/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +1 -2
    Yıl 1999. Aylardan aralık. Aralığın ilk haftası asla unutmuyorum. Saat 7’ye geliyordu ve dışarısı zifiri karanlık. Rahmetli Annem, babam ve kardeşlerim eski bir komşumuzun oğlunun mevlütüne gitmişlerdi. Ben evde kalıp o dönemin yayıncı kuruluşu Teleonda Beşiktaş Trabzonspor maçını izleyeceğim. Yaklaşık 15 dakika bekleyip bizimkilerin iyice uzaklaştığından emin olduktan sonra dışarı çıkıp, önceki gün arkadaşlarla ortaklaşa alıp bizim evin karşındaki boş binanın bahçesine sakladığımız Salem’den bir dal aldım. Salem’in yanına sakladığımız çakma zippoyu yaklaşık 2 dakika boyunca yakmaya çalışıp sonunda başarıp Salemimi tüttürmeye başladım.. O dönemdeki yaygın inanışa göre Salem asla senin üzerini kokutmaz ve yiyeceğin potansiyel dayağın önüne geçerdi.

    Uzun zamandır evde yalnız kalmamıştım. Büyük depremden dolayı insanlar evlerinde yalnız kalmaya çok çekiniyorlardı. Ama üzerinden yaklaşık 4 ay geçmişti artık ve hayat normale dönüyordu yavaş yavaş. Salemimden kısa kısa çekip, dumanı burnumdan çıkarmaya uğraşırken bir yandan da tanıdık biri geliyor mu diye etrafı kesiyordum. zütümün donmaya başladığını hissettiğimde Salemin dörtte birlik kısmı ancak bitmişti. Sokaklar hala yıkılmış binaların parçaları ile doluydu ve bu parçalar o kadar çoktu ki, depremin üzerinden yaklaşık 110 gün gecmiş olmasına rağmen hala temizlenememiş, aksine gün geçtikçe artmıştı sanki enkaz kalıntıları. Bahçesinde gizlice Salem içtiğim bu ev de eski komşularımız Mehmet Amca ile Meral Teyzeye aitti. Onlar felakette birçok akrabalarını kaybettikleri için buralarda daha fazla kalamayıp memleketleri Gümüşhane'ye göç etmişlerdi.

    Sınıftaki en yakın arkadaşım Yusuf’u da 17 Ağustos depreminde kaybettim. Enkaz altından tam 15 gün sonra çıkardılar onu ve ailesini. Sadece kardeşi ilyas hayatta kalmıştı. O da malesef bir daha asla eskisi gibi olamadı. Düzce depreminde Hastanenin camından atlayıp sakat kaldı...

    Salemimi bitirip eve yürürken yan komşumuz Aysel Teyzenin kızı Eda’yı camdan bakarken gördüm. Bana bakmıyordu ama ben ona günlerce bıkmadan bakabilirdim. Esmer, hafif toplu, son derece güzel bir kızdı. Ben ona aşıktım. Sanırım o Kevin Campbell’a aşıktı. ingiltere'de defans oynayan Adam neden bizde forvet oynuyor diyordu. Galiba Campbelleri karıştırıyordu. Bir esmerin güzelliğine sahipti ancak sadece bir sarışın kadar akıllıydı. Zaten akıllı olsa Yahya'yı değil beni severdi diye kendimi avutuyordum sürekli. Bu beni rahatlatıyordu. pekekent Yahya depremden 1 gün önce Didim’e tatile gitmişti. Şimdi olsa kesin Fetöcü derlerdi bine.

    Neyse Eda'yı bir süre kestikten sonra eve girdim. Maç başlamak üzereydi hemen cipsimi kolamı alıp ekran başına geçtim.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    Bir yandan kolamı içip bir yandan cipsimi atıştırırken maçın 20. Dakikalarında zil çaldı. Panikle kalkıp koridordan kapıya doğru hızla yürüdüm. Maçın tek anını dahi kaçırmak istemiyordum. Bizimkiler daha yeni gitmişlerdi. Gelenler onlar olamazdı. Acaba Aysel Teyze mi geldi? Belki de bizimkilerin gittiğini görüp fırsattan istifade etmek isteyen Eda gelmiştir? Aklımdan tüm bunlar geçerken kapıya baktığımda uzun boylu, kırmızı montlu ve Kel bir silüet gördüm. Şimdi olsa Johnny Sins beni gibmeye geldi zannederdim. Evin dış kapısı demirdi. Hani şu orta kısmı buzlu cam ve korkuluklu olanlardan. Mavi ama hafif paslı. Demir ama sağlam değil.

    Adam o kadar uzun boyluydu ki, onu görünce bir an duraksadım. Sanki duraksadığımı hissetmiş gibi tekrar zile bastı. Yavaşça kapıya yaklaşıp ‘’Kim o?’’ Dedim. Fakat kırmızı montlu adam ‘’Beeeen’’ demek yerine tekrar zile bastı. Oysa ki ‘’Beeeen’’ dese hemen kapıyı açacaktım. Tekrar ‘’kimsin?’’ Diye sordum. Evet doğru tahmin ettiniz. Tekrar zile bastı. Beni acaip bir korku sarmıştı. Artık ses çıkarmıyordum kapıdan da bir uzaklaşıp tekar aynı soruyu sorma cesareti gösterdim. Fakat cevap yine aynıydı. CivCivCivCiv...
    ···