1. 1.
    +3
    okulun ön kapısına geldiğimizde kapının hemen solunda bulunan klagib beyaz bir bekçi kulübesi vardı babamın kulubedeki sonradan adını öğrendiğim adnan abiye kimliğini verip kapıyı açmasıyla yolumuza devam ettik okulun içine girdiğimizde kayıt için okulun giriş merdiveninin hemen arkasında okula kayıt olmak isteyen öğrenciler için bir stand kurulmuştu babam standın yanına gelip her zaman ki o gür sesiyle kadın müdür yardımcısına merhaba hoca hanım bizim çocuğu kayıt etmeye geldim acaba sizemi kayıt yaptırıyoruz diyip kadının o yüzündeki alayımsı gülümsemesiyle evet diyişine tanık olmuştum o an babamı ne kadar sevmesemde karşımda duran gözlüklü dip boyası gelmiş çakma sarışından nasıl tiksindiğimi size anlatamam. babam kayıt işlemlerini yaparken bende okul bahçesini geziyordum okulda karşılıklı 2 pota ve etrafına belli aralıklarla dizilmiş banklar bulunuyordu gayet geniş bir düzlüğe sahip bahçesi vardı okulun. babam kayıt işlemlerini bitirip bana seslendi ve yanına gittiğimde ulan gib kurusu yine benim başıma bi ton bela açtın senin yüzünden karıya 50 lira verdim deyip cebinden samsun 216 paketini çıkardı ve sigarasından 1 tane yakıp derin bi nefes alıp bana kaybol diyip 1 lira verdi eve gidişi 2 ekmek al dedi ve oracıkta 1 minübüs durdurp şehir merkezine doğru yol almıştı. ben ise elimdeki 1 lirayla şehir merkezine minibüsle 35 dk süren bi yolculuğa yayan gitmek zorundaydım lakin o parayı minübüse versem akşam yürüyecek ayağım olmazdı ben yürüdüm başımı önüme eğerek hayattaki tek düşmanımın babam tek derdimin yürümek olacağını zannederek...
    ···
  2. 2.
    +2
    merkeze geldiğimde fırının hemen arka kısmında kalan bi kahve vardı kahveye baktığımda babamın ayak ayak üstüne atmış bir elinde çayını yudumluyorken diğer elindeki sigarasının külünü boşalttığını gördüm lakin babamda hiç görmediğim bir yüz ifadesiyle, babam arkadaşlarıyla konuşurken gayet neşeli ve mutlu gözüküyordu ama eve geldiğinde sanki kapının yanınnda bir aksi yüzlü adam maskesi takıyordu. kapıyı ne zaman açsam yüzüme bön bön bakar hoşgeldin baba dediğimde çekil lan eşek herif diyip beni itekledikten sonra çizgili picamalarını giyip tv karşısında çarkıfeleği izler gülerdi. fırına girdiğimde fırında çalışan burcu adlı mavi gözlü yanaklarında hafif bir kızarıklık ve beline kadar uzanan sarı saçlarıyla bana hoşgeldin arif dedi bende ona tiz bi sesle onu gördüğüm zmaan engel olamadığım bir heyecanla hoşbulduk dedim. 5 sn birbirimize baktıktan sonra aramızda kısa bir diyalog geçti
    burcu: evet arif bişeymi istemiştiin
    ben:aaa.. şey... ben şey alıcaktım... ha hatırladım 2 ekmek verirmisin
    o an içimden kendime nefretler okuyodum ama burcu nun yüzündeki o masum tamam arif ben seni anladım der gibi gülümsemesi heyecanımı bir nebze olsun bastırıyordu. ekmeği alıp eve geldim o akşam bişeyler atıştırıp hemen odama çekildim burcnun o masum bakışlarını dudaklarını yanaklarını kağıda dökmeye başladım...
    ···
  3. 3.
    +2
    Mehmetle hangi iş sektörüne atılacağımızı tartıştk ben ona limon satalım diyordum o bana simit en sonunda pazarda hem limon hem simit satmaya karar verdik bu arada ikimizde okulu iyiden iyiye aksatmıştık arada bir okula sadece muhabbet olsun diye gidiyorduk. Ve arada edebiyat hocamla muhabbet edip ondan bazı kitaplar alırdım o benim için, okumam için çok uğraşmıştı benim edebiyat okumamı çok istiyordu. Açıkça söylemek gerekirse benimde hayalimde edebiyat okuyup hobi olarak resim çizmek vardı. Ama kendimi hayallere kapılıp gitmek yerine imkanlar doğrultusunda hareket etmeye mecbur hissediyordum. aradan 1.5 ay geçmişti ve biz mehmetle ortalama 1 buçuk milyar yemeden içmeden biriktirebilmiştik. bu süre içerisindede burcuyla muhabeti iyice ilerletmiştim. artık birbirimize okuyacak kitap tavsiyeleri gibi ince şeyler hakkında konuşuyorduk. sıkı muhabbetlerden sonra onun iyi bir okuyucu olduğunu anlamıştım. BU beni burcuya dahada sıkı bağlamıştı adeta onunla nefes alıyor onunla nefes veriyodum. bazen ablamın fabrikadan adığı maaşla arttırdığı telsim hatlı telefonundan burcunun bana vermiş olduğu telefon numarasını onun uygun gördüğü saatte arayıp konuşuyorduk. sesini her duyduğummda yaşadığım o anı heralde kelimelere dökmem imkansız gibi bir şey. son kez burcuya açtığım telefonda ona hazırlanmasını ve 1 hafta sonra onu almaya geleceğimden bahsettim. o ise sesini çıkarmadan sadece tamam dedi...
    ···
  4. 4.
    +1
    o gece burcuyu düşünüp uyuya daldım. Ve sabah erkenden kalkıp önlüğümü giydim. Elimde geçen seneden kalma bir defterle kalem alıp annemden almış olduğum 2 lirayla ayak üstü annemin hazırlamış olduğu kahvaltıdan bir kaç lokma alıp yola koyuldum. Annem haftada 5 kere merdiven temizlemeye giderdi. Evin masraflarından ayırmış olduğu parayla benim kişisel ihtiyaçlarımı karşılardı ama bu da açık söylemek gerekirse 14 yaşında birisinin ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda değildi. Ama buna rağmen kendi için harcayabileceği parayı bana vermesi heralde yaşama tutunmamın sebeplerinden biriydi. çocukluğumdan beri hep büyük bir ressam olup, açacağım ilk sergide annemi onur konuğu olarak gezdireceğimi onu klagib türk filmlerindeki gibi saraylarda yaşatacağımı hayal ederdim. okula geldiğimde okulda müdür beyin yapmış oludğu ortalama 3 saatlik derin bi konuşmadan sonra hangi sınıfta olduğumuzu öğrenebileceğimiz kağıtlar okul kapısındaki cama asılmıştı. Sınıfımdakilerin bulunduğu listeye göz ucuyla baktığımda tanıdık bir isim görmüştüm. bu burcuydu evet burcuyla aynı sınıfa düşmüştüm ve kendimden geçer bir edayla yüzümde masum bir gülümseme oluştu. Arkamda bizim yan komşunun oğlu mehmet oğlumm malmısın ne gülüyosun hadi gidelim diyip kafama vurmasıyla kendime gelmiştim.
    ···
  5. 5.
    +1
    Okulda mehmeti görmemek için tenefüslerde sınıfta duruyordum. Bu durumdan şikayetçi de değildim çünkü burcunun okulda fazla samimi arkadaşı yojtu ve tenefüslerde genelde sınıfta dururdu. O gün 4.tenefüste ben ve burcu sınifta dururken aniden sınıfın kapısı açıldı ve içeriye mehmet girdi. Bana oğlum napıyorsun noldu sana diyip her zamanki o rahat ve kendinden emin tavrıyla kolumdan tutup beni sıramdan kaldırdı. Bende zaten fazla direnmemiştim. Mehmete bi türlü sinirlenemiyordum ama ona gerçekleri söylemeliydim aksi taktirde onunla birbirimize asla yalan söylemeyeceğimize dair verdiğim sözü bozmüş olacaktım. Ama bunu o an değil okuldan sonra söylemeliydim. Okul çıkışı her zaman gittiğimiz sahildeki kayalıklarda mehmetten 1 sigara istedim. Mehmette her zaman olan birşeymiş gibi çıkarıp verdi ve bir kibritle agzımdaki sigarayı yaktı. O gün sigarayı içime nasıl çekeceğimi öğrendim. Bunun vermiş olduğu sahte bir olgunkukla benimde burcuyu sevdiğimi söyledim. Ve olanlar oldu...
    ···
  6. 6.
    +1
    Babanın anasini gibiyim
    Devam et sende
    ···
  7. 7.
    +1
    Panpa seni Suan onlarca kişi okuyor emin ol.
    Sırf usengec huur çocuğu olduklarindan yazmiyorlar
    Güzel hikaye de yıl kaç bro ?

    Babanın tekrar amini koyum
    ···
  8. 8.
    +1
    Burcunun köyüne doğrü gittiğimde mehmet sanki hep benim yanımda geliyormüş gibi bir hisse kapıldım. Köye geldiğimde merkezdeki kocaman bir çınar ağacının yanındaki kahveye geldim. Kahvedeki elemanlara selam vererek tek başına oturan bir amcanın yanına oturup bir çay söyledim. Çaydan ağır ağır yudumlar alırken amcayla iyice muhabbeti koyulaştırmıştık. Amcayla konuşurken aniden bir deli çınar ağacının oraya gelip ihtiyacını gidermişti. Adam pantolunun fermuarını çekip kendini hafif titretikten sonra arkasını döndü hafif kel üstü başı kir pas içindeydi. Adamın yüzüne dikkatle baktiğimda şok olmuştum. Bu adam burcunun babasıydı. O an bu adam kim dediğimde amca bana herşeyi anlattı. Meğerse bizim adamdan aldığımız para adamın kendine iş kurmak için bankadan çektiği kredi parasıymış. biz onu alıncada adam parasız pulsuz evini, herşeyini bankaya kaptırmış. Ondan sonrada bu hale gelmiş. Dayıya heyecanlı bir şekilde kızına nolmuş dediğimde adam bana 2 yıl önce buraya geldiğini babasını bu halde görüp tekirdağa teyzesinin yanına gittiğini söyledi. O an heyecandan çay parasını masaya bırakıp koşarak dışarıya çıkmıştım. Bu haberin vermiş olduğu sevinçle bir keyif sigarası yakıp doğru tekirdağa gitmeye karar verdim...
    ···
  9. 9.
    +1
    beyler okuyup geçmeyelim ben bu hikayeyi dertleşebileceğim bi ortam yaratabileceğim ümidiyle yazıyorum lütfen yorumlarınızı esirgemeyin.
    ···
  10. 10.
    +1
    Mehmet aniden ayağa kalktı ve karşıma geçip tek kelime etmeden bana kafa atmıştı zaten kırık olan burnum o günden sonra iyice yalama olmuştu ben ise mehmetin ardı arkası kesilmeyen yumruklarına mimiklerimle bile karşılık vermiyordum. Mehmetin son yumruğunda kayaliklardan yuvarlanip denize düşmüştüm. Yüzme bilmiyordum mehmet bunu iyi biliyordu ben ciğerime kaçan deniz suyundan dolayı kendimden geçmiştim gözlerimi açtığımda karşımda sırılgiblam bir şekilde mehmet nefes nefese kalmış bir şekilde bana bakıp arif ölme ben aslında burcuyu senin kadar sevmiyorum istersen onu unuturum nolur ölme kardeşim diye bağırıyordu. O an aklımda rek bir soruyla mehmete bakıyordum. Acaba ben mehmet için böyle bir fedakarlık yapabilirmiydim...
    ···
  11. 11.
    +1
    bir sabah kalktğımda ablam elinde bir mektup yanıma geldi mektubun kimden geldiği yazmıyordu üstünde sadece arife yazılıydı. Ablam klagib abla kardeş espirilerinden sonra mektupu verdi mektupu açtığımda mektupta aynen şöyle yazıyordu. Arif bana serapla yollamış olduğun zarfı aldım senin bu kadar güzel resim çizebildiğini bilmiyordum ayrıca çizmiş oldğun resim için sana teşekkür ediyorum. Aslında sana bu mektupu ilk aldığım gün azmak istedim lakin annemin vefat etmesi nedeniyle babam trakyaya taşınmamızın kararını aldı. ilk başlarda bu karara karşı çıksamda daha sonradan annemin anısını sürekli yaşayacağımız bu evden kaçmak benim içinde en doğrusuydu. babam ilk başlarda beni buraya getirirken okula yazdracağından bahsediyordu lakin buraya geldiğimizden beri babam çok değişti. daha annemin kırkı çıkmadan evimize hiç tanımadığım kadınlar girmeye başladı. Anneme yapılan bu çirkef vefasızlığa artık dayanamıyorum nolur beni buradan al. Seni seven burcu. O an başımdan kaynar suların döküldüğünü hissetmiştim. Ve evden çıkıp doğruca serapların evine gittim serapın evden çıkmasını bekledim. evin zilini çalıp serapla çok önemli bir şey konuşmam lazım diyebilirdim lakin babası iri cüsseli anlayışsız biriydi kapıyı onun açma ihtimalini düşünerek dışarıda serapın çıkmasını bekledim. serap çıktıktan sonra ona durumu anlattım. Bana hayretle bakıyor yıllardır en samimi grdüğü arkadaşının neden bunları ilk ona söylemediğinin şokuyla bakıyordu. Bu durumdan onunda burcunun adresini bilmediğini anladım. buda burcunun bunları yazarken ne kadar heyecanlı olduğunu yada bunların hepsinin bir oyun olduğunu gösteriyordu.
    ···
  12. 12.
    +1
    o gün bütün bir geceyi polisin sorgusuyla muhatap bir halde geçirdim aklımda tek bir soru vardı burcuya ne olduğu polise sordğumda burda soruları biz sorarız diye klişe bir cevap almıştım. O anlık sinirle polise rus çocuğu dedim ve yüzüme aldığım sağlam bir tokatla sandalyeden tekrar aşağı düştüm. Sonra olayları polise oluğu gibi anlattım. Kimse inanamadı, babamda zamanında inanamamıştı. Acaba annem ablam ne yapıyorlardı bu garip suallerin içerisinde kendimi silivride mahkum olarak buldum. Gerçektende allah kimseyi düşürmesin dedikleri söz buraya çok layıktı. koğuşa ilk girdiğim anda beni avını bekleyen sırtlan gibi süzen insanlar gördüm. koğuşta 21 tane ranza vardı bana hemen kapının yanındaki çömezlere verilen yatak verilmişti. gardiyan koğuşu terkettiğinde içeride sadece bir kişi oturuyordu oda filmlerden aşina olduğum o an görür görmez o şerefsizin ne olduğunu anladığım koğuş ağasıydı. beni yanına çağırdı ilk önce benden adımı yaşımı niye cezaevinde bulunduğum gibi klişe sorular sordu ondan sonra yaklaş deyip bana okkalı bir tokat geçirdi neye uğradığımı şaşırmış bir halde 2 kolumda ağanın 2 yavşağı kadri ile mahmut kolumdan tutup beni kaldırdılar. noldu abi ne yaptım sana demeden kadri ile mahmut beni alaşşağı edip ağzımı burnumu dağıtana kadar dövdüler içimden amansızca karşılık verme isteği duyuyordum ama kendime engel olamadığım bir suçluluk pgibolojisiyle olanlara hiç karşılık vermedım. daha sonradan bu merasiminin her yeni gelen mahkuma koğuşun ağasının kim olduğunun gösterilmesi amacıyla yapıldığını öğrendim. yaşımında vermiş olduğu bir eziklikle koğuştaki izmarit toplama, tuvalet temizleme, ağanın çamaşırlarını yıkama gibi bütün pis işleri ben yapmaktaydım. her gün yatmadan önce devletin verdiği 3 kuruşla gardiyan aracılığıyla aldırdığım kitaplarımı okurdum. ama burcuya ne olduğu aklımdan bir türlü çıkmıyordu, bir türlü ona ne olduğunu öğrenememiştim. gel zaman git zaman kahır dolu günlerden sonra gibtiğim mahkemesinden tam 2.5 yıl sonra suçsuz olduğum anlaşılmıştı. hırsız yakalanmıştı. hırsızın kim olduğunu duyduğum zaman hiç inanmak istemesemde daha sonradan katilinde suçunu deliller doğrultusunda itiraf etmekten başka çaresi kalmadığı için itiraf etmesiyle inanmak zorunda kaldım. Ama buna bir türlü inanamak istememiştim...
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +1
    Kapıyı actığımda ilk gözüme çarpan yerdeki kanlı bıçaktı. az ilerlediğimde burcuyla benim odamın kapısı açık bir şekilde incin haldeydi. Aklımda o an türlü türlü senaryolar canlanıyordu. Bildiğim, tahmin ettiğim bir sona salona doğru yürümeye başladım. Salonun kapısı kanlar içindeydi. Mehmet yattıği bazanın hemen yanında tam kalbinin ortasında bir bıçakla gözleri açık bir şekilde yüzünde acayip bir gülümsemeyle karşımda cansız, soğuk bir şekilde uzanıyordu. O anda her şey durmuştu kulağımda burcunun ağlama sesi ince uzun bir kulak çınlaması gibiydi. Düşündüm. mehmetin benim için canını ortaya koyup denize atlamasını, sadece benim için hiç bir çıkar gütmeden sorgusuz benimle kaçışını. Bir an ağlamak geldi içimden yapamadım. Ama içim kan ağlıyor bi vaziyetteydi dostumu, kardeşimi kaybetmiştim. Burcudan sonra bana en yakın hissettiğim kişiyi kaybetmiştim. Şimdi ben annesine nasıl soylerdim, selvere nasıl söylerdim mehmetin öldüğünü bir an burcuya sım sıkı sarıldım göz yaşlarım burcunun o mis gibi ten kokusuna karışıyordu...
    ···
  14. 14.
    +1
    sansür gelince çoğu liseli ölür amk :dd
    ···
  15. 15.
    +1
    burcu elimden tutuyordu oradan bir an önce çıkmamız için bana adeta yalvarıyordu. Mehmet benim bu hayattaki en iyi arkadaşımdı ama artık onun için bir şey yapamamanın vermiş olduğu ezik bir duyguyla doğruca parayı sakladığımız yere balkona koştuk. parayı balkonda şöminenin altına saklamıştık. ama tahmin ettiğiniz gibi bu bir hırsızlık olayıydı ve para yoktu. O an bu şerefsizliği yapan kişinin (anlatırken bile hala o an aklıma geliyor elim ayağım titriyor) nasıl o parayı direk bulduğuydu. daha sonradan aklıma mehmetin ellerinin bağlı olduğu aklıma geldi. kapıda zorlanmamıştı. demek ki hırsızlar normal bir şekilde kapıyı tıklatarak girmişlerdi. mehmette kapıyı açtığında direk mehmetin üzerine çullanmıştılar. o sırada memeti ne yapıp ne edip o hale getirmeyi başarmışlardı. mehmette büyük ihtimal onca darbeye rağmen kimseye paranın yerini söylemedi. ama aklıma bir soru daha geldi bunlar parayı nereden biliyordu. biz didimdeyken birbirimize parayı kimseye söylemiyeceğimize dair söz vermiştik. Ama galiba mehmet ağzını sıkı tutamamıştı ve o para için kendilerini hayvandan daha aşağıya düşürecek melun cinayeti işlemişlerdi.
    burcu boşver parayı hadi çıkalım dedi zaten yapacak bir şeyde yoktu. o gün burcuyla o evden çıktığımızda ikimizde incin bir halde hiç bir kelime ağzımızdan çıkmadan sahile yürüdük. didime geldiğimiz ilk günlerde her gün ben, mehmet ve burcu sahilde tıpkı önceden olduğu gibi okul çıkışlarında nasıl kayalıklara gidiyorsak iş çıkışlarında da buluşup sahilde, kumsalda kimselerin olmadığı sessiz bir yere çömeliyorduk. benle mehmetin elinde 2 şer tane efes burcuda vişneli cappyle otururdu. oraya ne zaman gitsek geçmişimizden hiç bahsetmezdik hep gelcekteki iyi günlerden konuşurduk. Ama şimdi o yere geldiğimizde bir ekgib vardı. ve bu eksiğin yeri asla doldurulamayacaktı. burcunun başı omuzumda birbirimize sıkıca sarılmış bir şekilde oturuyorduk. Ve ben o an sigaramdan mehmeti aklımdan çıkarmak istercesine derin bir nefes çektim ama kafamdaki yeri dumanla doldurulamayacak kadar derindi.
    ···
  16. 16.
    0
    Burcuyu aramaya başlıycaktım ama nereden? işte tam o sırada aklıma bir şey geldi çok ufak bir ihtimalle burcunun babasının yanına gitmiş olabileceği aklıma geldi. Benimde zaten kaybedecek birşeyim yoktu direk ilk otobüsle edirneye gitmekti. silivriden edirneye gitmek ortalama 3 saatti ams ben nedense doğduğum yeri anamı, ablamı neden olduğunu bilmiyorum ama babamı bile son kez sanki ölüme gidicekmiş gibi gòrmek istemiştim. Ve gittimde açık söylemek gerekirse mahalleye gittiğimde içimde sürekli bir tereddüt vardı evin önüne çocukluğumun geçtiği eve benden gençliğimi çalan evin önüne geldim. Evin bahçesine baktığımda ortalama 4 yaşında bir kız çocüğu vardı. Benim önceden kendi hayallerime birçok kez misafir olan o evin bahçesinde benim yerimde bir kız çocuğu oynuyordu. Çocuksu bir dürtüyle onu o an çok kıskandım. Ve kapıyı caldım kapıyı açan ablamdı bana bakıp buyrun birinimi aramıştınız demişti o an yılların beni ne kadar yıprattığını ispatlı bir şekilde anlamıştım. Abla ben arif kardeşin dediğimde ise bana soğuk bir şekilde gel gel ve eserini gör dercesine eliyle içeri gel demişti. içeride yaşlı bir kadın üzerinde yorgan çekyata atılmış bir döşeğin üzerinde felçli bir şekilde yatıyordu. Ben ablama bu teyze kim dediğimde ablam hıçkırıklara boğulur bir şekilde ağlamaya başladı. Bir yandanda küçük zehranın içeriye girip anne anneannem ne zaman kalkıcak demesiyle kendimi tutamadım ve yıllardır gözlerimin tuttuğu ağlama orucu oracıkta bozulmuştu. Evet o benim annemdi yıllardır kokusundan, ellerinden, şefkatinden mahrum bir şekilde yaşadığim annemdi. O sim siyah saçlarından geriye kalan kar gibi beyaz saçlar. Ve sadece kemiklere yapışık deriyi taşıyan bir beden...
    ···
  17. 17.
    0
    devam etsene dıbınasoktuğm
    ···
  18. 18.
    0
    Beyler yarın sabah 8 de işe gitmem gerekiyo o yüzden bugün yazmayı burada kesiyorum yarın vakit buldukça yazıcam zaten büyük ihtimalle akşam 7 de yazmaya başlayıp bitiririm hikayeyi. Herkese iyi geceler
    ···
  19. 19.
    0
    devam kardeşşşşşşşşşşş
    ···
  20. 20.
    0
    iyi geceler panpa
    ···