1. 76.
    +2 -1
    rüzgarı hissedebildiğim zaman,
    üçüncü çocuğun yere düştüğünü gördüm.
    bayılmamıştı. oturur vaziyete gelip, bacaklarını önüne çekmiş,
    ileri geri sallanıyordu. muhtemelen sinir krizi geçiyordu.
    ben ise bir yandan tersten bir şeyler sallıyor,
    bir yandan havanın soğumasını bekliyordum.
    birazdan, eğer başarılı olursak o hemen pentagram içerisinden görünecekti.

    ürperti gitgide artıp,
    kalbimin sesini duyabilir hale gelince,
    odanın içerisindeki semboller sallanmaya başlamıştı.
    tamamen kapalı olan bu topraktan odanın içerisinde,
    bir rüzgar esiyordu. fakat bir yerden bir yere değil,
    sanki dolaşır gibiydi.
    hemen önümdeki mumlar,
    ve arkadan gelen ışık sönünce,
    sadece kutuplarda kalan mumlar ile,
    pentagram üstünden duvara bakıyordum.

    aşkın bir anda efendimiz diye çığlık attı.
    o anda korkudan altıma bir miktar kaçırdığımı hatırlıyorum.
    kulağımda bir atardamar atıyordu sanki.
    kaynıyordum resmen. havanın iyice soğuduğuna
    karar verince, üstümdeki çıkardım. tem dizimle
    yere çöktüm. sırtımda resmen birisinin olduğunu hissedebiliyordum.
    bu sırada kafamı tersten selamlamak için sağa ve sola çevirdim;
    sola bakınca; duvarda bir şeylerin hareket ettiğini seçebiliyordum.
    sonra tekrar sağa çevirdim; aşkın kahkahalar atıyordu.
    diğer çocuk ise çoktan bayılmıştı.
    ···
  2. 77.
    0
    arkadaşlar akşam yazacağım. bütün zamanımı buraya harcayamıyorum.
    reel hayatta da yapmam gereken işler var.
    merak etmeyin.
    ···
  3. 78.
    0
    tam bu noktada, artık her şeyin
    iyice yavaşladığını fark ettim. zaman sanki çok
    kısa aralıklarla ilerliyordu. filmlerde olur ya, slow motion
    damlalara kadar izlersiniz. işte öyle bir andaydım.
    gözümün önünden bir karartı geçti,
    tam o sırada midemin olabildiğine bulandığını hissettim,
    zaman hala çok yavaştı;
    aşkının çığlıkları yankılanıyordu;
    ardından bir anda sessizlik yaşandı.
    aşkın burnundan kanlar gelerek yere yığıldı.
    o anda kafamı geri çevirdim.

    pentagramın tam ortasında resmen onu seçebiliyordum.
    havada duran bir gölge gibiydi. hiç hareket etmiyordu.
    sanki bir yumak kıldan yapılmıştı. hatta en güzel söz,
    havada asılı duran is gibiydi.
    boyumun seviyesinin biraz altında,
    çok ufak seçilir iki göz tarafından hiç hareketsiz bir şekilde izleniyordum.
    birden kollarımda ağırlık hissettim;
    sol kulağımda çok yüksek bir basınç oluştu.
    sırtımın hemen arkasında sanki birisi olduğu gibi bekliyordu,
    arapça bir şekilde, ezanın ters okunuşuydu bu.
    bir yandan çok uzaklardan bir kahkaha geliyor,
    bir yandan da bu ezanı duyuyordum.

    korkuyordum, kalbim olduğu gibi atıyordu.
    ölecek gibi hissediyordum.
    sonra aniden ondan rıza istemem gerektiğini düşündüm.
    ona doğru bakıp, içimden rızanı istiyorum dedikten sonra,
    hareketsiz vücudumda başımı salladım. ardından boynumda
    bir ağırlık hissedip bayıldım.
    ···
  4. 79.
    0
    ayıldığımda, barın arkasındaki lobilerin birindeydik.
    cenk beni tebrik edip, aralarına katıldığımı söyledi.
    bundan sonra yolu kendin bulacaksın diyordu.
    ama kabul töreni için, masum birinin kanını akıtmam gerektiğini,
    bunu da ertesi gün yapacağımı söyledi.
    en son aşama ise onun evine girip,
    ondan konak olabilmek için rıza dilenmekti.

    o anda aşkına ne olduğunu sordum,
    iyi olduğunu, evine gittiğini söylediler.
    öteki çocuk ne oldu, bayılmıştı dedim.
    onun kabul edilmediğini, başarısız olduğunu
    bu yüzden bir daha gelmeyeceğini söylediler.
    o anki baygınlık ve kafamın iyi olduğu durumda,
    üsteleyemedim. peki diyip kalkmaya çalıştım.
    kemal koluma girdi. birlikte eve gittik.

    beş on dakika oturduktan sonra kemal işinin olduğunu söyledi.
    evden ayrıldı.
    tek başıma kalmıştım. ve yaşananlar sanki bir rüya gibi geliyordu.
    ···
  5. 80.
    0
    tek başımaydım ve korkmuyordum.
    ama ışıkların tamdıbını açık bırakmıştım.
    gidip üstümü değiştirirken sürekli düşünüyordum.
    korkmam gereken bir şey yokmuş gibi hissediyordum.
    çünkü bir kere görmüştüm, hiçbir şey olmamıştı.
    ben kabul edilmiştim, bana niye zarar versinlerdi ki?
    bu sırada biraz uzandım, hafiften uyuyakalmışım.

    rüyamda, yatağımdaydım. iki elimide biri tutuyordu.
    sol kulağımda çok yüksek bir basınç vardı. beni kaldırıp
    yana doğru savurunca uyanmak istedim. başta nefesim kesildi,
    fakat bir dakika içerisinde uyandım. ardından gözlerimi açınca,
    altıma kaçırmam bir oldu.

    hemen üstümde, gözleri gözlerime bir iki cm farkla,
    bir şey vardı. nefesini burnumun ucunda hissedebiliyordum.
    ağzımı açıp bağırmaya çalıştım;
    kollarımı kurtarmaya çalıştım. fakat nafileydi.
    siyah bir dumanın içerisinden seçilen kıpkırmızı iki göz,
    hemen önümdeydi. gözümü kapattım.
    refleks olarak kurandan sure okumaya kalkınca
    kafamın içinde arapça sesler gelmeye başladı.
    "gehtağrasa" buna benzer bir ses. sürekli tekrarlıyor,
    sürekli artarak devam ediyordu.
    nefesimin tekrar normale döndüğünü hissedince,
    gözümü açtım. hiçbir şey yoktu.

    garip olan şey,
    yatmadan önce inceden korktuğum için kapatmadığım ışıkların
    hepsi kapatılmıştı.
    ···
  6. 81.
    0
    hemen doğruldum,
    ayağa kalktım.
    salondaki tüm ışıkları, televizyonu, bilgisayarları açtım.
    birisinden ses de verdim.
    bir yandan bunların normal olduğunu,
    artık başıma geleceğini ve alışmam gerektiğini düşünüyor,
    bir yandan da ciddi ciddi altıma kaçırdığımı,
    ayinde de bunun olduğunu ve çok fazla korktuğumu düşünüyordum.

    kormuyor gibi yapmak olmuyordu,
    dayanılmazdı.
    susadığımı fark edince içeriye doğru yöneldim.
    koridorun ışığı sondaydı.
    koridora girer girmez
    arkamda bir şeyin nefes aldığını hissettim.
    ellerimi sıktım,
    gözlerimi kapattım ve dönmemek için kendimi zorladım.
    bir iki adım daha atınca,
    koridordaki aynanın önünden geçtim,
    sadece göz ucuyla gördüğümü söylemem gerekirse,
    zaten karanlık olan koridor da,
    hemen arkamda bir şeylerin olduğu apaçık belliydi.
    bu sefer göz falan göremiyordum ama,
    bir şeyler vardı.

    kuyruk sokumumdan içeriye soğuk bir rüzgar esince,
    çığlık atarak koşmaya başladım.
    artık resmen evin içinde onunla yapayalnız kalmıştım.
    ···
  7. 82.
    0
    arkadaşlar, bu konuda çok fazla mesaj alıyorum.
    o yüzden bir açıklama yapmam gerekiyor;

    öncelikle, yazdıklarım şimdi bile hukuken sakıncalı durumda.
    dolayısıyla, şu duyuruyu yapmam şart kalıyor.

    tabii inanıp, inanmamak size kalmış.

    tck için; bu yazıda geçen tüm kişi ve kurumlar, tüm olaylar hayal ürünüdür.
    ···
  8. 83.
    +2
    devam ediyorum arkadaşlar.
    birileri okuyor mu yoksa herkes bıraktı mı bir göreyim yahu.
    okunmuyorsa bu kadar işin arasında uğraşmamayım boş yere.
    ···
  9. 84.
    +2
    koridorun sonuna kadar koştum.
    hemen duvara elimi attım, ışığı açtım.
    karşıya doğru baktım hiçbir şey yoktu. ama
    olur ya yalanan yer böyle rüzgar yer hafif bir ürperirsiniz.
    işte tüm sırtım öyleydi. bütün kıllarım ayağa kalkmıştı.
    ödüm takuma karışmıştı kısaca.
    bu kadar korkunun üstüne tuvalete gittim,
    şöyle anlatayım tuvaleti;

    klozetin tam karşısında ayna ve lavobo var.
    içeriye girdim suratıma baktım
    bembeyaz kesmiştim resmen.
    ellerim de titriyordu. o halde döndüm arkamı,
    işemeye çalıştım.

    içeriden takur tukur sesler gelmeye başladı.
    içimden sadece "allahım ne oluyor ya lütfen yardım edin bana"
    diye ağlamaklı konuşuyordum resmen. sözde şeytan ın
    elemanı olmuş olan ben, bu kadar korkuya allah a sığınıyordum gene.

    kim var orada diye bağırdım, kemal ben geldim dedi.
    arkamı döndüm, aynaya doğru bakınca ters çevrilmiş olduğunu gördüm.
    refleks olmalı ki, işememe rağmen boşluğa bir miktar daha işemiştim.
    resmen boşalmıştım o anda.
    kendimi sakinleştirdim,
    kemal gelmişti artık yalnız değildim.
    aynaya dokunmadan, ellerimi yıkayıp çıktım.
    onun yanına koşar adım gittim.
    ···
  10. 85.
    +1
    odaya girdim, kemalin sırtı bana dönüktü.
    karşına geçtim tekli koltuğa oturdum.
    bir yandan anlatayım mı anlatmamayım mı diye düşünüyordum.
    nereye gittin dedim,
    cenkle işimiz vardı ya önemli bir şey değil dedi.
    ellerimin titrediğini fark etmiş olacak ki
    ne oldu oğlum bu ne hal dedi.
    bana doğru doğruldu.

    sen gittikten sonra bir varlık bana musallat oldu.
    önce rüyamda bastı, daha sonra uyandım peşimden geldi
    en son da tuvalette aynayı çevirmiş dedim.
    çok korktum allah ın adını ağzıma aldım dedim.
    bunlar hep olacak mı diye sordum.

    o anda bu ayağa kalktı,
    arkasını döndü
    hani olur ya, bir gülüş tipi vardır,
    ruhunuzdan bütün hayat enerjisini söker alır.
    öyle bir kahkaha attı bu
    sesinin rengi sanki çok daha içeriden geliyormuş gibi oldu,
    "ne sandın bundan böyle beraberiz" dedi ve bana doğru döndü.
    gözlerinin yerinde, çok çok derinden gelen,
    is benzeri kırmızı iki şeyin olduğunu gördüm.
    tıpkı ilk seferinde olduğu gibi.

    olduğum yerde bayılmışım.
    ···
  11. 86.
    +1
    saatler sonra, sabaha karşı kemal eve gelince
    beni bulmuş.
    başta uyuyorum sanmış,
    fakat tekli koltukta yarım içeride
    yarım dışarıda böyle uyunmaz diye beni kaldırmaya çalışmış.
    o sıra çığlıklar atarak uyandım.
    kemali görünce, bir çığlık daha attım.
    o da benim o halimden korktu geriye sıçradı.

    geçti falan filan muhabbetlerinden sonra,
    ne olduğunu sordu.
    dün geceki tüm olayları anlattım.
    bir ara eve geldiğini, fakat onun aslında o varlığın bir oyunu olduğunu
    ardından bayıldığımı söyledim.
    düşünür vaziyette biraz bekledi.
    bunlar bana olmamıştı dedi.
    ayinde garip bir şey yaptın mı?
    sana söylemediğimiz, yapmaman gereken bir şey oldu mu dedi?
    hayır dedim.
    peki sana bir şey söyledi mi dedi.
    bir ara arapça bir şeyler duyduğumu fakat,
    senin şeklinde geldiğinde "ne sandın bundan böyle beraberiz"
    dediğini söyledim.
    garipsedi, bunu soracağını ve rahat olmam gerektiğini,
    bugün ayinin devdıbının yapılacağını söyledi.
    ···
  12. 87.
    +1
    o gün daha akşam üstü olmadan,
    iki paket sigara içmişimdir.
    içiyor, bitince hemen peşine bir tane daha yakıyordum.
    ellerim falan titriyordu.
    sürekli gözümün önünde iki göz geliyordu.

    kemal yemek yaptı, onu yedik.
    daha sonra bara gitmemiz gerektiğini söyledi.
    ayinin 2. kısmını bugün halletmemiz lazımdı.
    3 gün içerisinde tüm tören halledilmiş olmalıydı.
    fakat o gece yaşadıklarımdan sonra çok ciddi tereddütler içerisindeydim.
    bir yandan da bu saatten sonra dönüş olmayacağını biliyordum,
    bir şeyleri uyandırmıştım ve sorumluluğunu almalıydım.

    insan olaylar içerisindeyken,
    sürekli "keşke olmasaydı" diyor.
    normal de asla inanmayacağım şeyler başıam gelince,
    tanrıya bile iman eder hale geliyormuşsun.
    bunu da canlı canlı deneyimlemiştim.
    ···
  13. 88.
    +2
    akşam üstü olunca kemalle birlikte evden çıktık.
    barın olduğu yere gelince, kapıda cenk i gördük.
    bizi selamladı, içeriye gelin dedi.
    barmen, cenkten başkasına kapıyı açmıyordu.
    sonradan öğreneceğim ki, cenk ve benzeri rütbedekiler
    organizasyon işinden sorumluydu. yetkileri dahilinde iş yapıyorlardı.

    barmene selam verdik, kapıdan içeriye girdik.
    kapıyı hemen kitledi.
    o kadar kalındı ki, dışarıdaki club müziğini
    neredeyse tamamen kesiyordu.
    içerideki odalarda ise bu ses hiç gelmiyordu.
    törenin yapıldığı odanın kapısı sonuna kadar açıktı.

    garip dekorasyonlu masonik olan oda,
    sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi
    bütün mumlarla beraber gene aydınlıktı.
    her yer temizlenmişti.
    o günden hiçbir iz yoktu.
    ···
  14. 89.
    0
    cenk, her şeyin hazırlandığını
    birazdan içeriye onunla beraber gireceğimi
    ve kurban verme işlemini yapacağımızı söyledi.
    bu sefer yanımda bir rehber olacaktı.
    vakit konusunda bir derdimiz yoktu,
    çünkü diğer boyutla olan kapıyı "kişisel" olarak
    açmıştım zaten. kurban verme işleminden sonra
    o varlığa gereken enerjiyi sağlayacak
    ve evine girerek ondan rızasını dilenecektim.

    kendimi hazır hissedince odaya girebileceğimi söyledi,
    istersem bana uyuşturucu maddeden de verebileceğini ekledi.
    derin bir nefes çektim, gözümü kapatıp soğuk duvara kafamı yasladım,
    gözümün önüne altından bir taht geldi,
    üstünde oturuyor ve cayır cayır yanıyordum.
    kemal iyi misin dedi, iyiyim dedim.
    cenk ten maddeyi istedim,
    bir iki fırt çektikten sonra hazırım dedim.
    sadece cenk ve ben karanlık odaya girdik.
    kemal kapıyı üstümüze kapadı.
    kilit sesinden sonra, 1 2 karanlıkta kaldık.
    cenk el yordamıyla kırmızı ışığı açtı.
    ···
  15. 90.
    0
    öyle uğursuz bir yerdi ki,
    duvarlarındaki toprak kalkmıştı resmen.
    cüzzamlı bir insanın derisi gibiydi duvarlar.
    yerde, diğer odada ki pentagramın aynısı,
    duvarlarda işlemeler ve yazılar.
    burada gereksiz eşya tutulmuyordu.
    duvanın kuzey tarafına hafif bir eğim yapılmıştı,
    onun ucunda da bir boşluk vardı.
    akacak olan sıvılar buradan boşaltılıyordu.
    doğu tarafımda bir musalla taşı, onun hemen altında ufak bir
    boşluk daha. oradaki kurbanlar için özel olarak yapılmıştı.
    çünkü taşın üstünde bileklik, ayaklık, boyunluk için özel kemerler vardı.

    güney kısmında, üç adet hayvan kutusu? (ne denir bilemedim)
    içlerinde de kediler vardı.
    kurban vermek için, masum bir canlının hayatını
    şeytan rızası için almalıydık.
    ···
  16. 91.
    +2
    cenk hazır mısın diye tekrar sordu,
    evet dedim. kurban verme işleminde
    ne görürsen gör devam edeceksin dedi
    şu anda yalnız değiliz hissedebiliyor musun dedi
    bu böyle diyince benim gene sırtımda soğuk bir rüzgar esti
    artık maddenin etkisi mi, pgibolojik mi bilemiyorum.
    tamam dedim. bir seferde hallet ve bu işi bitirelim dedi.

    gitti kutudan bir tane kedi çıkardı.
    pentagramın ortasına getirdi.
    hayvanı da uyuşturmuşlar sanırım,
    yarı baygındı kaçma girişiminde falan bulunmuyordu.
    derin bir fırt daha çektim,
    ağzımda tutuyordum zaten.

    ortaya koydu, bir şeyler okumaya başladı.
    arapça değil latince bir şeyler okuyordu,
    ilk seferinden farklıydı çünkü orada arapça okumuştuk.
    dediklerinden de hiçbir şey anlamıyordum.
    bana kafasıyla işaret yaptı,
    elime bir hançer verdi.

    yere eğildim;
    her yer yapış yapıştı. önceki işlemlerden kalma
    derin bir pislik yaşıyordu resmen orada.
    ···
  17. 92.
    +1
    tonunu artırarak devam etti,
    hançeri elime alıp hayvanın boğazına zütürdüm,
    elimin altında kımıl kımıl bir şey vardı
    normalde asla tutamam. fakat bu sefer hiçbir şey hissetmiyordum,
    maddenin de etkisiyle boğazından ince bir kegib attım,
    hayvan boğulur gibi ses çıkardı. çok ince ince hırlıyordu.

    bu bir anda durdu ve rızasını iste dedi.
    hafiften kafamı sala sola sallamaya başladım
    bir çeşit transa giriyordum resmen.
    boğazını kestim, kanını akıttım fakat,
    az sayılmayacak bir kan çıktı,
    bir kısmı üstüme geldi. içimde derin bir nefret oluştu.
    göbek kısmına paralel bir çizik daha atıp
    hayvanın karını yardım ve pentagrama ölmüş bedeni bıraktım.

    dediğim gibi derin bir trans yaşıyordum resmen,
    kafamı salladım, bir kaç fırt çektim
    o sırada cenk in hemen arkasından, duvar dibinde
    bir ateş parladı,
    sonra aniden bütün duvarların kenarını sardı.
    bu sefer eriyor gibi hissediyordum.
    gözümü kapattım, iki çift göz bana bakıyor
    "tahtına otur" diyordu.
    pentagramın ortasına doğru oturdum. kucağımın hemen önünde
    bir ölü beden.
    cenk tekrar başladı, o da kendinden geçmiş gibi bir dans ediyordu
    ···
  18. 93.
    +1
    sonra tekrar susup kahkaha attı, zevk alıyor gibiydi
    hissediyor musun dedi
    ateşler bunu es geçerek daraldı, daraldı
    pentagramın etrafını sardı.
    o sırada kulağımda bir basınç hissediyordum.
    soğuk soğuk terliyordum
    ve hava ateşin etkisiyle ısınacağına iyice soğuyordu.
    daha sonra zaten sert bir titreme geldi.

    cenk yere eğildi kana elini bulayıp suratına sürdü,
    ardından benim de suratıma sürdü.
    "efendiyi duymalısın, şu anda burada
    hemen arkanda senden mennun görüyor musun" dedi.

    etrafımı saran o hayal perdesi bu lafıyla beraber yırtıldı sanki.
    bir anda gerçek dünyaya dönmüştüm.
    kafamı yavaşça geriye çevirdim; bir şeyler görüyordum ama
    etraf çok çok bulanıktı. bayılır gibiydim kısaca.
    fakat bayılamıyordum bir türlü. normalde vücudum kendini bırakırdı fakat
    bu sefer inadına direniyordu.
    kalbim artık duyulur vaziyette atmaya başlayınca
    kendimi ateşin üstüne doğru bıraktım.

    bir şeyler beni kucaklıyordu, umutsuzluk hissediyordum.
    cenk kalk hadi başardın dedi.
    hayır diyip gözümü kapattım. hemen karşımda altından taht,
    üstünde ben varım, her yer cayır cayır yanıyor
    ben ise ağlıyorum.
    ağlamaya başladım, cenk kendine gel diyip bir tokat attı.
    ···