olsa da onlar birer hayvandı beyler insan değildi. izlediler... hiç kimse bir şey yapmadı. sadece izlediler. işte ben o an dedim ki insanlık ölmüş. işte şimdi ygs soruları cevapları falan açıklandı büyük ihtimal türkçe 38 net sosyal 34 net matematik 36 net fen 26 net gibi bir şey geliyor. en fazla birkaç rakam oynar ya düşer ya çıkar. çünkü bazı soruları hatırlamıyorum.
ne diyeyim allah'ından bulsunlar. savcı olmak hedefim ve ben bu hedef doğrultusunda ilerleyeceğim. önüme elbet böyle engeller çıkacaktır. olsun. ben başaracağım!
http://www.urfahaber24.co...iyle_calisiyor_h13323.jpg