-
26.
+1 -1Tarık – (sinirlenmişti iyice) anlatmıyorum amk! Dönelim hadi!
Bin türlü naz, ergen inadı derken adam tek kelime etmez oldu. Sinirlerimiz gerildi amk iyice. Herkes Ahmet e düşman geri döndük eve.
Nilay ve gül bahçede kaldılar. Kalanlarımız içeri girdik. Öğlen olmuştu neredeyse. Çay – sigara geyiğe sardık bir süre. Arada da herkes sırayla tarık a Ahmet e uymamasını, ne olur devam etmesini, artık ayıp ettiğini, huur çocukluğunu bırakmasını telkin ederek artan bir şiddetle tacizde bulundu.
Tarık ısrarlara dayanamayıp yemekten sonra doğru düzgün dinleyeceksek anlatmaya devam edeceğini söyledi.
Kabul ettik. Sıvazladık sırtını.
Herkes Ahmet in bir huur çocuğu olduğu fikrinde uzlaştı.
Ahmet çok bozuldu.
Yemeğe oturduk. -
27.
-1Tarık yemek boyunca kendisine yöneltilen bir çok soruyu yanıtsız bıraktı. Adrenalin kaynatıyordu bin. Ağzımızda lokma varken konuşmamamız gerektiğini salık verdiğinde, mustafa çiğnediği ama yutmadığı karışımı eline çıkarıp bu hikayeyi nereden öğrendiğini sorunca sofrayı terk ettik amk!
Herkes bir köşeye çekilip teypten gelen müziğe ritim tutarak, sigara tellendirerek bir süre takıldı.
Aklımda tarık ın anlattığı hikayenin sahnelerini canlandırıyor, dinlediğim şarkıyı bu görsellere arkaplan müziği yapıp kendi filmimi çekiyordum kafamda.
iyice gevşemiştim amk. Bir mahmurluk çöktü üzerime. Sigarayı söndürüp yatay konuma geçtim. Gözlerimi kapatıp müziği dinlemeye devam ettim.
Uyuyakalmışım! -
28.
-1Rüyamda mağaradaydım. Şevki efendi hemen sağımdaydı. Mağaranın duvarına bakarak arapça olduğunu zar zor anladığım bir şeyleri çok seri mırıldanıyordu. Kızını aradı gözlerim. Yoktu! imamın karşısına geçtim (cesarete bak amk) nedense ve bakışlarımızı denk getirmeye çalıştım. Ben hariç her yere bakıyordu sanki.
Ensemde bir nefes hissedip ürperdim. Ani bir refleksle geri döndüğümde imamın kızı ile yüzyüze geldim. Boş gözlerle bakıyordu bana! "pir" dedi ve aniden tiz bir çığlık attı! korkup geri döndüğümde de imamın doğrudan gözlerimin içine baktığını gördüm.
Elleriyle omuzlarımı tuttuğunda karı gibi çığlık atmaya başladım! ağzını iyice açtı ve karanlık gırtlağında kocaman bir göz belirdi aniden!
Kan ter içinde uyandım! -
29.
-1Ev bomboştu amk. Telaşa kapıldım bir an. Kendimi evin dışına attım. Bütün ekip oradaydı. Yere minder sermişler, kahkahalar, sohbetler.
Ben – Lan beni neden uyandırmadınız amk!?
Mustafa – Çok tatlı uyuyordun kirve. Kıyamadık.
Gülüşmeler.
Ben – He ya ne tatlı hem de. Kabus gördüm bu Tarık iti yüzünden.
Nilay – Sen de mi lan!?
Ben – Nasıl yani?
Nilay – Ben de gördüm. Mağaradaydım amk.
Ben – Oha!
Ahmet – Ben de.
Ben – Hasktirin amk kafaya mı alıyorsunuz lan beni?
Gül – O kadar saber. Bu ikisi bir de sen. Biz uyumadık bile.
Serhat – Grup pgibolojisi olm. Gayet normal. Hikayenin etkisinde kaldınız amk.
Tarık – Herkes tamam şimdi. Devam edeyim mi?
Toplaştık etrafına tarık itinin. Ben gözlerimi ovuşturup nilay ın yanına çökerken tarık başladı kaldığı yerden anlatmaya: -
30.
-1tarık - nerede kalmıştım amk!? hah! cami! adam telaşla camiye gitmiş. kapı ardına kadar açıkmış. besmeleyle içeri girmiş. girişte solda cemaate hutbe okuduğu kaidenin başında bulmuş kızını.
kız bağdaş kurmuş, önündeki rahleden bir şeyler okuyormuş mırıldanarak. adam ne yapacağını kestirememiş bir süre. sonra tedirgin adımlarla yaklaşmaya başlamış kızına. aradaki mesafe azaldıkça kızın mırıltıları yükselmeye, içerideki hava akımı kendini belli etmeye, adamın bacakları titremeye başlamış. iyice yaklaştığında kızın entarisi havalanırcasına dalgalanıyormuş.
adam korku içerisinde kızına doğru elini uzatırken aniden her şey durulmuş. caminin kapısı sert bir biçimde çarpmış. adam önce o yöne sonra etrafına bakınmış kısa bir süre. sonra kızına geri döndüğünde kızıyla yüz yüze gelmiş. gözlerinin içi alev alevmiş kızın. adam korkudan altına kaçırmış. bir yandan yaşadığı korku ve utanç, diğer yandan kızının bu durumu onu iyice yıkmış olacak ki kendinden geçmiş.
gözlerini açtığında camideymiş hala. başucunda köyden bir iki genç duruyormuş. imama yardım edip kaldırmışlar. bir tanesi ne olduğunu sormuş adama. adam kızını görüp görmediklerini sormuş. gençler aralarında gülüşmüşler kısa bir an. adam sinirlenmiş iyice. neden güldüklerini sormuş. gençlerden biri, mağaraya doğru koşarken gördüğünü söylemiş.
adam çıldırmış. çocukların gözlerindeki imayı, köylüye yaptığı itiraftan sonra kim bilir ne söylentilerin dillendiğini düşünüp kahrolmuş. çocukları ayaküstü azarlayıp çıkmış camiden.
doğruca mağaraya yönelmiş. hava kararmak üzereymiş. mağaraya ulaştığında kızını köyden iki gençle halvet ederken görmüş. yaşadığı şoku atlatması uzun sürmüş. bir de hissettiği karmaşık ve günah dolu hislerin verdiği acıyla gözü iyice dönmüş. daha önce elini kesmek için kullandığı bıçağı geçirmiş eline. sonra iki çocuğu da bıçaklamış. kızı hem kahkaha atıyor hem küfür ediyormuş adama.
çocuklar yaralı vaziyette mağaradan koşarak kaçmışlar anadan üryan.
adam kızıyla baş başa kalmış. kız elindeki bıçağa bakmış adamın. -
31.
-1"aklından bile geçirme imam" demiş kız. adam ne yapacağını şaşırmış. utancından ve sinirinden elindeki bıçağı öfkeyle fırlatmış mağaranın duvarına.
"geldiğin gibi git, şeytanın uşağı! kızımı rahat bırak!" diye inlemiş yere dizlerinin üzerine çökerken. ağlamaya başlamış.
irkilerek omzuna dokunan eli fark etmiş hemen sonra. kızı tepesine dikilmiş diliyle dudaklarını yalıyormuş. "anlaşmıştık hani?" demiş kız. "bak köylü mutlu, kimse ölmüyor".
adam ağlayarak kaçırmış bakışlarını. "kızım.. kızım ne yaptım ben sana!?"
"fedakarlığının kıymetini bilmediler mi?"
adam sinirle kaldırmış başını. sert çehresi yavaşça acıya ve hüzne teslim olmuş. "hayır!" ağlamaya devam etmiş "bilmediler.."
kız eğilip sarılmış adama. bir süre omzunda ağlamasına izin vermiş. sonra kolundan tutup ayağa kaldırmış. beraber çıkmışlar mağaradan. eve gitmişler.
eve geldiklerinde adam karısından su kaynatmasını istemiş. kız annesiyle içeri geçtiğinde adam telaşla camiye koşmuş.
içeri girdiğinde doğrudan rahleye yürümüş. rahlede açık duran kitabı gördüğünde nutku tutulmuş.
kutsal kitabın olması gereken yerde üzerinde karmaşık yazıların ve türlü lekelerin olduğu tahrif edilmiş bir teksir görmüş. rahleden aceleyle toparlayıp kapatmış kitabı. sonra koltuğunun altına sıkıştırıp eve geri dönmüş. -
32.
-1bahçeden hırsız gibi girmiş kendi evine. kızına görünmeden evin arkasındaki odunluğa koşmuş. kitabı kazanların arkasında asılı duran heybeye tıkıştırmış hızlıca. odunluktan ön bahçeye koşarak geçmiş. tam eve girecekken kapıda kızıyla karşılaşmışlar.
kız meraklı bakışlarla süzmüş adamı. adam gözlerini kaçırmamaya gayret ederek, "annen su ısıttı mı" demiş. "gusül alayım".
kızın şüpheli bakışları yerini sıcak bir gülümsemeye terk etmiş. "hazır babacığım. buyur geç"
adam içinden derin bir oh çekerek eve girmiş. -
33.
-1Ahmet – (tarık ın soluklanmasını fırsat bilerek) peki amk, miş, mış anlatıyon da kirve. Anlattığın şeylerinin çoğu tek şahitli amk! Sen nereden biliyorsun böyle olduğunu olayların? imamdan mı dinledin ahhahahahah!
Gül – Hakkaten lan, nereden biliyorsun detayları falan!
Ben – atıyor amk nereden bilecek. Birisi buna anlatmış. Bu pekekent de tiyatro ruhlu zaten. Bire bin katıyor.
Serhat – Konuşsana amk!
Tarık – Bir bildiğimiz var amk. Bölüp durmayın. Sorularınızı sonra cevaplayacağım.
Biraz itiraz edip durulduk. Herkes hikayeye odaklandığı için tarı kın bizi vazgeçirmesi kolay olmuştu tabi. Anlatmaya devam etti ipne: -
34.
-1Adam abdestini almış. Aklı bulduğu kitaptaymış hala. Bir şekilde yalnız kalıp içerisinde neler olduğunu keşfetmek istiyormuş. Kızını kurtarma ümidiyle türlü türlü kurmuş kafasında. Zar zor akşamı etmiş.
Karısı ve kızı uyuduktan sonra odunluğa gidip kitabı çıkarmış heybeden. Gaz lambasını yakmış. Bağdaş kurup kucağına açmış kitabı.
ilk üç sayfası boşmuş. Sonraki 5 sayfaya birer cümle karalanmış. Sonraki 7 sayfaya da üçer cümle. Başa dönmüş. Boş sayfaların silindiğini düşünmüş önce. Belli belirsiz izler varmış sayfalarda.
Sonraki beş sayfanın ilkindeki cümleyle başlamış okumaya. Eski arapça. Ses kıymetsiz kelimeler. Kuralsız bir cümle. Anlayamamış önce. Tekrar okumaya çalışmış.
“hemze! Pir! Sahip.. sahipsiz.. zamansız ve apansız ve amansız!”
Sonraki sayfaya geçmiş.
“hemze! pir. Yeri han.. yerle yeksan.. yerle bir ve iki ve üç!”
Bir tıkırtı duymuş cümleyi, bitirdiğinde. Telaşla kapatmış kitabı. Gaz lambasını kısıp arkasına saklamış yavaşça. Karanlığa gözlerinin alışmasını beklemiş. Odunluğun girişine düşen azıcık ay ışığında fark etmiş kediyi. Parlak kırmızı gözlerle kendisine bakıyormuş kenardan.
“mübarek hayvan, aklımı yitirecektim senin yüzünden. Tövbe yarabbi tövbe.”
Gaz lambasını yeniden almış yanına. Açmış kitabı tekrar. Kaldığı sayfayı bulmuş.
“hemze! pir! ismi pür.. bismi hür.. cismi iz, biz, sen, o, mahluk!”
Anlamsız geliyormuş cümleler. iyice canı sıkılmış. Hızlı hızlı geçmiş sayfaları. Aralarda kitaptan surelerin akıl almaz biçimde çarpıtılmış yorumları dikkatini çekmiş. Sanki aynı şeyi başka yollarla anlatarak bambaşka sonuçlar çıkarıyormuş yazılanlar.
Adam kedinin mırıltısını duyduğunda kitabın sonuna gelmiş bile. Kafasını kaldırıp kediye bakmış. Kedi kırmızı bakışlarını adamdan kaçırmadan tıslayıp uzaklaşmış. -
35.
-1Adam da kızı veya karısı uyanmadan eve girmek için acele ile toparlanmış. Kitabı tekrar saklayıp odunluktan çıkmış.
Sabah olduğunda ilk işi kızını kontrol etmek olmuş. Suya gitmişler komşunun kızıyla. Yarım saatten önce dönmeyeceğini düşünüp hemen odunluğa geçmiş. Heybeyi aldığı gibi camiye çıkmış evden.
Mahallelinin iğrenç, küçümseyen, riyakar, günah dolu bakışlarına mahsur kalmış yol boyunca. Kimse tek kelime etmiyormuş yüzüne ama herkes gözlerinden kusuyormuş günahını, nefretini.
Camiye zor atmış kendini.
ilmihalleri indirmiş tek tek. Ele geçirdiği kitaptan veya içerisindekilerden bahseden tek bir cilt bile yokmuş. Cinler ve şeytan dışında benzer hiçbir şey. Cinler. Hiç merak etmediği alemin hiç merak etmediği yaratıkları. Uzun süre ilmihallerden bunları incelemiş sonra. Halleri, isimleri, cisimleri, duaları vs.
Gün batarken bir paragrafa denk gelmiş ciltlerden birinde. -
36.
-1"çeşitli yörelerde ecinni.. pir!.. sahip..! olarak bilinir.."
"..cinlerin bir görünen bir de görünmeyen iki türü.."
"..büyücülük gibi faaliyetlerle bunlar arasında ilişki kurulur.."
okuduklarını kendisine duyurmak istercesine sesli ama duymaktan korkarcasına sessiz telaffuz ediyormuş. hiç öğrenmek istemediği benzeşmeleri okumuş satır satır. bir yandan allah a sığınıp bir yandan musallatından korkuyormuş.
teksiri tekrar almış önüne. ilk üç sayfa boş. sonraki beş sayfa birer cümle. okumuş zaten bunları. sonraki yedi sayfa.. işte bunları daha önce okumadığı aklına gelmiş birden. gözleri her sesi atladığında acıyla sulanıyor, telaffuz ettiği her kelime ruhunu bir cenderede sıkıştırıyormuş. o teksirde yazanlar öyle iğrenç, kötü, günah doluymuş ki kendisini öldürmek istemiş her satırda. verdiği acı tarifsizmiş okumanın.
"inanan gözlere cehennem azabıdır bu yazıt! sen okuma insan! sen oku yezit!"
bir damla kan düşmüş zaten lekeler içerisindeki teksir sayfasına. o anda idrak etmiş adam. "daha kaç göz bu illete mahkum olmuştu da bu lekeler oluşmuştu?"
kurumuş, solmuş kan damlalarıymış kitaptaki lekeler.
teksiri bitirdiğinde cebinden bez mendilini çıkarmış imam. gözlerini silmiş. ala çalmış bembeyaz mendil. ama artık ne yapması gerektiğini biliyormuş.
kızını nasıl kurtaracağını biliyormuş artık! -
37.
-1Ben - Tarık!.. Sorularım var kir..
Tarık bir el hareketiyle sözümü kesmişti. "bitireyim sorarsın!" dedi.
Herkes huysuzlanmıştı amk. Güneş de batmak üzereydi. iyice gerilmiştik zaten. Heyecan korkuya göz kırpıyordu içimde. Bitse de gitsek dedim içimden.
Herkesin dikkatli bakışlarından topladığı tatmine ergen egosunu banan tarık iti, profesyonel bir anlatıcı gibi devam etti hikayeye: -
38.
-1Tarık – apar topar eve dönmüş. Karısına kızın gelip gelmediğini sormuş. Hayır yanıtını alınca arka odunluğa geçip bir kazma bir de kürek çıkarmış. Birbirlerine bağlayıp bahçe kapısına dayamış.
Eve girmiş sonra. içeriden bir cevşen, biraz kağıt, bir kamış ve bir divit almış. Onları da heybeye koyup bahçeye çıkmış. Haymanın altına oturup kızını beklemeye başlamış.
Kızı komşunun kızıyla güle oynaya, elindeki helkeyi omuzunda taşırken belirmiş bahçe kapısında. Kız ile vedalaşıp içeri girmiş.
Babasını fark ettiğinde elinden düşürmüş helkeyi. Adam gözlerini ayırmadan kızına bakıyormuş. Kızı tedirgin bir hale bürünmüş. Adam hızla ayağa kalkıp kızının yanına koşmuş.
Kızın kolunu tutup sıkmış sertçe ve:
“sessiz sakin mağaraya gel peşimden, yoksa..”demiş.
Korku dolu bir ses tonuyla cevaplamış kızı:
“yoksa, ne!?”
imam bakışlarını iyice sertleştirip:
“kitap bende” demiş.
Kızın gözleri sulanmış bir anda. Ağlamaklı bir ifadeyle:
“anlaşmıştık! Anlaşmamız vardı!” demiş.
imam ısrarla çekiştirmiş kolunu. Kız makus talihini kabullenmiş bir biçimde başını önüne eğip peşinden yürümeye başlamış imamın. -
39.
-1mağaraya ulaştıklarında imam heybeyi yavaşça kenara bırakıp kız ile arasına kısa bir mesafe bırakmış. kız heyecanla heybeye davrandığında imam sırtına bıçağı saplamış kızın! şaşkın ve acı dolu bakışlarını imama çeviren kız karşısında babasını görünce ağlamaya başlamış.
imam zorla, duymamazlıktan ve görmemezlikten gelerek heybeyi açıp içindekileri boşaltmış mağaranın zeminine. kızı yüzüstü yere uzanmış. imam sırtından bıçağı çekip yerdeki malzemelerin başına çökmüş.
kağıtlara teksirden bir kaç satır yazdıktan sonra divitteki mürekkebi yere dökmüş. bıçakla elini kesip divite kan akıtmış bir miktar. sonra kamışı divite banıp birşeyler daha yazmış.
yazmayı bitirdiği kağıdı alıp kızının başucuna çökmüş. kızını sırtüstü çevirdiğinde yüzü artık kızının yüzü değilmiş.
iğrenerek bakarken gözlerine kağıda yazdıklarını okumaya başlamış. kızı yerde kıvranıyor, acı acı bağırıyor, küfürler ediyor, tehditler savuruyorken imam es vermeden kağıda yazdıklarını okumuş ve bitirmiş.
kızın gözleri yuvasında ters döndüğü sırada kağıdı dört parçaya ayırmış. kızı ağzı açık, ve vücudu yay gibi gerilirken bu kağıt parçalarını ağzına tıkamış.
kızı tamamen kendinden geçtiği anda da göğsüne saplamış bıçağı.
mağaraya doğru bakarken nefes alıp vermeyi bırakmış kız.
imam da o yöne döndüğünde bir koç görmüş mağara girişinde. sonra uzaklaşmış koç.
imam herşeyi heybesine toplamış. sırtına asmış. kızını kucaklayıp sağ omzuna atmış. sol eliyle de bağladığı kazma ve küreği yüklenip buraya, bu evin hemen aşağısındaki mezarlığın eski haline getirmiş. -
40.
-1Mustafa salyasını toparlarken konuşmaya çalışınca hepimizi birden bir gülme almıştı. Durulduğumuzda tarık a "kızın mezarı gördüğümüz mezarlıkta mı yani!?" dedi.
Tarık gülümsedi ama onaylamadı.
Nilay - Değildir ya, adam başka bir yere gömmüştür.
Tarık sinsi sinsi bin bin sırıtyordu amk!
Ahmet - (korku ve heyecanla ayaklanırken) Amk sakın bu evin temeline gömdü deme huur çocuğu!
Hepimiz ahmete, birbirimize ve tarık a baktık.
Tarık başıyla onaylayınca herkes ayaklandı birden!
Gül - Ben o eve girmem artık, başından söyleyeyim!
Tarık - lan sakin olun amk!
Serhat - gibtir lan ne sakin olacaz? Ya gerçekse amk!?
Mustafa - He amk! Gerçektir kesin. Olum o dediğin amerikan filmlerinde olur. Zombiler, hayaletler, vampirler bilmem ne! Türkiye lan bura! Görüp göreceğin en doğa üstü olay, minibüs şöförünün Iron Maiden dinlemesi olacaktır ki mümkün değil amk!
Tarık - Ya bir bitirseydim de sonra konuşsaydık bunları ne telaş ettiniz muallakler. Yok olm buraya gömmemiş imam. Nereye gömdüğü bilinmiyor zaten!
Küfürler ve yer yer tebrikler uçuşurken tekrar çöktük yerlerimize. Tarık tan hikayenin aslına sadık kalmasını rica edip dinlemeye koyulduk bini tekrar. -
41.
-1Tarık - Kızını gömerken yüzüstü ve ayakları kıblenin tersine gelecek şekilde koymuş mezara imam. Üzerini de incir yaprakları ile örtüp toprak atmış. Doğru biçimde ancak böyle gömülürmüş.
imam işini bitirip köye dönerken yol kenarında bir koç görmüş. Mağaranın girişindekine benziyormuş. "Garip Emmi gene kaçırmış elinden" deyip yoluna devam etmiş.
Köye ulaştığında feryat figanmış ortalık! Daha ne olduğunu anlayamadan arkasından çarpmış birisi ve koşmaya devam ederek köyün meydanına doğru uzaklaşmış. imam ne olup bittiğini anlamak için o yöne yürümüş. kalabalık bağırıp küfürler ediyormuş. Bir genç çocuk çıkmış insanların elleri üzerinde, kan revan içerisindeymiş. yere fırlatmışlar genci. Sonra bir kaç köylü buna tekme ile girişmeye başlamış. imam koşarak yanlarına ulaşıp köylüyü durdurmaya çalışmış. beceremeyince kalabalığın dışına doğru savrulmuş.
imam ne olduğunu sorduğunda "garip emmi nin kızıyla yakalamışlar, zina ediyormuş kafir" demiş bir köylü.
adam sinirlenmiş. evine dönmüş. heybeyi bırakıp çifteyi almış odunluktan. doğru meydanın oraya. bir iki bağırmış gibine takan olmayınca kaldırmış çifteyi sıkmış bir tane.
kalabalık yarı korkarak yarı öfkeli dönmüş bizim imama. -
42.
-1imam çocuğu bırakmalarını ve gün batmadan önce camide toplanmalarını istemiş. kendisinin söyleyeceklerini dinledikten sonra istediklerini yapmaya devam edebileceklerini de eklemiş. köylü homurdanarak, tövbeler çekerek dağılmış. çocuğu evine yollatan imam da önce evine sonra da camiye geçip köy halkını beklemiş.
akşam çökmeden köyün ağaları beyleri toparlanmış camiye. çok ekgib yokmuş. ıkış tıkış ayakta saf tutup meraklı gözlerle imamı bekliyorlarmış. imam çıkmış bir sandalyenin üzerine ve köye çöken şerri bir bir anlatmış. köylülere yaptığı fedakarlıktan, aslında ne yapılması gerektiğinden, şeytanın henüz köyü terk etmediğinden filan bahsetmiş de bahsetmiş. kimi inanmış ikna olmuş, kimi şirk koşuyorsun deyip tövbeye çağırmış vs.
gün batımında imam en azından köyün ehli akıl esvabından desteği koparmış. onlarla ayrı bir araya gelip işin tüm iç yüzünü anlatmış ve sordukları her soruyu cevaplamış.
esvabın şükran ve dualarını aldıktan sonra da benzer olaylar için gözlerini kulaklarını açık tutmalarını telkin edip uğurlamış evlerine.
gece karabasan gibi çökmüş köyün üzerine. imam türlü çığlıklar, feryatlar dinlemiş gece boyunca. koşturduğu her mahalde hiç bir şey bulamamış. hayal görmeye başladığını düşünmüş bir süre sonra. yaşadıklarının etkisine verip uyumaya çalışmış. -
43.
-1uyandığında dün geceyi konuşmak için esvabıyla buluşmak amacıyla evden çıktığında hala gece olduğunu fark etmiş. şaşırmış önce. uykusunu almış hissediyormuş. hava serinmiş bayağı. bahçe kapısına doğru yürürken o koçu fark etmiş. daha önce mağaranın önünde, sonra da köye dönerken yol kenarında gördüğü koç.
koç buna bakıyormuş gözünü ayırmadan.
imam destur getirip koça doğru yürümüş. koç kapıya süsmüş. imam durmuş. koç burnundan soluyup uzaklaşmış.
imam peşinden yola çıkınca koçu görememiş. epey bakınmış ama yokmuş. geri dönüp uyumaya karar vermiş.
yatakta dönüp duruyormuş. bir türlü uyku girmiyormuş gözüne.
aniden bir fısıltı duymuş. yanı başında. başını soluna çevirdiğinde karısının yatağın üzerinde bağdaş kurmuş, kucağında teksir kitabını okuduğunu fark etmiş! korkuyla ayaklanmaya çalışırken karısı sağ elini göğsüne bastırmış imamın. adam kalkamamış. göğsü yanıyormuş. acı içinde kıvranırken gözlerini açmış!
yatak odasının tavanını görüyormuş. aydınlıkmış oda. etrafına bakınmış, karısı yokmuş. apar topar çıkmış odadan evin içi boşmuş. bahçeye atmış kendini. karısı bahçede ateş yakmış,sac üzerinde bazlama pişiriyormuş.
derin bir of çekip içeri dönmüş. elini yüzünü yıkayıp giyinmiş. evden çıkıp esvabından adamlarla camide toplanmışlar.
imam gece olan bitenden bahsetmiş. hepsi de benzer sesler duyduklarını anlatmışlar imama. imam üzüntüyle yaşanan her şeyin tekrarlanacağına inandığını söylemiş arkadaşlarına. ortak kararlar almışlar. ayrı bir mezarlık yapıp orayı ve mağarayı en yakın buradan kontrol edebileceklerine karar vermişler. buraya da bu iki evi inşa etmişler.
büyük olanda imam kalacakmış. küçük olanda da... -
44.
-1Nilay - küçük olanda da? Eeee?
Tarık - Neyse boş verin.
Mustafa - Lan ebeni gibtirtme bana, küçük ev ne için amk!?
Gül - Kesin pis ibr şey amk. Ondan söylemiyor.
Tarık - Lan tamam amk! Küçük olanda da ele geçirilen kişi ağırlanacakmış. Mümkünse kurtarılmaya çalışılacak, olmazsa da mağarada imamın yaptığı şeyleri bu küçük evde yapacaklarmış.
Serhat aniden ayaklanıp küçük eve doğru koşmaya başladı. "bir bakalım amk kim bilir ne var içeride!"
Ben - (tarığa dönüp) sen bakmış mıydın daha önce?
Tarık - Yok kirve. Tırstım biraz.
Şok olmuştum amk! Serhat ın arkasından kalkıp koşarken bağırdım:
"lan tarık hiç girmemiş oraya amk! bizi de bekle dalma tek başına!"
Serhat yavaşlayıp kapısında durdu evin. Hepimiz ayaklanmıştık, Tarık hariç.
Hep beraber serhat ın yanına koşturduk. Hem korkuyoruz hem de merak ediyoruz amk beynimizi gibeyim. insanın başına ya meraktan ya yaraktan! -
45.
-1Tarık isteksiz isteksiz kalktı oturduğu yerden. bin sanki kendi anlattığı hikayeden etkilenmiş gibi davranıyordu. Ya da yine atmosfer yapacam diye yırtınıyordu yavşak!
Serhat hepimize göz gezdirdi. Hazır mısınız gibilerden kaş göz yaptı. Fısıltıyla "hadi amk!" dedi mustafa. Serhat elini kapının halkasına geçirdi. ittirirken kaldı kapıda.
Hagibtir!
Nilay - Kilitli mi lan!?
Ahmet - Kilitli lan bu (sırıtarak) içeriden kilitli dıbına koyayım, oooohaaaa!
Tarık ın yüzü buruşmuştu. "açmayak kirve bence"
Mustafa - Ne oldu amk korktun mu!?
Gül - Ya bırak tansiyon yapıyor işte yine. Amaç hikayesini ballandırmak!
Tarık - Yok lan valla bak! Orayla ilgili anlatmadığım şeyler var, bence açmayalım kirve.
Herkes tarık ın ciddi ses tonundan tırsmıştı amk!
Ben - Lan tamam amk. Bırakın önce kalan kısmı dinleyelim, sonra karar veririz.
Tarık cevabımızı bile beklemeden geri dönüp az önce oturduğumuz yere attı kendini. Güneş batıyordu. Bir tane bira açtı. Bir de sigara yaktı. Büyüğü yemeğe başlayan aile gibi peşpeşe içkileri açıp sigaraları yaktık. Çöktük yanına herifin.
Tarık gözlerini yere dikmiş ve oradan ayırmadan anlatmaya devam etti:
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 04 01 2025
-
sozlukte gorevli yazar olunca
-
beyler kırgız bir kadin bana numarasını
-
hornet gibi kız bulma uygulaması önerin la
-
şu mecraya gelip niye
-
bdsm seven insan neden yok lan
-
beyler neden benden nefret ediyorsunuz
-
bunu güreşte yeneceksiniz
-
kumpir ayrı bir lezzettir atatürk
-
gassal denilen djziyi izleyen en fhafif tabirle
-
nerdesiniz lan yazar müsveddeleri
-
bugün online sayısı çok az
-
inci sözlük üyeleri nekadar salak olduğunu
-
boyle yasayacagima geberirim
-
bu sozlugu dondurecek adamlar lazim
-
sözlükte benimle uğraşmaya çalışanlar var
-
insanlığın yüz karası yine gelmiş
-
eğer bırakmayı denersen intihar edersin
-
kediyi aç bırakarak terbiye etmek
-
rahibe de değil lakin ortalık malı da olmamış
-
bilkentli kızlar dehşet bişey panpalar
-
keşke tarkan kadar güzel bir sesim olsaydı
-
sozluge gelen yeni cocugun ppsine bakın
-
beyler zütümüzdeki kıllar nasıl oluyorda
-
wow girl olarak kasık traşım
-
bu ibrahim tatlıses neden asenayı
-
herkes bıçaklamak istediği kişiyi yazıyor
-
faşist devlet ve faşist vatandaşları
- / 1