+5
sınıfa girmişim en arkada sırada yüzüne nur inmiş parlayan bi kız.
tutuldum tabi, sevgi nedir aşk nedir bilmem çocuk halimle.
oturduk ortalara bi yere hoca geldi biri gelsin kitapları dağıtsın dedi. o hep ilk gün yırtılan gibik poşetlerin içinde olan kitaplardan bahsediyorum. atladım hemen verin hocam ben dağıtayım diye.
ben dağıttım kitapları, arka sıralara doğru ilerlerken gözlerine daha yakından bakabileyim diye.
1 sene öyle geçti ben onu o beni tanıdı aramızda bişey yok aşk yok sevgi yok,,, gibi hissediyodum ama içten içe ilgim vardı. sessiz bir çocuktum. içliydim, pek konuşmazdım kimseyle. ama okula başlamadan önce bi kaç abimden tavsiye almıştım.
" 3-4 tane kaliteli arkadaşın olsun yeter." öyle de yaptım 2-3 tane iyi arkadaşım vardı gerisini pek giblemezdim. iyi futbol oynadığım için futsal turnuvalarından dolayı çoğu kişi tanırdı beni. popi değildim ama silik de değildim.
hep babamı dinledim, iyi ki dinlemişim. kalite kavrdıbını bana öyle bir öğretmiş ki. şey derdi hep;
"Şimdiki insanlara bak, şekil şukul giyiniyorlar, hippi gibi takılıyorlar, renkten renge giriyorlar diğer herkese eski kafalı gözüyle bakıyorlar, ama herkes 1950'lere hayrandır sorsan. Neden bilir misin?" dedi
Neden baba dedim?
"Çünkü kalite kavramı sanayi devriminden sonra icat edildi, kaliteyi en iyi kullanan nesil sanayi devrimiyle beraber geldi, insanlar o dönemlerde takım elbiseyle bakkal dükkanını açardı tabiri caizse." işte eski kafalılık değil bu, "saf kalite" tam manasıyla.
Neyse ben bunu iyi öğrendim işin özü. yaptığım şeylerde hep kaliteye önem verdim. kendime bu şekilde çeki düzen verdim, gereksiz kelime sarf etmemeye, boş konuşmamaya özen gösterdim. o yüzden hep saygı duyarlardı bana okulda. sınıfın en öküz gibi kaslı çocuğu bile benim yanımda küfür ederken 2 kere düşünürdü, istese beni yerden yere vuracak gücü varken. işte bu saygıdır, kalitedir dedim kendi kendime. herkesle aram iyiydi genelde.
neyse muhabbet şöyle ilerledi tabi, ben bu kıza aşık oldum bitiremedim kafamda. 1 sene kadar sevgili olduk sonra beni başka bir oğlan ile aldatıp terketti, gram üzülmedim. ama kendimi çok sorguladım. tabi her dişi köpek gibi o da geri dönmeyi denedi ama gururum el vermedi be güzelim üzgünüm.
sorgulama faslı biraz uzun sürdü, çok şey öğrendim kendi kendime.
Bunu neden yazma ihtiyacı hissettim, Şu yüzden;
Geçen bir arkadaşımın sevgilisinin aldatmasına şahit oldum kazara. beraber takılıp yolda bira içerken gel kanka dedi bişey yapcaz. oysa sevgilisini takip ediyormuşuz amk. kız gitti eski konuştuğu çocuğun çalıştığı yere girdi. anladık tabi neler döndüğünü. 2 senelik ilişki saniyeler içinde kül oldu. kız inkar etti arkadaşım da affetmedi bastı gibtiri. 2 yıl dedi 2 yıl, bi kaç saniyede bitebiliyor. çocuk da yakışıklı he barda çalışıyor. kaç kızı reddettim dedi bu kız için 1 kere başkasını düşünmedim. dedim kanka keşke gibseydin be. çalıştığı yeri biliyorum bir kaç kere ben de yardım için çalıştım yanında. istese arkaya 2 kız çekip çok rahat grup yapabilir, hatta çalıştığım gece bile çocuğa kaş göz yapan hatunlar vardı.
dedi ki; " kanka ben onu aldatmadım ama bunu onun için yapmadım, ben aldatan bi insan değilim, kendi kalitem el vermez"
helal olsun dedim sadece büyük bir helal ulan dıbınakoyayim çektim içimden.