1. 26.
    +1
    Cinler insanı Aldatır
    Cinlerden süfli olanların insanın beden ve akıl sağlığına verdiği zararlar ilk çağlardan beri iyi bilinir. Ancak bundan daha tehlikelisi, bu şeytan taifesinin insanın dinine verdiği zarardır. Çünkü bunlardan insanı kaydına alanlar, sinsice hükümlerini yürütürler de, kişinin haberi olmaz. Hatta, başka insanları da bir takım istidraçlarla kendilerine tabi kılarlar ve cemiyetin sapıtılmasına sebep olurlar. Bu iş aşağıdaki yollardan biriyle gerçekleşir;

    1- Cin kendi varlığını bildirmeden: Bu durumda insan, kendisinin bir cin ile temasta olduğunu bilmemektedir. Kendisinde meydana gelen harikulade hallerin kendi üstün meziyetlerinden ileri geldiğini sanarak, kendini herkesten üstün makamlarda görmekte ve yerine göre sahte tevazu da göstermektedir. Muhyiddin Arabî (Hz.) bir eserinde; "Bu kimsenin en bariz vasıflarının, kimseyi beğenmemek ve kendisinin en üstün olduğu kanısını etrafa yaymak olduğunu söylüyor" diyor.
    ···
  2. 27.
    +1
    2- islam büyüklerinin kılığında: Bazen cin, daha gençlik yaşlarından itibaren kendisi için müsait bulduğu bir kimseyi seçer ve onu kendisine tabi kılmak için çalışmaya başlar. Önceleri rüyasında, din büyüklerinin kılığına girmeye başlar. Kişi rüyasında güya Mevlana'yı, Yunus Emre'yi, Muhyiddin Arabî'yi görür. Onlardan mesajlar alır. Giderek bu rüyalar neticesinde, o genç gerçekten büyük bir zat olacağına inanmaya başlar. Bazen cani bir şey ister, o istek cin tarafından derhal yerine getirilir. Bu durumu büyük bir insan olması hasebiyle, Allah'ın bir lütfü olarak yorumlar, imtihanlarda, münazaralarda kendisine yardım edebilir. Karşıdaki susturulur. Tabii, muhatabı imanen güçlü değilse. Çünkü bazen bu cin sıradan birisi olmak yerine, onların ileri gelenlerinden olabilir. Birisinin bir işi için dua eder, o iş yine cin tarafından halledilir. Bazen dünyanın çeşitli yerlerinde vuku bulan hadiselerden haberdar edilir. Artık bu genç büyük bir kişi olduğuna, hatta şeyh veya kutup olduğuna inanmaktadır. Bundan böyle kimsenin nasihatini de kabul etmez. Çünkü o, kendisine nasihat edenlerden daha üstündür. Bazı hastalıkların tedavisi daha elini koymasıyla mümkün olur. Mesela bazı felçlileri yürütür. Oysa burada felci yapan cinnin kendisidir. O elini koyunca çıkıp gitmektedir. Bütün bunlar onun şanını ve ndıbını arttırır. Artık etrafında yüzlerce, binlerce hayranı ve talebesi olur. Ona inananlar kendisini en büyük veli, Mehdi ya da Isa Mesih zannedebilir. Oysa erbabı onun sahtekâr ve zararlı olduğunu bilir. Burada en büyük zevk ise, onu kendine tabi kılan cine aittir. Çünkü o kişi sayesinde artık binlerce kişiyi kendisine bağlamış ve isteklerini yaptırmaya başlamıştır. Bu durumda o kişinin itibarını arttırmak için, bazı kimselerin rüyasına dahi girip ona bağlanmalarını ve yardım etmelerini telkin eder. Bu arada o kişiye dini bazı bilgiler de vererek onu bir din alimiymiş gibi gösterir. Bilmeyenler onu kendilerine dini lider seçer.
    ···
  3. 28.
    +1
    Artık bu kişi bilir bilmez kendinden birtakım fetvalar verip bazı helalleri haram, yahut bazı haramları helalmiş gibi gösterir. Bunu da çevresine, kendisini bir müceddit gibi gösterip güya zamana göre içtihatlar yapıyormuş gibi empoze etmeye çalışır. Netice olarak, hem o kişi etrafında birçok insan toplamış ve onları müctehid edasıyla aldatmış, hem de onu kendine tabi etmiş olan cin bir saltanat kurmuş olur. Hatta bu başarısıyla kendi akranları arasında sivrilip temayüz ettiği ve onlara karşı marifetiyle öğündüğü de söylenebilir.

    Bütün bu hallere giriftar olarak, pek çok insan saptıranlar, ülkemizde, bilhassa istanbul'da çoktur. Ama biz burada başka birini misal vereceğiz.
    ···
  4. 29.
    +1
    Ahmet Kadiyani, sözde islam'a bağlı, fakat aslında sapık bir mezhep olan Kadıyaniliğin kurucusu olarak dünya çapında şöhrete maliktir. Gençlik yıllarından itibaren cinlerden birisinin tabii olarak yaşamıştır. Bizzat kendisinin kaleme aldığı hal tercümesine göre, Hindistan'da Kadyan kasabasında "doğmuştur. Yaradılıştan, inzivaya meyyal, hassas yapılı birisidir. Sık sık yalnız bir köşeye çekilerek nefs muhasebesi yapmakta iken bir gün gizliden bir ses işitir. Sadece kendisinin duyabildiği bu ses ona babasının akşam ezanından sonra öleceğini söyler. Ahmed bu sesi duyunca çok üzülür ve korkar. Ses devam eder:

    "Allah kuluna yetmez mi?"

    Gerçekten babası o akşam üstü vefat eder. Gerisini kendisinden dinleyelim:

    "O sesi ondan sonra çok duydum. Bana pekçok şey öğretti. Beni dünyaya tanıttı, meşhur yaptı. Fakr-u zaruret içinde iken, hayra harcamam için beni servete gark etti. Kulağıma gelen seslerin Rahmani olduğundan asla şüphe etmedim. Zira şeytan benimle alay etse, içimdeki fenalıklar dile gelse, mutlaka fark ederdim.

    Bazen o sesleri uzaktan işitiyordum, bazen de onlar benim ağzımdan çıkıyor, fakat söyleyeni ben olmuyordum. O kadar ki, bazen hiç bilmediğim lisanları konuştuğum olurdu. Bir ruhun bana hulul ettiğine (içime girdiğine) de inanmıyorum. Bu iş bambaşka bir iş, başkalığını seziyorum ya, bu bana ve bana tabi olanlara yetişir."
    ···
  5. 30.
    +1
    Evet, şimdi de şeytanın nihayet iğfal ederek saptırdığı Ahmed Kadiyani'nin yaptığı işi görelim. Bir gün ortaya çıkıp şöyle diyecektir:

    "Ben Meryem'in oğlu mesih isa'yım. muhafazid'den (s.a.v.) sonra peygamber gelmeyecek, yalnız bir kişi O'nun hilat-i fahiresine bürünecektir, işte ben O'yum. Kadyanlı Ahmed, efendisi muhafazid (s.a.v.)'in son peygamberliğine halel gelmeden nebi olmuş, Allah (c.c.)'dan mukaddes vazife almıştır."
    ···
  6. 31.
    +1
    Birinci dünya savaşından sonra ölen asıl ismiyle kadyanlı Mirza Gulam Ahmet'ten keramet zannedilen birçok haller de zahir olmuştur.

    Binlerce kişinin gördükleri rüyalarla kendisine bağlanmaları, yanında kırk gün kadar kalan kimsenin semavi işaret olarak inkarlarından sıyrılmaları, kötürümleri birkaç el temasıyla yürütüp, hastaları birkaç söz ile iyileştirmesi, hatta kendisi ile tartışmaya giren birinin aniden ölmesi, şöhretinin büsbütün artmasına sebep olmuştur.

    Kendisinin Mehdi olduğunu söyleyen ve Mehdi ile ahir zamanda yeryüzüne inecek olan isa Mesih'in aynı şahıs olduğunu ve bunun da kendisi olduğunu belirten Mirza Gulam Ahmet Kadiyani, kaba bir görüşle her ne kadar islamiyet'i yaymış ve genişletmeye çalışmış ve bunda da kısmen muvaffak olmuşsa da, mesele inceden inceye tetkik edildiğinde görülür ki, bu olayda da şeytan, evvela bir kişi, sonra da onun vasıtasıyla binlerce kişiyi kendi kaydı altına almış, bu amaçla islamiyet'i de koz olarak kullanmıştır.
    ···
  7. 32.
    +4
    Muhyiddin Arabî'nin beyanına göre, bu gibi kişilerin en büyük özelliği kibir ve gururdur.

    Cinlerden yardım istemek de caiz değildir. Allah-u Teâlâ kâfirleri bu sebeple kötülemiş ve şöyle buyurmuştur: mealen;

    "Doğrusu insanlardan bazı erkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınıyorlardı da cinlerin kibir ve azgınlıklarını arttırıyorlardı." (Cin:6)

    Bu konuda daha geniş izahatı EI-Mütenebbi-ül Kadiyani isimli kitapta bulabilirsiniz beyler.
    ···
  8. 33.
    +2
    Bir şukuyu hor görsenizde atıyorum mk.
    ···
  9. 34.
    +5
    Cinler Radyasyon Mudur?
    Günümüzde yaşayan alimlerden biri cinlerin mahiyetleri konusunda şu enteresan ifadeleri kullanmaktadır:
    "Ateşten bir şua, pırıl pırıl yanan etrafa kıvılcımlar saçan bir ateş. Kor ya da kömür gibi ifadeler, onları anlatmaya yeterli midir bilemiyorum. Nasıl insanın morfolojik mahiyeti protein çorbası halinde yeryüzünden toplanmışsa, cinler de ateşin özünden alınmış oldukları için ateşin hususiyetini taşırlar.

    Bu. hava-ateş veya hava ile ateşin alaşımı alaz gibi bir madde midir, yoksa radyasyon mudur, partikül müdür veya güneşin ziyası mıdır bilemiyoruz. Belki de bunların en müzeci, karışımı bilmediğimiz bir maddedir. Belki de atomun partikülleri. dalgaları veya atomaltı âlemden meydana gelen bir iyon halitası; bir esiri vücud veya antimadde varlıklardır. Titreşim süratlerinin saniyede 300.000 km.den fazla olması, görünmelerine ve âletle tesbit edilmelerine mâni olduğundan, onları kimse görmemektedir.
    ···
  10. 35.
    +5
    Görünen maddi varlıkları meydana getiren temel yapı 'kuant' denilen enerji zerreleridir; fakat bunlar, 5000 santigrad derecede çözülür ve müstakil atomlara dönüşürler. Halbuki, kâinatta binler, milyonlar sandgrad derecede gök cisimleri vardır. Demek oluyor ki, oralarda yüksek ısıya dayanıklı enerji gibi varlıklar mevcuttur; bir farkla ki, bunlar şuurlu ve iradelidirler'
    Aynı alim cinlerin mekân buudları dahilinde eşyayı bize gösteren dalgalarının içinde göremediğimiz varlıklar olduğunu belirterek. 'Kelimelerle, ilmi tabirlerle bir şeyler söylenmeğe çalışılsa bile, yapılarının nasıl olduğu ve yaratılış maddelerinin hangi keyfiyette bulunduğu mevzularında kafi hükme varmak yanlış tevil ve tefsirde bulunmak olur ki. bu da vahyi kendi hesabımıza konuşturmak demektir. Zira, Kur'ân'da geçen 'mâric' ve 'nâr' ile, 'nâr-ı semum'un ne olduğunu bilemiyoruz. Bakın, aslı toprak olan insan neticede nasıl bir şekil alıyor ve hangi hali kazanıyor; o halde cinlerin yaratıldığı ateş de, kim bilir nasıldın?" diyerek cinlerin yapısına dikkat çekiyor.
    ···
  11. 36.
    +1
    BEYLER BiRAZDAN ÖNEMLi BiR ŞEY GELiYOR. Hepsi ÖNEMLiDE BU DAHA iLGi ÇEKiCi.
    ···
  12. 37.
    +1
    Cinleri Tanıtan Dört Önemli Özellik

    CiNLER'in çok önemli birkaç özelliği vardır ki, bu hususlar konuyu dikkatle tetkik edenlerin asla gözünden kaçmaz.

    CiNLER'de mantıksal bütünlük yoktur.
    CiNLER'de büyüklük duygusu aşırı gelişmiştir.
    CiNLER'de kendini kontrol mekanizması çok zayıftır.
    CiNLER'de sürekli tekrarlar mevcuttur.
    Hangi isim altında, dünyanın neresinde olursa olsun verdikleri tebliğlerde daima yukarıda saydığımız bu dört esası derhal müşâhede edebiliriz.

    Şimdi bu dört hususu açıklamaya çalışıcam
    ···
  13. 38.
    +1 -1
    1. CiNLERDE mantıksal bütünlük yoktur

    Eğer CiNLERDEN ya da kendi tanıtımlarına göre UZAYLILARDAN alınan tebliğler dikkatle tetkik edilecek olunursa, verilen konularda baştan sona mantıksal bir bütünlülük asla görülemez. Sürekli çelişkili beyânlar verilir. Bir yerde verilen beyân, bir başka yerde, ötekine ters düşer. Bunu kamufle etmek için de hemen bir yafta, bir kılıf sererler; "biz sizi düşündürmek, imtihan etmek, dikkatinizi ölçmek için bu çelişkileri koyuyoruz.''

    Oysa, sürekli çelişki içindedirler. Bunun sebebi de "zekâ"ca güçlü olmalarına karşılık "akıl" yönünden bir hayli ölçülü yapıya sahip olmalarıdır. Pratik "zekâ" ile o an için o konuya bir çözüm getirebilirler, ancak "akıl" son derece sınırlı olduğu için, o anda buldukları çözüm mutlaka bir süre evvel verdikleri tebliğlere; ya da, bir süre sonra verecekleri tebliğlere, son derece ters düşerek, büyük bir çelişki oluşturacaktır.
    ···
  14. 39.
    +1
    2. CiNLERDE büyüklük duygusu aşırı gelişmiştir.

    Burada bahsi geçen büyüklük, sadece duygusal büyüklük, gurur kibir anlamında olmayıp; birimsel ve boyutsal anlamdadır aynı zamanda.

    Bir yandan kendilerini yeryüzünün yöneticileri olarak gösterip insanları buna inandırmaya çalışırlarken; diğer yandan da birimsel ve boyutsal büyüklüklerle düşünceleri allak - bullak edip, çaresiz hâle getirme çabaları içindedirler.

    CiNLER, kendilerinin insanlardan ne kadar üstün, büyük ve yüce olduklarına inandırmak için de insanlarla aralarına mertebe koyarlar.

    CiNLERiN, kendilerini UZAYLILAR diye tanıtarak verdikleri tebliğlere inanan insanların çok çok büyük bir kısmının, temelde islâm düşünce sistemi, Tasavvuf düşünce sistemi üzerine alt yapıları mevcut değildir. Bahsedilen konular üzerinde, Kur'ân'ın görüşü nedir, o konuda Allah Rasûlü ne demiştir, hiç haberleri yoktur. Normal şartlarda konuşula gelenin çok değişiği olarak, bu bilgilere rastlanınca, hâliyle inanmaktadırlar... Üstelik...

    CiNLER, bu kişilerin çoğunda halusinasyon türü, uzaylı - uzay gemili rüyalar veya uyanıklık halinde görülen imajlar da göstermektedirler ki, artık onlar için inanmaktan başkaca bir yol kalmamaktadır.

    CiNLERiN insanları kandırmada önemli bir taktiği de, ayrıca şu olmaktadır:

    Her medyum topluluğu, hangi inançlarla bezenmiş ise, onlara kendi inançları doğrultusunda tebliğ verilmekte, sanki onlardanmış gibi kendilerini kabûl ettirmektedirler.

    Meselâ dini ciddiye almayanlara, aynı şekilde; dinle ilgilenene aynı şekilde; tasavvufa meyli olana bir tasavvuf önderinin ismini kullanarak gibi.
    ···
    1. 1.
      +2
      bu cinlilerin kibri , satanistlerin yönetttiği amerikadaki müzik ve film sektöründe çok bariz görebilirsiniz ,

      bazı filmlerde kendilerini o kdar iyi anlatıyorlarki ,
      ···
  15. 40.
    0
    3. CiNLERDE kendilerini kontrol mekanizması çok zayıftır

    Bu sebepten ayarları çok kolaylıkla kayar ve konuşmalarında haddi aşarlar. Buna şayet tâbiri caiz ise "reostaları bozuktur" da denilebilir.

    Bazen Yaradanı yaradan, yüce güçler olurlar; bazen, ALLAH'ı bedenleyip insanların arasına yollarlar; bazen evrenlerden büyük, yüce varlıklar olurlar; bazen de Rabbin itaatkâr kulları olarak, insanları dinden ve Allah Rasûlü'nden uzaklaştırıp kurtarmak{!} için ellerinden geleni esirgemezler.
    ···
  16. 41.
    0
    4. CiNLER'DE sürekli tekrarlar mevcuttur

    insanlara sürekli tebliğler vererek, onlara kendilerinin üstünlüğünü kabûl ettirmeye çalışan CiNLER'de mevcut bulunan bir özellik de belirli kelimeleri sürekli tekrar eden cümleler kurmalarıdır.

    Böylece:

    iletişim kurulan medyumun, bu tekrarlarla sanki tesbih çeker gibi beyninde bir açıklık oluşturularak, kendilerine daha fazla bağlanılmasını temin ederler.
    Zaman zaman düşülen fikir tıkanıklıklarında, cümle tekrarları ile zaman kazanırlar.
    ···
  17. 42.
    +1
    BU kadar yeter Rezlerinizi alın devam ederim ona göre.
    ···
  18. 43.
    +1
    reserved
    ···
  19. 44.
    0
    Özelden pm atıyorlar birazda onlara cevap vericem beyler.
    ···
  20. 45.
    0
    Panpamın yazdığı bir soru

    simdi komik gelebilir ama müslüman bir cin ile arkadaşlık edilebilirmi -beyinsizadam7837

    Şimdi evet edilebilir. Fakat dürüst olucağım beyler ben hiç cin çağırmadım çağırmamda yapmayın temeyin beyler musallat olur Ha beni gibleyen gibledi giblemeyen lere cevaben Müslüman bir cin çağırmayı anlatıcam:

    Mümin cinlerden birisini davet edip onunla görüşmek için temiz ve karanlık bir mahalde iki diz üzerine oturarak üç defa Eûzü billâhi mineş şeytânir racîm dersin, sonra yedi kez Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm dersin, sonra mümin cinlere seslenerek: Ey Allah ve resûlünün emir ve yasaklarına itaat eden mümin cinler! Hanginiz bana hayır üzerine yardım ederseniz Allah da ona yardım etsin, der ve bunu da üç kez tekrar eder, sonra ayağa kalkıp kıbleye müteveccihen durarak yedi kez cin suresini (yani Kul ûhiye’yi) okur, sonra sağ tarafa dönerek:

    “Ahsenellahü ilâ men ahsene ileyye min ervâhil mü’minîn” der sol tarafına dönerek üç kez: “ye saf dîş” sonra “Bikatlamediyş” söyler sonra da bir kez şöyle dersin:

    “Tezdâdu bihâ sirran ve alâ sirriküm. Esselâmü aleyküm eyyühel ervâhut tâhireti min cânnil mü’minîn.”

    Bu esnada müslüman cinlerden birisinin sana “Esselamu Aleyküm” dediğini işitirsin. “Aleyküm Selam” diye ona karşılık verdikten sonra dilediğin şeyi sorup haber alabilirsin. Yalnız duanın şartı: Karanlık bir mahalde yalnız başına okumalısın. Elbisen, bedenin ve oturduğun mahal gayet temiz olmalı. Kısacası abdestli olmalısın. Bu dua defalarca tecrübe edilmiştir. Sahihtir.

    Cin suresi:

    Kul ûhıye ileyye ennehüstemea neferun minel cinni fekâlû innâ semi’nâ kur’ânen aceben * Yehdî iler ruşdi feâmennâ bihî velen nüşrike birabbina ehaden * Ve innehû teâlâ ceddü rabbinâ mettehaze sâhıbeten ve lâ veleden * Ve innehû kâne yekulü sefîhünâ alâllahi şetatan * Ve innâ zanennâ en len tekulel insü vel cinnü alâllahi keziben * Ve ennehû kâne ricâlün minel insi yeûzûne biricâlin minel cinni fezâdûhüm rahekan * Ve ennehüm zannû kemâ zanentüm en len yeb’asellahü ehaden * Ve ennâ lemesnes semâe fevecednâhâ müliet harasen şediyden ve şühüben * Ve ennâ künnâ nak’udü minhâ makaide lissem’ı femen yestemiıl âne yecid lehü şihâben rasaden.

    Eğer çağırdığınız cin geri gitmiyorsa onları cinleri geldiğe yere geri yollama.

    işte davet edilen cinleri geri yollama.

    Cinleri geri göndermek için okunması gereken azimet şudur:

    “Bismillahirrahmanirrahim. insarifû ilâ mekâniküm bârakellahü minküm ve aleyküm yâ ervâhıl ulviyetti ves süfliyyeti insarifû ilâ mevâtıniküm ve cealnâ min beyni eydiyhim sedden feağşeynâhüm fehüm lâ yübsırûn, bârakellahü minküm ve aleyküm”

    Üç defa okunursa çağırılan cinler geri giderler

    EDiT: Bu işlem için başta gusül abdesti almak gerekir.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Bu yazdıklarının aynısını bi internet sitesinde okumuştum...
      ···
    2. 2.
      0
      Zaten genel bit şey size müslüman olmiyan bir cinni yi çağırmayı anlatmam musallat olurlar
      ···