1. 51.
    0
    reserved
    ···
  2. 52.
    0
    ikinci reserved bu başlık nasıl tutmaz hala anlamıyorum amk
    ···
  3. 53.
    0
    reserved yarın bakarım
    ···
  4. 54.
    0
    lan zaten copy paste yapıyosun barı bı seferde yaz amk
    ···
  5. 55.
    0
    10. gün

    Charles Manson
    Manson, cani manyaklar arasinda en özel olanidir. Ona daimi kötü ününü kazandiran cinayetler – 1960’larin en sok edici olan 1969 Tate-LaBianca cinayetleri – aslinda baskalari tarafindan islenmisti; kendisi ala bir silah ateslememis veya biçak kullanmamistir. Fakat onun karanlik cazibesinin kaynagi tam olarak budur: köle gibi kendisini takip eden ve onun en kanli emirlerini yerine getirmeye hazir olan müritleri üzerindeki etkisi. Esasinda Manson bazi büyülü sözler söyleyen zeki bir dolandiricidan daha fazlasi olmamasina ragmen, kendisini seytani bir Mesih, habis bir mürsit yapmisti; o, baris, ask ve çiçeklerin gücü vaazlariyla baslayip Rosemary nin Bebegi, Seytan ve “Sympathy for the Devil” gibi satanist fantezilerle sona eren bir dönemin en karanlik güdülerinin vücut bulmus haliydi.

    Ahlaksiz bir annenin gayri mesru ogluydu. Söylendigine göre, annesi bir defasinda onu bir sürahi bira ile degis tokus etmeye çalismisti. Manson’in terk edilmeler, dayak ve istismarla dolu karabasan gibi bir çocuklugu olmustu. Gençligi de sonu gelmez bir suç tutuklanma, hapis ve kaçis döngüsüydü. (“Isin dogrusu su ki,” demisti Manson kendini tahlil ettigi nadir anlardan birinde, “ben yakalanmadan bir sey çalmayi beceremeyen salak bir hirsizdan baska bir sey olamadim.”) 18 yasindayken kogus arkadaslarindan birine biçak tehdidiyle livata uyguladigindan, federal islah evinde kendine bir yer edindi. 1954’te sartli tahliye edilmesinden sonraki 13 yili sahte çek vermekten, kadin saticiligina kadar muhtelif suçlardan degigib hapishanelere girip çikarak geçirdi. 1967 de serbest birakildiginda – tüm itirazlarina ragmen – 33 yasindaki Manson, hayatinin büyük bir bölümünü demir parmakliklar arkasinda geçirmisti.

    Ask Yazi diye anilan dönemin en cafcafli zamaninda, karsit kültürün coskunlugunun doruk noktasina vardigi günlerde serbest kaldi. San Francisco’nun Haight-Ashbury bölgesinde – hippiligin anavatani – Manson, uyusturucuyu, özgür ciksi ve dönemin büyüsünü kesfetmisti. Çok geçmeden mesum karizmasi, serserilerden ve kaybedenlerden olusan bir “aileyi” etrafina toplamasini saglamisti.

    Los Angeles’in disindaki tozlu bir çiftlikte müritleriyle beraber yasayan Manson, kismen – diger tüm etkilerin yani sira – bu güne dek kaydedilmis en ilimli ve mizahi rock n roll albümlerinden biri olan Beatles’in White Albüm ünden esinlenerek çok tuhaf bir kiyamet teorisi gelistirmistir. Özellikle “Helter Shelter” adli sarkiyi (bir lunaparkta çocuklarin bir alete binislerini anlatan bir sarkidir) siyahlarin ayaklanip tüm beyazlari öldürecekleri, yalnizca

    Manson ve onun az sayidaki seçilmis müridinin geri kalacagi ( çünkü Manson ve taraftarlari dünyanin hakimi olacaklardir) bir irk savasinin habercisi olarak yorumlamistir. Manson savasi kiskirtmak için bazi önde gelen beyazlari suçun siyah devrimcilere yikilabilecegi bir sekilde öldürmeleri için müritlerini sapikça bir göreve gönderdi. 9 Agustos 1969 da Manson’in “ailesinden” 5 kisi, yönetmen Roman Polanski’nin evine girip hamile karisi aktris Sharon Tate ile birlikte 4 kisiyi daha vahsice öldürdüler. Ayrilmadan önce kurbanlarinin kanlariyla duvara kiskirtici yazilar yazdilar. Ertesi gece, Manson, “sürüngenleri”ne bizzat öncülük etti ve LaBianca soyadli bir çifti ayni sekilde öldürüp parçaladilar.

    Cinayetler, Los Angeles bölgesinde panik yaratti ve tüm ulusu sok dalgalari sardi. Manson, en sonunda, olaylarla hiç ilgisi olmayan bir suçtan ötürü hapse düsen kadin taraftarlarindan birisinin hücre arkadasina isledikleri cinayetleri ögünerek anlatmasi sonucu tutuklandi.

    Manson, 1970 teki durusmasini bir sirke dönüstürmüstür, ancak jüri hiç de eglenmemistir. Yakalandiktan sonra mahkemeye alnina büyük bir ‘x’ kaziyarak çikmistir. Kendisi ve 4 taraftari gaz odasina mahkum edildiler, fakat California Yüksek Mahkemesi idam cezasini kaldirinca, cezalari ömür boyu hapse çevrildi.

    Berbat bir çocukluk geçirmistir. Annesi fahiseydi. Amcasi kendisini etekle okula yollar ve “Bir gün sen de erkek gibi olup kavga etmeyi ögreneceksin” dermis. Daha 9 yasinda hirsizliga baslamistir. Uzun sure hapse girip cikmis, hiç bir olayi olmayan bir serseriydi. Hippilerin ortamlarina girip gitar çalmaya basladi. Oradaki çocuklardan ailesini olusturmaya basladi.

    Sharon Tate cinayeti, aileden Susan Atkins adli kizin itirafiyla aydinlandi. Kisa sure sonra da Manson tutuklandi.

    Bu kadar unlu olmasinin nedeni kurbanlarinin kimlikleridir. Ayrica diger seri katillerden farkli olarak bir inanis yaratmasi da bir nedendir. (Helter Skelter saçmaligiyla kandirmis insanlari, siyahlar ayaklanacak tüm beyazlari öldürecek sadece Manson Ailesi kurtulacak)

    Hala yattigi cezaevine dünyanin her yerinden özellikle gençler tarafindan binlerce mektup geliyor.

    Bir ara gazetecilerden birinin “Büyük bir hayran kitleniz var hapisten çikmanizi heyecanla bekliyorlar” yorumuna, “Burada yemekler harika ayrica kitabim ve gelen mektuplarimla ugrasiyorum, pek heyecanlanmasinlar, Amerika ilk kez iyi bir sey yapiyor bana ” seklinde cevap vermistir.

    Charles Manson kurdugu tarikati Robert Heinlein’in yazdigi Yaban Diyardaki Yabanci romanindaki yapilanmaya dayandirir. Hatta müritlerinden birinin oglunun adi Valentine Michael Smith’tir.
    Genç güzel kizlardan kurulu haremiyle seri cinayetlere kalkisan komun sahibi kisi. Kizlarin mahkemeye çikmadan önce koridorlarda kendilerinden geçerek sarki söyledikleri görüntüler insani ürpertir. Bunlardan bazilari hala Charles Manson’in peygamber olduguna inanirken Susan Atkins gibi kimileri kendini Hristiyanliga adayip kitaplar dahi yazmistir. Içlerinden Linda Kasabian’in Türk kökenleri oldugu bilinir.

    Çete Üyeleri:
    Sharon Tate
    Vincent Bugliosi
    Susan Atkins
    Pat Krenwinkel
    Catherine Share
    Paul Watkins
    Kitty Lutesinger
    Abigail Folger

    Kurbanlari:
    6/8/69 Gary Hinman
    8/8/69 Steven Earl Parent
    8/8/69 Voytek Frykowski
    8/8/69 Abigail Folger
    8/8/69 Jay Sebring
    8/8/69 Sharon Tate
    9/8/69 Leno LaBianca
    9/8/69 Rosemary LaBianca
    25-26/8/69 Shorty Shea



    Milyonlarca gencin hayrani oldugu Axl Rose, bir Manson hayranidir ve Spaghetti Incident albümünde siirini kullanmistir. Bu yüzden mahkemelerde süründürülmüs kurbanlarin ailelerine tazminat ödemek zorunda kalmistir. Ayrıca Türkiye konserinde üzerinde Manson T-Shirtleriyle de gezindigi gözden kaçmamalidir.

    Charles Manson’un Hz. Isa oldugunu zanneden çete üyesi, ömür boyu hapse mahkum Leslie Van Houten 1969 yilinda 19 yasindayken 2 kisiyi tabanca ile öldürmüs. Tutuklandiktan 33 yil sonra (28.06.2002) tahliye talebinde bulunmus. Amerikan adli makamlari basvuruyu reddetmistir.
    Hakkinda Kitap:
    -Helter Skelter,1975, Vincent Bugliosi

    Hakkinda Film:
    -The Manson Family,
    -13.hayalet filminde hayaletlerden biri Manson’a benzetilmistir.
    -Bu arada Charles Manson çetesini ve cinayetlerini anlatan Helter Skelter adli bir film çekilmekte oldugu söylenmektedir.
    -Alıntı yaptığım yerde alıntı yapmış.Bir nevi anonim olmuş.Söyleyeni belli değil-

    charles manson: http://www.google.com.tr/...d=0CCgQ9QEwAQ&dur=389

    susan atkins: http://www.google.com.tr/...d=0CDMQ9QEwAw&dur=181
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    0
    panpa iyi hoş güzelde bekliyemiyom valla yolla işte 2şer 3er
    ···
  7. 57.
    0
    Edmund Kemper

    bu pici de hic sevmem he tipini irzini gibtigim

    1963 Ağustosunda, Edmund Kemper 15 yaşındayken, büyükannesinin arkasına geçti ve büyük bir rahatlıkla onu başının arkasından vurdu. Emin olmak için onu bir kaç kezde bıçakladıktan sonra, sakince büyükbabasının işten dönmesini bekledi ve sonrada onu vurdu. Nedeni? Polise yaptığı açıklama, “Yalnızca büyükannemi öldürmenin nasıl bir his olduğunu merak ettim” şeklindeydi.
    Geriye dönüp bakıldığında, bu öldürücü hislerin patlaması çok şaşırtıcı görünmemektedir. Çocuk yaşlarından itibaren Kemper, annesinin iyimser bir ifadeyle söylediği üzere “Tam anlamıyla tuhaftı.” Çocukken en sevdiği oyunlardan biri, gaz odasında boğuluyormuş rolü oynamaktı. Kız kardeşinin bebeklerinin kollarını ve bacaklarını kesmekten de büyük zevk alırdı.
    10 yaşında geldiği zaman, bir kediyi palayla parçalayıp ayırdığı parçaları gardırobuna koyarak haybanlara işkence yapmaya terfi etmişti. Başka bir kediyi de canlı canlı gömmüş, ardından cesedini tekrar çıkardıktan sonra başını kesip onu mağrur bir şekilde yatak odasında teşhir etmiştir.
    Büyükannesini ve büyükbabasını öldürmesinden sonra akli dengesinin yerinde olmadığına karar verilen Kemper, 1963′te maksimum güvenlikli bir akıl hastanesine kapatıldı. Yalnızca 6 yıl sonra salıverildi. Fiziksel olarak çok çarpıcı bir değişikiğe uğramıştı; artık boyu 2.05 ve kilosu 150 olan bir insan azmanıydı. Ancak pgibolojik olarak eskisi gibiydi: nekrofili fanaaailerle dolu, sadist bir pgibopat.
    Akıl hastanesinden çıktıktan 2 yıl sonra Kemper, iki üniversiteli otostopçu kızı arabasına aldı ve onları ıssız bir yere zütürüp bıçaklayarak öldürdü. Cesetlerini gizlice eve getirdi ve birkaç saat ödülleriyle eğlendi. Fotoğraflarını çekti, parçaladı ve iç organlarıyla aaaa yaptı. Sonunda vücut parçalarını torbalayıp gömdü ve kegib başlarıda bir çukura attı.

    Dört ay sonra başka bir otostopçu genç kızı kaçırdı, onu boğdu, cesedine tecavüz etti, sonra da daha fazla eğlenip oyunlar oynayabilmek için cesedini eve getirdi. Aynı süreç, hepside otostop yapan öğrenciler olan üç kadın kurbanla daha tekrarlanacaktı. Kemper öldürmekten açıkça zevk alıyor olsa da, onu en çok tatmin eden, kurbanlarını öldürdükten sonra gerçekleştirdiği sapıklıklarıydı. Bütün kadınların başını kesmiş ve başsız vücutlarıyla aaaa yapmıştı. Ayrıca vücutları parçalayıp, bazı hatıralar almayı seviyordu. En az 2 vakada kurbanlarının etini yemişti: Bacak etlerini kesip fırın makarnası içinde pişirmişti.
    1973 yılının ocak ayı itibariyle Santa Cruzlu yetkililer “Öğrenci Katili” adı verilen bir seri katilin serbest dolaştığını idrak etmişlerdi, fakat asla yerel polis teşkilatından birçok arkadaş edinen Kemper’den şüphelenmediler. Birkaç ay sonra paskalya tatili sırasında, Kemper anne katili oldu; uyuyan annesinin başını çekiçle ezdi ve sonrada kesti. Annesinin başsız vücuduna tecavüz ettikten sonra gırtlağını kopardı ve çöp öğütücüsüne tıktı. (Polis’e daha sonra “yıllar boyu bana o kadar çok bağırıp çağırdı ve hakaret etti ki bence bu yaptığım çok doğruydu” demiştir) Bunların ardından annesinin en iyi arkadaşına telefon ederek onu akşam yemeğine davet etti. Kadıncağız geldiğinde, onun kafasının bir tuğlayla ezdi ve cesedi üzerinde alışıldık eylemlerini tekrarladı.
    Paskalya yortusunun o pazar sabahında, Kemper bir arabaya atladı ve doğuya doğru yola çıktı. Colorado’ya gelince, Santa Cruz polis teşkilatındaki arkadaşlarına telefon edip itirafta bulundu. 8 cinayetten hüküm giyen Kemper’a kendisine hangi cezanın verilmesinin uygun olacağı soruldu. Kulağa makul gelen cevabı, “işkence ile ölüm” olmuştu. Bunun yerine, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
    Soru: Sokakta yürüyen güzel bir kız görünce ne düşünürsün?
    Cevap: Bir yanım “Onunla konuşmak, buluşmak isterim” der. Diğer yanım ise “Kafasını bir sopaya geçirsem nasıl görüneceğini merak ediyorum” der Edmund Kemper, bir dergi ile yapılan röportajından

    alin panpalarim video: http://www.youtube.com/wa...p;feature=player_embedded
    alin resmi: http://www.google.com.tr/...:79&tx=749&ty=271
    Tümünü Göster
    ···
  8. 58.
    0
    ve bu arada okuyan birkac panpalarim hepinizi adamin dibisiniz
    ···
  9. 59.
    0
    @48 eyvallah biz adamın dibiyizde sen de bi anormallik yok değil amk malmısın nesin neleri araştırıyon içim karardı gece gece ben komik bişeyler izlemeye gidiyom amk keyfim yerine gelsin
    ···
  10. 60.
    0
    dıbına koduklarıma bak lan nerden buluyon böyle şeyleri
    ···
  11. 61.
    0
    okuyom hepiciğini
    ···
  12. 62.
    0
    panpa belki bunu da yazmak istersin diye söylüyorum slayer'ın dead skin mask parçası da ed gein'e ithafen yazılmıştır sözlerinden anlaşılır zaten.
    ···
  13. 63.
    0
    reserved
    ···
  14. 64.
    0
    geçen gece uçak vardı panpalarım yazamadım bugün 2 tane birden yazıyorum
    ···
  15. 65.
    0
    bu arada @52 panpa biliyorum
    ···
  16. 66.
    0
    ANDREi ROMANOViCH CHiKATiLO
    "Ben doğanın bir hatasıyım, deli bir hayvanım”
    "Yaptıklarımı cinsel bir tatmin için değil, daha çok huzur bulabilmek için yaptım"

    Yöneticiler Seri Cinayetleri çürümüş bir batı fenomeni olarak ilan edip propaganda malzemesi yaptığı sırada, suç tarihinin en büyük pgibopatlarından biri Liman şehri Rostov’da bulunmaktaydı. Sınıfsız bir toplumda suç var olamaz doktrinini çürütmemek için Yetkililer 12 yıl boyunca bu canavarca işler yok sayıldı ve toplumdan gizlendi. Bu durumda zavallı vatandaşlar yıllarca bu canavar katille yan yana yaşadıklarını bilemediler.
    42 yaşındaydı, evli ve çocukluydu, bir farikada çalışıyordu.
    Oğlanlar, kızlar ve savunmasız genç kızları hedef olarak seçmişti. Çoğu zaman onları evlerine bırakmak, karınlarını doyurmak ve yardım etmek bahanesiyle otobüs duraklarından yollardan alıp, ıssız yerlere ormanlara zütürürdü. Burada onlara hayal gücümüzü zorlayan kötülükler yapıyordu. Dillerini kesiyor, meme uçlarını ısırarak koparıyor, cinsel organlarını yiyor, gözlerini çıkarıyordu. Bu saydıklarımız sadece onun yaptıklarından birkaçıdır. 1984’te dört haftalık bir dönemde 6 genç insanı doğramıştır.
    Chikatilo 1990 yılında yakalandığında 53 insanın öldürülmesinden yargılandı. Ancak herkes biliyordu ki gerçek sayı çok daha fazlaydı. Kurbanların ailelerinden korunması için çelik kafes içinde mahkemeye getirildi. idama mahkum edildi ve 1994 yılında idam edildi.
    Hakkında Kitap:
    Hunting The Devil, 1993, Richart Lourie
    Hakkında Film:
    Citizen X-Chris Gerolmo'nun Robert Cullen'in aynı adlı romanından uyarlayarak 1995 yılında TV için çektiği ama başarısı üzerine sinemalarda gösterilen, 50'den fazla insan öldüren Rusya’nın tek seri katili Andrei Romanovich Chikalito'nun hikayesini anlatıyor. Yönetmen Neil Jordan'ın favori aktörü Stephen Rea, seri katilin peşindeki yorulmak bilmeyen ve komünist sisteme isyan eden ajan rolünde inanılmaz basarili, Donald Sutherland ve Max Von Sydow diğer başrol oyuncularıdır. Chikatilo’yu ise Jefrey De Munn canlandırmıştır

    http://listverse.files.wo...007/08/him049a005ap04.jpg
    ···
  17. 67.
    0
    Aileen Wuornos

    Aileen Wuornos'un vegibalık fotoğrafı
    Aileen Carol Wuornos (d. 29 Şubat 1956, Rochester, Michigan – ö. 9 Ekim 2002, Florida Eyalet Cezaevi, Bradford County, Florida,), ABD'nin en ünlü kadın seri katillerinden biri olarak görülen eşcinsel, hayat kadını. 1989-1990 yılları arasında cinsel ilişkiye girdiği bazı kişileri öldürdüğü, ve cesetlerini ormanda sakladığı ortaya çıkmıştır. 7 kişiyi öldürdüğü iddia edilse de, iki kişinin cesedi bulunamamış ve 5 kişiyi öldürmekten yargılanmıştır.
    Çoğu kişiye göre Amerika’nın ilk kadın seri katili çoğu kimseye göre de yalnızca şiddet gördüğü için vahşileşen bir kurbandır. Kişilik gelişiminde "Nurture" çıkmazının etkisi söz konusu olduğunda, bariz bir bicimde "nurture" yani yetiştirilme şartlarının olağan dışılığını ispatlayacak bir hayatı olmuştur Aileen Wuornos'un.
    Anne babası doğmadan önce boşanır. Babası daha sonra çocuk tacizinden suçlu bulunur ve hapishanede kendini asar. Aileen henüz altı aylıkken annesi bir not bırakıp çeker gider. Büyükannesi ve büyükbabası bakımını üstlenir. Ancak on üç yasındayken tecavüze uğrar, gayri meşru bir çocuk dünyaya getirdiği için o evden de kovulur. Hayatta kalmak için hurda bir arabada barınır, para için fahişeliğe baslar, uyuşturucuya alışır, çoğu zaman da ortalıkta sarhoş olarak gezer. Yine de yirmi yaşındayken yetmiş yaşında bir adamla evlenmeyi başarır ama kocasını bastonla dövdüğü için evliliği sadece bir ay sürer.
    Nihayet 1986 yılında hayatinin aşkı Selby Wall adında bir lezbiyenle karşılaşır. Dört sene beraber yasarlar. Ancak Wuornos'a en son darbeyi de sevgilisi vurur ve yakalandıktan sonra aleyhine tanıklık eder.
    Mahkeme kararıyla Aralık 1989 ve Kasım 1990 arasında toplam 5 kişiyi öldürmekten suçlu bulunur ve ölüme mahkûm edilir. Rivayete göre, kararı duyunca "Ben masumum. Umarım size de tecavüz ederler tak çuvalları" diye bağırmıştır.
    Önceleri öldürdüğü insanların kendisine saldırdığını öne süren Wuornos, idamdan hemen önce ise "Yaptığım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. idam edilmem gerek çünkü eğer hapisten çıkacak olursam yine cinayet işlerim." diyerek suçunu itiraf etti.
    Wuornos, 9 Ekim 2002 çarşamba günü idam edilmiştir.
    2003 tarihli Monster (film) filmi dışında 1993 yılında New York film festivali'nde bir bolumu gösterilen Aileen Wuornos: The Selling of a Serial Killer isimli bir belgesele de konu olmuştur.
    Hakkında film [değiştir]

    1 - Monster (film) : Charlize Theron ve Christina Ricci
    2 - Aileen: The Life and Death of a Serial Killer
    3 - Aileen Wuornos: The Selling of a Serial Killer

    http://tr.wikipedia.org/w...etimestamp=20091122150848

    vikipediden aldım bunu
    Tümünü Göster
    ···
  18. 68.
    0
    ayrılmış yer
    ···
  19. 69.
    0
    takip eden panpalarım için söylüyorum benim 1 haftalık tatile gidecem onun için pazar günü akşdıbına kadar yazamıcam
    ···
  20. 70.
    0
    bi reserved dahaaa
    ···