1. 276.
    0
    biraz hızlı panpa
    ···
  2. 277.
    0
    reserve 2
    ···
  3. 278.
    0
    serhat - çocuklaar!

    mustafa - (arkasını dönerken) ne var dıbına koduğ..

    tarıkla birbirimize baktık. arkamızı döndüğümüzde serhat'ı, boğazındaki paslı bıçağı ve o bıçağı tutan gül ü gördük.

    tarık - haydiiii. buyur buradan yak! gül şakanın sırası mı dıbına koyim!?

    ...

    mustafa - pek şakaya benzemiyor kirve.

    serhat - (boğazını sıkıyorlarmış gibi konuşuyordu) gül! zütünün takunu yiyeyim bırak beni. şakaysa kralını yaptın amk! yemin ederim ne istersen yaparım kirv..

    bıçağı daha fazla bastırmıştı gül. suratı donuk ve ifadesizdi. bir eliyle bıçağı serhatın boğazında, diğer eliyle başını saçlarından tutuyordu.

    tarık - gül. kendinde misin? (çabucak mustafaya ve bana baktı) Kız kafan bozulduysa hallederiz. kitabı da bırakır gideriz buradan. Tamam mı? Hadi bırak çocuğu.

    gül de tık yoktu amk!. ani bir gümlemeyle yerimizde zıpladık! kapıya vuruyorlardı.

    ahmet - lan! kapıyı neden kilitlediniz olm!? aloo!

    ben - (gözlerimi gülden ayırmadan) ahmet iki dur amk!

    nilay - açsanıza lan kapıyı!? ne çeviriyorsunuz içeride!

    mustafa - lan bi susun amk! durum karışık! kapıyı açmaya çalışın siz!

    ahmet ve nilay birşeyler konuştular aralarında anlaşılmıyordu. az sonra tahta kapıdan gıcırtılar gelmeye başladı. anlaşılan boruyla açmaya çalışıyorlardı kapıyı yeniden.

    serhat ağlamaya başlamıştı. bir yandan da gül e yalvarıyordu. gül en ufak bir tepki vermiyordu.

    tarık - (gözlerini gül den ayırmadan) kirve ne tak yiyecez şimdi!?

    mustafa - bana mı soruyorsun yoksa saber a mı?

    tarık - (sinirlenerek) ne fark eder amk!?

    mustafa - eğer bana soruyorsan cevabım: "ben nereden bileyim huur çocuğu, kitap kitap diye kurdeşen döken sendin gibik" olacak. yok saber'a sorduysan o da:

    ben - (gelişine vurdum pasın sinirle) senin kitabını gibeyim tarık.

    mustafa - ..diyecektir.

    serhat - sizin orta oyununuzu gibeyim kirve! yardım etsenize dıbınaaaaah!

    serhatın boğazından, incecik koyu renk bir çizgi kayarken tişörtünün yakasına doğru, gül ün gözlerinin kayışını ve kendisini yere bırakışını izledik. serhat kendisini telaş ve korku içerisinde kapıya doğru atarken elindeki tomarı kenara fırlatmıştı. mustafa yakalamak istercesine gül e doğru atılmış ama yetişememişti. gül ün kafası zemine tok bir sesle çarptığında bıçağın bana doğru yarı kayarak yarı yuvarlanarak yaklaşıp ayaklarıma çarpışını izledim.

    tarık kapıyı yumrukluyor acele etmelerini söylüyordu bağırarak. gaz lambasının ateşi azalmaya başlamıştı o an. küçülen ışıma, evin yıkık dökük duvarlarında gölge oyunlarına başlamıştı. masanın bacakları uzun ağaçlara, tarık ve mustafa kavga eden iki deve, yerde duran sandalye bir kafese can verdi gölgeleriyle.

    ışıma iyice azaldığında, bir an; kapalı gözlerinin iki küçük volkana dönüşmüş şekilde açıldığına yemin edebilirdim gül ün!

    korkumla baş başa kaldığım son andı gaz lambasının tamamen sönmesi.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 279.
    0
    Ne kadar içeride kalmıştık hatırlayamıyordum! Ayakta olduğumdan emindim. Her yer zifiri karanlıktı. Serhatın ağlama seslerini bastırıyordu ahmet in çilekeş ve küfürlü gayretleri. Kapı inim inim inliyor ama açılmıyordu amk! Sesleri duyuyordum en azından, bu iyiydi. Mustafa nın "el feneri" diye bağırdığını duydum. Sesleri boğuk, sanki bir bardağı ağızlarına dayamışlarda içine konuşuyorlarmış gibi geliyordu. En azından sesleri çıkıyordu.

    Durduğum yerden şimdi göremediğim şeylerin yerlerini hatırlamaya çalışıyordum bir yandan. En akılda kalıcı olan gül ün gözleriydi. Zaten hala o tarafa bakıyordum. Korkarak, çekinerek ama gözlerimi kırpamıyordum bile.

    Ağlayasım geldi amk! Panik ele geçiriyordu yavaş yavaş beni. Nilayın sesi çok uzaklardan geliyordu. "el feneri" dedi bir daha mustafa. "ahmet alıp çıkmış.. huur çocuğu": tarık tı bu. serhat hala ağlıyordu.
    ···
  5. 280.
    0
    kurt uluması mı bu!? az önce bunu mu duydum? kafayı mı yiyordum amk!?

    "gül! gül kendine gel!" diyordu mustafa. kapının gacırtısı artmıştı. bir yerlerden bir esinti geliyordu ince ve serin. dizlerimin titrediğini hissettim. "koyverme kendini amk!" dedim içimden. sonra içime sövdüm "gel de sen verme" diye.

    hala gül ün gözlerine bakıyordum. son baktığım yer orasıydı. korkutucu olsa da mecbur hissediyordum. şu an tek gerçeklik oydu çünkü. geri kalan her şey de karanlık.

    kapı aralandı sanki! solumda ince ve belli belirsiz bir ışık hüzmesi.

    Nihayet! Bir karış bir açıklık oluştu. içeriye hava girdi serin serin. ve ay! kurban olduğum ay ışığı. gıdım da olsa karanlık bitmişti artık. bir yandan bildiğim sureleri peş peşe sıraladığımı farkettim.

    ahmet açtığı aralığa ağzını dayamış isimlerimizi sayıyordu. mustafa dediğinde cevap geldi.

    "geldim kirve, gül bayıldı. bir şeyler oldu acil dışarı çıkarmamız lazım kızı."

    kapı aralığına iki koluyla asıldığında ancak fark ettim mustafayı solumda. hemen yanına yetişip ben de asıldım kapıya. bir karış aralık bir metre oldu sonunda. dışarı attık kendimizi.
    ···
  6. 281.
    0
    upupuup devam panpa
    ···
  7. 282.
    0
    takipteyiz panpa mal mal yazıyon sanma yani *
    ···
  8. 283.
    +1
    nüfus sayımı bittiğinde gül baygın herkes ayakta idi. serhat hem korkarak hem de üzüntüyle süzüyordu yerde yatan celladını.

    tarık - az önce ne oldu amk!?

    mustafa - uyansın anlarız amk! serhat sen iyi misin?

    serhat - iyiyim kirve. sağol.

    ben - arkadaş az önce kurt uluması duyan var mı?

    ahmet - yok amk! ciddi misin lan!?

    ben - yemin edebilirim. gerçi ... bilmiyorum amk!

    nilay - ne oldu içeride?

    serhat - kankan boğazımı kesecekti az kalsın!

    nilay - (başını önüne eğdi) keşke gelmeseydi.

    tarık - he amk! keşke hiç biriniz gelmeseydiniz!

    mustafa - bizi sen davet ettin züt!

    tarık - bileydim etmezdim gib!

    ahmet - lan başlarım ergen atışmanıza amk!. kitabı ne yaptınız?

    tarık - (eliyle içeriyi gösterdi) nah orada!

    ahmet - onca şey yaşadık ve daha kitabı açamadık bile öyle mi?

    mustafa - acaba bu bir mesaj mı amk!? acaba gibtir olup gitsek mi artık?

    ben - o kitabın da, imdıbının da, defterinin de...

    serhat - lan yeter be yeter! ölümden döndüm amk! ben görmek istiyorum hacı!

    mustafa - ha bu yetmedi mümkünse dört beş posta daha alayım diyorsun yani!

    serhat - (eve doğru yürürken) neyse ne amk! ben o kitabı görecem!

    ben - şimdi içeri girermiş.. geri gelmezmiş.. biz de seslenirmişiz önce.. cevap gelmeyince hep beraber..

    mustafa - (sözümü keserek) "zütüne koyayım serhat ın hadi eve" deyip gidermişiz buralardan.

    ben - yok lan ben korku filmi klişesi yapacaktım ama.

    tarık - deneyelim hacı! (bağırarak) serhaaat!

    ...
    ···
  9. 284.
    0
    upupupup
    ···
  10. 285.
    0
    Hadi aq
    ···
  11. 286.
    0
    ses yoktu amk! tam ben de bağıracakken kapıda belirdi bin! elinde kitap! "ohaaa!" dedi ahmet. "doğruymuş lan!"

    serhat yerde para bulmuş çocuk gibi koşar adım geldi yanımıza gülümseyerek.

    ben - lan gül ne olacak amk!?

    nilay - (saçlarını okşuyordu gülün) büyük eve zütürelim, hatta biz de geçelim artık oraya. ne tak yiyeceksek orada yiyelim.

    mustafa - doğru söylüyorsun. haydi.

    hep beraber büyük eve geçtik. gül ü rahat edeceği bir şekilde yatırdık. çay, sigara içilirken serhat kucağında kitapla bağdaş kurmuş bizi bekliyordu.

    tarık - boşuna heveslenme serhat!

    serhat - ne!? ne hevesi?

    mustafa - yani diyor ki kitabı açacaksak beraber, okuyacaksak beraber, yakacaksak beraber diyor.

    tarık - yakmak mı? yakmak yok! olur mu lan yakmak!?

    mustafa - cayır cayır yakarım onu. belanızı gibtirtmeyin. başımıza ne geldiyse sırf bunu bulana kadar geldi. okusak kim bilir neler olacak!

    ben - lan ciddi misiniz siz? gerçekten okumayı planlıyor musunuz?

    nilay - boşverin lan vallaha bak. tamam işte. kitap varmış... en fazla üçüncü sayfadaki resme bakarız mesela..

    ben - evet. en azından onu bir görelim.

    mustafa - meraklı şerefsizler sizi. ben de merak ettim onu bak!

    ahmet - ben etmiyorum amk! bensiz bakın emi? biz adam değiliz ya!

    serhat - yok lan daha bakmıyoruz. fikir alışverişi.
    ···
  12. 287.
    0
    alkole geçiş yaptık gül kendine gelirken. nihayet uyanmıştı amk! serhat kızgın kızgın bakıyordu kıza.

    mustafa - günaydın kız!? hepimizin katili olacaktın az kalsın.

    tarık - lan yuh be önce bir geçmiş olsun de, nasılsın de!

    gül - (yüzü acı içerisindeydi) ne oldu lan bana!?

    ahmet - ooooooooh! hatırlamıyor amk! şeker gibi!

    serhat - nasıl lan nasıl? boğazıma pıçaa dayadın kirve. kesecektin amk!

    gül - (sinirle gülümsedi) lan iki gibtir git amk! kafa bulmayın benle. (nilay ın yüzünde bir onay aradı sanırım, bulamayınca ciddileşti) gerçekten mi lan!?

    ben - gerçekten. kesiyordun çocuğu.

    tarık - mundar edecektin.

    serhat - komik huur çocuğu!

    mustafa - ne oldu kızım sana hatırlamıyor musun?
    ···
  13. 288.
    +1
    gül - en son eve girdik! (başını tutarak kaşlarını çattı) kapı üstümüze kapandı.. (düşündü bir süre) ondan sonrası boşluk!

    serhat - e iyii, iyiii, iyiymiş amk, şahane.

    gül - dalga geçme lan bin! özür dilerim.

    serhat - bir de yaptığın şey için özür dile.

    gül - diledim ya?

    serhat - o "bin" içindi.

    gül - (sırıttı) yoo. o olay içindi.

    serhat - amk senin.

    mustafa - (bir bardak viski uzatırken) al şunu iç. sigara da verin kıza! kitabı açıp açmamayı tartışıyorduk.
    ···
  14. 289.
    0
    Muptela olduk hikayeye
    ···
  15. 290.
    0
    iyi sarıyoda hızlı yazsan
    ···
  16. 291.
    0
    rezerved
    ···
  17. 292.
    0
    tekte okudum devam panpa güzel gidiyor şimdilik güzel kurgu
    ···
  18. 293.
    0
    rezerved yaz amk panpa
    ···
  19. 294.
    0
    Yazsana got bıde dıger hıkaylerı varmıs bunun lınkını atabılırmı bırı
    ···
  20. 295.
    0
    reserved
    ···