1. 51.
    0
    arkadaşlar devam ediyorum.
    ···
  2. 52.
    +1
    kemal eve taşındıktan sonra eskisi gibi davranmaya başladı.
    artık kendisi de bir şeyler anlatıyordu.
    ama dikkatimi çeken şey, cenk ten konuyu kesinlikle açmıyordu.
    bir keresinde yemek yerken cenk ne yapıyor diye sorunca,
    bilmiyorum diyip kestirip attı.
    ondan bahsedince suratındaki ifade bozulmuştu.
    kavga falan ettiler diye düşünmüştüm.

    o günün gecesi, uyanıp tuvalete gittim sırada
    bunun odasından sesler geliyordu.
    birisi baya baya ağlıyordu.
    kapıya yaklaşıp kulağımı koydum,
    kemal odasındaydı. ve koskoca adam ağlıyordu.
    onun cüssede birisinin ağlamasını başta garipsedim
    fakat dünyanın binbir türlü hali vardı.
    belli ki dertliydi ve şu gece yarısı bu derdi çözemeyeceğimiz için
    ses çıkarmadan geri döndüm.

    ertesi sabah, öyle boş boş otururken
    konuyu o geceden açtım.
    "oğlum gün gece tuvalete kalktım" dedim,
    dakkasına bunun suratı sinirli bir hale geldi.
    "ee" dedi.
    "ağlıyordun oğlum bir şey yapmadım ama
    derdin varsa söyle halledelim bak biz arkadaşız" dedim.
    "yok bir şeyim" dedi.
    "nasıl yok amk" dedim buna.
    ayağa kalkıp bana doğru yürüdü,
    başını eğip, "yok dediysem yok o kadar" dedi.
    bildiğin beni tehdit eder gibi konuşmuştu.
    "eyvallah" diyip konuyu kapattım.
    ···
  3. 53.
    0
    şimdi konuyu durdurup, biraz ev ortamından bahsedelim.
    bu gelir gelmez odasını komple siyaha boyadı.
    "ulan ergene bak" diyordum içimden,
    bir yandan da depozito yanmıştı.
    başlarda, bu evden hiç çıkmıyordu.
    gel oğlum çıkalım diyordum,
    ki kendisi de sosyalleşebileyim diye eve davet etmiştim.
    ama çıkmıyor, benim de çıkıp öyle çok fazla dolanmamı istemiyordu.
    herif kocam gibi karışıyordu resmen.

    bir gün dışarıya çıktığımda,
    bu evde yoktu.
    o gece de gelmedi.
    ertesi gün geldiğinde çok yorgun olduğunu söyleyip yattı.
    herif garipti, ama tanıdığımdan beri gariplikleri vardı.
    gene de itiraf etmem gerekirse, eskiden böylesi garip değildi.
    ev arkadaşınız olunca, bütün duyduğunuz efsaneler tek tek başınıza geliyor.
    ve ses etmemeyi öğreniyorsunuz.
    pis bir herifti en başta.
    dediğim gibi ilk zamanlar hiç konuşmaz,
    fakat beni konuşturmak için özellikle sorular sorardı.

    arada çok ciddi tartışmalara girerdik.
    siyaset konuşmayı sevmezdi.
    bu yüzden din, toplum gibi sosyolojik veya teolojik konulardan bahsederdik.

    bu arada üniversiteyi, benim eve taşındıktan bir kaç hafta sonra bırakmıştı.
    ailesi falan öğrenir diye kaydını sildirmek yerine
    hiç gitmiyordu.
    kocaman evde iki sap otuyorduk.
    en azından müzik zevklerimiz ortaktı.
    o da ben de metal müzik dinliyorduk.
    o gitar çalabildiği için bazen sololara eşlik falan ediyordu.
    kısaca bomboştuk.
    ···
  4. 54.
    0
    arkadaşlar işlerimin arasında yazmaya çalışıyorum,
    o sebepten sürekli yazamıyorum.
    ama tabi ki merak etmeyin hikaye bitecek.

    bu arada birazdan devam edeceğim.
    ···
  5. 55.
    0
    şimdi hikayeyi bir kaç ay ileri sarıyorum.
    part 2 nin, ortasına geliyoruz.
    burada anlatacaklarım,
    muhtemelen sizin asıl duymak istedikleriniz olacak.
    part 2 nin yarısından, part 3 ün diğer yarısına kadar,
    gerçekleşen tüm olaylar sizin mantık sınırlarınızı zorlayacak.
    bazı durumlarda illegal olabileceği için,
    "dokundurma"lar yapacağım, muhtemelen ne demek istediğimi rahatça anlayacaksınız.
    sizlerden istediğim şey,
    bu bölümün oldukça ağır olabileceğini bilmeniz ve ona göre okumaya devam etmeniz.
    şimdiye kadar, benim nasıl biri olduğumu,
    ve etrafımdaki insanların ne tip insanlar olduğunu,
    bu sürecin, sadece ruhsal sürecin nasıl geçtiğini okudunuz.
    hikayenin devamında olacaklar,
    bunların yüzlerce kat daha ağırı.

    hikayeyi, doğrudan satanist kısımdan başlatacağım.
    daha sonra geri dönüp, nasıl üye olduğum,
    aralarına nasıl katıldığımı anlatacağım,
    ardından part 3 ile birlikte final yapacağız.

    hazırsanız başlıyorum.
    ···
  6. 56.
    0
    ben, kemal, cenk ve aşkın dar bir sokaktan devam ettikten sonra,
    bir gay bara girdik.
    nereye gittiğimizi bilmiyordum,
    yollar karmaşarık ve pisti.
    dediğim gibi alışık değildim fakat bunu yapmayı çok istiyordum.
    cenk içeriye bizden bir dakika önce girdi,
    daha sonra çıkıp bizi çağırdı.
    kapıdan ilerleyerek, hiç kalabalığa karışmadan
    barmenin önünden sola saptık.
    aşkın ve kemal barmene selam verdi.
    birbirlerini tanıyorlardı.
    soldan devam ettikten sonra tekrar sola dönünce ufak bir
    kapı ile karşılaştık.
    bir iki merdiven aşağıya inip, ufak bir çelik kapı idi bu.
    cenk bizden önce kapıyı açmıştı.

    girdiğimiz yer bir holdu.
    her taraf toprak ve kilden yapılmış gibiydi.
    üstümüzde loş bir sarı ışık vardı.
    hol, diğer üç odaya bağlıydı, hepsinin tahtadan kapıları vardı.
    solumdaki odanın kapısı komple kapalı.
    önümdeki odanın ki açık,
    ve sağımdaki son odanın ki yarıya kadar açıktı.
    o anda gördüklerimi anlatmam gerekirse,
    oraya ilk defa gelmiş birisi olarak;
    hemen önümüzdeki oda, paganistik öğelerle doldurulmuştu.
    zemini damalı, olabildiğine genişti.
    odanın ucunda tahtadan oyma bir heykel vardı.
    heykele gelmeden, odaya biraz girince karşınıza
    iki adet yunan sütunu geliyordu.
    o anda o kadar garip ve gereksiz bir mimari gibi görünmüştü ki
    aptal bir ergenlik ritüeli olduğunu sanmıştım.
    herkes kadar satanizm hakkında bilgim vardı,
    o güne kadar hepsini ya kız kaldırmaya çalışan tipler,
    ya da ergenler olarak görüyordum.
    böylesine organize olduklarını görmek oldukça şaşırtmıştı.
    ···
  7. 57.
    0
    kapısı yarıya kadar olan açık oda,
    yerleri yapış yapış kırmızımsı & siyahımsı bir şeyler kaplamıştı.
    köşede bir şeyler fokurduyor,
    sürekli olarak kaynatıyorlardı.
    onun daha sonra, yaptıkları manyakça bir deney olduğunu öğrenecektim.
    bu oda, kurbanların verildiği odaydı.
    muhtemelen kandan yapış yapış olmuş yerler,
    pislik içerisindeydi.

    tüm odaların ortak özelliği duvarlarında melek dilinde yazılmış yazılar,
    odanın merkezidne bulunan kocaman bir pentagram,
    ve tüm kutuplarına konulmuş olan musa nın mührüydü.
    önümdeki bütük odanın tavanına daha biri sürü paganistik semboller asılmıştı.
    bu kurban verdikleri oda ise
    ufacık kıpkırmızı bir lamba ile aydılantılıyor,
    ve şeytanla hiç muhattab olmadan sadece kurbanlar için kullanılıyordu.
    odanın ilerisinde musalla taşına benzer bir taş da vardı.
    ···
  8. 58.
    0
    öncelikle belirtmem gerekirse,
    satanistler arasında da ayrılıklar vardır.
    temelde hazcılar ve bilgeciler olmasına rağmen,
    mitolojik kökenler veya uygulanan yöntemler gibi konularda da
    ayrılıyorlar. bulunduğum tarikat hazcı olmasının yanı sı
    paganist wicca öğretilerini kullanıyor
    ve islami yollarla evreni anlamaya çalışıyorlardı.

    her ne kadar uçuk gelsede, din konularını anlamak,
    kavrayıp bunları kullanabilmek için
    geleneklere kalmak doğru yoldur. çünkü insanların zihni
    buna yatkın olur. paganistlik, her ne kadar farklılıklar
    içerse de, şaman türklerinin uygulamalarına benzerdir.

    tarikat içerisinde genellikle bunlar öğretilme aşamasında kalır.
    uygulamak ve sonunda elde etmek hep aynı olacağı için
    kullanılan yollar önemli değildir.
    çünkü bazı kişiler anadolu büyüleri de kullanıyorlardı.
    ···
  9. 59.
    0
    sol odaya gelirsem eğer,
    işte burası her satanist kovanında olması gereken ana oda idi.
    burası "şeytan ın evi" olarak kullanılan ve gereksiz hiçbir şekilde,
    bulunulmayacak, girilmeyecak olan odaydı.
    "şeytan" dediğimiz şeyler,
    sandığınız gibi 1 tane olup herkesin başına çorap ören varlıklar değildir.

    binlerce alemde, binlerce varlık vardır.
    bazılarının alemlerine daha yakın,
    bazılarına daha uzağızdır.

    şeytan, evelliyatında bir melek değildir.
    meleklerin özgür iradesi olmaz.
    şeytan, bir cinni türüdür,
    en güçlüsüdür.
    dumansız ateşden dövülmüştür ve
    insan gelene kadar varlıkların en mukkadderidir.

    satanistler, tanrıyı "baba" olarak kabul eder.
    doğal olarak "isa" ve soyunun soyunu
    "günahkar evlat"tır.
    ···
  10. 60.
    0
    şimdi bazıları o kadar rahat çıkıp diyor ki
    "şeytan varsa tanrı da vardır o zaman neden tanrıya inanmayıp
    şeytana tapıyorsunuz?"
    bunları tek tek cevaplayacağım.
    ilk olarak satanistler şeytana tanrı muamelesi yapmaz.
    şeytan bir ortaktır,
    onunla ortak olunur ve büyük isyana destek çıkılır.

    çünkü tanrı önce yaratır,
    sonra dokunma der,
    sonra dokun ama tatma der,
    sonra tat ama yutma der,
    yut ama sindirme der,
    sindir ama sıçma der.

    çünkü tanrı, kozmik bir şaka yapar,
    ve bu şakasında bizleri oyuncağı gibi oynar.

    halbuki o, bize kendisinden üflemiştir ve,
    şeytan ın isyanı bizim isyanımızdır.
    çünkü şeytan; "beğeniyorsan al" der,
    tanrı; "beğeniyorsan o sana yasak" der.

    temelde, "baba" ya karşı isyandır satanizm.
    onun yolundan, büyük babaya kafa tutabilmektir.
    ···
  11. 61.
    0
    işte şimdi sol odaya gelirsek;
    tanrı ilk şeytanı huzurundan kovduğunda,
    o bir melek değil,
    koca bir aşiretin lideriydi,
    ve gidip cehennemin krallığını kurmuştu.

    bütün kovanlar, ondan bir temsilci çağırır ve öyle iletişime geçerlerdi.
    bunun için ona ve sadece onun kullanacağı bir yere;
    onu bu dünyada tutabilecek enerjiyi sağlayacak olan "kurbanlara"
    ve onunla görüşebilmek için "mümkünse" ayrı bir yere daha
    ihtiyaç duyulurdu.
    bu "üçleme" bir semboldü
    ve her zaman birbirlerine benzeyen şeylerin "birlerinden beslenecekleri" düşüncesi
    kabul görmüştü.

    işte 0 dan oraya adım atabilecek birisinin tüm gördükleri ve bilip
    bilebileceği tüm sırlar bu kadardı.

    bunun devamında, kabul töreni yapılmalıydı.
    ···
  12. 62.
    0
    seytanla konusabilmek, onunla iletişime geçip
    gorevlerimizi öğrenmek, kendi isteklerimizi yaptırabilmek için
    oyle hemen olabilecek bir iş değildi.
    bir kere onun sizinle iletişime geçmesi için
    buna değeceğinizi kanıtlamanız lazım.
    belli bir kabul töreninden geçilmeliydi.
    tabii bu da hiç kolay değildi.
    bir takım paganistik ritüellerden olusan torenin
    ardından kendimizi ona tanıtıp, beklememiz lazımdı.

    kemal daha önceden bunu atlatmıştı.
    bu törende, aşkın ve benimle birlikte bir başka çocuk daha olacaktı.
    o da bizden önce gelmiş, bizi bekliyordu.
    cenk dışarı çıktı,
    daha sonra 2 çocukla tekrar içeriye geldi.
    bize burada beklememiz gerektiğini söyledi.
    ayinin yapılması için hazırlıkları yapacaktı.
    kemal ide alarak önce ortadaki odaya girdiler,
    daha sonra cenk çıkarak sağdaki odaya girdi.
    kesinlikle kapılar kapalıydı.

    ardından cenk tekrar çıktı.
    elinde siyah bezlerle yanımıza geldi.
    bununla gözünüzü kapatacaksınız dedi.
    biz her yeri hazırlayınca size söyleyeceğiz.
    sizde hemen ortadaki odaya girecek,
    bandı çıkarıp dediklerimizi yapacaksınız dedi.
    ···
  13. 63.
    +1
    baya bir gidiş geliş sesi duyduktan sonra,
    cenk yanımıza geldi.
    bize söylenilen ilk şey,
    bu deneyimin ilk sefer için ağır olacağı
    hatta bayılabileceğimiz kadar sert olabileceğiydi.
    fakat kesinlikle bayılmamalıydık.
    çünkü şeytan, orada bulunan kişilerin bilinçleriyle
    besleniyor, onlarla öyle ietişime geçiyordu.
    bayılan kişiyi göremeyeceği için
    ve onu bir dahaki eser korkusundan tanıyacağı için
    zayıf görüp kabul etmeyecekti.
    hal böyle olunca, bu deneyime dayanabilmek adına,
    bize uyuşturucu bir madde önerdiler.
    aynı zamanda kötü enerjinin gelmemesi için
    çıplak ayaklarla bekliyor,
    ve maddeyi tüttürüyorduk.
    aynı zamanda da anlatıyordu.

    içeri ilk girdiğininizde bir adım atıp,
    bandı çıkarın.
    daha sonra sütunların tam orasından geçerek,
    pentagram ın önüne doğru yürüyün.
    hepiniz içinizden bir siyah veya beyaz arasında bir tercih yapın,
    ve o kutuda durun dedi.
    neden diye sormuyorduk.
    sonra elimize kağıtlar verdi.
    herkes kendinden sorumludur,
    kendinizi hazır hissettiğinizde bunu içinizden okuyacaksınız.
    havanın iyice soğuduğunu hissettiğinizde
    üst kısmınıızı komple çıplak bırakacak şekilde soyunun,
    pentagrama doğru elinizi uzatıp bir damla kan akıtın dedi.
    böylece iğneleri almıştık.
    bu arada sürekli olarak içinizden okuyacaksınız dedi.
    o anı hissedince bırakıp,
    diz çökün ve efendiyi selamlayın dedi.
    ···
  14. 64.
    +1
    ayinin yapılması için güneşin batma
    anını yakalamamız lazımdı. belli zamanlarda
    belli alemler birbirine yaklaşır.
    bir de belli yıldız dönemlerinde bu daha uzun sürer.
    bizde o süreçlerden birindeydik.
    "bir başkasına" benzeyen, eski bir zerdüştlük
    ayini üstünden yapılıyordu ayin.

    bu sırada içimde tıpkı lisede ve partide olduğu gibi
    bir his oluşmaya başlamıştı.
    boğazıma kadar yüksek bu his beni boğuyordu.
    basım iyice dönmeye başlamıştı.
    maddenin yüzünden de iyice parmak uçlarımdaki hissi
    kaybediyor, bağımın ağırlığını kontrol edemiyordum.
    o anda hissedebildiğim tek şey mide bulantısıydı.
    çünkü yan odadan sürekli olarak fokurdama sesi
    beni akılalmaz derecede rahatsız ediyordu.
    ···
  15. 65.
    +1
    kabul törenine girmeden evvel,
    tüm "kabul işlemi" için gerekenleri anlatacağım.
    bir satanist kovanında yapılacak iş,
    üst tarikattan gelen yeminli görevleri yapmaktır.
    bu görevler bazı ülkelerde daha çaplı
    bazılarında yeni gelenleri eğitmek gibi şeyler olabilir.
    ama üye olarak girilen ve artık
    "asker" sınıfına dahil olduğunuzda,
    işler değişir. çünkü "güç" ile bağlantınız kurulur.

    daha bilge olanlarımız,
    gücün, doğrudan cehennemden geldiğini söylerdi.
    bir satanist kabul törenine,
    sadece "kabul" olmak, "üye" olmak için
    girmezdi. kabul töreni en basit şekilde,
    öte alemden gelen bir varlığı kendine bağlamak,
    onunla yaşamak ve onunla birlikte daha güçlü olmaktı.
    bir nevi rehberdi.
    fakat bir rehberden daha agrasifti.
    büyük üstadların binlerce varlığı olurdu ve hepsi "emir"
    altındaydı. bizim gibi yeni üye olanlar ise
    genellikle "başedebilme" kısmında kaybedelerdi.
    kaybetmememiz gerekiyordu;
    çünkü kaybeden, muhtemelen kafayı sıyırıp
    ölecekti.
    ···
  16. 66.
    +1
    kabul töreni, basitçe üç aşamadan oluşur;
    varlığı çağırmak ve görüşmek;
    onun için kan akıtmak
    ve ona güçlü olduğunu göstermek.
    biz, daha varlığı çağıracak
    ve onunla görüşecektik.
    eğer bizi dişine göre bulursa burada kalmak isteyeceği için
    masum bir şeyin kanını akıtıp,
    ona zaman tanıyacaktık.
    o da bizi tartacak ve konak olarak kullanacaktı.
    ardından güce ulaşabilecek konuma gelecektik.
    o gün orada yaptıklarımız da bundan ibaretti.
    en temel anlatımıyla;
    tüm geleneklerde ortak olan bu aşamalar,
    böyle işliyordu.

    satanist olmak ile;
    büyücü olmak arasındaki en temel fark
    biz cehennemden emir alırken,
    büyücüler dayanaksız ve "bilge" davranışlar göstermeden
    hareket ederdi.
    satanistlere göre, ortada ciddi bir "savaş" vardı,
    ve insan bu büyük gaye uğruna yaşardı.
    geri kalan herkes gereksiz
    ve kanı akıtılmaya yarayan değersiz canlılardı.

    onlarla gereksiz yere konuşmamalıydık,
    onları sürekli olarak tartmalıydık,
    ve onlara değersiz olduklarını her anda hissettirip;
    büyük gaye için hazırlamalıydık.
    ···
  17. 67.
    0
    şimdi törene geri dönelim.

    elimizde maddeler bitmeye yakınken, cenk yanımıza geldi.
    zamanın hazır olduğunu, içeriye girmemiz gerektiğini söyledi.
    o sırada çelik kapının kapatıldığını duydum.
    bizim arkamızdan kapıyı kapatacaklardı,
    ne kadar bağırırsak bağıralım, bu geçiş vakti kalkmadan
    açmayacaklardı. onun için ağlayıp sızlanmak gereksizdi.
    kısaca geri dönüş yok diyordu.

    yapmamız gerekenleri tekrar hatırlattı.
    içeri girince bir iki adım atacak,
    gözümüzdeki bandı çıkarıp,
    iki sütun arasından ilerleyecektik.
    pegtagramın önüne gelince içimizden bir renk seçecek,
    o kutuda bekleyecektik.
    yeteri kadar beklediğimizi hissedince,
    içimizden elimizdeki kağıttakileri okuyacaktık.
    okumayı bırakmayacaktık.
    hava soğuyunca, ki kendisi bunu rahatça anlayacağımızı söyledi
    üstümüzü çıkarıp
    sol parmağızı iğneyle delerek pentagrama kanımızı akıtacaktık.
    ···
  18. 68.
    0
    kafamın gidip geldiği o anda,
    yavaşça içeriye adım attım, yanımda bir kız,
    bir erkek daha vardı. kızın adı aşkın idi. erkeği ise yeni görüyordum.
    bir iki adım attım,
    kapının kapandığını duyunca gözlerimdeki bezi çıkarttım.
    o anda gördüğüm şey,
    her yerde şamdanların olduğu,
    içerisinin sadece onların üstündeki mumlar ile aydınlatığıydı.
    ama o kadar geniş oda,
    malesef yeteri kadar aydınlamıyordu.
    pentagramı bile zar zor görüyor.
    bir iki adım ilerideki sütunları ise
    büyüklükleri nedeniyle seçebiliyordum.

    üstümdeki baskıyı azıcık hafifletince,
    düz adımlar atarak iki sütunu geçtim.
    pentagram a bir iki kutu kala,
    içimden beyazı seçerek, o kutuya doğru yürüdüm.
    şimdi bekleme zamanıydı.
    ···
  19. 69.
    0
    tahminen bir iki dakika bekleyip,
    üçümüzün de hazır olduğunu hissedince,
    ortak bir şekilde başlayacaktık.
    buradaki bekleme, bu amaca yönelikti.

    orada, kurbanlık bir koyun gibi beklerken,
    aklıma sürekli, asla gereksiz davranışlarda bulunmamamız
    tembihi geliyordu. resmen üstümde bir ayı oturuyordu,
    göğsüm bu heyecanla birlikte alabildiğine sıkışıyordu.
    maddenin etkisindeyken, bayılamıyordum.
    kulaklarımın hemen arkası tutuşuyordu,
    muhtemelen yüzüm kıpkırmızı kesmişti.
    kafamı biraz çevirip diğerlerine baktım;

    aşkın resmen gülümsüyordu. bir manyak gibi
    o kadar rahat karşılaması oldukça garibime gitti.
    gözleri kapalıydı, sanki sevdiği birisine kavuşacakmış gibi
    gülümsüyor, oldukça rahat görünüyordu.
    onun yanındaki çocuk da tıpkı benim gibi,
    kafasını yere eğmiş,
    düşünceli bir şekilde duruyordu.
    bir ara midemden bir şeylerin ağzıma doğru
    yürüdüğünü hissettim.
    ama bayılma ile bayılmama arasındaki bu garip
    ruh hali beni şiddetli bir ürperme sarmasıyla son buldu.
    ···
  20. 70.
    0
    o anda vücudumdaki tüm kılların ayağa kalktığını hissettim,
    hemen elimdeki kağıdı içimden okumaya başladım.
    diğerlerinin sesini duyabiliyordum.
    onlarda bu ürpertiyi hissetmiş olacaklar ki,
    birlikte okumaya başlamıştık.

    okuduğumuz şey, latin harfleri ile okunuşu yazılmış
    tersten bir büyü idi. belli bir ritüeli takip ediyorduk,
    eğer başarılı olabilirsek, bundan sonra böyle devam edecektik.

    o anda sanki çırılçıplaktım ve karda koşuyordum.
    okumaya devam etmeye başlarken,
    aşkın ağlamaya başladı. çığlık ata ata ağlıyordu.
    fakat yerinden hareket etmiyordu.
    onun çığlıklarını duydukça, bu garip perdeden kurtulup,
    gerçekliğe bir iki saniye dalıyor, hemen sonra çıkıyodum.

    biz okumaya devam ettikçe odanın içerisinde hafif bir rüzgar esmeye başladı.
    şamdanların bazıları söndü,
    elimdeki kağıdı okuyamaz duruma gelince,
    korkumdan sallamaya başladım. ezbere bir şeyler söylüyordum.
    çünkü kesinlikle ayinin kesilmemesi gerekiyordu.
    ···