1. 701.
    0
    burdayız hadi
    ···
  2. 702.
    0
    takip ediyoruz 1 haftadır
    ···
  3. 703.
    0
    http://inciswf.com/1299341839.swf
    ···
  4. 704.
    0
    devam et panpa ama biraz hızlı ol lütfen
    ···
  5. 705.
    0
    çözdük bağlarını, ellerini ayaklarını dışarıdan bağladık.
    sırtladık kızı çıkarttık oradan. mekandan çıktık,
    sokakta yürüyoruz. bir yandan da korkuyorum birileri görecek
    başımıza iyice bela alıcaz diye. neyse ki dar sokağın hemen girişine
    parketmiştik arabayı, önden gidip kontrol ettim.
    kimse olmadığını görünce kemal hemen geldi arkaya attık kızı.
    başladık gitmeye. yol boyunca hiç kimse konuşmuyor.
    bir yere gidiyoruz ama sormaya korkuyorum. biliyorum çünkü.
    "nereye gidiyoruz kemal" dedim,
    "buraya yakın bir sayfiye yeri varmış, ormanlık alan,
    oraya zütürüyoruz." dedi.
    bilin bakalım orası neresi... benim çocukluğumun geçtiği yer.
    yani bugün 2 kere gidip geldiğim yer.
    1 saatlik yolumuz var kısaca.
    yaklaştıkça ağlayacakmış gibi oluyorum. düşünüyorum,
    üniversiteyi kazanınca buradan nasıl kurtulmuştum;
    saf olarak buradan çıkmıştım.
    şimdi neredeyse en dibe batmış birisi olarak dönüyorum.
    içimde delicesine bir pişmanlık var.

    çok geçmeden anayola bağlandık, ilerliyoruz.
    yol boyunca ormanlık alan. baya baya orman ama, içinde ayı olanlardan.
    gidiyoruz falan, ses soluk çıkmıyor kimseden.
    bu sırada aynen şöyle bir şey oldu;
    oturuyorum, gerilmişim ve kafamı mümkün mertebe geriye yaslamışım
    tam bu sırada birisi kulağıma arkadan yaklaştı,
    buz gibi, ama cidden buz gibi bir nefesle "dıdikan" dedi,
    aniden çığlık attım; kemal zaten gergin kafayı yemiş gibi
    kontrolünü kaybetti. anayolda zikzak çizerek ilerliyoruz.
    "laannnn ne oluyor lannn" diyerek döndüm hemen arkamı,
    kız uyanmış, bembeyaz gözlerle bana bakıyor.
    kanım çekilmiş gibi hissettim. her yer karanlık,
    hava buz gibi.
    ···
  6. 706.
    0
    çok geçmedi, kemal kendini topladı. başladı ana avrat sövmeye,
    sürekli kızı bayılt kızı bayılt diyor. ulan neyle bayıltayım,
    eteri orada bıraktık mal gibi. kız kendini geri attı, olur ya acı
    çeker insan kasları gerilir, öyle geriliyor. arapça bir şeyler sayıklayıp
    duruyor. aslen antalyalı bir kız bu ha. arapça falan bilmesine imkan yok.
    böyle derinden gelen acayip bir ses. toparlandım hemen, geçtim arkaya
    kendimi atarak. tuttum bunun ellerini ayaklarını,
    çıktım üstüne. dedim kemal ne kadar basabiliyorsan bas,
    yolun bitmesini bekliyoruz, en yakın yerden giricez ormana.
    gece vakti bir çevirme olsa, olduğumuz yere sıçarız o derece.
    kızda çığlıklar atıyor, ama çığlık değil, resmen bir şey böğürüyor.
    arapça bir şeyler diyor sürekli. cildi iyice kurumuş,
    kan çekilmiş gibi. tutarken insan ağaç dalı tutar gibi hissediyor,
    öyle bir şey olmuş cildine. ne yalan söyleyeyim, o dakikalar boyunca,
    neredeyse altıma yapacak kadar korktum. bir altımdaki şeyden korkuyorum,
    iki birisi bizi öyle yakalayacak diye. hiçbir açıklaması olamaz çünkü.

    5 dk falan geçti, kız başladı ritim tutmaya. bu işlerle uğraşırken
    anlıyorsun ki ritim tutma varsa; bir ritüel tekrarlanıyordur.
    hemen ağzına yapıştım; elimi öyle bir ısırdı ki neredeyse
    yarısını koparacaktı. acıyla kendimi geriye attım;
    oldukça da kuvvetli hareketler yapıyor. tam üstüne geri
    atlayacaktım ki, kafamı kaldırınca ormanın her iki tarafında da,
    ağaçların biraz gerisinde bir sürü insan silüetleri gördüm.
    ama nasıl söyleyeyim; oldukça donuk. varla yok arasında bir şey.
    kız birden durdu; "geldiler, beni istiyorlar. onlara katılıcam,
    bu akşam düğün var, düğün var, herdargol ermese (arapça bir şeyler)"
    diye bağırmaya başladı. tekrar üstüne atladım. kafasını koltuğa
    bastırdım, nefessiz bırakarak bayılttım. yalnız, ilk seferde öldü sanmıştım;
    çünkü birden hareketleri kesildi. böyle anlatılamaz;
    sanki içinden bir şeyler fırlıyordu.
    ···
  7. 707.
    0
    @corntopia

    hikayenin akışıyla alakalı bir soru. öğreneceksiniz.
    ···
  8. 708.
    0
    Quantum 2 olma yolunda ilerliyorsun panpa. 2 satır yazıp gitme ama çok yaz biraz amk.
    ···
  9. 709.
    0
    @corntopia

    belki bir şeyler ayarlayabilirim.

    bu arada soru varsa alayım, gece biraz daha yazacağım.
    ···
  10. 710.
    0
    burada işmiz bitmişti, uzunca bir süre de gelmem gerekmiyordu.
    eşyaları büyükçe bir poşete koyup kolumun altına aldım.
    geldiğimiz yoldan geri çıktık. cenk bara davet etti,
    fakat yeni ayılmıştım ve yorgunluğum devam ediyordu.
    hemen buraya gelmiştik, daha çok yorulmuştum.
    eve gidicem diyip ayrıldım.
    doğrudan eve gittim.

    kapıyı kemal açtı, odama gidip eşyaları yerleştirdim.
    geçerken bir baktım ki, bu da kendi eşyalarını yerleştirmiş.
    "sende de mi vardı?" dedim, "başkalarına göstermek yasak olduğu için
    saklamak zorundaydım" dedi. bundan sonra bu yük bana da kalmıştı.
    ama zaten eve gelen giden kimse olmuyordu.
    ailem sürekli gelmek için baskı yapıyordu ama
    onları dışarıda buluşmaya davet ediyordum,
    ki zaten hiçbir şey olmadığı için anlatmıyıp es geçiyorum.

    eşyaları yerleştirdikten sonra,
    uyumak için odama gittim. zaten hemen uykuya dalmışım.
    rüyamda, ayinin olduğu odadayım.
    arkada sürekli bir vantilatör sesi. ama takatakataka şeklinde
    ve sürekli sürekli devam ediyor.
    yerler beyaz & siyah. alabildiğine boş.
    2 adet cam var sağda ve solda.
    birisinden sürekli bir şey bana bakıyor. kafamı çeviriyorum ama,
    hemen öteki cama geçiyor. çok uzaklardan ise bir bebek ağlaması geliyor.
    "gel"
    "bize"
    "katıldın"
    sürekli bunları duyuyorum. "gel" diyorlar. ilerliyorum,
    gidiyorum gidiyorum ama hiçbir şey yok.
    ardından önüme annem çıkıyor,
    tam elini tutacağım cayır cayır yanmaya başlıyor.
    çığlıklar içerisinde.
    iyice terliyorum, terliyorum fakat
    azap duymuyorum; çünkü vantilatör aynı zamanda serinletiyor beni.
    ···
  11. 711.
    0
    alevler yanıyor, pasparlak.
    bir sönüyor ki karşımda ırmak var,
    "onlar yaptı!" diyor ve yataktan zıplayarak uyanıyorum.
    "abi neydi şimdi bu?" dedim. biraz doğrulur gibi oldum;
    ama imkansız, odanın içerisinde birisi var.
    hissediyorum üstüme doğru geliyor.
    sesimi çıkarıcam çıkaramıyorum.
    yaklaşıyor, yaklaşıyor.
    yaklaştıkça nefesim kesiliyor korkudan.
    çünkü sanırım bize düşman olan varlık,
    beni almaya gelmiş.
    kafamı çevirebildiğim kadar cama çevirdim.
    camdan birileri bakıyor, tıpkı rüyamdaki gibi.
    ama bu sefer kaçmıyorlar. iki adet, kırmızı & siyah,
    havada asılı kurum gibi, öylece duruyorlar ve izliyorlar.
    kendimi teskin etmeye çalışıyorum; "sakin ol, sakin ol"
    ama hayır, boğazımda bir el nefesimi kesmeye çalışıyor.
    başımın hemen ucunda, kafamın hemen arkasında.
    önümde ise gözler var, beni izliyorlar.

    tam o sırada kemal içeri daldı,
    üstüme atladı ve dilimi geri çıkardı.
    nefes alabiliyordum bu sefer.
    öksürdüm, öksürdüm. "ne oldu lan bana" diyebildim sadece,
    "boğulma sesi aldım, zaten sürekli dinliyordum içerisini
    hemen geldim buraya, aynı şeyler oluyor" dedi.
    evet, demek ki kemal de bunları yaşamış.
    ···
  12. 712.
    0
    yalnız atmosferi anlatmam gerekirse;
    sanki son derece olağan gibi. az önce ölecek olan ben değilmişim gibi;
    yavaş ve sakin, son derece normal.
    geliyor, dilimi dışarı çıkarıyor ve
    tekrar nefes alıyorum. ardından yanyana oturuyor ve hiç konuşmuyoruz.

    mantıksız, zihnimin içerisinde "bu nasıl olur ya" diyorum,
    "ulan başıma neler geliyor? neredeyim lan ben? ne yapıyorum" diyorum,
    ama oturuyoruz sadece. sonra yavaşça geri uzandım,
    meditasyon öneriyorlardı. gözlerimi kapattım, şunu hayal ettim;
    bedenim benim tabutum. hemen önümde ise bir ip var.
    çok uzaklardan geliyor, ucunda beni bırakmayacak birisi var.
    belki ailem belki ırmak belki tanrı.
    uzanıyorum ipe, zor, tabut zorluyor beni.
    zorluyorum zorluyorum, sonunda bir elimi atıyorum.
    bütün gücümle abanıyorum ipe,
    sonunda başım dışarı çıkmış halde.
    abanıyorum ve çıkarıyorum vücudumu.
    şu anda bütün duygularım geri gelmiş gibi.
    ama çok büyük bir korku hakim.
    nasıl söyleyeyim size; odanın içerisinde is var, kömür gibi kokuyor.
    çok ağır. ama daha çok kömür. ilk defa alıyorum bu kokuyu.
    "kokuyu alıyor musun?" dedim kemale, "hayır ne kokusu?" dedi,
    "kömür kokuyor çok ağır" dedim. kafasını sallayıp, bir şey yokmuş gibi gitti.

    hemen tahtamın başına oturdum, tahta rutubet kokuyor.
    ama kıyafetler olur ya rutubet kokar, duvar rutubet kokar,
    nemlidir ya. bunda bir rutubet var, ceset nem kapmış gibi.
    öksürmeye başladım, hemen bir kemalin odaya gittim,
    bir tütsü alıp yakmaya başladım.
    derin bir nefes alıp kitabı açtım.
    buna artık bir son vermem gerekiyordu.
    güç benimdi.
    ben hakim olandım.
    ···
  13. 713.
    0
    ya ne mal adamsın amk , iyi ki okuyoruz dedik pemde diziye çevirdin bi türlü tamdıbını yazamadın . sinir oluyorum senin gibi yarım bırakanlara amk
    ···
  14. 714.
    0
    Yaz yaz hala takipteyiz panpa sende hep gece yaziyon
    bu kadar olaydan sonra uyumaya gotun yemiyo herhalde
    ···
  15. 715.
    0
    ay olacak artık bitir arkadaşım şu hikayeyi sonunu merakle bekliyoruz daha başından büyük işlere kalkışan gavatın hikayesi var hiç kendin bir varlıkla iletişim kurdun mu ?
    ···
  16. 716.
    0
    popi falan mi olmaya calisiyorsun amk ? devam etsene
    ···
  17. 717.
    0
    ruhunun zerrelerini gibeyim hadi be lucifirin dölü
    ···
  18. 718.
    0
    kitabı açar açmaz, suratıma doğru bir rüzgar esti.
    bir şeyler salınmış gibi oldu sanki. ama biliyorum bu mümkün değil.
    açtım, araştırıyorum. tarikat ne kadar yasaklamış olsam da,
    benim bu varlık ile konuşmam ne olduğunu öğrenmem gerek.
    kitaptan, diğer boyutlar ile iletişime geçmek için
    olan onlarca ritüelden, wicca yöntemini bulup seçtim.
    wicca tahtasının üzerine, bir çeşit kurban vermem gerekiyordu.
    tütsüleri kırıp, içindeki ot gibi olan şeyleri dizdim.
    tahtanın üzerindeki pentagrama, bir kase su koydum.
    bir iğne alıp, bunu bir saç teliyle 3 kere düğümledim.
    onu da suyun içerisine attım.
    hemen etrafıma mumlar koydum, hepsini yaktım.
    gittim, kapıyı kilitledim. ne olursa olsun diyerek.
    ellerimi kutuplara yerleştirdim.
    ve kitaptan ayini okumaya başladım.
    bu bir çeşit şiirdi, uzun sayılırdı. kendini tekrar etmiyordu.
    okudum, okudum, bir kaç dakika sonra iğne suyun içerisinde
    dans eder gibi davranmaya başladı.
    bu sırada kitaptan, benim ne yapmam gerekiğine bakıyordum,
    ellerimi kutuplardan kaldırdım,
    ve hafif bir dans ritüeli tutturdum.
    başta kitaba bakıyordum, latince bir şeyler okuyordum.
    o yüzden görmedim ama olay şu; bağdaş kurmuşum,
    ellerim kasenin üstünde, ve hafif bir ritimle
    dans ediyor gibiyim. iğne dikili hale gelmiş, ellerimin
    ritminde dans ediyor.

    birkaç dakika boyunca böyle sürdü. içerisi iyice
    soğumaya başladı. daha sonra içeride rüzgar çıktı.
    mumlar sönecekmiş gibi oluyordu.
    tıpkı o günkü gibi, odanın içerisindeki karanlığın
    hareket ettiğini fark ettim, çok yavaşça
    ellerimle tuttuğum ritmi tekrar ediyordu.
    ama bunu betimlemek çok zor. neredeyse zifiri karanlığın
    hareket ettiğini düşünün, siz de onun içerisindesiniz.
    duman gibi değil; sanki kurum gibi bir şey.
    ···
  19. 719.
    0
    daha sonra kafamı suya yaklaştırdım,
    ellerimi gene kutuplara yerleştirdim.
    suyun içerisinda dalgalar vardı, hareketlendi,
    hareketlendi. iğne çıldırmış gibi dönüyordu. bu görüntü
    beni oldukça korkuttu desem yalan olmaz. çünkü ilk defa
    tek başıma bir ayin yapıyorum,
    ve bu ayinler anca başka bir varlık ile bedenini bütünleştiren
    birinin yapabileceği türden ayinler. yani şu anda
    bu odanın içerisinde en az 2 farklı varlık daha var demek oluyor bu.
    isteklerini yapmazsam, hiç memnun olmayacak bir varlık.

    iğne deli gibi dönerken, su girdap oluşturmaya başladı.
    ben hala okuyordum, sol kulağımda inanılmaz bir baskı oluştu.
    kalbimin attığını hissediyordum. ve sanırım bunun neden panik atak
    geçiriyor olmamdı. tam o anda pencere küt diye açıldı,
    dolapların kapıları açıldı, kapı kilitliydi ama zorlanıyor
    gibi bir ses duydum. havada olan karanlığı göremiyordum,
    suya o kadar çok yakınlaşmıştım ki,
    burnum neredeyse içerisien girecekti.
    tüm bunlar olurken, bir anda ama bir anda sanki hiçbir şey
    yokmuş gibi her şey durdu. kafamın hemen arkasında bir ağırlık hissettim
    ve doğrudan suya daldım. suyun dibinde, iğne çözülmüş
    öylece batmış. aniden tabanda, bir alev belirdi
    ama sanki aramızda fersahlarca boşluk vardı.
    alev yandı, söndü. bir karanlık geldi.
    karanlığın arkasında bir sürü kırmızı isten oluşan gözler.
    "ne istiyorsun ademoğlu" dedi bir tanesi
    ama ses, resmen ölümden geliyor gibi. çok umutsuz bir ses.
    "kiminle konuşuyorum" dedim, cevap gelmedi.
    "ateşinoğulları kiminle görüşüyorum" dedim, gene cevap gelmedi.
    "ben x tarikatından, y ile birlik olanım, kimsiniz!" dedim,
    "biz x kabilesindeniz, adlarımıza ihtiyacın yok. ne istiyorsun" dedi,
    "bize bir şey musallat oldu, geçen gün beni görmeye gelen bir şey" dedim,
    "bilemeyiz" dedi. gerçekten bilemezler. ve ben bunu şimdi fark ediyorum.
    ···
  20. 720.
    0
    muhattabım olan kabile ile görüşmem gerekiyordu.
    ama acemilik, aptallık bir arada. rastgele birilerini çağırmış bulundum.
    fakat tam o sırada şöyle bir şey oldu,
    o gözler aniden ufaldı, "biri daha var" dediler.
    çok uzaklardan bir arapça ses geldi, onlarda arapça cevap verdiler,
    gene uzaklardan kızgın bir ses geldi, onlarda bağırdı.
    kavga ediyorlardı. yalnız şöyle söyleyeyim, yön duygusu olmadığı için
    ses bir yerlerden geliyor ama tahminen benim arkamdan diye düşünüyorum.
    bu sırada nefessiz kaldığımı hissettim,
    son bir bağırış daha geldi, "intikam" dediler, "senden değil,
    aynı hanede başkasından ve bir başkası daha, ödeşene
    kadar durmayacaklar" dedi. nefesim tükeniyordu, terlemeye başlamıştım.
    "kim istiyor" diyebildim sadece, zihnimin içinde geçiyordu bunlar,
    sanki beynimin içerisinde bir şeyler var ve benim iç sesim gibi
    konuşmalar oluyor. o andaki hislerimi anlatmam gerekirse,
    umutsuz, hayattan kopmuş ve sanki bir an önce ölecekmiş gibi
    hissediyordum. bütün enerjim akıp gidiyordu sanki.
    aynen şöyle oldu; "ölü. ölü var, intikam var. adı... " dedi
    nefesim geldi, gözlerim kapandı.
    tansiyonum yükseldi, panik atak geçiyordum ve bütün sesler
    ağır çekim geliyordu kulağıma, son bir güçle
    kendimi geriye doğru attım. geriye doğru düşüp bayıldım.

    sabaha kemal hiç ses gelmeyince ve kapım kitlenince,
    kapıyı kırıp içeri dalmış. beni öyle bulunca öldüm sanmış.
    başımda beklemiş. sabah uyandım,
    "ne oldu" dedi, yasak bir şey yaptım diyemem;
    "bilmiyorum bir çeşit transa girdim sanırım" dedim.
    "hmm" dedi ama pek inanmış gibi durmuyordu.
    "cenk e söyleyecek miyiz" dedim, "hayır bu işi bizim çözmemiz lazım" dedi.
    akıllanmamıştı ve bu benim işime yarıyordu.
    ···