0
son part arkadaslar.
zaman ayırıp okuyanlara tesekkurlerimi sunuyorum.en kısa zamanda devamı gelecektir. kaldıgım yerden devam etmeye basladım.
olağan bi olay olmadıgı icin inanan inanmayanlara saygım oalcagını basta belirttim.
zaten olağan bişey olmadıgı icin kaleme alma ihtiyacı hissettim.
21 yasında istatistik okuyorum yani edebiyatın esini bilmem. yarım yamalak lise bilgimle yazmaya calısıyorum.
sevip iyi oldu okumak diyenlerede ayrıca tesekkurlerimi iletip okuyan herkese sukusunu verdim
Sessizdi mahalle. Belki de bilmedğim için bir haylide ürperticiydi.
iki göz sanki her saniyemizi izliyor gibiydi...
Sevgi elleriyle boynumu okşuyor, soğuk elleri içimi titretiyordu. Nefes alıp verişini hissedebiliyordum.
Gözlerim pencere kenarında bulunan boncuklara takıldı. Sevgiye yöneldim ve ne için durduklarını sordum.
Soğuk ellerini boynumdan içerisine soktu ve bedenimi hafifce okşayarak yaklaştı ufak kelimelerle mırıldandı sonra anlatırım hayatım.
Bunun üzerine sadece peki diyebildim.
Ekin ıslanmış ellerini balkondan çekip içeriye geçti. Bize kızdığını farketmiştim.
Bi süre kapıya baktım sonra Sevgiye döndüm. Konuşmadan bakışıyorduk sadece.
Yağmur şiddetini biraz artırmıştı. Bakışırken yağmur tanelerinin balkon demirinde bıraktığı sesi işitebiliyordum.
Nefes alıp vermesi sıklaşmış olup yağmurun bıraktığı sesle karışıyor insanı kendinden soyutluyordu.
Soğuk ellerini göğsümden cekip belime atarak bedenimi sardı. Hafif üşüyordum ama soğuk ellerinin verdiği sıcaklık doyumsuzdu.
Ellerimi saçlarına atarak kendime yaklaştırdım. Burun burunaydık.
Balkon kenarında birikmiş su hafifce akarak delikten geçiyor bıraktığı ses bu ana fon katıyordu sanki...
Dudaklarına dokundum gözlerini kapattı;ellerini başımdan sararak kendine çekti, deli gibi öpüşüyorduk.
O an hiç bişey umrumda değildi hiç bırakmak istemiyordum.
Mahallenin derin ürpertesini bozarcasına kenetlenmiştik. Tüm büyüyü bozuyordu dudaklarımız.
Gözlerini açtı, gözlerinin siyahlığı aydınlatıyordu gecenin karanlığını. Saçlarımıza vuran ve damla damla yüzünden akan yağmur renk katıyordu öpüşmemize...
Ayağa kalktık bacaklarından kavrayıp pencere önüne otutturdum. Elleriyle başımı sımsıkı kavramış bırakmıyordu.
Üzerimdeki bodyi cıkartıp attı. Saçları omuzlarımdan aşagı dökülüyor sırtıma çarpan yağmur taneleri
doyumsuz bi zevk veriyordu.
Ellerimle belini kavradım nefes alış verişleri eşliğinde deli gibi sevişmeye devam ediyorduk.
Sonra
Bi ara duraksadım. Heyecan, korku,gizem tüm duygularımın verdiği bi duraksamaydı bu.
Sessiz mahallenin gözleri üzerimizdeydi sanki.
Sordu ne olduğunu hiç diyerek geçiştirdim. Kalktı ayağa sonra hiç bişey söylemeden yerde duran tişörtünü aldı.
Cebinden çıkardığı boncuğu pencere önündeki kutuya bıraktı
ve hiç bişey demeden içeriye geçti.
Şaşkın gözlerle bi süre izledim. Neydi bunun anlamı?
Kutuyu aldım elime ve içindeki boncukları saydım. Koyduğu boncukla birlikte 4 tane olmuştu.
Bana tahmin edemeyeceğim kadar bozulduğunun farkındaydım.Ama elimde olan bi durum değildi bu.
Fakat bu boncukların ne anlama geldiğini iyiden iyiye merak etmiştim.
Onu en ufak üzmek istemiyordum çünkü her ne kadar gizemli olsada ve duygularıma bi isim bulamasamda onla olmak
doyumsuzdu.
Evet
tüm duygularım birbirine girmişti ama bi yandanda onu üzmemek için herşeyi yapacağımı biliyordum.
Kendimi toparlayıp hafif ıslanmış bodymi üzerime takıştırıp içeriye geçtim.
Duvarda asılı aynaya baktım göz altlarım hafifçe siyahlaşmış olup dudağımdada kırmızılık vardı.
Banyoya geçip kendime çeki düzen verdim.
Ağzıma gelen ruj tadı o anı canlandırdı gözümde. Kalbimin atışları yeni yeni normale dönmüştü.
Son bir kez daha aynada kendime bakıp içeriye geçtim.
Bu arada Ekin evden çıkmıştı şöyle bi Sevgiye bakındım oda yoktu içeride.
Sonra odasına geçtim sessizce bi köşede oturuyordu.
Usulca yanaştım yanına ellerimle yüzünü okşayıp gögsüme yatırdım.
Siyah saçları geceyi andırıyordu gözleri ise yıldızları.
Konuşmuyorduk ama birbirimize çok şey anlatıyorduk susarak...
Ve ben orada anladım susarak konuşmayı hissederek yaşamayı.
Elleriyle bileğimi yokladı. Sonra bana baktı gülümsedi.
içerden kapı sesi geldi. Ekin gelmişti sanırım.
Ayağa kalktı dolabına yöneldi. Sırtı bana dönüktü.
Oturduğum yerden onu izliyordum.Üzerindekini sıyırıp yatağın üzerine bıraktı.
Omuzlarında kanat tattosu vardı.
Sol omzunda yarasa kanadı diğerinde ise güvercin kanadını andıran döğmelerdi.
Ayağa kalktım ve arkasından sarıldım boynuna ufak öpücukler kondurdum sonra
Üzerine siyah bi sweat takıştırıp bana yöneldi. Hafif yorgunluk vardı üzerimde.
Elimle cebimi yoklayıp telden saate baktım.
00:17.
Belime sarıldı ufak adımlarla içeriye geçtik.
Ekin elindekilerini masanın yanına bırakmış kanepede oturuyordu. ikimizlede konuşmuyordu
içeriye girdiğimizle ilgilenmeyerek eline aldığı ufak oyuncakla oynuyordu.
Sevgiye baktım sonra odadan dışarı çıktım.Üzerimde uykusuzluğn verdiği durgunluk kendini gösteriyordu.
Mutfağa geçtim açlıktan ezilen midemi doldurmak için.Bu evin her köşesinde insan için merak uyandıran dekorlar vardı.
Mutfak kapısının sol yanındaki masada siyah şakak kemiklerinden ufak boynuzlar çıkmış ve koçu andıran insan heykeli,
Banyoya giden yolun sağında bulunan masada eski yunan tanrılarını andıran heykeller boy gösteriyordu.
Garip geliyordu ama Sevgiye hiç sormadım.Çünkü artık soru sormaktan rahatsız hissediyordum kendimi ona karşı.
Ufak adımlarla mutfağa geçtim. Renkli desenlerle bezenmiş ve üzerlerinde ufak ufak çiçeklerin bulunduğu masa örtüsünün
üzerinde bulunan meyve suyundan bir bardak doldurup buzdolabına yöneldim.
Buzdolabını araladım sol alttaki rafta bulunan çikolatayı alıp masaya yönelecekken gözüm yukarı rafta bulunan
ve ufak bi şişenin içine konulmuş kırmızı sıvıya çarptı elimle uzanacakken Sevginin ayak sesleri işittim vazgeçtim.
Buzdolabını aniden kapattım ve kapıya yönelecekken ...
Tümünü Göster