geceyi birlikte geçirmişiz. saatlerce züt tünelime girip çıkmış, yorgun düşmüş. saten çarşafımı bedenine dolamış küçülen yannanını züt deliğime sıkıştırıp derin bir uykuya dalmış. sabah olmuş ondan evvel uyanmışım. alt dudağını sarkıta sarkıta, "ehhmm ühhmm" ede ede uyuyor. o kadar tatlı ki. yavaşça sıyırıyorum çarşafı üzerinden. lastikleri gevşemiş mavi külodundan içeri elimi sokuyorum. sıcacık içerisi. büzüş büzüş. allahım safranbolu lokumu gibi. nası tatlı bi şey. bilahare, gayriihtiyari dikelmeye başlıyor sevimli yannanı. hissediyorum... az evvel avuçlarımın içinde kaybolan o küçücük yannan, bir anda gaddar bir atmacaya dönüşüyor. serkanın mırıldanmaları artıyor. gevşek ağzından süzülen tükürükleri yastığını sırılsıklam etmiş. uyanır gibi oluyor. yüzünde hınzır bir gülümseme. elini külodundan içeri sokuyor. utanıyorum. ellerimi tutuyor. taşşaklarına doğru sürüklüyor ellerimi. "sıksana taşşaklarımı" diyor. dayanamıyorum. bağdaş kurup ağzıma almaya başlıyorum uyku mahmuru yannanını. dakikalarca emiyorum.