1. 1.
    0
    // +18 | Çok Yakında //
    ···
  1. 2.
    0
    en önden rezerved sabaköy hikayesini beğenmiştim
    ···
  2. 3.
    0
    reserved amk belki değerlenir
    ···
  3. 4.
    0
    sabaköy ü okudum, lan huur çocuğu bi hikaye böyle bi noktada bırakılırmı haysiyetsiz şerefsiz..

    bak daha ne küfürler ederdim de, yok amk etmeyecem ama bundan sonra yazacağın hikayeleri de böyle yarım bırakırsan, sözlükte adın huur çocuğu quanttum'2 ye çıkar ona göre.
    ···
  4. 5.
    0
    reserved

    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  5. 6.
    0
    reserved
    ···
  6. 7.
    0
    Reserved

    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  7. 8.
    0
    reserved

    değerlenir
    ···
  8. 9.
    0
    ahahahahah hiç değerlenmemiş lan bi gaza gelmişiz
    ···
  9. 10.
    0
    rezerved
    ···
  10. 11.
    0
    29 Aralık 1994 perşembe
    saat 16:00
    bucaklı köyü / dağ kırsalı

    ---

    ellerim sancıyordu. son anda yakalayabilmiştim halatı ama tutabilecek miydim meçhuldü. avuç içlerim yanıyordu bir yandan. acıyı tarif edemem. yüz üstü kalmıştım. kalkmaya çalışırsam halatın elimden kayıp gideceğinden korkuyordum. zaten göğsümle de bastırdığım halde milim milim kaymaya devam ediyordu ellerimden.
    ···
  11. 12.
    0
    halatı kaydırmamak için ağırlığımı dengelemeye çalışarak koluma dolamaya çalıştım. beceremedim. hava buz gibiydi ama ben ter içinde kalmıştım. sırtım üşüdü iyice. son bir gayretle tekrar denedim halatı koluma dolamayı. bu sefer olmuştu. ağırlık yüzünden gerilen halat şimdi kolumun dirseğimden bileğime kadar olan kısmını hırpalıyordu. elimi açıp kapadım hızlıca. uyuşmuştu. omzuma binen yükü hafifletmem gerekiyordu.
    ···
  12. 13.
    0
    bir yandan küfrediyor bir yandan da kayalığın kenarına doğru yanaşıyordum. tamer'in kendine gelmesi gerekiyordu. yoksa daha fazla taşıyamayacaktım adamı.

    göz hizamın altında uzanan kayalıkların birleştiği yükseltiden bakındım hızlıca. yavaşça sallanan tamer kaşlarını çatmış kendine gelmeye çalışıyor gibiydi.
    ···
  13. 14.
    0
    ben - tamer! iyi misin.. ses ver amk!

    ...

    ben - tameeeer!

    tamer - buradayım! tamam, iyiyim galiba saber.

    ben - tutunabileceğin bir yer var mı? en azından ayaklarını dayayabileceğin!?

    tamer - başım dönüyor kanka! biraz dur, bakayım.

    ben - lan seni ben tutuyorum şu an! çok gerizekalı bir durumdayım amk! zor taşıyorum seni. kollarım koptu. acilen bir yerlere tutunmaya çalış!

    tamer - hagibtir! ciddi misin lan!?

    ben - lan skerim belanı, bunun şakası olur mu? zütümden soluk alıyorum şu an!

    tamer - tamam kanka.. allah razı olsun, dur bakayım hemen..

    ipin gerildiğini hissettim bir an. yük arttı önce, sonra azaldı biraz.

    ben - ne yapıyorsun şu an!?

    tamer - bir çıkıntı var ayağımı yetiştirmeye çalışıyorum! tutacak kök gibi bir şey buldum!

    ben - acele et kanka!

    ip tekrar gerildi.. yük iyice arttı yine.. aniden boşaldı ip!

    ben - laaan! tameeeeer!

    aha düştü çocuk amk! ipi bırakmadan sürünerek tekrar yanaştım kenara. aşağıya baktığımda tamerin sırtını gördüm biraz.. içime sular serpildi.
    ···
  14. 15.
    0
    hadi bahalım
    ···
  15. 16.
    0
    tamer - tamamdır kanka! ağırlığımı verebiliyorum buraya. sen ipi makara edebileceğin bir yer bul!

    ben - kanka! kırk yıllık dağcıyım ya ben amk! söylediğin şeylerin kitabını yazdım ya ben!

    tamer - tamam kanka (gülmeye çalışarak) anladım tamam! yani elindeki halatı en yakın ve sağlam bir ağaç gövdesi veya az kenarlı hatta kenarsız bir kayadan geçirip ucu bana, aşağıya sarkıt! ağaç olursa süper olur ama kaya bulursan üste doğru daralmasın, ona dikkat et!

    ben - anladım. dur bir bakınıyorum hemen.

    etrafıma bakındım hızlıca. buraya yuvarlandığımızda inceleyecek zamanım olmamıştı. lan ayarlasan böyle olmazdı amk! film gibi oldu her şey birdenbire. bir zeytin ağacı vardı 5 metre geride. etrafından geçirdim halatı ve kalan sarmalı tamere doğru atacakken "dur!" dedi.

    ben - ne oldu kanka!

    tamer - sakın fırlatma lan amk! beni görebileceğin bir yere yayılıp yavaşça aşağıya doğru metre metre sarkıtman lazım!

    ben - tamam..

    en son can pazarına bonus gibi çıktığım yere uzandım. elimdeki halatı yavaşça salmaya başladım aşağıya. tamere ulaştırdım.

    tamer - tamam kanka. şimdi ben kendimi çekerek tırmanacağım. sen halatı makaraladığın yere yakın dur. herhangi bir terslik görürsen hemen söyle!

    ben - tamam kanka!

    tamerin sesini duyarken halatın hareketini de görebileceğim bir mesafede durup beklemeye başladım.

    önce bir santim kaydı halat. sonra karış karış kaymaya başladı. sarkıttığım uç aşağıya doğru hareket ederken tamere bağlı olan yukarıya doğru geliyordu.

    ağaç eğilmiyordu bile, tameri taşıyacaktı. rahatladım.
    ···
  16. 17.
    0
    bekliyoruz.
    ···
  17. 18.
    0
    mağara gibi bir delik vardı bele kadar yüksekliği. bir tepe çıkıntısındaydı durduğum yer. mağaramsı deliğin üzerinden nereden baksan 10 metre yukarıda kalıyordu tepe! her şey ne kadar hızlı gelişmişti!? lan nasıl düşmüştük biz buraya!?

    ben - tamer! nasıl düştük lan biz buraya!?

    tamer - neey!?

    ben - (bağırarak) nasıl düştük biz buraya diyorum!?

    tamer - hatırlamıyorum kanka! başımı çarpmışım galiba en son! korkunç bir ağrı var kafamda!

    ben - nasıl!? gerçekten mi hatırlamıyorsun?

    tamer - evet? ne oldu ki?

    ben - lan ben de hatırlamıyorum!?
    ···
  18. 19.
    0
    tamer in inlemelerini ve tıslamalarını duyduğumda kenara ulaştığını anladım. dalıp gittiğim mağara girişinden o yana döndüm. elini uzatıyordu. koşarak yanına çöktüm. yavaşça çekmemi söyledi halatı.

    tamer - sen topla ben tırmanayım!

    ben - tamamdır kanka! (ipi gerdirerek çekmeye başladım, ellerimin içi gibilmişti)

    tamer son bir gayretle kendini yukarı çekip sırt üstü kenara uzandı. sol bacağı kanıyordu!

    ben - kanka yaralanmışsın?!

    tamer - (toparlanırken) evet! (kontrol etti) çıkarken fark ettim.

    ben - kegib mi lan!?

    tamer - bıçak yarası gibi amk! kesin bir kaya kesti yuvarlanırken biz!

    ben - kesin! ama hatırlamıyoruz tabi (soran gözlerle tamere baktım)

    tamer - (cık! dedi) hatırlamıyorum kanka!

    ağacın dibine topalladı biraz sonra gövdesine sırtını dayayıp yarasını kontrol etmeye başladı. ben de mağara deliğinin ağzına yanaşıp içeriye bakındım.

    1 metre kadar yükseklikte ağız içeriye doğru genişliyor, yaklaşık 1-2 metre sonra dik bir yokuşa dönüşüyordu. içeriye ve yukarıya doğru. kaydırak gibiydi amk! demek buradan kaymıştık aşağıya!
    ···
  19. 20.
    0
    ben - tamer! kanka iyi isen buraya bir bakar mısın!?

    tamer yanıma geldi az sonra..

    tamer - vay vay vay! buradan mı kaymışız lan biz!?

    ben - değil mi kanka!? kaydırak gibi amk! biz bu deliğe nereden düştük ki?

    tamer - olm en son o küçük evin arka duvarına bakıyordum ben.. oradan sonrası kopuk bende.

    ben - evet.. hatırlıyorum. küçük evdeydik. ben de değirmen taşının altını kazıyordum...

    tamer - ne oldu lan!?

    içim kıyılmıştı bir an! hatırlıyordum. "kitaba uyma" demişti imam! hatırlıyordum amk!
    ···