sene 96 falandı

ananı 96 senesinde siqtim xd

sene 96 tabi o zamanlar ben daha doğmamışım. dolayısıyla anlatacak bir şeyimde yok zaaaaaaaaaaaaaaaaaxdxdxdxdxd anan ahahahahahaha ne sandınız anasını gibişikler xd

anam. motoru kullanan umut kardeşimin ehliyeti vb. yok zaten. ecel teri döktük, adam 10 dakka bi alıkoydu bizi. ama nasıl bir abazalıksa, bi şekilde kurtulduk gittik filmi seyrettik. attıran oldu attıramayan oldu. daha ne maceralarımız var olm lan

@3 troll huur çocugu

anlatayım mı lan. o zamanlar saflık ön plandaydı. internet falan yoktu lan.

cd bile yoktu

bizim evin önünde bi tarla var. tarlada takılıyoruz 4 arkadaş. benim havalı tüfek var. bi kutu da saçma. dan dun şişe delmece, ampül patlatmaca vesaire.

sıkıldık. dedim ki şişeyi havaya atıyom havada vurun lan madem o kadar iyi nişancısınız.

attım havaya. tunga diye bi eleman var, havada vurdu lan şişeyi adam. ama ne oldu? tek hedefimiz elimizde o şişe vardı, ona ateş ediyoduk. gitti ağaca takıldı.

yükseldi yani kurşunu yiyince. sonra dedik buna ateş edelim de ağaçtan kurtaralım. yine aynı tunga, koca tüfeği aldı, rambo gibi tuttu, yani uzi gibi, öyle nişan almadan ateş etmeye kalktı.

bizim erzincanlı güdük bi eleman var. kıl yumağı pekekent. adı ilker. dedi ki, tunga olm o şişeyi o şekilde vur, gel bi de bana vur.

ballı tunga pekekenti, o şişeyi de o şekilde vurmasın mı!

ben bi de ayı okan (okan'ın kod adı : galın) girdik ilker'in koluna. pantolonu sıyırmaya çalışıyoruz, şakasına tabi, sıyırıcaz öyle ehere mehere gülüp geçicez derken.

ilker bir bağırmaya başladı hayırrrrrrr, bırakın beniiiiiii.

ulan şaşırdık tabi, senin kıl yumağı zütünü ne yapalım.

ne değerli zütü varmış muallaknin.

baya krize girmişti herif. gibicez gerçekten zannetti herhalde?

arada hatırlatırız olm tunga'ya bi züt borcun var diye.

soner'i tanıyor musun

@3, hey aqduğumun liseli...

reserved lan anlatın okuyorum

yine benim havalı tüfekle yılancıburnuna iniyoruz. o zaman beach club falan yok, ağaçlar var, kuşlar var.

bu yarımada gibi bişey kuşadası'nda. peninsula.

yokuş aşağı inerken sağlı sollu villalar var. bu villalardan birinde de bi köpek var, benden büyük o zaman. benden iki tane gibi aslan yavrusu. gelene geçene havlıyor.

tüfeği tunga'ya verdim. önden gidiyor. yokuşun aşağısında. ben ilkerle yokuşun yukarısından aşağı iniyorum.

dedim ki, şu köpeği bi kudurtayım

hav hav havv ulan nasl eğleniyorum, köpek bahçe kapısı var otopark kapısı gibi, onun demirlerini dişliyor, dışarı çıksa yer bizi ibine.

bi ara gözden kayboldu, ben hav hav derken bi betondan adım aldı hayvan, bahçe duvarının ve benim üzerimden uçtu, yola kondu.

anlatma amk anlatma

Anlat lan

vay be dedim. o cüsseyle nasıl zıpladı bu hayvan o kadar falan diye düşünüyorum. havlayarak bana doğru geliyor. hiç kıpırdamadım. terledim buz gibi ama hiç kıpırdamadım. geldi, ağzının içine alıyor elimi ama ısırmıyor. bacağımı elimi ağzının içine alıp bana bakıyor. ısırsa koparır. aslandan bozma koca kafalı bi hayvan. açık kahverengi. beni bıraktı, ilkere gitti, ilkere verdim tabi taktiği sakın kıpırdama ısırmıyo dedim.

aşağıdan tunga görüyo, havaya boş sıkıyo bi tane, ses çıkartıyo hayvan korkup kaçar diye. havalı tüfek te tek atımlık lan, ikinciyi kuramadı tunga, köpek saniyeler içinde yokuş aşağı koşup tunga'yı çevirdi.

tunga salağı tüfekle itiyor köpeği, köpek ağzına aldı namluyu. tungayı sağa sola sallıyor. biz koşmaya başladık, ne yaparız artık tunga'yı kurtarırız derken, yolun karşısından bi adam yerden koca bir taş aldı, attı köpeğe. bi daha derken, köpek tungayı bırakıp adama saldırdı. ısırdı, yere yatırdı. biz korktuk kaçtık. adam yerde yatıyodu.

sonra köpek gidip bi arabanın üstüne çıktı, tavanına oturdu. komple tavanı boyuna kaplıyordu hayvannnnn

yani adama ne oldu? bilmiyoruz, biz korkup kaçtık.

bi öğlen yemeğini yiyem gelem de devam ederiz.