1. 1.
    +1
    cehennemin en kötü yerlerindendir.

    Edit: https://fbcdn-sphotos-d-a...0688417626919_78760_n.jpg

    O (cehennem), insanlık için, sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için bir uyarıcı olarak gerçekten büyük belalardan biridir. Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir; Ancak, (hesap defteri) sağ yanından verilenler başka: Onlar cennetler içindedir. Birbirlerine günahkarların durumlarını sorarlar. Onlara Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? derler. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, Yoksulu doyurmuyorduk, (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, Ceza gününü de yalan sayıyorduk, Sonunda bize ölüm geldi çattı. (müdessir süresi 35-47) Her nefis kazancına bağlıdır. Yani Allah katında borçlu olarak kazancına rehindir. Mutluluğu ve felaketi kazancına uygun düşer. Çalışır güzel işler yapar, Allah'a borçlarını öderse kendisini kurtarır. Ancak amel defterleri sağdan verilenler bunun dışındadır. Zira bunlar sadece kendi kazançlarına bağlı kalmayarak ezeli takdirde yüce Allah'ın sırf lütuf ve ihsanından nasipleri, kısmetleri fazla takdir edilmiş olan mutlu kişilerdir. Çünkü adalet ve hikmet sahibi olan yüce Allah herkese kazancına uygun bir mükâfat verir, kimsenin hakkını kaybetmez. Hukuk açısından hepsini eşit kılmış, kazancına bağlamış olmakla beraber (Allah) yaptıklarından sorumlu tutulacak bir varlık olmadığı için sırf lütuf ve ihsan açısından hepsinin takdirlerini, mazhar olacakları şeyleri eşit kılmamış; kimine az, kimine çok vermiş, kimini de fazla olarak verdiği ihsanından yoksun kılarak onu sadece kazancına bırakmıştır. insanları diğer canlılardan seçkin olarak yaratması nasıl onların kazancına bağlı değil, sırf bir lütuf eseri ise, insanları çeşitli mertebelerde yaratması, nebileri ve velileri yüksek derecelere nail olmakla seçkin kılması, nebilerin bir kısmını bir kısmına üstün tutması ve Hz. muhafazid (s.a.v)'in derecesini hepsinden üstün kılması da bu türdendir. Bu şekilde yüksek mertebelerin bir çoğu çalışıp kazanılmakla elde edilmez. Bu ise "Doğrusu insan için çalıştığından başkası yoktur."(Necm, 53/39) mânâsı ile çelişkili olmaz. Amel defterleri solundan verilenler, çalışmayanlar, yahut tek başına çalışan, kendi keyfince uğraşan yeminsizler kendi çalışma ve gayretleriyle boğuşurken, amel defterleri sağından verilen bu ashab-ı yemin cennetlerdedirler suçluları soruştururlar, suçluların hallerinden kendi aralarında konuşur, bahseder, birbirlerine sorar yahut sordururlar. "Bu soru kınama ve hasret çektirme içindir." denilmiş ise de, herşeyden önce hakkı ortaya çıkararak suçlarının mahiyetine göre şefaat imkânını araştırmak için görüşüp dertleşme veya bir sorguya çekme olmak, ardından "Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez."(Müddessir, 74/48) ifadesinin gelmesine daha uygun görünür. Sizi Sekar'a sokan nedir? Yani bu cehenneme girmenize sebep olan suçunuz nedir? Bu soru, ashab-ı yeminin birbirlerine değil de suçlulara doğrudan veya dolaylı olarak sordukları sorudur. Zemahşerî şöyle der: Bu, ashab-ı yeminin birbirlerine sorduğu soruyu açıklamak değildir. Öyle olsaydı "Onları Sekar'a sokan nedir?" denilmesi gerekirdi. Bu, onların sordukları kişilerin verdiği cevabı hikâye etmektir. Yani, sorulanlar şöyle anlatırlar: "O suçlulara sizi Sekar'a sokan nedir?" dedik. dediler ki: biz namaz kılanlardan değildik, ve düşküne yedirmezdik, fakire yemek vermez, karnını doyurma çaresini aramazdık. Yani Allah'ın emrini tanımaz, kullarına acımazdık. Ve dalanlarla beraber dalar dururduk, boş lakırdılar, boşuna işler, şunun bunun aleyhinde lehinde gereksiz sözlerle vakit öldüren, keyif ve zevkle ilgili boş şeylere dalan gafillerle beraber kendimizden geçer, dalar giderdik. Din gününe, (yani ceza gününe) yalan derdik, inanmazdık dediler. Ta bize o yakın (yani ölüm) gelene kadar bu halde devam ettik ancak ölüm gelince ceza gününün hak olduğunu iyice anladık dediler. işte kendilerini cehenneme sokan suçlarını böyle haber verirler.
    ···
  1. 2.
    +1
    adam zebani
    ···
  2. 3.
    +1
    Mudessir suresinde cehennem olarak geçmeyen yer Sekar diye ifade edilen şey o zamanın insanları tarafından da yahudi ve hristiyanlar tarafından da cehennem olarak biliniyordu zaten. Burada işin ilginç yanı Allah "Vema edrake ma sakar" ayetinde türkçesiyle siz sekarı cehennem olarak biliyorsunuz ama durun bakalım peşin hükümlü olmayın sekarın ne olduğunu nasıl birşey olduğunu ben size birazdan bildireceğim diyor ve peşi sıra sekarın yeni tanımını yapıyor. Bu sekar evet bir cezadır ama ateş değildir çünkü bu sekar "la tubgi ve la tezer" ne tutar ne de bırakır ne alıkoyar ne de iter ne bırakır ne yüklenir bunun anlamı günümüz diliyle açıklarsak bu sekar ne mene birşeyse artık gayet objektif gayet nesnel ki zaten devamında ayet diyor "levvahatun lil beşer" insanoğlu için kendi özünü ne olduğunu (salihkerdenmi yoksa şakilerdenmi) gösteren bir ekran bir ayna bir levhadır ve Allah sekar için son noktayı koyar "Aleyha tisate aşar" bu sekarın üzerinde 19 var. Bir sonra ki ayet zaten bir anlamda konuya açıklık getirmiş Allah bir sonraki ayette diyor ki "Biz ateşe bekçi olarak melekleri atadık". Hani diğerleri sekarı cehennem zannediyordu ya burada işte ona da bir atıf var ama dur bak asıl bomba şimdi geliyor. Allah ayetin devamında diyor ki Biz ateşe bekçi olarakmelekleri atadık ve ONLARIN SAYISINI (yani 19 u) kafirler için bir fitne, kitap ehli için kanıt, müminler için mucize eyledik ve münafıklarla kalbi hasta olanlar bu mucizeye tosladıkları zaman kibir ve inatlarında bocalayıp Allah bu örnekle ne demek istedi ki diyecekler.

    Bu sure açık ve net olarak en başından en sonuna kadar 19 mucizesini anlatıyor hatta 19 un geçtiği ilk ve tek sure olan müddesir suresi kuranın 74. suresidir ve 19*74=1406 hesabına göre kuranın nüzulundan tam 19*74 yani 1406 kameri yıl sonra yani 1974 senesinde ikinci nesil bilgisayarların marifetiyle mısır kökenli amerikalı bir biyokimyacı bilimadamı olan Reşat Halife tarafından bu mucizenin ortaya çıkarılması meseleyi daha da netleştirmiş olsa gerek. Ki bir başka pekiştirici unsur olarak bu reşat halife nin isminin kökü yani RŞD ifadesi kuranda 19 kez geçiyor.
    ···