-
1.
+1Hikaye akıl hastanesinde başlıyor içinde cinayetler, travmalar, dostluklar suçlular, adalet arayışları var. Bi kaç part yazacağım ilgi olursa devam ederim.
Uyandığımda başım çatlıyordu, kollarım ve ayaklarım yatağa bağlanmıştı. Puslu gözlerimle başımda duran hemşireyi gördüm. Daha sonra yavaş yavaş her şeyi hatırlamaya başladım. Beni akıl hastanesine yatırmışlardı. Çünkü dün akşam sokakta cinnet geçirmiş ve insanlara saldırmıştım, karakola gitmiştim oradan da hastaneye yollamışlardı. Hastanede hasta öyküme bakınca beni hastaneye yatırma kararı almışlardı. Bütün bu olanlar eski bir hasmımı gördüğüm için olmuştu. Çocuk esirgeme yurdundan tanıdığım bir hasımdı bu. Bana ve benim gibi olanlara zulmeden biriydi o. Daha sonra hemşire yanıma yaklaşıp uyanmışsın salyangoz, nasılsın dedi. Bilmiyorum yatağa bağlanmış biri gibi hissediyorum dedim. Sonra cebinden bir ilaç çıkarıp şırıngaya çekti ve bana bunu almam gerektiğini söyleyip, nazikçe iğneyi koluma sokup ilacı etime zerk etti. Tatlı bir uyuşma ve haz veren bir sızı hissettim. Daha sonra doktor gelip bana neden insanlara saldırdığımı sordu ben de eski bir düşmanımı görmüştüm sonra koşup onu dövünce diğerleri engel olmak istedi onlara da saldırdım gerisini bilmiyorum az önce burada uyandım dedim. Doktor bana bak evladım biz senin iyiliğin için bir süre seni burada misafir edeceğiz ve iyileşmen için çaba sarfedeceğiz fakat seninde bize yardım etmen ve zorluklara göğüs germen gerek dedi. Ben de iyileşince ne olacak ki doktor dedim taka dönmüş günlerim geri gelecek mi ? Annem babam olacak mı, ailemin elini öpmek için uyandığım bi bayram sabahım olacak mı ya da bana kötülük eden herkes cezasını mı çekecek dedim ? Biraz sessiz kaldı ve her şeyi konuşacağız şimdi biraz dinlen ve yemek ye diyip ellerimi ve ayaklarımı çözdü. Sakinleşmiştim, kendimi saksıdaki bir bitki gibi hissediyordum. Uyuşmuştum. -
2.
+1Yemek gelmiş biraz bişiler yedikten sonra hemşire bahçeye çıkıp hava alalım dedi. Bahçeye çıkıp biraz gezinti yaptım ve bahçede yere bir tablo çizmiş, o tabloya elindeki çubukla 1 ve 0 yazan bir adam gördüm benim yaşlarımda saçı sakalı birbirine karışmış bir adamdı çok ilgimi çekmişti. Ona bakarken hemşirenin telefonu çaldı ve doktor salyangozu odasına çıkar polis geldi ifadesini alacak dedi. Biz odaya çıktık polis gelip olayı sordu olan biteni hatırladığım kadarıyla anlattım. Bana adama niye saldırdığımı sordu ben de eskiden husumetimiz olduğunu görünce engel olamayıp saldırdığımı çok bir şey hatırlamadığımı söyledim. Polisler ifademi imzalatıp bana adamın şikayetçi olmadığını söylediler fakat gerek kamu huzurunu bozmaktan gerek pgibolojik rahatsızlık arzetmemden ötürü tedavi olmak zorunda olduğumu söyleyip gittiler. Polisler gidince doktor beni yanına çağırdı. Doktorun adı Ali ihsandı. Odasına girince dosyamı incelediğini söyledi. Sonra bi tüp kan alıp uyuşturucu testi yaptı. Şekerime kan değerlerime baktı ne uyuşturucu ne de kanımda herhangi bir başka sorun çıkmadı. Doktorun karşısındaki sandalyeye oturdum.
-
3.
0Doktor nasılsın salyangoz dedi. idare ediyoruz işte dedim. Dosyanı inceledim erken yaşta aileni kaybetmişsin, çocuk esirgeme kurumunda kalmışsın, başarılı bir öğrenciyken üniversiteyi bırakmışsın, oysa bir yıl daha sabretsen elektrik elektronik mühendisi olabilecekmişsin dedi. Evet öyle bi hikayem var dedim. Daha detaylı anlatmak ister misin dedi. içimden neyi anlatayım ulan kimsesizliği mi yoksa zulümleri, tacizleri, tecavüzleri mi, çift uçlu duyguları mı, hayatıma dokunan herkesin nasıl hayatımın ağzına sıçtığını mı diye geçirdim içimden. Hayır ben anlatmayı bırakalı çok uzun süre oldu dedim doktora. Sana yardım etmemiz için bizimle konuşmalısın dedi. Yardım isteyen kim dedim ben de. Doktor neyse şu bipolar bozukluk testini cevapla diyip önüme bi kağıt koydu. Soruları cevapladım 48 oranında bipolar bozukluk teşhis edildi. Sonra doktor Quilonum, Invega, Ximovan adlı bir kaç ilaç yazdı, bana bunları kullanmam gerektiğini söyledi. Nazik bir adamdı yardım etmek istediği belliydi fakat ben insanlara güvenemiyordum. Normalde sevmek diyemem ama herkese karşı içimde bi şefkat benzeri bir duygu olurdu özellikle de ezilen horlananlara karşı ama güven duygusu yok denecek kadar azdı insanlardan korkuyordum. Bazen de bi cinnet haline bürünüp çoğunu öldürmek istiyordum. Bazen sevgim bazen de nefretim artıyordu, bazen kendimi çok seviyordum bazen de özgüvenim dibe vuruyordu kendimi değersiz hissediyordum. Genelde de hep dipte oluyordum. Lanet olsun beynim kaynıyordu yine, çıldıracak gibi oluyordum. Duygularım sürekli birbirinin zıttı bir hal alıyordu. Aynı anda bir kılıcın keskin ve kör tarafı olabiliyordum.
-
4.
0Hemşireyle birlikte tekrar bahçeye çıktık. Hemşireye adın ne diye sordum. Adım Rüveyda dedi. Çok güzel bir kızdı. Aksama kadar delilerle, pgibopatlarla uğraşmak zor değil mi dedim ? Zor ama bu insanlara da birinin yardım etmesi lazım dedi. Sonra ilerleyen günlerde öğrendim ki Rüveyda’nın abisi şizofrenmiş ve bi gün intihar etmiş. Kızcağız da o gün abisi gibi olan insanlara yardım etmeye karar vermiş. Bana klişe bir şey olarak göründü bu. Bu aslında Rüveyda’nın kendini avutma ve acısından kacmak için seçtiği bir yoldu bence. Neyse bizim hemşire yukarı çıktı ben bahçede kaldım. Hemen bahçede gezinmeye başladım. Bugün ki yere tablo çizip sayılar karalayan adamı arıyordum. ilgimi çekmişti. Nihayet aradığım adamı buldum. Merhaba ben salyangoz dedim. Merhaba ben de Beyhan dedi adam. Ne yapıyorsun dedim. Hiç bilgisayar programları kodu yazıyorum sürekli pratik yapmam lazım dedi Beyhan. Bilgisayar mühendisi misin dedim, öyleydim ama artık toplumun gözünde delinin tekiyim dedi ve güldü. Hemen samimi olmuştuk Beyhan’la. Günler geçiyordu rutin ilaçlar, seanslar, saçma sapan ruh halleri derken her gün yeni arkadaşım Beyhan’la birbirimizi çok daha iyi tanıyorduk ve ben ilk kez birini bu kadar güvenilir bulmuştum onda değişik bir çekim vardı, müthiş derecede zeki bir adamdı. Hikayesini de öğrendim tabi o da benim hikayemi öğrenmişti. Beyhan sağlam bir yazılım şirketinde başarılı bir mühendisken karısı bunu aldatmaya başlamış hem de Beyhan’ın müdürüyle, müdür Beyhan’ın yazdığı bir programın üstüne yatmış şirkette ayağını kaydırmış. Beyhan da içinde biriken kin, öfke, üzüntü yüzünden kendini burada bulmuş. Hemşire Rüveyda’nın söylediğine göre bayağı iyileşmiş haliymiş bu Beyhan’ın. ilk zamanlarda çok kötüymüş.
-
5.
0Buraya geleli iki buçuk ayı geçmişti sanırım. Buranın en güzel yanı burada zamanı, takvimi, saatleri unutuyordun, ilaçlar seni bir ot gibi yapıyordu ve dünyanın en garip insanlarına rastlayabiliyordun. Müteahhitler, batık esnaflar, şairler, suçlular herkes vardı burada. Çığlıklar, intiharlar, kusmuklar, ağlayışlar her türlü takluk direk yanı başında duruyordu. Bu kadar tak bir ortamda, kendin de taka dönmüşken senden iyileşmeni bekliyorlardı. Bir gün yine Beyhan’la bahçede gezerken yeni birini gördük. Yapılı bir vücudu vardı. Yakışıklı güçlü bir adama benziyordu. Bi gün bu adam gelip bize selam verdi böylece tanıştık. Gel zaman git zaman iyice kaynaştık. Adı Yasindi bu adamin ve vakit geçtikçe onun da hikayesini öğrendik, Yasin deli değildi, eski bir polisti, belki biraz pgibolojisi bozuktu ama burada yatacak kadar değildi. Yasin bir gün bi milletvekilinin oğlunu alkollü bir mekanda olay çıkardığı için tutuklamış, karakola zütürmüş. Sonra bu çocuk Yasin’i babasının vasıtasıyla arşive sürdürmüş ve arşivden de belge yok edip Yasin’i suçlu pozisyona düşürmüş. Yasin mesleğinden olmuş, polislikten atılmış. Sonra milletvekilinin oğlunu dövüp hapishaneye düşmüş. Avukatı bir pgibolojik rapor hazırlatıp Yasini tedavi olmak şartıyla beraat ettirmiş. Yasin de bizim gibi burada tedavi görmeye başlamıştı böylece.
-
6.
0Okumasanız bile ben yazıcam anlatcam hikayeyi...
Artık üç kişi olmuştuk ve buradan çıkacağımız günü bekliyorduk buradan çıkınca herkesten, herşeyden intikam alacaktık. Bir hedefimiz vardı artık şu hayatta ve öfkemiz. Belki en çok da kendimize öfkeliydik de bunu başkalarına kanalize etmeye çalışıyorduk. Hepimizin kafası karışıktı ve doktorları tedavi olduğumuza ikna etmek için çok iyi rol yapıyorduk, onlara iyi olduğumuzu kanıtlamaya çalışıyorduk. Bir süre daha tedavi olduk önce Beyhan ayrıldı hastaneden sonra ben ve en son olarak da Yasin. Fakat ara ara hastaneye kontrole geliyorduk. Dışarıda sakin bi mahallede ev tutmuş üç kişi yaşıyorduk artık. Beyhan’ın birikmiş parası, Yasin’in güzel siyah bir arabası vardı. Ayrıca Beyhan’ın önceden tasarlayıp sanal ortamda sattığı, reklam geliri elde ettiği uygulama ve yazılımlar vardı, kirada yazlık, dükkan ve evleri vardı. Buradan bize sürekli yüklü sayılacak miktarlarda para geliyordu. Bana gelince benim çok bi katkım yoktu açıkçası. Hergün konuşup planlar yapıyorduk, daha güçlü olmamız lazımdı bunun içinde daha çok paramız olmalıydı. Bi iş yapmak zorundaydık hem de bu iş sayesinde gizli işlerimizi rahatlıkla maskeleyebilecektik. Bu arada bazen sırf Rüveyda’yı görmek için hastaneye gidiyordum. içimde garip bir tutku oluşmaya başlıyordu buna engel olmalıydım şayet birini sevmek, onunla mutlu olmak için geç kalmış biriydim artık. Bu duyguyu içimden sökemedim belki ama duygumun da esiri olmadım. Yapmam gereken başka şeyler vardı ve asla kimseyi kendi tak hayatıma ortak edip onun hayatını da tak etmemeliydim. içimde garip bir tutkuyla yaşamaya başladım. içimde bunlar olurken dış dünyada bi yazılım şirketi kurmaya karar vermiştik.
başlık yok! burası bom boş!