1. 326.
    0
    devam devam devammmmm
    ···
  2. 327.
    0
    aklımızdan çıkıp gitmişti amk imam, onun defteri, hikayesi..

    bir aradaydık ve eğleniyorduk. hayat bize güzeldi amk! akşamı bahçede karşıladık. geceyle kadeh tokuşturduk. fıkralar, şişe çevirmece upgraded version* (*bu başlı başına başka bir hikaye zaten amk!), şarkılar vs derken sızmışız..
    ···
  3. 328.
    0
    okuyoruz seri seri at bekletme
    ···
  4. 329.
    0
    reserved
    ···
  5. 330.
    0
    imam duyduğu ses karşısında tutulmuş. kızın ağzından o kadının sesi çıkmış çünkü. deli kadının sesiyle konuşuyormuş kız.

    "çok azap çektin, çok emek ettin, çok bekledin! ağır bir diyet ödedin. acı ektin yüreğine, acı gömdün yüreğin mezar yeri. göz yaşınla suladın, kanla suladın gönül toprağını. şimdi hasadını alacaksın!"

    imam karşısındaki küçücük kızın dudaklarından dökülen kelimeleri dinlerken içerisinde bir yerlerde huzur bulmaya başladığını hissediyormuş. sanki yarasına merhem sürüyormuş bu sözler, teselli ediyormuş, derin ve sessiz bir boşluğa yavaş yavaş çekiliyormuş gibi hissediyormuş.

    "baba!"

    imamın karşısında şimdi kızı oturuyormuş! elinin üzerine koymuş elini kızı.

    "az kaldı babacığım!"

    gülümsemiş kızı. imam da gülümseyerek karşılılık vermiş.

    "kapat gözlerini babacığım."

    imam kapatmış gözlerini.

    "şimdi aç!" demiş o kadının sesi!

    (tarık biraz düşünür gibi durdu, sonra devam etti)

    adam gözlerini açtığında karşısında gördüğü şeyi anlatamayacağını yazmış deftere. "aynı anda dünyadaki tüm korkuları, acıları, kayıpları, öfkeleri ve işkenceleri hissetseniz de o an hissettiklerimi yaşamış olamazsınız"

    gördüğü her ne ise bu ele geçiren şey oymuş. en azından imam buna kanaat getirmiş. hissettikleri, yaşadıkları ve tüm gördükleri uyuyormuş "o"na.

    Tarık sanki bir ses duymuş gibi başını kaldırıp kapıya baktı. şaşırmış gibi bir hali vardı. herkes bakındı o yöne.

    Mustafa - Ne oldu lan!?

    Serhat - Amk imam geldi ahahhahahahah!

    Ahmet - Şakaanı giberim senin çocuk!

    Nilay - Tarık ne oldu lan!?

    Tarık - Lan sanki bir şey gördüm! (kaşlarını çatmış bakmaya devam ediyordu)

    Mustafa - (gevşek gevşek gülerek) Laaaaan giberim belanı kirve. yemezler dıbına koyim. bir kere düştük. çocuk mu kand..

    Tarık - şşşşş! duydunuz mu lan!?

    Ben - Lan tarık bir gibim duymuyoruz olm. filim çekme bize. yeter artık lan anlat doğru düzgün!
    ···
  6. 331.
    0
    reserved + başlık takip
    ···
  7. 332.
    0
    rezerve
    ···
  8. 333.
    0
    dünden beri pgibolojimi bozdun dıbına koduğumun çocuğu yaz artık ulan yaz bitir şunu bin
    ···
  9. 334.
    0
    hızlı yaz mk
    ···
  10. 335.
    0
    burdayız yaz sen
    ···
  11. 336.
    0
    yapıcagın işe sokim milleti soğutuyosun hikayeden
    ···
  12. 337.
    0
    hadi laaaan
    ···
  13. 338.
    0
    mustafa - var mı yok mu bilmem ama ben bu şerefsizin o kitap için delirdiğine eminim amk!

    tarık - lan saçmalama amk! diyelim ki var o kitap. eee!? ne yapacam ben onunla amk!? arapça mı biliyorum? cin mi çağıracam!? ne yapacam!?

    ben - mustafa sakin ol! tarık sen de germe ortamı amk! zaten altıma sıçtım sıçacam, asabımı bozmayın benim.

    serhat - lan tarık! lan tarık!

    nilay - tarık allahını seversen doğruyu söyle. kitapla falan bir işin var mı amk!?

    tarık - yok kirve! ne yapayım ben kitabı!? tamam merak ediyorum amk ama ne yani?

    mustafa - hiç bir art niyetin yok yani.. doğru mu?

    tarık - lan ne olacak!? büyücü müyüm ben? hangi irfanla bulaşacam bu işe!? şu an cünübüm hatta!

    gül - allah cezanıııı...

    yarım yamalak gülüştük. tansiyon düştü, gerginlikten sıuyrıldık. mustafa geçti oturdu yerine. tarık a da eliyle yanını pışpışladı. tarık gülümseyip çöktü mustafanın yanına. herkes yeni sigaralar yaktı. deftere bakıyoruz sırayla. o cümleyi defalarca okuduk imamın ağzından. değirmen taşının altında..
    ···
  14. 339.
    0
    "nerede kalmıştım?" deyip kafasını kaşıdı tarık. "hah! kitabı kontrol edip bu eve geçmiş."

    Tarık - Kızla kahvaltı yapmışlar. Kızın sofraya getirdiği testideki sudan içmemeye özen göstermiş imam. Bir süre sessiz kalmışlar. imam bir yandan kızı inceliyor diğer yandan "acaba" diye düşünüyormuş. "acaba bu kız o mu?"

    kız sanki düşüncelerini okumuşcasına bir anda elindeki ekmek parçasını bırakıp imama dönmüş ve "evet!" demiş. "ve sana bir hediyem var!"
    ···
  15. 340.
    0
    rezerved
    ···
  16. 341.
    0
    reserved
    ···
  17. 342.
    -1
    Adam da kızı veya karısı uyanmadan eve girmek için acele ile toparlanmış. Kitabı tekrar saklayıp odunluktan çıkmış.

    Sabah olduğunda ilk işi kızını kontrol etmek olmuş. Suya gitmişler komşunun kızıyla. Yarım saatten önce dönmeyeceğini düşünüp hemen odunluğa geçmiş. Heybeyi aldığı gibi camiye çıkmış evden.

    Mahallelinin iğrenç, küçümseyen, riyakar, günah dolu bakışlarına mahsur kalmış yol boyunca. Kimse tek kelime etmiyormuş yüzüne ama herkes gözlerinden kusuyormuş günahını, nefretini.

    Camiye zor atmış kendini.

    ilmihalleri indirmiş tek tek. Ele geçirdiği kitaptan veya içerisindekilerden bahseden tek bir cilt bile yokmuş. Cinler ve şeytan dışında benzer hiçbir şey. Cinler. Hiç merak etmediği alemin hiç merak etmediği yaratıkları. Uzun süre ilmihallerden bunları incelemiş sonra. Halleri, isimleri, cisimleri, duaları vs.

    Gün batarken bir paragrafa denk gelmiş ciltlerden birinde.
    ···
  18. 343.
    -1
    "çeşitli yörelerde ecinni.. pir!.. sahip..! olarak bilinir.."

    "..cinlerin bir görünen bir de görünmeyen iki türü.."

    "..büyücülük gibi faaliyetlerle bunlar arasında ilişki kurulur.."

    okuduklarını kendisine duyurmak istercesine sesli ama duymaktan korkarcasına sessiz telaffuz ediyormuş. hiç öğrenmek istemediği benzeşmeleri okumuş satır satır. bir yandan allah a sığınıp bir yandan musallatından korkuyormuş.

    teksiri tekrar almış önüne. ilk üç sayfa boş. sonraki beş sayfa birer cümle. okumuş zaten bunları. sonraki yedi sayfa.. işte bunları daha önce okumadığı aklına gelmiş birden. gözleri her sesi atladığında acıyla sulanıyor, telaffuz ettiği her kelime ruhunu bir cenderede sıkıştırıyormuş. o teksirde yazanlar öyle iğrenç, kötü, günah doluymuş ki kendisini öldürmek istemiş her satırda. verdiği acı tarifsizmiş okumanın.

    "inanan gözlere cehennem azabıdır bu yazıt! sen okuma insan! sen oku yezit!"

    bir damla kan düşmüş zaten lekeler içerisindeki teksir sayfasına. o anda idrak etmiş adam. "daha kaç göz bu illete mahkum olmuştu da bu lekeler oluşmuştu?"
    kurumuş, solmuş kan damlalarıymış kitaptaki lekeler.

    teksiri bitirdiğinde cebinden bez mendilini çıkarmış imam. gözlerini silmiş. ala çalmış bembeyaz mendil. ama artık ne yapması gerektiğini biliyormuş.

    kızını nasıl kurtaracağını biliyormuş artık!
    ···
  19. 344.
    -1
    geç oldu ama reserved
    ···
  20. 345.
    -1
    Tarık - (elinden oyuncağı alınmış çocuk gibiydi suratı) bende amk. defteri burada buldum.

    Mustafa elleriyle yüzünü kapatıp sinirli sinirli gülmeye başladı.

    Ben - Kirve sen kafayı mı yedin amk!? Madem buldun neden başında söylemiyorsun?

    Tarık - Lan oradan okudum herşeyi size anlatıyorum işte.

    Nilay - Değil mi amk. Peki bizim bunu istemeyeceğimiz aklına geldi mi hiç?

    Tarık - Ne alaka a..

    Serhat - Lan gibik! Ya olan biten gerçekse!? Ha!? Düşündün mü bunu hiç?

    Ahmet - Yok artık amk! O kadar da değil!

    Serhat - Öyle deme kirve. Ya gerçekse amk!?

    Gül - Lan korkutmayın beni!

    Tarık - Lan gerçek olsa benim ne işim var burada? Ben de sizin kadar tırsıyorum böyle mevzulardan. Altı üstü bir defter.

    Ben - Nerede lan bu defter?

    Mustafa - Kirve bulaşmayalım bence.

    Serhat - Lan bulaşmayalımı mı kaldı? Adamın evinde yattık. Bahçesinde içtik. Hikayesini anlattık. (tedirgin bir şekilde etrafına bakındı bir süre) Sıçtıysak zaten çoktan sıçmışızdır.

    Ben - Tarık! Amk defteri nerede?

    Ahmet - Kirve küfür etmesek.

    Nilay - Ciddi misin sen ahmet?

    Ahmet - Amk ne olur ne olmaz. Sonra pişman olmayalım da!
    ···