-
1.
+11Şu hayatıma 23 aydır doğru düzgün devam edemiyorum. Kickbox yaptım bıraktım, vücut geliştirmeye gittim bıraktım. Kitap okumayı çok severdim onu bile bıraktım. Majör depresif bozukluk mu ne varmış, gibimsonik ilaçlar verdiler onlarda bir işe yaramıyor. Benim ki Mualla bağımlılığı diyorum gelsin hiç bir şeyim kalmaz.Ama gelmiyor, durumlar bu anlayacağınız.
Ne demiş doktor;
"Depresyonda bardağın yarısı boştur ya da bardak zorlukla görünür. Majör depresyonda ise durum farklıdır çünkü onda bardak yoktur. su ve cam, tuzla buz olmuştur. orada sadece yıkım vardır"
Kimseyi kendinizden çok sevmeyin beyler, artık aşk falan değil benim ki hastalık oldu geceleri uyuyamıyorum hayattan zevk alamıyorum ölmek istiyorum lan artık.
Tek cümlesiyle bu hale getirdi beni, yaklaşık 2 senedir durum bu hayatım gibildi.
"Sen arkanı dönüp gittin Mualla unutmadım."
(bkz: neden mualla neden)
(bkz: sensizlik mualla)
(bkz: uyuyamıyorum mualla)
(bkz: unutmak mualla unutmak)
(bkz: çok geç mualla çok uzak)
(bkz: yalnızım mualla)
(bkz: korkuyorum mualla korkuyorum)
(bkz: çık aklımdan mualla)
(bkz: yazacağım mualla yazacağım)
(bkz: susma mualla)
(bkz: arkanı dönüp gitmiştin mualla unutmadım)
(bkz: artık çok geç her zaman hep geç olacak)
Yazma vakti geldi sanırım beyler, anlatsam mı artık ? -
2.
+4Millet nerde gibko başlık var orda geziyor gelin de anlatayım amk, görün şu hayatı.
-
3.
+2Kimdir bu Mualla ?
https://www.youtube.com/w...geikSg8&nohtml5=False
Bazı kelimeler vardır anlamlarına sığmaz,anlatacak kelime bulamıyorum bende.
29 Eylül 2013
Yürüyordum,kaldırıma oturmuş ağlayan birini gördüm.Geçip yanına oturdum,yüzüme bakmadı.Sigara uzattım,gözyaşlarını koluna sildi.Sigarayı aldı,
"Teşekkür ederim çakmağınız var mı ?"dedi.
Çakmağı uzattım,derin bir nefes çekti,Gözlerimin içine baktı.
"Hayat diyorum,çok acımasız değil mi ?"dedi.
Kesinlikle ! dedim.
Adını sordum,gülümseyerek "Mualla" dedi. (hani ağladıktan sonra gülersin,gözler ve burun kıpkırmızı olur.Öyle güzel gülüyor ki)
Kim üzdü seni anlat bakalım Mualla... -
4.
+2"Babam olacak o herif." diye anlatmaya başladı.
"Ben küçükken annemi aldattı başka kadından çocuğu var, bana babalık yapmadı. Sanki onun kızı değilim ben, çok üzüyor beni, onun yüzünden babasız büyüdüm. Kimseye güvenemiyorum çok yalnız hissediyorum. Yaşamak istemiyorum artık."dedi.
Konuştuk dertleştik biraz, güldürmeye çalışıyorum moralini düzeltmek istiyorum.(Bir insan bu kadar güzel güler mi lan ? Sen ağlama Mualla sen hep gül.)Evine bıraktım, telefon numaramı verdim istediğin zaman yazabilirsin canın konuşmak isterse ben hep buradayım dedim.
Teşekkür etti, binaya girişini izledim. Sigaramı yaktım döndüm eve doğru gidiyorum. (içim içime sığmıyor, beyin diyor ki hazır değilsin uzak dur, kalp diyor ki olum çok güzel kız. Beyin ve kalp nasıl çelişir o gün öğrendim.)Gece uyuyamadım,bir mesaj geldi."Merhaba" o mesaja şimdi ki aklım olsa cevap verirmiydim bilmiyorum. Cevap verdim, mesajlaştık biraz sonra aradım uzun süre konuştuk kapattım telefonu uyudum. -
5.
+4Sabah uyandım, sebepsiz bir mutluluk. Yaşamak için bir sebebim vardı çünkü Mualla vardı !
Mesajlaştık gün içinde, okula gittim bir tak anlamadım geri döndüm. Aklımdan çıkmıyordu,(2.5 sene oldu şuan bile aklımda, oraya da geleceğim.)kaybetmekten korkuyordum şu hayatta kaybetmekten korktuğum herkesi,her şeyi kaybediyordum zaten.Ama Mualla'yı kaybedemezdim. Gece yine telefonda konuştuk ağladı, güldü,anlattı, dinledi saatlerce konuştuk.(Gece onunla konuşmadan sesini duymadan uyuyamazdım, artık uyuyamıyorum Mualla uyuyamıyorum !)Sonra yattım uyudum yine. -
6.
+1Sigaraları yakın yaslanın arkanıza,açın şu parçayıda başlayın okumaya.
https://www.youtube.com/watch?v=3JC573uiME8
Yanına gittim,(Aslında edebiyatım iyidir,betimlemeye gireceğim gülüşünü anlatmam 55 sayfa sürecek sövmeyin diye fazla betimlemeye girmiyorum.)
karşıdan geliyor işte,etraf siyah beyaz olmuş,her şey yavaşlamış,bir tek onu görüyorum.Gözlerinin içi gülüyor (Mualla, başkalarına gülme Mualla !) sarıldık,kokusunu şuan bile hissedebiliyorum.Düşünüyorum da çok mutluymuşum ben o zamanlar.Şimdi yaşayan ölüden farkım yok ah Mualla ah ! -
7.
+1Yüzüne bakıyorum gözlerinin içine ne oldu deyip gülüyor.
Bende gülüyorum,ama şuan ilaçları içtiğimde oluşan sahte gülümseme değil gerçek gülümseme.Ben gülmeyi onun yanında öğrendim. Neyse,işte sohbet ediyoruz, elini tutuyorum.
(Dikkat edin tutuyorum dedim, tutuyordum diyorum artık, o cümlenin sonundaki ek bile bir yıkımdır,bir acıdır unutmayın.)
Seni çok seviyorum dedim, bende seni çok seviyorum dedi.
Yine o gülüş ! O gülüşün aklıma geldiğinde ilaçların etkisi falan kalmıyor be Mualla. Hastalığım da sensin ilacım da ne seninle oluyor ne de sensiz. Hayat işte kahpe hayat değil mi Mualla ? -
8.
+2Şuan bunları niye yazıyorum bilmiyorum.
Kendimi bile tanıyamıyorum artık, sahiden Mualla kimim ben ?
Günler günleri kovalıyor.Mualla başka şehire gideceğim diyor.O anda mutluluk rüyasından uyanıyorum. (Extacy'de kafan düşer ya hani,bir de binanın 20.katından düşmek vardır. Maalesef benim ki 2. seçenekteki düşüş gibi oldu.)
Mualla gidiyor,arada 600 km mesafe.Yine yürütürsün,üzme olum kendini diyorum.Düşünüyorum,çok düşünüyorum günlerce düşünüyorum.
Bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorum.
Mualla gidiyor...
https://www.youtube.com/watch?v=x2C3sk8kNe4 -
9.
+1Ben bir sigara içeyim sizde toplanın bakalım.
Sürekli kendime anlatıyorum zaten, okuyun sizde. -
10.
+1https://www.youtube.com/w...W20zRhM&nohtml5=False
Geceleri telefonda konuşuyoruz,korkuyorum lan kaybetmekten korkuyorum.
Alkol falan takılıyoruz arkadaşlarla,sürekli onu düşünüyorum.
Korktuğum şey böyle bir başlık açıp yazmaktı o zaman.
Ama sonumuz böyle oldu,neyse boşverin ne diyorduk en son, Mualla diyorduk, Mualla !
Telefondan konuşmaya devam öyle uzaktan.Bu araları fazla uzatmıycam. -
11.
+1Yanına gittim yaşadığı şehire.
Bekliyorum,
karşıdan geliyor yine o muhteşem gülüşü, parlayan saçları, güzel gözleriyle Mualla !
Sarılıyoruz, kokusunu içime çekiyorum çok özlemişim.
Oturuyoruz, kafamı omzuna yaslayıp saçlarıyla oynuyorum ellerini tutuyorum o an Dünya'nın en mutlu adamıydım.(Yine bir geçmiş zaman eki (:
Nasıl gidiyor dedi.
Nasıl gidebilir Mualla nasıl ?
Sen yoksun koca bomboş bir şehir.
Kalabalığın içinde yalnız bir adam.
Sustum,
idare etmeye çalışıyorum işte dedim.
Gel buraya dedi, sarıldı boynumdan öptü. Gözlerimin içine baktı, yine o muhteşem Tanrısal gülüş !
Aaa,ben size Açığma-Kün'ü anlatmadım durun onuda anlatayım. -
12.
+2Açığma-Kün kimdir ?Tümünü Göster
Okuyun bakalım...
Bahar gelip de kuşlar ötüşmeye başlayınca, ağaçlarda ve yerlerde çiçekler açınca yüzbaşı Burkay yine o büyük çam ağacının yanına geldi. parlak bakışlı, ay yüzlü kızı orada gördü. yüreğine od düştü. yeryüzü gözüne karanlık oldu. ona yaklaşıp şöyle dedi:
"yüzün aya benziyor.
kaşın yaya benziyor.
gözlerin yeşil alası.
saçların aslan yelesi.
yürüyüşün turna gibi.
salınışın suna gibi.
hangi yerden, kaynaktansın?
hangi boydan, oymaktansın?"
parlak bakışlı, ay yüzlü kız bir şey söylemedi. yalnız gözlerini kaldırarak burkay'a baktı. bu bakışla onun kanını kaynattı. yüreğini oynattı, içine od düştü. yeryüzü gözüne karanlık oldu. kıza şöyle dedi:
"bakışların ışık mı?
saçların sarmaşık mı?
yıldız mısın, güneş mi?
alev misin, ateş mi?
neden sessiz bakıyorsun?
beni niçin yakıyorsun?
çiçek gibi her bir yanın.
söyle, nedir adın, sanın?"
parlak bakışlı, ay yüzlü kız bir şey söylemedi. gülümseyerek burkay'a baktı. bu bakışla onun aklını başından aldı. yüreğini derde saldı. içine od düştü. yeryüzü gözüne karanlık oldu. kıza şöyle dedi:
"beni niçin üzüyorsun?
gözlerini süzüyorsun.
kirpiklerin paralıyor.
bakışların yaralıyor.
rengin sanki çiçekten.
bilmem hangi çiçekten?
ister darıl, isler kız.
tek adını söyle kız!"
parlak bakışlı, ay yüzlü kız gözlerini burkay'ın gözlerine dikti. kayalardan dökülen suların, kırlarda esen rüzgârın, ormanda öten kuşların sesinden daha güzle sesiyle şöyle dedi:
"beşbalık'ta doğdumsa da karluk kızıyım.
nice erin yüreğinde saklı sızıyım.
yüreğine od düştüyse zorlayıp söndür.
bilen bilir; adım, sanım: açığma-kün'dür.
ölmemeyi istiyorsan yaklaşma bana.
belâm çoktur, görünmeden dokunur sana... "
burkay'ın yüreğine od düştü. yeryüzü gözüne karanlık oldu. iyi yürekli kişi idi. tanrı'ya ve insanlara karşı suç işlememişti. tapıncağa gidip tanrıya yalvardı:
—"tanrım! yüreğimdeki odu söndür" dedi.
kırk gün büyük çam ağacının yanına gitti. her gidişte açığma-kün'ü orada gördü. her gidişte içindeki ateş yalazlandı. her dönüşte tapıncakta tanrı'ya yalvardı. her yalvarıştan sonra bir daha çam ağacının yanına gitmemeye karar verdi. fakat güneşin her yeni doğuşunda kızın hasretine dayanamadı. verdiği kararı unutup çam ağacının yanına geldi. kızın yeşil ala gözleriyle büyülenip kendinden geçti.
kırk birinci gün çam ağacının yanına gelince kızı bulamadı. gözleri bulandı. yüreği yandı. içi sıkıntıyla doldu. gün batıncaya kadar bekledi. açığma-kün gelmeyince onu çam ağacına sordu. ağaç ah edip ağladı.
—"onu bende bekliyorum. artık gelip bana yaslanmayacak” dedi. yaprakları dökülüp kurudu.
uçan bir akdoğan görüp ona sordu. akdoğan ah edip ağladı.
— “onu bende bekliyorum. artık gelip beni koluna almayacak” dedi..
kanatları çırpmaz olup otlara düştü. öldü.
yeşil otlara sordu. otlar ah edip ağladılar.
—"onu biz de bekliyoruz. artık gelip bizi çiğnemeyecek" dediler. yanıp duman oldular.
burkay bezginleşip yerine, yurduna döndü. açığma-kün'den başka bir şey düşünmez oldu. tapıncağa gidip yalvardı, olmadı. ekşi kımız içip esridi, kâr etmedi. tatlı şarap içip kendinden geçti, fayda vermedi. kağan savaş açınca o da katıldı. ölmek için atına zırhsız bindi. oklar sağından, solundan uçtu; biri değmedi. kalkansız, tulgasız vuruştu. kılıçlar sağından, solundan geçti; biri vurmadı.
yine yurduna döndü. açığma-kün'den başka bir şey düşünmez oldu. benzi sarardı. hasta olup yatağa düştü. burkay'ın iyi yürekli bir evdeşi vardı. erkeği iyi olsun diye okuyucular, bakıcılar, kamlar, baksılar getirtti. hiçbir ilaç dua, hiçbir büyü fayda vermedi. günden güne eridi, soldu, bitti. ölecek halde geldi. bir gece açığma-kün'ün adını sayıklayınca kadın işi anladı. bütün kamlançu'ya adamlar çıkarttı. kırk gün aradılar, taradılar. açığma-kün bulunmadı. bir gün ihtiyar, çirkin bir büyücü kadın geldi.
—"bunun derdine ancak kilimbi çare bulabilir. o, şeytanların akıllısıdır" dedi.
burkay'ı şeytan kilimbi'ye zütürdü. burkay ona yüreğini açtı. sevdiği kızı anlattı.
—"bana onu verirsen senin ordunda çeri olurum" dedi.
kilimbi başını salladı.
—"yüreğin büyük derde girmiş. kurtulmak zor. buna çareyi bulsa bulsa şeytanlar başı madar bulur" dedi.
burkay'ın içi yandı. gözü dumanlandı.
—"hiçbir çare yok mu" diye sordu.
madar, başını salladı. ellerini açtı.
—"var" dedi.
—"eğer evdeşini zütürüp ejderler kağanı naranta'ya kurban adarsan açığma- kün'ü kaybettiğin yerde bulursun."
burkay hiçbir şey düşünmeden kabul etti. gözünü sevda bürümüş, kanına çılgınlık yürümüştü. evdeşini naranta'ya adak verdi. naranta, onu öldürüp yedi. kadın ölürken ellerini göğe kaldırıp beddua etti:
—"burkay! iyiliğe kemlik ettin. tanrı seni bedbaht etsin. kıyamete kadar, dünyaya her gelişinde ruhun ıstırap içinde çalkansın" dedi.
tanrı bu dileği kabul etti.
burkay, şeytan madar'ın dediklerini yaptıktan sonra çam ağacının olduğu yere gitti. kız gitti diye yaprakları dökülüp kuruyan çam yine yeşermişti. açığma-kün onun gövdesine yaslanarak duruyordu.
burkay yaklaşıp şöyle dedi:
"nerde kaldın ay bakışlı?
neden gittin inci dişli?
senin için hasta düştüm.
eller gezip dağlar aştım.
artık bana varmaz mısın?
derdime em vermez misin?
gel, benim ol çiçek yüzlüm!
ipek saçlım, ışık gözlüm!"
açığma-kün bir şey demedi. büyülü gözlerle burkay'a bakarak gülümsedi. burkay'ın aklı başından gitti. az kaldı kımız gibi eriyip akacaktı. kıza yaklaşarak sıkı sıkı tuttu. çiçek kokan yüzünü öptü. onu evine getirip eş edindi. fakat bununla derdi bitmedi. açığma-kün’ü her gün biraz daha çok sevdi. öpmekle doymadı. sevmekle kanmadı. uçan kuştan kıskandı. esintiden yüksündü.
—"sen insan değilsin. peri kan katun'sun" dedi.
sevgisi durulmadı. arzusu kırılmadı, öpmekle kanmaz oldu. sevgisi dinmez oldu.
—"sen peri kan katun değilsin. tanrı katun'sun" dedi.
bir gün ihtiyar, çirkin büyücü kadın yine geldi.
—"bunun derdine ancak madar çare bulabilir" dedi. birlikte madar'a gittiler. madar güldü.
—"sen nızvanı cehennemine düşmüşsün. eğer o da sana bir defa seni seviyorum derse bundan kurtulursun" dedi.
burkay yurduna döndü. açığma-kün'e
—"beni seviyor musun" diye sordu.
kadın, saçlarıyla onu sararak ne soracağını unutturdu. bir ay geçti. burkay:
—"beni seviyor musun" diye yine sordu.
kadın, kollarıyla onu sıkarak ne soracağını unutturdu. bir ay daha geçti. burkay:
—"beni seviyor musun" diye yine sordu. kadın onu öperek ne soracağını unutturdu.
böylece aylar geçti. yıllar geçti. burkay sevgiden çılgına döndü. istırap ıstırap üstüne, keder keder üstüne çekti. hekimler geldi ilâç bulamadı. baksılar geldi, çare edemedi.
—"seni ancak ölüm kurtarır. açığma-kün, tanrı'nın cezasıdır" dediler. burkay büyük ıstıraplar içinde öldü. ölürken yine;
—"beni seviyor musun" diye sordu. kadın onu saçlarıyla sardı, kollarıyla sıktı, öptü. fakat bir şey demedi. burkay'ın öldüğünü görünce gözleri yaşardı. inci gibi yaşlar aktı.
—"istırap çekiyorum" diye inledi, fakat
—"ben de seni seviyorum" demedi.
burkay ölmekle ıstıraptan kurtulmuş olmadı. her yıl bahar olup çiçekler açtıkça, açığma-kün'ü görüp sevdiği çam ağacının yanında ruhu dolaşıyor.
—"ıstırap çekiyorum. sen de beni seviyor musun" diye inliyor.
o günden bugüne kadar bin yıl geçtiği halde burkay her bahar orada ağlıyor. yanında duran açığma-kün:
—"sus, sus, ben de ıstırap çekiyorum" diye; yanıp yakılıyor. fakat
—"ben de seni seviyorum" demiyor ve yıllar böylece akıp geçiyor. -
13.
+2Yeter sanırım bugünlük bu kadar ?
-
-
1.
+2Yarinki okulu salladim suan dinlicem gece falan yazarsan
-
-
1.
0Özelden yaz.
-
1.
-
1.
-
14.
+2Ne demişler,
"Açığma-Kün tanrının cezasıdır, seni ancak ölüm kurtarır."
Kurtuluş yolu budur belki de ne dersiniz ? (Aklımın bir köşesinde var bu yol, vakti gelecek onunda.)
Gelelim Mualla'ya,
Yanından ayrılma vakti geldi, içim parçalanıyor. Sarıldık yine boynumdan öptü.(Artık boynumu öpmüyorsun ya Mualla, şah damarımı kesesim geliyor !)
Parfümünün kokusunu nerede alsam, ayaklarım tekel bayiye doğru gidiyor.
Ankara'ya geri döndüm bomboş bir şehir artık, oysa ki ne kadar severdim.
Mualla eskisi gibi değil sanki,bir soğukluk var. Hissediyorum,hissetmek Mualla senin soğukluğunu hissetmek ! -
15.
+2Alkolü bıraktım 18 gündür içmiyorum. Yazdıkça aklıma geliyor. Aklıma geldikçe deliriyorum .Ayık kafayla çekilmiyor ki bu dert.
O yüzden seri yazamıyorum, kusuruma bakmayın dostlar.
ilaçların ayakta tuttuğu kadar,dik durmaya çalışıyorum elden gelen bu.
Belki bir part daha yazarım şimdi,ya da gece devam ederiz size de uyarsa ? -
16.
+2inanmak istemedim Mualla, yemin ediyorum bak inanmak istemedim.
Başkasıyla olamazdın sen, benim için var olmuştun. Bunu değiştirmek isteyeni yaşatmam bilirsin sevgilim !
Fakat bunu değiştirmek isteyen sen oldun.
Sana olan nefretim bu yüzdendir Mualla !
Merak ediyorsunuz şimdi ne oldu diye, anlatacağım vaktimiz var.
Mualla ile aynı şehirde yaşayan bir bin.
Arkadaşıymış, anlattı bana.
Yanında olamıyorum bari korusun, kıza biri bir şey yapmaya kalkarsa göz kulak olsun dedim.
Kızı bu kahpe evladına emanet ettim.
Nereden bilecektim lan, Mualla yapmaz dedim.
Öyle biri değil o dedim.
Yanlış yaptın Mualla ! -
17.
+1Mualla, anlatamıyorum yazamıyorum artık.
Anlatmaya korkuyorum bunları, peki sen yapmayı nasıl becerdin Mualla ?
Ben bunları hakedecek ne yaptım ?
Seni tanıyamıyorum artık.
Yazmayı anlatmayı istiyorum, ellerim titriyor.
Çok kötüyüm lan çok kötü.
Misafir çocuğu gibisin Mualla, dağıtıyorsun toplamadan gidiyorsun ! -
18.
0Hissediyorum bir şeyler olduğunu.
ilk defa bu kadar çok korkuyorum Mualla.
Aradım şerefsizi, öğrendim herşeyi.
Öğreniyorum,o binle sevgili olduğunu öğreniyorum.
Kalbim ağrıyor Mualla kalbim.
Can dostumu çağırıyorum yanıma. Anlatıyorum herşeyi.
Odaya koşuyorum, silahı almaya çalışıyorum. Tutuyor beni, orada kolumdan tutmasa şuan sende, bende, o binte yaşıyor olmazdı.
Hayat çok garip Mualla.
Sen arıyorsun, ağlıyorsun.
Ben ağlamıyorum Mualla, ağlamıyorum.
Sadece ölmek istiyorum. -
19.
+1Oturup içmeye başlıyorum, sonra gece seni arıyorum.
Konuşuyoruz,pek hatırlamıyorum ne konuştuğumuzu.
Ayrıldığını söylüyorsun, yanlış yaptığını söylüyorsun.
Ağlamaya başlıyorsun, senin tek bir damla göz yaşın için yakarım Ankara'yı bilirsin Mualla.
Konuşmanın devdıbını hatırlamıyorum.
Sabah uyanıyorum, mesaj geliyor.
Günaydın Sevgilim,
Dün geceyi düşünüyorum, başım ağrıyor.
Seni arıyorum konuşuyoruz, Mualla.
Dün aradığında onu affetmişim, anlatıyor konuşmalarımızı yavaş yavaş hatırlıyorum.
Yanlış yaptığımı hissediyorum.
Doğru olan ne bilmiyorum. -
20.
+1Albert Camus diyor ki;
Bir nedenden ötürü intihar edilir sanırlar hep. Ama iki nedenden ötürü de bal gibi intihar edilebilir.Ama onların kafası almaz bunu.
Belki de bu cümle intihar mektubumun son satırları olur ha ne dersiniz ?
Ama bu kadar kolay yıkılmayacağım tabi, kapanmayan hesaplar var.Önce onlar kapanacak !
Gece devam ederim.