/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    0
    mavi pejo bigibletim var. milliyetten kuponla almışız. nasıl kaçıyorum ama şeytan gibiyim. ilkokulda bi kız vardı. sarı ayakkabıları vardı. mavi önlük, sarı ayakkabı, kırmızı toka. böyle bi dallamaydı o da. neyse cumartesileri evlerinin önünde ring yapıyorum mavi pejomla. hafif de yokus. yokusun tepesine cıktım. saldım kendimi aşağıya. baktım balkonda duruyo, bana bakıyo. bıraktım elleri. o zamanlar elleri bırakmak büyük cılgınlık. bayır aşağı kaptırıyorum elleri bırakmıs halde. direksiyon döndü. abartmıyorum havada 2 takla attım. düştüm yere. eller, dizler paramparça. kaldırdım kafamı, baktım balkona. gülüyordu. ellerim kanlıydı. sildim gözlerimi. o günden sonra kaleci rüştü göz altlarını boyamaya başladı. sanırsın savaşa gidiyor dıbınakoyum
    ···
  2. 2.
    0
    99 sonbahar. havalar sogumuş. sokaklar boşalmış. yazın sokak çocuğu gibi yaşanan 3 aydan sonra etrafın bu kadar sakin olması koyuyor o yaşta. sahile gittim. gece bira içenler bazen bozuk para düşürüyolardı kumsala. para arıyorum. karşıdan da bi karı geliyo köpeğiyle. salmış köpeği peşinden güle güle koşuyor. sanırsın avrupalı dıbınakoyum. neyse köpek gördü beni. yardırmaya başladı bana doğru. kilitlendim korkudan. iskeleye kaçtım. ucuna gittim bekliyorum. köpek de geldi. ananı gibiyim dedim. attım kendimi suya. hava soğuk, deniz dalgalı. ben suda. karı gülüyor. köpek de kuyruk sallıyor. üşüdüm. eve gittim. garip anam sarıldı. ağladım.
    ···
  3. 3.
    0
    99 kış başı. bu sefer liman tarafındayım. pelikanlar gelmiş. millet onları izliyor. izleyin dıbınakoduklarım. 1 haftadır izliyonuz zaten diye düşünüyorum. düşünürken limanın kıyısında balıkçıların plastik toplarından görüyüroum. hız alıyorum. koşuyorum. topa vuruyorum. topla beraber ayakkabı da uçuyor. denize düşüyor. bakıyorum ayakkabıya. almam mümkün değil. balıkçıya abi diyorum ayakkabım uçtu nasıl alcaz. ağ atıp alıyor. eve geliyorum. ayakkabı ıslak. annem görüyor. hafif sarsıyor beni. yine ağlıyorum dıbınakoyum
    ···
  4. 4.
    0
    98 yaz. sapan yaptım kendime. zeytin ağacından. çok güzel oldu şerefsiz. dandik hedeflere taş atıyorumi kaliteli hedeflere misket atıyorum. misketler de mahalledeki cocuklardan kektiğim misketler. neyse sprey boya kutusu geçti elime. böğürtlene dalmaya gittiğimizde cocugun biri dikenlerin arasından çıkarmış, dövdüm aldım elimden. benim oldu dedim. sallayorum şangır şungur ses geliyor. içinde de misket varmış küçük. çıkardım. züt cebimden sapanı çıkardım. çektim. arabanın birinin cdıbını hedef alıp salladım. cam kırıldı. ananı gibiyim dedim kaçın lan dedim. kaçtık. akşam oldu. çocukları bi daha dövdüm. kimseye söylemiceksiniz diye tehdit ettim. bi tanesi küfür etti. sapanımla vurdum. arkası dönüktü t am zütüne denk geldi. kimse bişey söylemedi. ertesi gün baktım. yeni cam takılmış.
    ···
  5. 5.
    0
    yıl 98 bahar ayı. çağla mevsimi. okulun bahçesindeki çağla ağacının tepesindeyiz. yanlış olmasın. muhit bizim muhit. yabancı gördük mü tükürerek taciz ediyoruz, kovalıyoruz. ağaçta belki 10 15 kişi varız. dal kırıldı. ananskii diye diye düştük. o sırada beldenin çingenleri patrol yapıyomuş sokaklarda. bunlar gördüler geldiler. çingenler giber. tırsıyoz biraz. benim kankaya yaklaştı 2 tokat attı. çağla de lan dedi. çocuk ya git falan diyince 1 2 tokat daha attı.

    çingen: çağla desene lan
    kanka: çağla
    çingen: ananı bana bağla ben gibiyim sen ağla
    ben: asdasfas fas hhahaha hashd

    ben gülünce çingen muallaksi bana da bi tane tokat attı. bekle burda ananı gibtircem senin. bekle dıbınakoyduğum diyip son sürat koşmaya başladım. eve geldim. anneme peynir ekmek yaptırdım. kanka geldi. sahile gittik.
    ···
  6. 6.
    0
    yıl 99. ana sınıfındayım. gene benim kankayla. önlükler kırmızı. şirin baba gibiyiz dıbınakoyim. okul öğlen başlıyor. sabahtan sınıf boş. kankayla erkenden geldik bigün. herkesin terlikleri vardı. kızların tavşanlı falan. düşün ortamı. bizdekiler bildiğin plastik terlik. kin doluyuz tavşanlara.

    makaslar da tavşan kulaklı. kulaklar kapanıyo kağıdı kesiyo. o kafadan. giberim tavşanınızı diyip tavşanlı makaslarla tavşanlı terlikleri kesmeye başladık. tüm sınıfın terliklerini kestik. sadece kendimizinkileri bıraktık. sonra oturduk milletin gelmesini bekliyoruz. top falan oynuyoz. hoca geldi. kızlar falan ağlıyo. terliklere baktılar. herkesinki kegib bizimkiler sağlam. siz mi yaptınız diye sordular, reddettik. yemediler. sistem çarklarında ezildik.
    ···
  7. 7.
    0
    98 99 civarı sanırım. şeker kız candy var. orda bi tane mızıka çalan muallak var. artık nasıl etkilendiysek kankayla pazardan mızıka aldırdık.

    mahallede dut ağaçları var. 5 6 tane yan yana, dalları birbirine girmiş. bizim için cennet dıbınakoyim. bilen bilir dut dalları çok da esnektir. kolay kırılmaz. dallardan dallara zıplıyoruz. dala tutunup kendimizi ağaçtan bırakıyoruz, esneye esneye yere indiriyor falan. bildiğin maymunluk peşindeyiz. filmlerden görüyoruz. ağaç evleri var amerikanlıların. biz de yaptık. 3 5 tahta çıkardık ağaca. zütümüz zor sığıyo. dengede duramıyoz ama orda oturuyoz.

    neyse mızıkaları da aldık. eleman ağaç dibine oturup çalıyodu. bi süre dutun dibine oturup mızıka çaldıkç açmadı. ağaç eve çıktık. orda çaldık sarmadı. eve gittik. yine peynir ekmek. ağaç eve geldik. peynir ekmeği ağaçta yedik. işte o çok güzel oldu bak.
    ···
  8. 8.
    0
    zütümden atmıyım ama 99 falandır heralde. taso oynuyoruz kaldırımda. biraz çirkef bi çocuktum. ona buna salça olurdum. kavga ederdim. o zamandan pislik bi insan olduğum belliymiş. o sebeple mahalledekiler genelde çekinirdi benden.

    neyse elemanın birini kestirdim gözüme. taso oynucaz bunla. ama dallama benle oynamıyo kökerim diye. bi poşet tasosu var. zütüne bi iki kere tekme attım. oynucaz lan dedim. kökersen valla bişey yapmıcam. köktüğün senin olur dedim. istemeye istemeye kabul etti. başladık oynamaya.

    ortaya 2şer 3er falan diziyoruz. ufaktan kökmeye başladım. bu mızmızlandı ben gidicem yemek yicez falan diyo. baktım kaçıcak. tamam lan dedim 20şer oynuyoz dik ortaya 20 tane dedim. kabul etmedi. omzuna yumruk attım, zütüne de 2 tane tekme attım. dikti 20 tane. ben de diktim.

    ilk kim başlıcak diye duvar dibine taso atıyoruz. duvara en yakın atan başlar. attık. benden daha yakın oldu. bi daha atıcaz dedim. bi daha attık. yine yakın oldu. yine kabul etmedim. bu sefer ben yakın oldum başladık. ilk atışımda 4 tane falan aldım ortadan. bu muallak bi attı 10 tane falan gelmiştir. lan dedim yamuk atıyosun deviriyosun tasoları. 10unu geri koydu. dik at dedim. attı alamadı. attım ben de 10 tane falan aldım. oynarken ablası geldi bizden 3 yaş büyük. eve çağırdı. ortadaki tasoları aldım. 2 tanesini verdim hadi git dedim.

    o gün 50 tane falan kökmüştüm. kısa ama karlı bir gündü.
    ···
  9. 9.
    0
    98 bahar. şehrin az dışında yeni bi ayva ağacı keşfetmişiz. çingenelerden samimi olduğum bi arkadaş vardı. adı hasan. neyse bu hasan muallaksi kendi tayfasıyla sabahtan akşama kadar beldede yürüyolar. mahallenin çocuklarını falan dövüyolar kafalarına göre. bizim mahalleye geldi. konuştuk falan. dedi gel ayvaya dalıcaz. gidek ama nerde dedim. söyledi yerini. normalde uzaklaşma sınırım sokağın sonundaki bakkala kadardı. sonrası yasaktı. tamam hadi gidek dedim

    mahallelerde dolana dolana gidiyoz. bunlar sıkıldıkça çocukları çağırıyolar yanlarına. 2 3 taşak geçip tokatlayıp yolluyolar. gülüyorum ben de. neyse bahçeye ulaştık. ağaca çıkamıyoz dikenli. yerdeki çürüklerden alıp fırlatıp sağlamları düşürüyoz. dönerken bi de eriğe daldık. tişörtleri şortun içine sokup, boyundan erikleri atıyoz içeri.

    neyse mahalleye doğru yola çıktık. sokaklardan geçerken çocukların kafaya erik atıyom ben de. kimse bişey diyemiyo çingenelerle gezdiğim için. mahalleye geldik. millet aga bana da ver bana da ver diye doluştu başıma. her isteyen tamam diyorum. elimi boyundan içeri sokuyorum, nah yapıp çıkartıyorum. gibtir olup gidiyolardı. o gün çok erik yedim. ayvaları yağma yaptım. ekmek ayvası
    ···
  10. 10.
    0
    98 bahar. hasanın gösterdiği ayvaya dalıcaz yine. benim kankayı aldım. hadi ayvaya gidiyoz dedim tamam dedi. yola çıktık yürüyoruz. arkadan yerleri sulayan itfaiye arabası geliyo bi tane. nasıl sevindik anlatamam dıbınakoyim. biiz geçti. arkadan koşup takıldık itfaiyeye. sokaklardan geçerken itfaiyenin arkasından çocuklara küfrediyoz, daha büyük çocuklarla taşak geçiyoz. neyse itfaiye şehrin dışına doğru yöneldi. hızlandı. hasgibtir dedik napıcaz.

    benim kanka korkuluk gibi demirlerden tuttu. ben dedi atlıyom. daha bişey diyemedim saldı kendini. bi koşmaya başladı, dıbınakoyim adımları 5er metre 5er metre gidiyo. eller de arabayı tutuyo. bırakamıyo da. ben manzarayı izliyorum gülmekten ölücem. lan diyo bırakamıyom diyo. durdur arabayı diyo. lan gibicem nasıl durdurayım derken ayağı tökezledi. düşer gibi oldu. hala bırakmıyo. biraz sürüklendi bıraktı. düştü.

    vay dıbınakoyim dedim napıcam. nedense itfaiye sonsuza kadar gidicekmiş gibi düşünüyorum. bi daha eve gelemicem diyorum. denize atlar gibi atladım. 6 7 takla attım. dizler yine parçaladı.

    ayvaya gidemedik. eriğe gittik. yapraklarını bastık yaraya. sümükler aka aka yine doyduk eriğe.
    ···
  11. 11.
    0
    99 kış. bi akşam annem zorla misafirliğe zütürdü. salona bi girdik içerde 20 tane kadın amk. bi tane çocuk yok. saatler geçiyor kısırından patates salatasına, tatlısından çayına servisin arkası kesilmiyor. ben de ha bire kola içiyorum. çişim geldi. tuvalete gittim. o gün de içime külot giymemiştim. neyse işedim. kotun fermuarı çekmemle gözümüm kararması bir oldu dıbınakoyim.

    böyle bir acı yok. dalga fermuara sıkışmış. sünnet de olmamıştım o zamanlar. çığlığı bastım. bakamıyorum da korkudan. koşa koşa salona daldım. çük dışarda. millet patates salatası yiyor. kıyameti koparıyorum. annem geldi kurtardı. ağlamayı kestim. bi kola daha içtim.

    olaydan seneler sonra şimdiden de seneler önce. 20 yaşındayken yazın çocukluğumun geçtiği beldeye tatile gittim. o akşam ordaki kadınlardan biriyle karşılaştım. yanında da kızı var 19 yşaında. sohbet muhabbet derken o konuyu açtı. külot giyoysun dimi oğlum artık hahahayyy diye güldü. boxer giyiyorum tteyze artık dedim.
    ···
  12. 12.
    0
    98 yaz. okullar kapanmış otopark olmuş. ne top oynuyabiliyoruz ne bişey yapabiliyoruz dıbınakoyim. yarım saat takım kurmak için çabaladıktan sonra santrayla maça başlıyoruz. 5 dk sonra muallak hademe gelip kovuyo bizi. okulda hademe, yazın özel harekat oluyo sanki dıbınakoyim. neyse, bu zütün iki tane de oğlu var. çok binler ama. gündüz adam bekliyo otoparkı gece de oğulları. oğullarında da playstation var.

    biz o yıllarda atari oynuyoruz tankla tuğla patlatıp marioyla karı kurtarıyoruz bu eleman max payne falan oynuyodu. kol da titreşimli. vurulunca zır zır vibrasyon verince hava atıyodu muallakler.

    nasıl olduysa bi yerden lazer bulduk benim kankayla. gece bunların gözüne gözüne tutuyoruz. hayt huyt yapıyolar. kalkıyolar koltuktan ama aradaki mesafe sağlam. gibsen yakalayamaz. 3 gece rahat vermedik oyun da oynayamadılar.

    bi gün maç kuruyoz yine. nasılsa özel harekatçı dallama var belki gelmez diye. 15 dk oldu. sağ açıktan kaleye doğru yüklenirken biri yakaladı beni. hademenin oğlu tuttu kolumdan. tokatladı baya. ağladım.

    klagib bekle burda ananı gibtircem senin. 5 dk bekle dıbınakoydurcam senin geliyom diye gittim. eve girdim. börülce karpuz varmış. ataride yine tankla kuşu korurken karnımı doyurdum. hava da çok sıcaktı o zamanlar.
    ···
  13. 13.
    0
    99 ilkbahar. öğlenciler okuldan çıkınca okul bahçesi sirk gibi oluyodu dıbınakoyim. top oynayacaz, 7şerden takım hazır ama oynayacak alan yok.

    bak kale yok demiyorum. alan yok. milyonlarca çocuk binlerde top var etrafta. okul binası çok yüksek değildi. yaşça büyük çocuklar maç yapmak istediklerinde sahada oynayan küçük çocukların 1 2 tanesinin zütüne tekme vurup kovarlardı. toplarını da havaya dikerlerdi. bazen bu toplar okulun çatısına kaçıyordu.

    ilkbahar zamanları da bizim b u yavşak hademe genel temizlik yapardı çatıda. yukardaki topları tek tek aşağıya atardı. aşağıda da kaos olurdu. kafayı yiyoduk dıbınakoyim beleşe top yakalıcaz diye.

    neyse ben bu zamanlar yanımda kalem taşırdım. top yakalamak için kasmazdım. gözüme kestirdiğim, hani hayt huyt dese dövebileceğim tipteki çocukları keser, bunlar top yakalayınca topu alıp üzerine çaktırmadan adımın baş harfini yazıyorum. bu top benim lan dıbınakoduğum diyorum. ya nerden senin falan diyince harfi gösterip, kankaya da adım ne lan benim diyorum. söylüyo al işte diyodum. topu zütürüp apartman bodrumna koyuyorum.

    1 ara 10 12 tane topum vardı.
    ···
  14. 14.
    0
    seneler yok artık
    fikirlerim çocukluğumun etrafında dönüyor biteviye, çocukluğumun merkezkaçı beni benden uzaklaştırmaya çalışsa da, çocukluğuma yönelebilmek, yakınlaşabilmek, bitimsiz olabilmek için tüm dualarım. tao'dan, siddhartha'dan, buddha'dan, bilinen bilinmeyen tüm tanrılardan hep çocukluğumu diledim, algı sınırlarımın içindeki herşeyi eledim, sadece çocukluğumu duyumsamak, çocukluğumu özümseyebilmek için.
    ···