-
24.
0-Hepinize iyi tatiller... Size dağılmadan önce bir duyuru yapmak istiyorum. Ben ve 13 kişilik ekibim özel bir şirketten geldik. Bir proje üzerinde çalışıyoruz ve projenin gerçekleşebilmesi için siz öğrencilere ihtiyacımız var. Aranızdan işimize yarayacağını düşündüklerimizi seçeceğiz ve çalışanımız olarak işe alacağız. Okulunuzu veya derslerinizi etkilemeyeceğinden emin olabilirsiniz. Her şeyi siz öğrencilere uygun olarak hazırladık. Bugün aramıza 3 kişi katmayı düşünüyoruz. Ekibim aranızda dolaşıp seçilenleri çağıracak. Hepinize tekrardan iyi tatiller...
Kadının tıpkı söylediği gibi ekibinden birkaç kişi aramızda dolaşmaya başladı. Defterlerine bir şeyler karalıyor ve bazı öğrencilere sorular soruyordular (kan grubu, daha önce geçirdiği bir hastalık olup olmadığı gibi). Yaklaşık 10 dakika sonra kadının yanına geri döndüler. Kulağına bir şeyler fısıldayıp defterleri kadına verdiler. Kadın mikrofonu eline tekrar aldı , 3 isim söyledi ve onları yanına çağırdı. Okulun bir kısmı seçilmediği için üzülüyordu. Diğer kısmı da benim gibi sadece eve gitmek istiyordu. Aslında keşke o zamandan umursamamazlık etmeseydim. Ama nereden bilecektim ki her şeyin burada başladığını ? Öğrenciler kısa sürede evlerine doğru dağıldı. Ben de son bir kez seçilenlere bakıp yoluma devam ettim. Bir daha da görmek nasip olmadı zaten...
--Bölüm - 1 , son -
23.
0Diğer gün okula biraz geç gittim. Olabildiğince az insana görünmek istiyordum. Okulun bahçesine girer girmez Ezgi'yi gördüm. Endişeli bir yüz ifadesiyle bana doğru koşturuyordu.
-Eline ne oldu ?
-Herkes de taktı şu elime ! Bir şey olduğu yok hafif bi' çizik sadece.
-O serseriler yaptı değil mi ?
-Off ! Evet , ama artık bir önemi yok hallettim aramızdaki sorunu.
-Sizi de bir anlayabilsem...
-Sizi derken ?
-Senin şu sanki ortada hiçbir şey yokmuş gibi davranman , Suzuya'nın bütün gün üzgün üzgün takılması ve bana hiçbir şey anlatmaması-
-Nasıl yani , Suzuya'nın bi' sorunu mu var ?
-Evet , madem kendi sorunlarını hallettin git biraz da onun sorunlarıyla ilgilen.
-Neye canı sıkkın biliyor musun ?
-Ah bir bilsem... Konuşmak istemiyor benimle. Bir de sen dene belki yararı olur.
-Bi' denerim , görüşürüz...
Suzuya'nın sorunu olduğunu Ezgi'den duymam canımı sıkmıştı. Kendi sorunlarıma o kadar önem vermiştim ki Suzuya'nın sorununu farketmeyi bırak onu da kendi sorunlarıma dahil etmiştim. Bir dahaki sefere daha dikkatli olacağıma dair kendime söz verdim ve fazla bekletmeden Suzuya'nın yanına gittim. Her zamanki gibi sırasına oturmuş camdan dışarıyı izliyordu.
-Hey , Suzuya !
-Geciktin. Elin nasıl oldu ?
-iyi , iyi beklediğimden hızlı iyileşiyor.
-Güzel...
-Ezgi canının sıkkın olduğunu söyledi. Kusura bakma adamım , kendi sorunlarım yüzünden farkedemedim.
-Canım sıkkın falan değil ! Sadece... sıkıldım işte , okuldan.
-Ne demek sıkkın değil ? Konuşmandan belli oluyor be !
-Konuşmak istemiyorum. Boşver gitsin...
-Sen bilirsin , ama şunu unutma ki konuşmadan hiçbir şeyi halledemezsin...
Yine ilk günkü halimize dönmüştük. Gün boyunca ağzımızı açmadan dersleri dinledik. Ezgi ne kadar zorlasa da dışarı da çıkmadık. Hayalet gibiydik resmen. Sonunda çıkış zili çaldı da ayağa kalktık. Sınıftaki hoparlörlerden konuşma yapılacağı için toplanmamız gerektiği söylendi. Tüm okul aşağıda toplandı. Müdür çıktı ve kısa bir konuşma yaptı. Ardından bir kadını kürsüye davet etti. Sarışın ellili yaşlarda bir iş kadını... Eline mikrofonu aldı ve konuşmaya başladı. -
22.
+1Beyler dün işim çıktı demiştim. Şuan müsaitim ve yazmaya devam ediyorum. Destekleyen arkadaşlara teşekkür ediyorum...
-8 kişi gelmiş korkaklar...
-Farketmez, dövüşmeyi bilmiyorlardı.
-Doğru... Piyon olduklarını söylemiştim.
-Elin kanıyor adamım. iyi misin ?
-Evet , evet çok derine gelmemiş.
-Bi' hastaneye uğrayalım. Basit bir kegibten ölme sonra (hafif gülümseyerek)
-Gitmeden önce yapmam gereken son bir şey var.
Yerde yatan serserilere dönüp onlara Faruk'la konuşmak istediğimi söyledim. Faruk içlerinde sözü geçen ve samimi olduğum birisiydi. Eğer konuşmaya ikna olacak birisi varsa o kişi Faruk'tan başkası olamaz diye düşündüm. Zaten bu noktadan sonra yapabileceğim tek şey beklemek. Ya daha fazla ve güçlü adamlarla tekrar gelecektiler ya da Faruk konuşma isteğimi kabul edecekti ve bu sorunu halledecektim.
Suzuya'ya kafamı gidelim anlamında salladım ve yola koyulduk tekrardan. Yakınlarda hastane olmadığından gidip gelmek biraz uzun sürmüştü. Yara derin olmadığından hemşirelerin yaptığı basit bir ilkyardımla hastalık kapma riskim yok olmuştu. Eve geldiğimde saat akşam 7-8 arasıydı. Annemler normalde alışık olduklarından geç saatte gelmeme aldırış etmezler veya bir bahane bulacağımı bildiklerinden sormazlardı ama yaralı elimi görünce dayanamayıp "Nerede kaldın , eline ne oldu ?" gibi sıkıcı sorular sormaya başladılar. Kaçamak cevaplar verip elime bir iki bahane uydurdum. Annemleri ikna ettikten sonra hiç beklemeden odama geçtim. Bütün bu olanlar keyfimi kaçırdığından ve bu konu hakkında daha fazla düşünmek istemediğimden vurdum kafayı yattım... -
21.
0REZ BiRiKSiN OKURUM
-
20.
+1up up up up
-
19.
0suzuya ney la
-
-
1.
0Açıkladım ya panpa , ilk part'ı oku bi' istersen
-
-
1.
0hığğğğğ, jeton.avi
-
1.
-
1.
-
18.
+2Beyler bugün kısa kesiyorum. Bir iki halletmem gereken iş çıktı. Buraya kadar okuyan varsa teşekkür ediyorum. Yarın kaldığımız yerden devam...
-
17.
0bune amk amerikadanmı geldin anlatış tarzına bak
-
-
1.
0Türkiye olmadığı kesin de...
-
1.
-
16.
0kurgumu yapıyosun kanka
-
-
1.
0Aynen panpa gerçek hayatıma paralel gidiyorum işte...
-
-
1.
0kurgu yaptığın belli zaten kızla 8 kişiyi dövüyosunuz filan
-
2.
0Suzuya erkek lan kız değil
-
1.
-
1.
-
15.
+2-Suzuya... istersen gidebilirsin seni zorla tutacak halim yok.
-Bensiz birini bile halledemezsin be bunların. Hemen havalı çocuk triplerine girme.
-Tamam o zaman , sen kaşındın...
ilk hamleyi onların yapmasını bekledim. ilk hamle açıklarla doludur. Eğer doğru şekilde karşılık verebilirsem rahatça halledebilirdim bunları. Kaçamak bakışlarla Suzuya'ya baktım. O da pozisyonunu almış bekliyordu. Uzun zamandır kavgaya falan girişmediğimizden ne kadar geliştiğini merak ediyordum. Ama karşımda 4 kişi olduğundan onu izleyebileceğimi sanmıyordum.
Ortaya bir sessizlik çökmüştü. Sabır testi gibi herkes birinin ilk adımı atmasını bekliyordu. Sonunda içlerinden birisi dayanamayıp üzerime atladı. Aptalca bir hareketti. Hemen yana çekilip afallamasını izledim. Ardından bir tekmeyle yer ile bağlantısını kestim.
ikinci eleman daha tedbirliydi. Beni iyice süzüp bıçağına davrandı. Yana kaçmak veya eğilmek için vakit yoktu. Ani bir refleksle üzerime gelen bıçağı keskin tarafından tuttum. Eleman neye uğradığını şaşırdı. Boşta kalan elimle kolunu tutup bıçağı elinden aldım. Bir iki sahte saldırıyla yere düşmesini sağladım. Bir kişiyi daha bıçaklamak istemediğimden bıçağı sadece korkutma amaçlı kullanıyordum.
Geriye iki tane kalmıştı. Bu sefer ben saldıracaktım. Saniyeler içinde hazırlanıp zayıf olana doğru atıldım. Fakat garip bir şeyler vardı. Karşımdaki adam da bana doğru koşturmaya başlamıştı. Normalde ya korunmaya ya da kaçmaya çalışmalıydı. Tecrübesizliğine vererek hamleme odaklandım. Lakin hamleme odaklandığımdan kaçırdığım bir şey vardı. ikinci elemanın yumruğu birkaç cm ötemdeydi. Herifleri hafife aldığımdan cezamı çekecektim. Zaten düşünmek için bile zamanım yoktu. Bir saniye bile geçmeden yediğim yumrukla yana doğru afalladım. Kendimi düşmemek için zorladığım sırada , Bana koşturan adamın beni ıskaladığını gördüm. Hızla kendimi toparlayıp koşturan adama omzumla giriştim. Ardından beklemeden tüm gücümle ikinci elemanın çenesine yumruğumu geçirdim. ikisi de yerde yatıyordu. Kavga bitmişti. Arkamı dönüp Suzuya'ya baktım. O da kendine düşenleri halletmişti. Yerden çantalarımızı aldık. Burada işimiz bitmişti ne de olsa... -
14.
0Lise 3 ne lan allahcim sen bilirsin
-
13.
+2O gün ve diğer gün ağırlığı dert etmem gereken şeyler yerine derslere verdiğim için anlatacak pek bir şey olmadı. Ben ve Suzuya eski günlerdeki gibi takılıyorduk yine. Arada Ezgi'nin zoruyla dışarıya çıkıyorduk teneffüslerde. Son derece sıradan ve huzurlu geçmişti bu iki gün. Suzuya'yı bilmem ama ben bu huzurlu günlere o kadar çabuk alışmıştım ki eski halime dönmek istemiyordum. Ta ki birileri beni o halime zorla döndürene kadar...
Günlerden perşembeydi. Yani okulun 4. günü... Çıkışa kadar yine her şey normaldi. Çıkış zilinin verdiği rahatlamayla çantaları sırtlayıp Suzuya'yla yola koyulmuştuk. Birbirimize bir şeyler anlatıp gülüyorduk. Lakin konuşmamıza fazla dalmışız sanırsam , çünkü etrafımızı saran serserileri olması gerekenden geç farketmiştik. Nereden baksak 8 - 9 kişi vardılar. Tek olsam çoktan haşat etmişlerdi ama Suzuya varken yanımda bu dallamaları halletmek pek de zor olmasa gerek diye geçirdim içimden.
-Korkundan tek gezemez oldun be Rastalı...
-Bunu sizden duymak biraz garip. Söylesenize basit birer piyon olmak nasıl bir duygu ?
-Ne piyonu lan ? Dalga mı geçiyorsun sen bizimle ?
Hepsi ceplerindeki bıçakları çıkardı tam da beklediğim gibi. intikam istiyordular göze göz , dişe diş... -
12.
+2Güneşin doğuşuyla birlikte yavaş yavaş kalktım. Dünle ilgili pek bir şey hatırlamıyordum. Gece kalkıp bir şeyler atıştırmam dışında... Uzun zamandır adam gibi uyuyamamıştım. Okul sayesinde bir düzene girecektim en azından.
Elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı için masaya oturdum. Annem her zamanki gibi gülümseyerek günaydın dedi.
Aynı şekilde karşılık verdim ve masada ne varsa mideye indirdim. Okul beni bekliyordu. Muhtemelen derslere başlayacaktık ve bu sene biraz asılmam gerekiyordu derslere. Defter , kitap ne varsa çantaya doldurup yola koyuldum.
Sıkıcı ve sıradan bir yürüyüşten sonra sınıfa geçip boş boş oturdum. Suzuya ve Ezgi'nin de gelmesiyle ders başladı zaten. Dönüp Suzuya'ya dersin ne olduğunu sordum. Dünkünden daha iyi bir ifade vardı yüzünde. Heralde rahatladı sonunda diye düşündüm. Ama verdiği cevap onunkini olmasa da benim canımı sıkmaya yetmişti.
Matematik...
Bayadır girmediğimden unutmuştum matematiği. Gerçi herkes benim gibi olduğundan pek takmadım. Yapacağım tek şey sıramda oturup dersin tadını çıkarmak olucaktı... -
11.
+2Sırada uyumaktan her yerim ağrıyordu. Derken zil çaldı yine. Yaptığımız son konuşmadan beridir Suzuya'ya saati bile sormamıştım. Durumu beklediğimden ciddiye almıştı belli ki. Aslında haklı da sayılırdı.
Çalan zilin çıkış zili olduğundan emin olunca çantamı sırtlayıp Suzuya'ya döndüm.
-Gitme vakti.
Kafasını sallamakla yetindi.
Kısa süre sonra yola koyulduk. Yol boyunca da konuşmadık zaten. Yaklaşık 15 dakika sonra Suzuya'dan ayrıldım ve eve vardım. Gelir gelmez kendimi yatağa attım , çok yorgundum ve gözlerim kapanıyordu. Bedenimi daha fazla zorlamadım ve uyanana kadar açmamak üzere kapattım gözlerimi. Okula alışmak biraz zor olacaktı belli ki. -
10.
0ayırdım burayı, benimdir.
-
9.
+2Zilin çalmasıyla birlikte tüm okulun toplandığı spor salonuna doğru yöneldik. Her zamanki yerlerimize oturup klagib konuşmaları dinledik. Aslında her şey çok sıradandı ama yine de alışık olmadığım bir his vardı içimde. Ne olduğunu çözmeye uğraşmak istemiyordum. Sonuçta ben anı yaşayan tiplerdenimdir.
Yaklaşık iki saat sonra sınıflara geçtik. Hocalar da sınıflarına girmeye başlayınca o kutsal soru soruldu...
"ilk gün ders işleyecek miyiz ?"
Bu sorunun cevabını ben de merak ediyordum çünkü Suzuya'ya anlatmak istediğim şeyler vardı. Yaraladığım çete elemanı başta olmak üzere...
Daha beş dakika geçmemişti ki sınıfa bir hoca girdi. Hocayı görür görmez ingilizce olduğunu anladım. Önemli bi' ders olmadığından ders işleyecek de olsak ben Suzuya'yla konuşcam diye geçirdim içimden. Zaten hoca gelene kadar sohbeti anlatmak istediğim yere getirmiştim.
-Suzuya sana anlatmam gereken bir şey var.
-Ne zaman yokki ?
-Bu öyle bir şey değil. Ben bundan yaklaşık bir ay önce birini yaraladım. Bizim çocuklardan...
-Demek bu yüzden başın belada.
-Evet , adamım. Bu adamlara düşman olmak , isteyeceğim son şeyler arasında.
-Bunu adamlarından birini dövdükten sonra mı söylüyorsun ?
-Aslında dövmedim... Kaza ile de olsa bıçakladım.
-Ne ? Neden böyle bir şey yaptın ?
-Şşş , sessiz ol ! isteyerek olmadı. Hem bıçağı çeken oydu. Ben sadece kendimi korumaya çalıştım.
-Bahane bulmak işin sonuçlarını değiştirmeyecek.
-Haklısın... Bu konuda bir şeyler yapmalıyım ama inan ne yapacağımı bilmiyorum.
-Tamam , o zaman çıkışta beraber gidelim artık. Ama bu işi kökten halletmen gerek. Yoksa peşini bırakmazlar.
-Biliyorum. içlerinden birkaçıyla konuşup kavgayı onun çıkardığına ikna etmeyi düşünüyorum.
-Zor olucak gibi...
-Doğru , sonuçta her ne kadar onlarla takılsam da onlardan biri sayılmam. -
8.
+3-Bunu tahmın etmek pek de zor değil... Eee senin nasıldı RASTALI ?
-Tamam , tamam o lanet lakabı unutmadınız anladık ! Genelde bizim çocuklarla takıldık işte...
-Şu sizin çocuklar başına bela olacak ilerde !
Bunu dediğinde tüylerim ürperdi. Çünkü onlardan biriyle kavgaya girip yaralayalı bir ay bile olmadı. Ezgi'nin sezgileri çok kuvvetlidir ama kendisi bu özelliğinin pek farkında değil.
-Aslında çoktan bela oldular.
-Belliydi zaten ! Hem niye o serserilerle takılıyorsun ki ?
-Takılıyor gibi görünsem de kullanıyorum onları daha çok. Yeterince güvenlerini kazanırsan birçok işine yardımları dokunur.
-Zaten normal arkadaşlarım olsa ne olurdu ki...
Hafiften gülümsedim. Bu kızın seçtiği kelimelerden çok konuşma tarzı hoşuma gidiyor. Sanki alay ediyor gibi ama yüzüne karşı nazik davranıp arkandan iş çeviren insanlardan çok daha samimi geliyor bana. -
7.
+3-Tam da beklediğim gibi sınıfta takılıyorsunuz hala.
Bu Ezgi. Lisede tanıştık ve hala neden bizimle arkadaş olduğunu bilmiyorum. Bekli diğer insanlarda bulamadığı bir şeyi bizde buluyordur belki de sadece pek arkadaşımız olmadığını bildiği için yalnız bırakmak istemiyordur. Her ne olursa olsun bizi kendisine bağlamayı başardı ve o bağı koparabilir miyiz bilmiyorum.
-Dışarısı pek ilgimizi çekmiyor , bunu sen de biliyorsun.
-Aman be ! Bi' tutturmuşsunuz dışarısı sıkıcı diye ama bu sene izin vermiyorum yürüyün dışarı çıkıyoruz.
-Ama... ama.
-Patronu duydun Suzuya boşuna direnmeye gerek yok.
Ezgi aramıza katılan son kişi de olsa kontrol ondaydı. Onun yanındayken kendimi daha zayıf hissediyordum kendimi. Eminim ki Suzuya da aynı şeyleri hissediyordur.
-Eee tatiliniz nasıl geçti ?
-Büyükbabamın yanındaydım. Yani eğitimle geçti tüm yazım.
Suzuya yazları dedesinin yanına gider. Anlattığına göre teknolojiden uzak bir yer. Oraya gitmesinin sebebi ise asıl ailesinden kalan kişileirn orada olmasıymış. Suzuya'nın annesi ve babası daha o 4 yaşındayken ölmüş. Sonra ona aile dostlarından birisi bakmaya başlamış. iş sebebiyle de bu şehre yerleşmişler zamanında. Buraya geldiklerinden beridir her yıl aynı zamanda dedesinin yanına giderler dediğim gibi.
Ayrıca gittiği yerde bir çeşit dövüş sanatı öğreniyor. Eğitim derken kastettiği de bu oluyor. Şu ana kadar ne öğrendiğini söylemedi , söyleyeceğini de sanmıyorum. Daha çok Çin filmlerindeki gibi bir şey. Karate ya da ne bileyim öyle bir şey işte. Eh , zamanında az kavga etmedik ne de olsa... -
-
1.
0rezerved
-
1.
-
6.
+3Kısa süreliğine sessizce bakıştık. Sonrasında bu boşluğun yerini gülüşmeler ve bitmek bilmeyen anılar aldı.
- Özledim be seni Suzuya... Ne zamadır görüşmüyoruz.
- Buluşacak zaman mı vardı sanki ? Tatilin büyük bir kısmı eğitime gitti.
- Haklısın en azından mesajlaştık da unutmadık birbirimizi.
- Hey , hey ! biz unutamayız birbirimizi. Bu eskiden de böyleydi ölene kadar da böyle olacak...
- Tamam , adamım. Ben işin şakasındaydım daha çok.
Suzuya'yla arkadaşlığımız çocukluğumuza kadar dayanır. Aslında ilk tanışmamız kavgayla sonuçlanmıştı. Onu kız sanıp güzel olduğunu söylemiştim. Sonrasında baya bi' dayak yedim tabi. Yaşına göre çok iyi dövüşüyordu. Zaten mahallesindeki herkesin ondan korkma sebebi de buymuş meğerse. Zamanla arkadaş olduk ve şimdi de kalan tek arkadaşım o zaten. Bi' saniye , tek o değil... Biris daha var aslında. Ama o pek tanışmak isteyeceğiniz birisi değil. Sözünü etmişken o da geldi zaten. -
-
1.
0rezerved
-
1.
-
5.
+3Bölüm - 1 :
Yine aynı manzara... Yeniler telaşla sınıflarını arıyor , eskiler hasret gideriyor. Benim de bunları izlemekten başka bir şey yaptığım söylenemez gerçi.
Evet , okulun ilk günü yine. Önceki iki sene boyunca yaptığım gibi sınıfımda uyuyorum. Daha doğrusu uyumaya çalışıyorum... Sınıftakiler birbirlerini o kadar özlemiş ki çıkardıkları seslerin yüksekliğini umursamadan hep bir ağızdan konuşuyorlar. Bu tarz şeyleri saçma bulurum normalde ama benim de özlediğim birileri var desem garipsemezsiniz umarım.
Boş boş beklemekten sıkıldığım sıralarda duyduğum bir sesle kafamı kaldırıyorum ve yaklaşık yarım saattir bu insanlara katlanmamın sebebini karşımda cisimleşmiş bir halde görüyorum.
- Hey , Rastalı !
Rastalı ben oluyorum. Saç şeklim yüzünden böyle aptalca bir lakabım var ve (sözde) en iyi arkadaşım her seferinde bana bu lakapla seslenerek sinirlerimi bozuyor sağolsun.
- Ooo kimleri görüyorum... Suzuya'cığım !
Ama tek lakabı olan ben değilim. Arkadaşım albino olduğundan kendisine çok benzeyen anime karakterinin adıyla sesleniriz genelde... Şanslıyım ki o da lakabından nefret eder. -
-
1.
0rezerved
-
1.
başlık yok! burası bom boş!