1. 76.
    0
    “hemze! Pir! Sahip.. sahipsiz.."

    nefesleri buhar tutmaya başlamış ikisinin de!

    “hemze! pir. Yeri han.. yerle yeksan.. yerle bir ve iki ve üç!”

    dışarıdan kurt ulumaları, koç melemeleri gelmeye başlamış!

    “hemze! pir! ismi pür.. bismi hür.. cismi iz, biz, sen, o, mahluk!”

    imam kitabı hatırlamış birden. bu cümleler oradan sökünmüş! gözleri kaymış bir an değirmen taşına.

    kız da ani bir bakışla yakalamış imamı! gülümsemiş iğrenç bir ifadeyle.

    "hemze! pir! Çok gider.. Çok gelir.. diridir diyet, herkes bilir!"

    imam yavaş yavaş ve acı acı sindirmeye başlamış gerçeği.

    "hemze! pir! ölüm yok.. sonum yok.. dirim var, dönüp durur!"

    buymuş işte "o". asla gitmeyecek, her seferinde başka bir "o" gelecekmiş.

    "hemze! pir! adımı unuttular.. zavallı insanlar.. akıl fikir!"

    imam tüm pişmanlığını bir anda yaşamış. kalbi sıkışmaya başlamış. bu güne kadar ne yaptıysa sadece "o"nun güçlenmesini sağlamış. bunu idrak etmek içini, kıyıyormuş imamın.

    "hemze! pir! duy bunu.. sakın unutma.. benim adım mekir!"

    kız gülümseyerek imama "bugüne kadar acı çekmedin sen. acı sandığın her şey sadece birer bit yarasıdır. acı asıl bundan sonra gelecek" demiş.

    "ben her yeni doğanla yeniden doğarken sen her ölenle yeniden öleceksin!"

    imam kendinden geçmeden önce kızın değirmen taşına doğru yürüdüğünü görüp bayılmış.
    ···
  2. 77.
    0
    mustafa - bence basıp gidelim. bir defterdeki deli saçmalarıyla hareket edecek değiliz ya amk!

    serhat - olm öyle deme lan!? ya gerçekse?

    ben - lan ya gerçekse kısmı en sakatı zaten geri zekalı!

    nilay - kalalım ve görelim derim ben.

    tarık - bence de kalalım. zaten içim kıyıldı meraktan.

    mustafa - lan gibikler. diyelim ki kaldık. eve nasıl gireceğiz? kapısı içeriden kilitli değil miydi? hadi kırdık girdik amk! ya birisi gelip yakalarsa bizi?

    serhat - lan dağın başındayız olm!? haneye tecavüz şehirde olur!

    gül - vahşi doğa kuralları diyorsun yani.

    serhat - aynen öyle.

    ahmet - lan hem kalmak istiyorum hem de gitmek amk!

    nilay - o zaman birşeyler atıştırıp bekleyelim. beklerken düşünelim. çay sigara yaparken de oya sunalım. çoğunluk ne derse yaparız.

    serhat - şahane fikir.

    mustafa pek memnun değildi ama o da nilayın fikrini kabul etti. ahmetle serhat küçük eve bakmaya çıktı. biz içeride defteri kurcalayıp konu üzerinde yorumlar yapıyorduk.

    ben - (tarık a) sence ne olmuştur kirve?

    tarık - kirve bence adam son cümlesini yazarken vazgeçmiş. artık ne düşündü veya ne oldu da bunu yaptı bilemiyorum.

    gül - kız.. amaan kadın işte. imamın "o" dediği. adamı öldürmüştür bence.

    mustafa - bence şu ana kadar yazılmış olan herşeyi gerçek varsayarsak, ölüm en son ihtimal gibi duruyor.

    ben - ne demek şimdi bu?

    mustafa - tarık ne demişti adama kadın?..

    tarık hatırlamaya çalışır gibi gözlerini kısmıştı.

    mustafa - hah! ben fırt fırt doğarken sen tekrar tekrar öleceksin.. böyle bir şey.

    ben - eee?

    mustafa - lan tekrar tekrar ölmek demek hayatta kalıp acı çekmek demek!

    ben - eee amk!?

    mustafa - ee ne pekekent! anla işte. adamı öldürmüş olamaz bence. çok daha kötü bir şey yapmıştır.. (gülümsedi) lan bir de olmuş gibi inana inana konuşuyoruz ya.

    hepimiz güldük.
    ···
  3. 78.
    0
    reserved
    ···
  4. 79.
    0
    hızlı yaz mk senede 1 entry giriyosun
    ···
  5. 80.
    0
    Tarık susmuştu. Çayının dibini yudumlayıp sigarasından bir fırt çekti.

    Nilay - eee?

    ahmet - üçüncü sayfadaki resimde kaldın?

    tarık - çünkü imam o kadar yazmış.

    Ağzımız açık kalakaldık. Mustafa telaşla deftere sarılıp karıştırdı sayfaları.

    Gül - bu kadar mı amk!? o kadar zahmete girdin lan?

    mustafa - (defteri sertçe kapatıp fırlatırken) doğru söylüyor bin. Son cümlesi oymuş.

    Ahmet mustafa nın savurduğu defteri kapıp kurcaladı biraz.

    Ben - e içimde patladı lan benim!? acı çekiyorum şu an.

    Tarık - çözüm belli. Merakımızı gidermenin tek bir yolu var.

    Hepimiz tarık a sonra birbirimize baktık.

    Tarık - ya biraz daha takılır hava kararmadan dönüş yoluna düşeriz, ya da havanın kararmasını bekler vekendi gözümüzle görürüz!

    mustafa - küçük ev.

    Sırtım ürpermişti o an. Hem merak içerisinde tatlı bir heyecan hem de derin bir korku kapladı içimi.

    Serhat - allaaaaaaaaaaah! kirve macera şimdi başlıyor amk!

    nilay - hiç sorma.

    Ahmet - ben girmem o eve amk!

    gül - korktun mu ibiş?
    ···
  6. 81.
    0
    yaz amk yaz amk yaz
    ···
  7. 82.
    0
    hikayenden değilde, bidaha yazmıcaksın diye korktum hastayısık
    ···
  8. 83.
    0
    Reserved
    ···
  9. 84.
    0
    // bazı amın feryatlarından gelen film teklifleri şiddetle reddedilmiştir. Noterli telifli hazırım. Sadece okuyun amk. Kitap çıkınca oradan okursunuz diğer hikayelerimi. //
    ···
  10. 85.
    +1 -1
    Kusura bakmayın beyler isim cikti da. Ucuncu sayfadaki resim derken büyük bi gürültü oldu. Herkes Tarık'a dönmüs korkudan ne yapacagimizi bilememistik.
    Nilay- Tarık ne oluyo amk.
    Ahmet- Sakanin sirasi degil dedik ya oc.
    Tarık- (Yüzü bembeyaz bir halde) Aslinda kitabin 3.sayfasinda da boyle yarim kalmis cumle ve kanli bi sayfaydi.
    Gül- (Aglamaya basladi ve nilay'a sarilmis halde) bizi nasil bi belaya bulastirdin.
    Ben- (Sadece hikayeye heyecan katmak icin ugrastigini dusunuyordum.) Kirve yeter amk birak rol kesmeyi.
    Birden o ses yankilandi odanin icinde gibtim belani liseli...
    ···
  11. 86.
    0
    yazsa dıbına kodugum malı
    ···
  12. 87.
    0
    @188 bu ipne yazmayinca hikayeye heyecan katmaya calisiyorum.
    ···
  13. 88.
    0
    @187 entry nick
    ···
  14. 89.
    0
    ahmet ve serhat koşarak içeri daldılar!

    ben - aha amk! kesin bir giriş bulmuşlar!

    serhat - oylama başladı mı?

    mustafa - telaşınızı gibeyim sizin bu yüzden mi paniksiniz?

    ahmet - lan ölüm kalım meselesi oylama! siz ne kadar sakinsiniz amk!?

    gül - yuh amk! ne ölümü ne kalımı? iyice kaptırmış bunlar hikayeye!

    tarık - bence uzatmayalım. oylayalım direk. gitmek isteyenler el kaldırsın.

    mustafa elini kaldırdı. peşinden ahmet. ben hala tereddütteydim. ahmet şöyle bir bakınıp geri indirdi elini. mustafa kaşlarını çatıp "huur çocuğu" dedi.

    gülüşmeler.

    tarık - o zaman karar verilmiştir. 6 ya karşı 1 oy. kalıyoruz!

    tedirgin gülüşmelerden hepimizin hata yaptığımızı hissettiğimizi anlamıştım.

    ...
    ···
  15. 90.
    0
    akşam karanlığında nilay ve serhat küçük evin sağ ve sol etrafından dolanıp çevreye bakındılar. geri döndüklerinde "asayiş berkemal" hesabı baş parmak kaldırdı ikisi de.

    tarık büyük evin tuvaletinde bulduğu parmak kalınlığında paslı metal bir boruyu kapı kirişine sokuşturmaya çalışıyordu.

    mustafa - yavaş amk! ses çıkarma!

    tarık - özür dilerim dıbına koyayım! ilk soygunum, mazur gör!

    gülüşmeler.

    nilay - şşşşşşşşşşş!

    serhat - lan tarık, lan tarık. olm versene toramana. gibiversin kapıyı kilidi!

    mustafa - serhat ebenin rugan terliğini giberim!

    gülüşmeler.

    nilay - şşşşşşşşşş!

    ahmet - senin şşşşş ın daha gürültülü amk!

    serhat - ya ver amk ben yapayım.

    tarık - gibtir git kirve. giydiririm bu boruyu kafana bak!

    ben - lan ne kapıymış amk! altı üstü tahta! bi kıramad...

    "çaaat!"

    mustafa - (tarık ın sırtına peşpeşe tokatlar saydırırken) elinin ayarını gibeyim kirve!

    serhat - açıldı mı lan!?

    tarık - yok amk, boru kırıldı!

    gül - yaaaa! avradını giberim ki ben bunun! (serhatı kenara ittirirken) çekilin amk bir işi beceremiyonuz!

    iki büyük adım atıp sağ ayak tabanıyla kapıya vurdu tekmeyi.

    ahmet - lan ses çıkarmayalım demedik mi?

    gül - size kalsa sabaha kadar parmaklarsınız bu kapıyı, sıkıldım amk!

    bir tekme daha attı! amk bir de sessiz ki mekan.

    mustafa - köyden duymuşlardır amk!

    gülüşmeler.

    gül - bi tane daha geçireyim.. (bir tekme daha attı ve bir çatırtı geldi kapıdan)

    hafif bir aralık oluştu. tarık can hıraş sokuşturdu hemen elindeki uzun boru parçasını tekrar, kurcalamaya başladı. bir anda durdu!

    tarık - lan!?

    ben - ne oldu?

    tarık - içeriden bir ses geldi sanki?

    gül - kapı o kapı. az önce gibtim attım kilidi bak!

    serhat - kızım seni dışarıdan gören bir kanarya sanır, içinde gergedan varmış amk!

    gül - (kikirdedi) teşekkür ederim.

    mustafa - biz de erkeğiz diye geçiniyoruz amk!

    gülüşmeler.

    tarık - lan bi susun amk! (kulağını kapıya dayadı, öyle durdu bir süre)

    ahmet - lan bence uğraşmayalım. bak girmeyelim diye uğraşmışlar o kadar. teşekkür edip dönelim eve amk!

    serhat - lan sanki tütsülenmiş tavuk koktu amk!

    gülüşmeler.

    ahmet - seni giberim çocuk! hepiniz korkuyorsunuz şu an!

    sessizlik. tarık kapıdan ayırdı başını, tekrar kurcalamaya başladı. bir iki ittirip çektirdi boruyu. "tak" diye bir sesle bir iki santim daha girdi boru aralığa. tarık hızlıca bakındı bize.

    ahmet - hadi bismillah!

    mustafa - aç artık amk! ne olacaksa olsun!

    tarık başıyla onaylayıp çekiverdi boruyu kendine. kapı kilidinden kurtulup bir karış aralandı.

    içeriden leş gibi bir koku geldi burnumuza.

    nilay kustu oracıkta. öğüre öğüre dağıldık biraz sağa sola. tarık suratını buruşturarak tişörtünün yakasını yüzüne giydirdi. kapıya uzatırken elini aniden geri çekilip akrasını döndü. o da kustu biraz.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 91.
    0
    reserve
    ···
  17. 92.
    0
    saatte bi yazıyon amk hızlı yazsana
    ···
  18. 93.
    0
    vay amk bole seylerde varmis
    ···
  19. 94.
    0
    yazsana oç
    ···
  20. 95.
    0
    @193 tamam amk kitabınıda alırız hızlı ol biraz yarım yarım bırakıyon
    ···