/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +1
    kuleli askeri lisesi mezunuyum. harbiyeyi seçerek doğudaki bir keşif ekibinde görev aldım. stratejik açıdan önem arzeden bir tepeyi ele geçirme uğrunda ekibimdeki herkes katledildi. şoka girdim. sonraki gün askerler tarafından kan ve isle kaplanmış halde bulundum. tek canlı kalan olarak üsteğmenliğe terfi oldum ve gümüş madalya aldım; ancak beni sağ bırakan şey cesaretsizliğimdi. bu vicdan azabı beni hayatım boyunca lanetledi.

    sonra diğer birliklere dağıtıldık.

    diğer birliklerin gerisinde kalmama sebep olmasını göze alarak hizmetimin sonlarına doğru mağara ve harabelerde düşmanın varlığına işaret edecek her şeyi araştırdım.

    belki de detaylara ısrarla ve büyük itinayla gitmem ve olayları açığa çıkarmaktaki büyük yeteneğim bu sayede gelişti. birliğimdeki askerlerimi acele davranmaya yönelttiğimde o zamanlar rekabet içine girdiğim Kıvrıkoğlu ekibime dikkatli ve basitçe girişi mühürlemeleri emrini vermişti. O zamanlar Koca Reyis dediğimiz Gazi Satar elinde alev makinesiyle mağarayı aleve verdiğinde anlamıştık ki mağara yaşlılar, yaralı kadın ve çocuklarla doluydu. ızdıraplı bir şekilde, can çekişerek hepsi öldü.

    Hala ızdırap içinde bağırıp çağıran bu siviller etrafımızda ölmek üzereyken bu acılarına son vermek için şoka girmiş askerlerime "Öldürün." emri verdiğimde o zamanlar Saha Tıbbi Gözetimcisi S.C. tabancasıyla beni sırtımdan yaraladı. Kıvrıkoğlu geldi, idareyi ele aldı, hepimizi mağaradan çıkarıp bu korkunç kaza hakkında asla konuşulmayacağı emrini verdi.

    Hastanede yaramın tedavisi yapıldıktan sonra ordudan onurlu bir şekilde ayrıldım, ve istanbul Emniyet Müdürlüğü'ne katıldım.

    işte asıl hikaye de burdan sonra başlıyor.

    Reserve alın, geliyorum.
    ···
  1. 2.
    +3
    sonra saat satan 3 zenciyi yakalama emri gönderilmişti zenciler beni tenhada yakaladılar ve sana savaş ne göstericez dediler. şoka girmiştim. hemen emniyet müdürlüğünden ayrıldım ve diyanet işlerine katılıp imam oldum ama zenciler peşimi burda da burakmadı sabah namazına 3 zenci geldiler ve evime kadar beni takip edip zütümden kırbaçlayarak gibtiler şimdi müezzinim okuyan arkadaşlara da teşekkürler
    ···
  2. 3.
    0
    @1 hangi ülke lan ora amk
    ···
  3. 4.
    0
    Kara Kuvvetlerinde, bir komuta zinciriyle başedersiniz. Hatalar olur, ama onlarla başaçıkarsınız. Savaştığınız şeyin nedenini bilirsiniz, aynı takımda olduğunuzu bilirsiniz. Ama namussuzlukla başetmek gölgeleri kovalamaya benzer. Konuştuğunuz adamın işin içinde olup olmadığını asla bilmessiniz, bu belki partnerizidir, hatta belki komutanınız. Peki ben kime mi güvenirim? Kararımı çok uzun zaman önce verdim.

    Savaşlarla geçmiş bir saha kariyerinin ardından istanbul Şube Müdürlüğü'ne bir devriye polisi olarak başladım. Ve asıl hikaye de işte burdan sonra başlıyor.
    ···
  4. 5.
    0
    istanbul sokaklarında devriyedeyken ben ve partnerim Rıfat merkezden bir çağrı aldık. X Sokağında bir silah patlaması olduğuyla ilgiliydi. Buradaki 16.birim bizden kanıt araştırması için destek istiyordu. Ortağım "Yoldayız." diye yanıt verdi ve ben de belirtilen adrese doğru sürmeye başladım.
    ···
  5. 6.
    0
    Vardığımızda tetkik memurunun aracına ölüyü taşıyorlardı. Bir adam yaklaşarak kendisini cinayet masası polis hafiyesi olarak tanıttı. Bu beyin ismi Fırat idi. Onunla orada bulunan partnerinin ismi ise Remzi Bey idi. Fırat Bey destek ekibinin biz olup olmadığımızı sordu. Yanıt verdimm, kendimi ve ortağım Rıfat'ı tanıttım. Fırat Bey durum hakkında bizi bilgilendirdi. Kurban S.P. adında bir adam, üzerinde bulunduğumuz bu dar sokakta vurulmuştu ve şu an tetkik memurunun aracında genel morga zütürülmekteydi. Oradaki şahitlerden biri uzun boylu beyaz tenli bir adamın kurbanı kafasından iki kere vurduğunu söylemiş ve mahalden ayrılmadan önce silahını attığını belirtmişti. Bu iki hafiye gittikten sonra ortalığı incelemek için aramaya başladım. Kirli bir iş olacağı belliydi. Katil, muhtemelen başıboş bir serseriydi.
    ···
  6. 7.
    0
    Bu dar yolu ararken, yolun sonundaki kapının üzerinde kan izleri gördüm. ikinci ipucunu ise yukarı baktığımda gördüm. Açık bir pencereden, hemen bitişikteki binanın çatısından yansıyan bir silah görüyordum. Köşeyi döndüm ve su borusundan tırmanarak çatıya çıktım. Smith&Wesson tipi bir altıpatlar buldum.
    ···
  7. 8.
    0
    Su borusunu kullanarak aşağı indim ve ortağım Rıfat silahı merkeze zütürmek istediğini söyledi ama ben bunun yerine silahın sahibinin ismini öğrenmek istiyordum. Rıfat'a yakınlarda bir silah dükkanı olup olmadığını sordum. Rıfat birkaç blok ötede olduğunu söyledi. Devriye aracına binip dükkana doğru ilerlemeye koyulduk.
    ···
  8. 9.
    0
    Silah dükkanına ulaştığımda dükkan sahibi silahın Smith&Wesson 27 Model ve nikel kaplama ve inci kabzalı bir .357 Magnum olduğunu belirtti. Silahın diğer ayrıntılı özelliklerini anlatırken "Bu özel sipariştir ve bu silahı ben sattım." dedi. Dürüst olması işimizi kolaylaştırmıştı. Sipariş kitabını incelemek istediğimi söyledim, biraz sonra getirdi. Silah seri numarası S7*** idi ve Erol S. adında bir beye satılmıştı. Şansımız vardı ki Erol Bey'in adresi de yazıyordu. *** S.G Sokağı.
    ···
  9. 10.
    0
    Erol S.'nin kaldığı binaya ulaştık. Adamın kaldığı daire numarasını bulmak için apartmanın içini şöyle bir kolaçan ettim, posta kutularından bulduktan sonra adamın kaldığı kata doğru çıkmaya başladık. iki kez vurduktan sonra kendini beğenmiş bir tutumla kapıyı açtı. Hemen silah modelini belirterek böyle bir silahı olup olmadığını sordum. Akabinde kurban S.P.'nin cinayeti hakkında bilgi verdim. Adam kaba bir sesle ve donuk bir şaşırma ifadesiyle yanıt verdi, bu sebeple adama "Tutuklusunuz." diyerek kelepçelerimi çıkardım; olayın akabinde Erol S. ortağım Rıfat'ı yumruklayıp yere serdi ve benle arbedeye girdi. huur çocuğu çok sert yumruk atıyordu, kendimi zor muhafaza ediyordum. Boşluğunu bulduğum bir anda suratına yumruğu patlattım. Akabinde adamı dövdüm, yere yatırıp kelepçeledim.
    ···
  10. 11.
    0
    Erol S. ile başaçıkışımın hemen ardından kaldığı daireyi incelemeye başladım. Birçok işe yaramaz şey vardı ama mutfak büfesinde yeşil bir not defteri buldum. Not defterini açtığımda içinde birçok ismin yazdığı ve bir tanesinin de hafiyelerden Fırat Bey olduğu bir isim listesi gördüm. Ortağım Rıfat Erol S.'yi merkeze zütürebileceğimizi ve muhtemelen taktir ve övgü ya da o defterin içinde ne yazıyorsa onu takip etme emri alacağımızı söylediğinden defteri olduğu yere bırakmak zorunda kaldım zira bu kariyerimizi riske atmak demekti.

    Dava Erol S.'nin gözaltına alınması ile son buldu.

    Benim yorumum ise, adam suçlu muydu bilemiyorum; adama ne olduğunu da açıkçası bilmiyorum ama dava bir şekilde kapandı ki isteğimiz buydu.
    ···
  11. 12.
    0
    Okumuyorsanız söyleyin, boşa yazmayalım.
    ···
  12. 13.
    +1
    reyiz yaz ulan liselileri gibtiret biz okuyoz
    ···
  13. 14.
    0
    Yeni bir dava vardı önümüzde, ve komser bana şöyle demişti:

    "kendinibilenadam, doğru yeri seçtin: susamış bir adamın suya ihtiyaç duyduğu kadar dürüst bir polise ihtiyaç duyan bir şehri seçtin. çeşitli hikayeler duydun, ama ilgilenmedin. buradasın, çünkü iyi bir dövüş için; davaları çözmek, yanlışları düzeltmek için. ama güç politika gibidir. çitlerin üzerinde oturmak yoktur. taraflarını seçmek zorundasın. zarfta kahverengi bir kağıt ya da memleketine bir otobüs bileti. yalnızca biriyle sonuçlanır."
    ···
  14. 15.
    0
    Bu dava bir tasarruf ve borç verme kurumundaki hırsızlıkla ilgiliydi, bunu ortağım Rıfat ile birlikte araba radyosundan duymuştum. Bu kuruma ulaştığımda arabanın bagajına mermi isabet etti. Ve soyguncularla bir silahlı dövüş başladı.
    ···
  15. 16.
    0
    istanbul Emniyet Müdürlüğü'nün radyo yayınından uyarı daha yeni duyulmuştu: "Şüpheliler silahlı ve tehlikelidir." Arraçtan çıktığım gibi bagaja koştum ve pompalıyı aldım; "Silahları bırakıp teslim olun." uyarısına rağmen ateş kesilmedi. Yakın mesafeye geçmek için hamle yaparken en önde bulunan soygunculardan birisinin kafasını uçurdum. Park halindeki bir araca sırtımı verdim; Rıfat'ın gelebilmesi için koruma ateşi açtım. Rıfat da yanımdaydı, anlaşıp dağıldık ve bina kapısına kadar koşup mevzi aldım. Rıfat arka taraftan girmişti, içerden silah sesleri duyulunca girdim ve beni görmeyen ve masanın arkasına saklanmış soyguncuyu da tam farkedip silahını bana çevirirken beynini uçurmak suretiyle haşamat ettim. Ortağım Rıfat da diğer ikisini halletmişti. "Kısa günün karı" dedikleri bu olmalıydı.
    ···
  16. 17.
    0
    devam edeceğiz de dinleyen yok ki.
    ···
  17. 18.
    0
    devam mı tamam mı?
    ···