1. 151.
    0
    aq anlatsana quantumdan sonra bir daha altıma sıçacam
    ···
  2. 152.
    0
    reserved
    ···
  3. 153.
    0
    Reserved
    ···
  4. 154.
    -1
    Tarık - (elinden oyuncağı alınmış çocuk gibiydi suratı) bende amk. defteri burada buldum.

    Mustafa elleriyle yüzünü kapatıp sinirli sinirli gülmeye başladı.

    Ben - Kirve sen kafayı mı yedin amk!? Madem buldun neden başında söylemiyorsun?

    Tarık - Lan oradan okudum herşeyi size anlatıyorum işte.

    Nilay - Değil mi amk. Peki bizim bunu istemeyeceğimiz aklına geldi mi hiç?

    Tarık - Ne alaka a..

    Serhat - Lan gibik! Ya olan biten gerçekse!? Ha!? Düşündün mü bunu hiç?

    Ahmet - Yok artık amk! O kadar da değil!

    Serhat - Öyle deme kirve. Ya gerçekse amk!?

    Gül - Lan korkutmayın beni!

    Tarık - Lan gerçek olsa benim ne işim var burada? Ben de sizin kadar tırsıyorum böyle mevzulardan. Altı üstü bir defter.

    Ben - Nerede lan bu defter?

    Mustafa - Kirve bulaşmayalım bence.

    Serhat - Lan bulaşmayalımı mı kaldı? Adamın evinde yattık. Bahçesinde içtik. Hikayesini anlattık. (tedirgin bir şekilde etrafına bakındı bir süre) Sıçtıysak zaten çoktan sıçmışızdır.

    Ben - Tarık! Amk defteri nerede?

    Ahmet - Kirve küfür etmesek.

    Nilay - Ciddi misin sen ahmet?

    Ahmet - Amk ne olur ne olmaz. Sonra pişman olmayalım da!
    ···
  5. 155.
    0
    Tarık - burada amk! (ayağa kalkıp çantasına yürüdü. defteri içerisinden çıkarıp ortamıza attı) Alın işte! Hevesimi kursağımda bıraktınız zaten.

    Mustafa - Lan senin kursağını giberim ayarsız! Neden atıyon öyle mal gibi!

    Nilay - Abi gözünüzü seveyim yapmayın böyle. Tanıyamıyorum artık sizi. Kutsal kitap mı lan bu!?

    Ahmet - Ya arapça bişeyler yazıyorsa içinde? (tarığa baktı korkarak) Yazıyo mu lan!?

    Gül - Yuh artık amk!

    Tarık - Yok lan bildiğin türkçe amk! Endişeni gibeyim senin ahmet.

    Ben - (defteri alıverdim hemen) Bir baksak mı lan içine?

    Tarık - (sinirli sinirli gülerek) Aç bak amk. Dikkat et ama kirve: Ben ilk açtığımda içinden yarak çıktı! Çok korktum. (gülmeye başladı)

    Sinirle suratına baktım tarık ın.

    Mustafa - gibtir git tarık. gibtir git başka yerde geç dalganı!

    Tarık - Amk çocuk gibisiniz ha! Adamın biri kafayı yemiş yazmış bir ton saçmalık. Ben de heyecan olsun diye ballandıra ballandıra anlatıyordum size. Olay ettiniz amk!

    Korka korka araladım sayfaları. Çirkin bir el yazısı ile bol imla hatalı cümlelerle muhatap oldum önce. Hızlıca göz gezdirdim. Tarık ın anlattıkları bir çocuğun hayal gücünün sinemaya uyarlanmış hali gibi kaldı okuduklarımın yanında. Hikayenin giriş cümleleri vardı sadece. Kalan kısa ve hatalı cümleleri bizim şerefsiz içine kendi yorumlarını da katarak anlatmıştı bize.

    Ben - (başımı defterden kaldırırken) Defteri nerede buldun kirve?

    Mustafa elimden çekiştirip aldı defteri o sırada. Direnmedim. Diğerleri hemen mustafanın etrafına üşüştüler.

    Tarık - Bu evde kirve. Şuradaki duvardan oyma rafın üstünde duruyordu.

    Ben - Amk korucular geliyor demiştin buraya?

    Tarık - Enteresan olan da o zaten. Defterin üstü toz kaplıydı. Kimse ellememişti yani. Sayfalar nemden birbirine yapışmıştı yer yer. Bizzat şahidim.

    Nilay - Yani onca zaman defter burada, neredeyse göz önünde duruyordu ve kimse açıp bakmamış öyle mi?

    Tarık - Valla görünen o!

    Mustafa - (başını defterden kaldırmadan) Olm senin anlattıklarının bir kısmı yok burada!?

    Tarık - Ne yapaydım amk! Kendi kafamdan birleştirdim kopuk yerleri. Defter konunun özeti sayılır.

    Serhat - Peki kalanını okusak mı lan buradan?

    Tarık - Gerek yok kirve. Ben ezberledim çoktan. Bir haftadır okuyorum ben onu! Kafamda imammışım gibi tasarladım amk herşeyi. Size güzel güzel kanırtayım diye.

    Ahmet - Amk senin ben.

    Gül - tak herif. Bari beraber okusaydık. Bu kadar endişelenmezdim o zaman belkide.

    Tarık - Ya endişelenecek bir şey yok. Zaten bir yerden sonra yazmayı bırakmış adam.

    Mustafa - Nasıl lan!?

    Ben - Lan! Durun o zaman. Tarık sen bire bin katmadan anlatabilir misin kalan kısmı? Sadece defterdeki haliyle mümkünse?

    Tarık - Olur kirve!

    Ben - Tamam o zaman (elimi uzattım) mustafa ver kirve defteri.

    Mustafa uzattı defteri aldım.

    Ben - Bu defter şurada dursun. Tarık kalan kısmını anlatsın hikayenin. Sararsa yan eve bakalım. Sarmazsa veya tedirgin olursak gibtir olup gidelim amk!

    Ahmet - Süper fikir.

    Herkes hem fikirdi. Tarık pek beğenmedi yan eve girmeme kısmını, ben söylerken suratı asıldı biraz. Meraklı bin.

    Tarık - Eyi tamam o zaman amk.

    yere çöküp bir sigara yaktı, biz de yaktık. anlatmaya devam etti.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 156.
    0
    tarık - imam önce çığlığın geldiği yeri kestirememiş. küçük ev. oradan mı gelmiş acaba!? kapının aralığından bakmış adam ön bahçede etrafına bakınıyorm..

    mustafa - hop hop hop! lan! ne yapıyon amk!?

    tarık - nasıl yani?

    mustafa - ne bileyim amk!? sanki böyle anlatımın değişti!

    tarık - (sinirlendi) amk defterde nasıl yazıyorsa öyle anlatıyorum işte!

    Ahmet - ya gibtir et o metodu. sen bildiğin gibi anlat ama abartma amk!

    gülüştük.

    Tarık - (sırıtıp devam etti) adamın ön bahçede etrafına bakındığını görmüş kapının aralığından. kapıyı açıp ne istediğini soracakken çığlık tekrar duyulmuş. imam kapıyı açmaktan vazgeçmiş. adam da küçük evin tarafına dönmüş çığlıkla birlikte. oraya doğru koşturup imamın görüşünden çıkmış. imam o gece adamın çığlıklarını da duymuş sonradan. acı içinde uyuyakalmış.

    sabah uyandığında ilk iş küçük eve geçmiş. kapı aralıkmış. içeriye girdiğinde o iğrenç manzarayla karşılaşmış. dün geceki adamın gövdesi evin ortasındaki masanın üzerinde sırt üstü duruyormuş. başı gövdesinden ayrılmış ve yüzü kapıya dönük vaziyette, ağzı açık ve göz yuvaları boşmuş. kolları ve bacakları da kalın urganlarla evin tavan kirişlerinden aşağıya sallandırılmış şekildeymiş.

    Nilay - Yuh amk! Yuh! Defterde aynen böyle mi yazıyor?

    Tarık - Evet!

    Serhat - Adam engizisyon imamıymış amk!

    Gülüşmeler.

    Tarık - Kendisini toparlamaya çalışmış. Başardığında da arkadaşını toparlamış parça parça. Alel acele mezarlığa inip gömmüş rahmetliyi.

    Akşama kadar dualar edip kitabın ilk üç sayfasına bakınıp durmuş. Sayfaların boş olmasının bir sebebi olmalı diye düşünüyormuş. Köyden gelen son ziyaretçisi ile herşey değişmiş o akşam!.. (aniden anlatmayı bırakmıştı. soran gözlerle birbirimize bakındık)

    Mustafa - Kirve!?

    Tarık bir süre daha donuk donuk yere bakıp bize kaldırdı yüzünü. Hepimizin suratlarına baktı sırayla.

    Nilay - Tarık!?

    Yavaşça ağzını açmaya başladı, gözleri de ayrılmıştı iyice.

    Ahmet - (topukları ile kendini zütün zütün geri iteleyerek) tövbe bismillah!

    Hepimiz korkup mesafeyi arttırdık tarık ile aramızdaki.

    Ben - Kirve!? iyi misin lan!?

    Gül - Adam gitti amk! (ağlamaya başladı)

    Ben - Tarıııık!

    Tarık ağzı açık halde dilini dışarı çıkarıp dudaklarını yalamaya başlayınca ilk mustafa çözüldü.

    Mustafa - Senin ben şerefini gibeyim huur çocuğu!

    Geç düşmüştü jetonlar, tarık ın kahkahaları arasında yerlerimize geçerken muhteşem küfürler yardırıyorduk. Ne anası sağ kaldı ne babası.

    Ahmet - Senin amk ben bin! Ödümü gibtin amk!

    Serhat - Lan bir daha böyle bir şey yapma. Yemin ediyorum ölümüne giberim belanı.

    Tarık - (kahkahadan gözleri yaşarmıştı binin) ahahhahahahahaha! yapmasam içimde kalırdı kirveeee ahahahahhahahahahaha!

    Gül - bin!

    Ben - Lan sen nasıl bir mahlukatsın amk!? insan işi değil bu yaptığın.

    Tarık - (durulurken) Tamam kirve tamam. Siz de olsanız en az bir kere yapardınız amk!

    Mustafa - Lan bunun şakası mı olur bin! Başımıza bir iş gelecek senin yüzünden.

    Ahmet - Hakkaten amk. Bilip bilmeden dalga geçiyorsun. Cahil huur çocuğu bizi de yakacan!

    Küfür ve bedduaları dizeledikten sonra birşeyler içmeye de karar verdik. Ahmet "abdest alacam ben içmiyorum amk" deyip çıktı bahçeye. Kalan herkes güldü. Sigaralar yakıldı. Tarık pozisyon aldı tekrar başladı anlatmaya.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 157.
    0
    dinliyoruz saber devam
    ···
  8. 158.
    0
    panpa iyi gidiyor anlatsana loo
    ···
  9. 159.
    0
    reserved
    ···
  10. 160.
    0
    reserved
    ···
  11. 161.
    0
    Tarık – köyden gelen dört kişi yanlarında bir kız çocuğu getirmişler. Kızın anası, babası, amcası ve muhtar. imamdan yardım istemişler.

    Kız iki gündür, geceleri kurt gibi uluyormuş. Sabahları da evden çıkmıyormuş. Hem de hiç. Dışarı çıkarmaya çalıştıklarında da sanki etinden et kopuyormuş gibi çığlıklar atıyor direniyormuş.

    imam anlatılanları dinlerken gözlerini kızdan hiç ayırmamış. Kendi kızına çok benziyormuş çünkü. Aklına eski zamanları gelmiş kısa bir an. Mutlu olduğu günler.

    Kızı getirenlere köye dönmelerini kızı burada bırakmalarını istemiş. Muhtar ve amcası imamı tanıdığından hemen kabul etmişler. Annesi ayrılmak istememiş ama babası ikna etmiş kadını.

    Kız ve imam baş başa kalmışlar.

    Gece geç saatlere kadar bu evde karşılıklı bakışarak hiç konuşmadan oturmuşlar. imam kızı incelerken, kız da evi inceliyormuş. Evin gözle görülecek her yerine bakmış kız. En son da defterin olduğu yere. imamın dikkatini çekmiş. Kız bir şeylere bakınıyor sonra bakışları deftere dönüyormuş hep.

    imam biraz meyve koymuş kızın önüne. Kız incelemiş tabağı. Aralarından çürük olanı seçip yemeye başlamış.

    imam bir çıkış yolu bulduğunu düşünmüş. Kız ile muhabbet başlatmış. Sorular sormuş. Cevaplar almış. Kız yaşının çok çok üzerinde olgunlukla konuşuyormuş imamla.
    ···
  12. 162.
    0
    Bir – iki – üç gün derken köyden gelenleri geri göndermeye başlamışlar beraber. imam kayıp kızını bulmuş gibi neredeyse körü körüne bağlanmış kıza. Annesi ve babası kızın sağlıklı ve mutlu olduğunu gördüklerinden imamla kalmasına, ona yardımcı olmasına izin vermişler.

    Gel zaman git zaman köyde huzur hakim olmuş. Ne ölüm ne de acı. Herkes hayatından memnunmuş. imam kızla birlikte dede torun edasıyla yaşayıp gidiyormuş.

    Aylar sonra bir gece Kız kısa bir süre ortadan kaybolmuş. imam durumu fark ettiğinde telaşlanmış önce. Sonra kızın bir kova suyla döndüğünü görünce rahatlamış. ilk zamanlar önemsememiş. Ama geceleri su taşımasına bir anlam veremiyormuş kızın.

    Bir gece kızı takip etmeye karar vermiş. Sessizce evden çıkan kızın peşine takılmış.

    Evin arkasından akan dere boyunca yürümüş bir süre. Sonra derenin akıp inceldiği alçak bir bayırdan aşağıya inmiş. imam da peşinden. Kavak ağaçlarının arasından ve dikenli çalıların içinden zar zor geçilerek ulaşılan ufak bir göl oluyormuş burada su. imam daha önce hiç gelmemiş buralara. Girip çıkmak zormuş sonuçta.
    ···
  13. 163.
    0
    Kızı fark etmiş ufak gölün kenarında. Elindeki kovayı suya daldırıyormuş. imam kızın arkasına dolaşıp daha da yaklaşmış.

    Kız kovayı doldurup geldiği yönden geri yürümüş ve çalıların içerisinden geçip gözden kaybolmuş.

    imam bir süre kızın arkasından bakınıp geri dönmediğinden emin olmuş.

    sonra gölcüğe yanaşınca başından aşağı kaynar sular dökülmüş.

    Gölün içinde insan cesetleri, koç ve kurt leşleri varmış.

    Telaşla geldiği yoldan eve dönmek için koşmuş. Çalıların arasından geçip bayırı tırmanmış.

    Eve ulaştığında kızı elindeki kovayı içme suyunu depoladığı kazana boşaltırken bulmuş. Kız imamı fark ettiğinde gülümsemiş. imam da ne kadar tedirgin olsa da belli etmemeye çalışarak karşılık vermiş.

    Kız kovayı bırakıp odasına geçmiş. imam da kara düşüncelerle girmiş yatağına.
    ···
  14. 164.
    0
    olum çalışıyorunm iş yapmıyorum senin yüzünden kovulcam yaz mk
    ···
  15. 165.
    0
    Sabah olduğunda imam küçük eve geçmiş. Kitabın, sakladığı değirmen taşının altında olduğundan emin olunca rahatlamış. içeriyi toparladıktan sonra bu eve geçmiş.

    Mustafa – (gözlerini ayırarak) Sen az önce ne dedin!?

    Tarık – (ben de onu diyorum gibilerden başını sallayarak) Evet amk. Kitabı sakladığı yeri yazmış deftere.

    Alayımız züt olmuştuk!

    Nilay – Olm sen ciddi misin lan!?

    Ahmet ortaya atılıp defteri kurcalamaya başladı, gül, nilay ve serhat ta yanına ilişiverdiler.

    Ben bir yandan onlara bakıyor bir yandan da “ne olur şaka olsun” diye içimden sayıklıyordum.

    Mustafa – (sinirlenmişti iyice) Girdin mi lan sen küçük eve?

    Tarık – (çekingen bir tavırla) Yok kirve ne işim var amk!? O kadar da cesaretim yok valla kusuruma bakma!

    Mustafa – Senden her şeyi bekleri..

    Ahmet – (bağırarak) ooohaaaa amk!

    Serhat geriye atmıştı kendini. Gül nilay a sarıldı.

    Ben – Ne oluyor lan gibik! (korkmuştum iyice) Ne yazıyor!?

    Ahmet – (korkudan beti benzi atmıştı amk) Doğruymuş lan! Yan evde değirmen taşının altında!

    Bir süre sessizce birbirimize bakındık.

    Mustafa – Ben gidiyorum amk (ayaklandı) Tarık senin de amk! Ben anladım senin derdini bin!

    Tarık – (sinirlenmişti) Ne anladın lan zütveren!? Neymiş derdim benim?

    Mustafa – Kitabın peşindesin sen amk!

    Ben – Tabi varsa amk! Olm çocuk musunuz lan!?
    ···
  16. 166.
    0
    dünden beri pgibolojimi bozdun dıbına koduğumun çocuğu yaz artık ulan yaz bitir şunu bin
    ···
  17. 167.
    0
    hızlı yaz mk
    ···
  18. 168.
    0
    yapıcagın işe sokim milleti soğutuyosun hikayeden
    ···
  19. 169.
    0
    hadi laaaan
    ···
  20. 170.
    0
    mustafa - var mı yok mu bilmem ama ben bu şerefsizin o kitap için delirdiğine eminim amk!

    tarık - lan saçmalama amk! diyelim ki var o kitap. eee!? ne yapacam ben onunla amk!? arapça mı biliyorum? cin mi çağıracam!? ne yapacam!?

    ben - mustafa sakin ol! tarık sen de germe ortamı amk! zaten altıma sıçtım sıçacam, asabımı bozmayın benim.

    serhat - lan tarık! lan tarık!

    nilay - tarık allahını seversen doğruyu söyle. kitapla falan bir işin var mı amk!?

    tarık - yok kirve! ne yapayım ben kitabı!? tamam merak ediyorum amk ama ne yani?

    mustafa - hiç bir art niyetin yok yani.. doğru mu?

    tarık - lan ne olacak!? büyücü müyüm ben? hangi irfanla bulaşacam bu işe!? şu an cünübüm hatta!

    gül - allah cezanıııı...

    yarım yamalak gülüştük. tansiyon düştü, gerginlikten sıuyrıldık. mustafa geçti oturdu yerine. tarık a da eliyle yanını pışpışladı. tarık gülümseyip çöktü mustafanın yanına. herkes yeni sigaralar yaktı. deftere bakıyoruz sırayla. o cümleyi defalarca okuduk imamın ağzından. değirmen taşının altında..
    ···