seneler önce arkadaşımla yaran diyaloğumuz

uçak rötar yapmış; 9:00'da inmemiz gereken istanbul'a 10:10'da inmişiz. benim dışımda geç kalmanın gerginliği olan bir amca var sadece uçakta, geri kalanlar halinden memnun. indik servise binip terminale geçicez. hadi ben düğüne geç kaldım da amca neye geç kaldı diye merak içinde amcaya yakın duruyorum tüm asaletimle. bütün uçak indi, 3 gencimiz goygoy yapıyor merdivende:

-bizi mi bekliyor lan herkes ahuahaha.
+inmeyelim lan ehehe.

bu şekilde muhabbet ediyorlar merdivenin başında. millet de bu goygoycu pekekentlerin keyfini bekliyor. en son kısa boylu, gözlüklü, kepçe kulaklı olan; otobüsün rengini beğenmedim binmicem yea, dediğinde amca patladı:

-ulan anten, herkesin sizin gibi gibi taşşaana denk mi! ağzınızı yüzünüzü gibtirmeden binin şu arabaya rica edicem. lütfen.

şimdi o kibar adamın içinden ayı çıkardılar mı diyim, ayının dengesini bozup kibarlaştırdılar mı bilmiyorum.

bir evlendiricilik programında amcanın biri, sunucu ve konuk arto arasında;

- ... evlendim boşandım. boşandıktan yıllar sonra ilk eşimden bi çocuğum oldu.
- yıllar sonra ilk eşinizle tekrar görüştünüz ve çocuğunuz oldu hmm...
- evet misafirliğe gelmişti.
- e yatıya kalmış belli.
- (bla bla)
- (bla bla)
- evet şimdi konuğumuz arto'ya dönelim yorum alalım, arto sen ne diyorsun?
- benim anladığım tek şey; bey amcanın evine misafirliğe gitmemek lazım!

yan sınıfta derse girmek üzere olan elektrik elektronik mühendisliği öğrencisi arkadaşım bir kızdan çok hoşlanmakta, konuşacam diyip atlamıştır kızın yanına...

eleman: biraz konuşabilir miyiz?
kız: çok yorgunum şu an. kusura bakma.

hiçbir şey demeden mırıldanarak yanımaza gelerek.

biz: noldu lan?
eleman: çok yorgunmuş... halı saha maçına çağırdık sanki dıbına koyim...

babayla obsesif kompulsif kisilik bozuklugu hakkinda konusuluyor..

- baba bugun eksisozlukte baktim bende galiba ocd varmis eskiden..
+ nasil bir seymis o?
- mesela bazen bana cok fazla oluyor, basamaklari bi daha cikmazsam annem olcek, bagaj kapagini bi daha kapatmazsam babam olcek gibi. ama eskiden vardi simdi astim..
+ nasi astin peki?
- bi kac kere "nolcak lan kapatmiyorum bagaj kapagini" dedim..
+ (gulerek) essoglessek nolur iki kere kapatsan kapagi!

saat ve gümüş satan bir dükkana iki tane apaçi tipli erkek saat bakmak için girerler;

-abi bu saat kaç metre su geçirmiyor?
-50 mt.
-bunun 100 mt su geçirmeyeni varmış, sende yok mu abi?
-yok.
-hmm, tamam abi kalsın o zaman, der kapıdan çıkarken içeride bulunan yaşlı amca patlatır cevabı;

-sanki koluna saati takınca 100 mt dalacak pekekent, bunlar saçı bozulmasın diye banyo da yapmıyordur.

nerde apaçi tipli birini görsem bu yaşlı amca gelir aklıma, hatırlar yine gülerim.

sıradan bir tatil günü, denizden çıkıp duş almak üzere duşların olduğu yere yönelirken hiç de tanıdık olmadığım bir ses duydum:

- huoop dostum bakar mısın?

ses, yerde yatmış, uzanan ve bana acınaklı bir yüz ifadesiyle bakan, 30 küsür yaşlarında bir adamdan geliyordu. iç sesim her ne kadar "noluyo msnkym" dese de dış sesim;

+ buyrun?

dedi.

konuşmanın devamı ise türkiye plajları üzerinde eşi benzeri görülmemiş cümlelere şahitlik edecekti.

- senden bir şey rica edebilir miyim birader?
+ buyrun, tabi ki.
- (plajda kazdığı çukuru göstererek) beni şuraya gömer misin?
+ (mavi ekran vermeme rağmen) eeeööooo.. tamam gömeyim.

henüz konuşmanın şokunu atlatamamışken, hüzünlü gözlerle kahramanımızı hızlı hızlı kuma gömdüm ve onu bu plaja bir eş, bir dost, bir sevgili tarafından gömülmeyi hak ettirmeyecek kadar yalnızlığa iten, zalimleşen yalan dünyaya lanet ettim.

ve sonra islam çupi'nin sözleri geldi aklıma; "o adamın yalnızlığı ne arkadaş yalnızlığı ne de sevgili yalnızlığıydı. o'nun yalnızlığı baska bir yalnızlıktı, adı konulamazdı."

bir burger king klasiği;

-küçük boy patates
+50 kuruş farkla orta olsun mu?
-iyi orta olsun
+75 kuruş farkla büyük olsun mu?
-100bin daha veriyim dükkani aliyim (amk)

g: gresiela
b: bi arkadaş

b: abi şimdi bu bilgisayardaki megabayt cigabayt olayı nedir nasıl oluyor?
g: ya şöyledir böyledir... *
b: misal şimdi, ortalama bi film kaç megabayt oluyor?
g: kalitesine göre değişir abi.
b: misal titanic çok izlendi???
g: ???

inşaat mühendisi bir arkadaş duvarı boyayacak ustabaşını gaza getirerek işin çabuk bitmesini sağlamaya çalışıyor:

-usta sen bu duvarı iki saatte boyarsın
+boyayamam iki güne anca biter
-en kötü gün sonuna kadar biter bu iş
+yok vallaha bitmez
-var mısın iddiasına?
+varım

şimdi müsadenizle burda bi araya giriyorum. işi yapacak olan ustabaşı, bitmez diyen ustabaşı. adamla iddiaya giriyorsun, o bitmez diyor sen biter diyorsun. kim kazanacak bu iddiayı sence dingil. böyle iddia mı olur lan? adam boyamazsa kazanıyor. bu herifi milyon dolarlık bahis şirketlerinin başına geçir 2 aya kalmaz iflasını açıklarlar. bu nasıl bi gaza getirmeye çalışma yöntemi? neyse devdıbını duyduktan sonra bu kısmına çok takılamıyorsun:

-tamam nesine
+bilmiyorum ki nesine olsun?
-marlborosuna olsun mu?
+olsun be
-tamam anlaştık hadi bakalım!

dedikten sonra yürümeye başlar, birkaç adım attıktan sonra birden durur ve arkasını dönerek:

-usta ya bi şey dicem
+???
-biz marlborosuna iddiaya girdik de sen sigara içiyo musun ki?
+yoooo?
-eee ben de sigara içmiyorum?

bu son cümleden sonra derin bir sessizlik olmuş, ustabaşı ve mühendis birbirlerine uzun uzun, anlamsızca bakmış. ustabaşının olaylara binaen alaycı ve davetkar gülümsemesini fırsat bilen genç mühendis hızını alamayıp ustabaşının dudaklarına yapışmış.

şaka şaka. sonrasını anlatmadı da bunu anlat dedi, hoşuna gitti mi yavşak adamı ustabaşıyla seviştiririm, birden şehvetli dudaklarında bulursun kendini işte. bunun kafada baret, ustabaşının elinde boya fırçası gidip yeşilay'a falan üye olmuşlardır heralde. nereye varabilir ki o konuşma yani? şantiyede çalışasım geldi yalnız, o iş kaç günde bitti onu da merak etmiyor değilim.

bi tanesini az evvel alakasız bir yerden kahvaltı alırken yaşadım;

-pardon, bu sandviclerin küçüğü var mı?
-hanfendi gözünüzde büyütmeyin, çayla iki lokmada gider o!

ingilterede ciddi bir ders esnasinda(sinif oldukca kalabaliktir) universite ogrencisi turk'e iskoc hoca bir soru sorar;

-alright dityoxygen what can u advice about this?
+well..i think...
butun sinifin ortasinda sozumu keserek;
-oh come on dirtyoxygen! we all know u cant think!!... ehehehe
+senin anani bacini giberim!
-pardon me?
+hehee.. i said "it was quite funny" in turkish..

varligindan habersiz oldugum, arka siralarda bulunan baska bir turk ogrenci haykirarak;
-puahahaha allah belani versin!!

anjin san 3 seritli yolda en soldaki seritte igiblarda durur. amaci kavsakta en saga donmektir fakaat sagda arabalar vardir.
guru olm yandaki arabaya soyle istersen
cam acilir
anjin san iyi gunler beyfendi ben sola donecem ( ???)
sofor: (iptal olur anlamsiz gozlerle bakar) eöh?? iyi dön?
anjin san aa pardon saga olacakti!!
guru muahahaha

otobüsten inmek için düğmeye geç basanlara, otobüs şoföründen geliyor;

- iki günde 3g'yi öğrendiniz, bir otomatik kapıyı yıllardır öğrenemediniz!

6-7 sene once ılık bir yaz akşamında arkadaşımla birlikte arkadaşımın (yanımda olan kişi) evine giderken yaşanmıştır.
kendime "x" vereyim, arkadaşıma "y", rakıyla imam nikahlı bakkal da "b" olsun.

y-olum susadım ben şurdan bi su ısmarla (pet şişeyle su içenlere sosyetik dendiği zamanlar)

(bakkala girilir)
x: kolay gelsin bi küçük su verirmisiniz?
b: rakı mı?
x: küçük su abi
b: küçük rakı?
y: rakı mı içsek?
b: votka da içebilirsiniz
x: olum bu saatte rakı mı içilir
y: bira alalım o zaman. bira ver sen bize abi
b: ben olsam rakı içerdim, kaç şişe vereyim?
x: ben bira içmem olum
b: bak arkadaşın rakı içmek istiyo
x: yok abi su almaya girdik de biz o yüzden
b: o zaman sana su vereyim, arkadaşın rakı içmek istiyomuş
y: yok abi bira istiyorum ben
b: paranız mı yok, ne kadar varsa verin, üstü benden. delikanlı adamlarsınız, rakı için.

yer kahvehane:

tostların uçuştuğu hesabın iyice kabardığı kıran kıran geçen hesabına okey maçı esnasında eli bitik, oyunu bitirecek son taşı elinde bulunduran arkadaş garsona:

- abi ordan 2 buçuk litrelik kola alıp lavoboya döker misin?

--spoiler--

--spoiler--

seneler önce evde abiyle beraber internet cafe ortamı yaratılmıştır. online mmorpg oyunlarından biri oynanmaktadır birlikte canavar kesmece yapılmaktadır.
oğullarının ne yaptığını uzun süredir çözmeye çalışan baba da onları izlemektedir.

-ben şurdakileri öldürüyorum sen buraya gelme!
-tamam ben de şurdayım.
-olum bunlar çok güçlü..
-eheh ezik seni ben dağıtıyorum bunları..
-oha ne biçim vuruyo..

baba bişey demeden gittikçe sokulmaktadır. ilgisini çekmeye başlamıştır oyun.

-olum ölcem ben..
-bişey olmaz kaç..
-aha kaçamıyorum..
-kaç lan kaç
-aha ölüyorum yardım..
-pot iç pot!
-ölüyoruuuum!

-eşşoooooğleeşşeek! abine yardım etseneeeee!

-mauhahuahuauh
-mauahahuahuhau

saçma sapan şekilde 9 tane lahmacun yediğim gün mide ağırları çekmeye başlamıştım. babam geldi ve anneme sordu;

+ ne oldu buna yahu!
- lahmacun yemiş çok
+kaç tane yemiş?
-9!
+bırakın ölsün allahın belası...

sabah 6 kapi calinir . izbandut gibi iki polis kapida ..

uyku sersemi - gunaydin ?

polis - gunaydin .. calinan arabanizi bulduk adresi verelim gidin alin ..

uyku sersemi - arabam calinmadi ki ..

polis - eminmisin ?

uyku sersemi - eminim .. emin miyim ? ( boynunu uzatip bakar arabayi park ettigi yere )

uyku sersemi - aaaa araba gitmis .. arabam gitmis .. arabami calmislaaar ..

polis - bingooo

bir maçta recep çetin kırmızı kart görür ve soyunma odasına gider. daha 5dk geçmeden arkasından metin tekin gelir.

recep sorar: “metin sen niye atıldın?”

metin anlatır; “hakeme sordum recep’i neden attın diye, anama küfretti dedi”

metinin hakeme cevabı : hocam allah aşkına 30.000 kişi ediyo recep etmiş çok mu ?

- sonuç beşiktaş 9 kişidir.