-
26.
+3Bir süre gözlerini kapatıp oturduktan sonra sonra kalp atışları yavaşlamış, nefes alış
verişi düzelmişti. Bazen çok gerçekçi kabuslar görürsünüz ve uyanıp da gerçeğe
döndüğünüz de bir mutluluk kaplar ya içinizi, işte Selim bu yaşadıklarının bir kabus
olması için bildiği bütün duaları ediyordu. Ama ne yazık ki yaşananlar gerçekti ve
kaybedecek vakit de yoktu. Kafasını toparlamaya başladığında aklına hemen
Anadolu yakasında oturan ailesi gelmişti. Acaba onların da başlarına bir şey gelmiş
olabilir miydi? Hemen telefonu eline alıp annesinin numarasını buldu. Fakat tam
arama tuşuna basacakken önce bir televizyona bakmaya karar verdi. Uzaktan
kumandayı kısa bir arayıştan sonra bulmuş ve televizyonu açarak kanallar arasında
gezinmeye başlamıştı. Hiçbir kanalda yayın yoktu. Durumun düşündüğünden daha
da kötü olduğunu anlayan Selim en sonunda kendisine kanal listesinin epeygerilerinde yer bulabilmiş olan TRT1’de yayın olduğunu görmüştü. Altta acil durum
yayını yazıyor ve haber spikerlerinden biri önündeki metne bakarak bilgiler
veriyordu. -
27.
+2Garsonun kolunu havluyla saran Selim ise arkadaşlarına
polise ve ambulansa telefon etmelerini söylüyordu. Yerde yatan garsondan
gelen homurtular ise bir anda dikkatini yine o yöne çevirmişti. Yerde yatan
garsonun gözleri değişmeye, cildinin rengi ise solmaya başlamıştı. Cezmi
Baba ile boğuşan tezgahtar ise galip gelmiş ve Cezmi Baba’nın ellerini
boynundan çıkardığı kravat ile bağlamıştı.
- Lan oğlum bu garsona da bir şeyler oluyor. Aradınız mı polisle ambulansı?
- Hiçbiri cevap vermiyor, sürekli meşgul çalıyor.
- Ne yapacağız oğlum?
- Hadi kalk gidelim bir an evvel, sokarım böyle işe be, 40 yılda bir dışarı
çıkıyoruz başımıza gelenlere bak. -
28.
+2iki arkadaş hızla kapıya yönelmişler ve kapıyı açmalarıyla iki kişinin üzerlerine
atlamaları bir olmuştu. iki arkadaş saldırganlarla boğuşuyorlardı ama kendilerine
saldıranlar Cezmi Baba gibi tüy giblet değil oldukça iri yarılardı ve Selim’in
arkadaşları vücutlarının birkaç yerinden ısırılmışlardı bile, bu arada Cezmi Baba’nın
sırtında oturan tezgahtar da garsondakine benzer değişimler yaşamaya başlamıştı.
Arkadaşlarına yardım etmek isteyen Selim iki saldırganın daha içeriye girdiğini
görünce, tuvalete gittiğinde gördüğü arka çıkışa doğru koşmaya başlamıştı. Selim
olanlara inanamıyor ve var gücüyle koşuyordu. Önce etraftan yardım bulup
arkadaşlarını kurtarmayı düşünmüştü ama zaten tenha olan sokaklarda gördüğü
birkaç kişide içerdeki saldırganlara benziyordu. Polisi aramayı denemişti ama
telefon sürekli meşguldü. Ne olmuştu bu insanlara böyle, filmlerde gördüğü
zombilere benziyorlardı. Hatta benzemek bir tarafa basbayağı zombiydi bunlar,
ama böyle bir şey gerçek olabilir miydi? Selim etraftan gelen çığlıklara,
homurdanmalara ve polis sirenlerine kulağını tıkamış Cihangir’deki evine doğru var
gücüyle koşuyordu. Aslında çok uzun olmayan ama ona bir ömür gibi gelen
koşunun ardından en sonunda evine gelebilmişti. Kendini salondaki kanepeye
attığında kalbi yerinden çıkacak gibi hızlı atıyordu. -
29.
-1Cesedül şerif mi o fotodaki?
-
30.
+1ölümcül deney (türkiye versiyon)
-
31.
+1Çalıntı olduğu saniyede bi part girmesinden belli zaten ama güzel hikayeye benziyor
-
32.
0çalıntı zaten
-
33.
0Bu ne anlatıyor amk
-
34.
0meme?
-
35.
0Copy past yapsam usenirdim hll
-
36.
0kim okuyucak bu kadar şeyi huur çocuğu giberim salgınını
-
37.
0anan olmasan zombiyi isirmazdim
-
38.
0anan olsam ilk zombiyi ıstırır yalardım.
-
39.
0Bu burada dursun
-
40.
0Fazla bekleteme
-
-
1.
+1https://www.wattpad.com/6...54-zombiler-istanbul%27da
Buradan oku panpa çalıntı bu
-
1.
başlık yok! burası bom boş!